İçeriğe geç

Peygamberimiz Kadınlara Nasıl Davranırdı? Kitap Alıntıları – Nuriye Çeleğen

Nuriye Çeleğen kitaplarından Peygamberimiz Kadınlara Nasıl Davranırdı? kitap alıntıları sizlerle…

Peygamberimiz Kadınlara Nasıl Davranırdı? Kitap Alıntıları

Sen kendi canını Allah rızası için fedâ eden bir kadının tövbesinden daha değerlisini bulabilir misin?
Onlar hamile olurlar, dogururlar ve merhametli olurlar. Bir de kocalarına eziyet vermeyip, namazlarını kılsalar, doğrudan cennete giderler.
Uhud savaşının o birinci panik anında Peygamberin koru-
masında ilk başta yalnız bir kadın vardı. Peygamber, müşrikler
karşısinda tek bir kadınla kalmıştı.
Bu kadın Hz. Nesibe’ydi.
Akabe biatından sonra Peygamberimiz Medine’ye geldiği za-
man devletin yönetimine on iki kişi seçmişti. Bu on iki kişiden
iki tanesi hanımdı. Işte Hz. Nesibe bu iki hanımdan birisiydi.
Bir kadın eşinin izni olmadan nafile oruç tutamaz.
insan Müislüman kardeşi için sarf ettiği çirkin sözden dolay
değil de, yediği helal lokmadan dolayı ağzını yıkar ne tuhaf!
Peygamberimiz onları hediyelerle yurtlarına yolcu ederken, şeymanın en zor günlerinde yaptığı hizmeti unutmamıştı.
Çölde güzel sesiyle muhammed türküsü okuyup, para toplayarak peygamberimize yardım göndermesini
Cennet kadınlarından biri dünyada görünecek olsa, yeryüzü ve onda bulunan her şeyi nuruyla aydınlatırdı.
O kadının başörtüsü ise dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.
Ben bir aynayım. O aynada herkes kendini görür.
“Sa’d’ın kıskançlığını kınıyor musunuz? Emin olun ki ben ondan daha kıskancım. Allah da şüphe yok ki benden daha fazla kıskançtır.”
Sahabe şaşırmıştı. Allah nasıl kıskanç olurdu? Peygamberimiz buyurdu.
Allah’ın kullarının günah işlemesini istemediğini, bu sebeple kıskanç olduğunu belirtti.
Ve o buyurdu:
Ahlakı en güzel olanınız eşlerine en iyi davrananızdır. . Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem.
HZ. AİŞE, Resulullah ile birlikte sefere çıkmıştı. Genç Aişe’nin kolyesi kayboldu.
Allah Resulü, Aişe’nin kolyesini aramaya koyuldu. Kolye bulunamıyordu.
Peygamberimiz Aişe’nin kolyesi bulunmadan oradan ayrılmak istemedi.
Resulullah ile birlikte herkes orada kalmak zorunda kaldı.
Kalınan bölgede su yoktu.
İnsanların yanındaki su da bitmişti. Abdest almakta zorlanan kişiler Hz.
Aişe’yi babası Hz. Ebu Bekir’e şikâyet ettiler.
“Aişe’nin yaptığını görüyor musun? Resulullah’ı alıkoydu. Burası su bulunan bir yer değil, susuz kaldık!”
Hz. Ebu Bekir doğruca kızının yanına gitti. Allah Resulü, Aişe’nin dizinde uyumaktaydı.
Kızgınlıkla kızına hitap etti.
“Senin yüzünden burada kalındı. İnsanların yanında su da kalmadı.”
Hz. Aişe kendisini azarlayan babasını şu şekilde anlatır:
“Maşallah demediğini bırakmadı. Eliyle göğsüme dürterek canımı bile acıttı.
Resulullah dizimde olduğu için kımıldamamaya çalıştım.”
Peygamber de sabaha kadar susuz uyumuştu. Ama o eşine kızmadı ve onu azarlamadı.
Sabah olduğunda her şeyin çözüm kapısından çözüm gelmişti. Su bulunamayınca ne yapılacağı bildirilmişti.
Teyemmüm ayeti nazil oldu.
“Su bulamazsanız temiz toprakla teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla mesh edin.”
Bir kadının kaybolan gerdanlığı ve ona eşinin davranışı bir rahmeti netice vermişti. Su bulunmadığında rahmetin nasıl bulunacağını… Aişe yüzünden nazil olan bu hüküm için sahabeden Useyd b. Hudayr, Aişe’nin babasına gelerek iltifatta bulundu:
“Ey Ebu Bekir ailesi! Bu sizin ilk bereketiniz değildir.”
Aişe der ki:
“Bindiğim deveyi dürtüp kaldırdım bir de ne göreyim kaybolan kolye devenin altında!”
Peygamber, eşinin en küçük işine, arzusuna bile merhametle yaklaşıyordu.
Dikkatle ilgileniyordu.
Herkesin kızdığı yerde O, kızmadan eşinin kolyesini arıyordu. Seferde bu kadar önemli meseleler içinde bunun ne önemi var demiyordu. Eşini üzmemek için orduyu bekletebiliyordu.
Onun eşine karşı bu Rahim davranışı başka bir Rahimiyeti celp ediyordu.
O eşlerine çok merhametliydi.
Bir gün Cebrail (aleyhisselam.) geldi ve dedi:
“Ey Allah’ın Resulü işte Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var, içerisinde
katık, içecek mevcut. O yanınıza ulaştığı vakit, ona Rabbinden ve benden selam
söyleyin ve onu, gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş
inciden mamul bir ev ile müjdeleyin.”
Peygamberimiz, Allah’ın ve Cebrail’in selamını Hatice’ye verdi. Hz. Hatice
selamı ince bir sır ile aldı, dedi ki:
“O şanı yüce Rab Teala Selam’ın kendisidir. Selam O’ndandır. Cebrail’e de
bizden selam olsun.”
Allah’tan gelen selam, Hz. Hatice’nin manevi yüceliğini gösteriyordu. Selamı
alış biçimi de onun ilmî genişliğini
Hz. Hatice anlayışı ile Cenab-ı Hakk’a selam verilmeyeceğini, selamın
mahlûkata verileceğini bilmekteydi. Hem de Selam, Allah’ın ismiydi. Selamda,
selamet duası yapılmaktaydı. Bunun için Allah’a selam söylenmesi uygun
olmazdı.
Bu sırrı anlamayan sahabilerden bazılarının, tahiyyatta Allah’a selam
vermeleri üzerine peygamberimiz bunu men etmişti.
Hz. Hatice hem Allah’ın, hem Cebrail’in selamını alan tek kadın olmaktaydı.
Ve Allah tarafından cennet müjdesi daha dünyadayken verilmekteydi
“Allah yolunda atılan bir adım, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.”
İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız.
“Asıl makbul sabır musibetle ilk karşılaştığın andaki sabırdır.”
Allah Resulü kötü ahlakı ve günahları şöyle sıralıyordu,
Alay etmek.
Taklit yapmak.
Kötü lakapla çağırmak.
Kaş göz işareti yaparak alaya almak.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Peygamberimiz oturmaktaydı.
Ebu Cehil geldi. Kalbini aktardı sözleriyle.
“Ey Muhammed!” dedi. “Senden daha çirkin bir insan görmedim.”
Peygamberimiz gülerek cevap verdi:
“Doğru söyledin.”
Ebu Cehil nefretiyle gitmişti ki, Hz Ebu Bekir geldi sevgisiyle. Peygamberin ışıldayan nurlu yüzüne baktı, baktı
Kalbini koydu sözlerine.
“Ey Allah’ın Resulü!” dedi. “Senden daha güzel bir insan görmedim. Sana bakmaya doyamıyorum!”
Allah Resulü, Habibullah sıfatıyla karşılık verdi.
“Doğru söyledin ya Ebu Bekir.”
Her iki konuşmaya şahit olan sahabiler şaşkındı.
“Nasıl olur? Her ikisine de doğru söyledin dediniz!”
Allah Habibi cevap verdi:
“Ben bir aynayım. O aynada herkes kendisini görür.”
Peygamber, eşinin en küçük işine, arzusuna bile merhametle yaklaşıyordu. Dikkatle ilgileniyordu.
Herkesin kızdığı yerde O, kızmadan eşinin kolyesini arıyordu. Seferde bu kadar önemli meseleler içinde bunun ne önemi var demiyordu. Eşini üzmemek için orduyu bekletebiliyordu.
Onun eşine karşı bu Rahim davranışı başka bir Rahimiyeti celp ediyordu.
O eşlerine çok merhametliydi.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Peygamberimiz kıbleye yönelerek şu duada bulunur:
“Ey Allah’ım! Ben de insanım. Öfkeme hâkim olamadığım zamanlar oluyor. O halimle erkek veya kadın mü’minlerden her kimin aleyhine dua etmiş isem benim o duamı onlar hakkında rahmete çevirmeni, affetmeni niyaz ederim ”
Peygamberimiz çok sabırlı ve anlayışlı bir aile reisiydi. Eşlerinin her türlü davranışlarını hoşgörüyle karşılardı.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da insanlara örnek oluyor, erkeklere eşlerine sabır, anlayış ve hoşgörüyle yaklaşmaları gerektiğinin işaretlerini veriyordu. O hataları gizliyor, yüzlerine vurmuyordu.

Allah Resulü eşi olmadan bir davete katılmıyordu. O ayrı insan, ben ayrı insan düşüncesinde değildi.
Onun olmadığı yerde ben de yokum diyordu davranışıyla. Onun kabul edilmediği yere ben de gitmem diyordu. Aişe’yi istemeyeni o da istemiyordu.
“Ahlakı en güzel olanınız eşlerinize en iyi davrananızdır.”
•• Hz. Muhammed ﷺ
Peygamber, eşinin en küçük işine, arzusuna bile merhametle yaklaşıyordu. Dikkatle ilgileniyordu.
Herkesin kızdığı yerde O, kızmadan eşinin kolyesini arıyordu. Seferde bu kadar önemli meseleler içinde bunun ne önemi var demiyordu. Eşini üzmemek için orduyu bekletebiliyordu.
Onun eşine karşı bu Rahim davranışı başka bir Rahimiyeti celp ediyordu.
O eşlerine çok merhametliydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir