Guy de Maupassant kitaplarından Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri kitap alıntıları sizlerle…
Parisli Bir Burjuvanın Pazar Gezintileri Kitap Alıntıları
&“&”
.
Geceyi tutkuyla seviyorum. Onu seviyorum. İçgüdüsel, derin ve sarsılmaz bir sevgiyle. Onu tüm duyularımla seviyorum. Onu görmeyi seviyorum, onu solumayı seviyorum, sessizliğine kulaklarımı açmayı seviyorum, tüm bedenimi onun karanlığıyla okşamayı seviyorum.
Geceyi tutkuyla seviyorum. Onu seviyorum. İçgüdüsel, derin ve sarsılmaz bir sevgiyle. Onu tüm duyularımla seviyorum. Onu görmeyi seviyorum, onu solumayı seviyorum, sessizliğine kulaklarımı açmayı seviyorum, tüm bedenimi onun karanlığıyla okşamayı seviyorum.
…
Genel oy hakkına gelince, siz de benim gibi dahi insanların ender bulunduğunu kabul ediyorsunuz değil mi? Listeyi geniş tutarsak şu an Fransa’da beş tane dahi olduğunu söyleyebiliriz. Yine listeyi geniş tutarak buna İki yüz tane büyük yeteneği ekleyelim, çeşitli yeteneklere sahip bin kişi ve nihayet herhangi bir üstünlüğü olan on bin kişi daha ekleyelim. Alın size On bir bin iki yüz beş kişilik bir genelkurmay. Geri kalanı sayısız sersemden sonra gelen vasatlar ordusu. Vasatlar ve sersemler daima çoğunluğu oluşturduklarına göre, onlardan akıllı bir hükümet seçmelerini beklemek mümkün değildir.
Bazı kelimeler ilkeler kadar büyük, güneşler kadar ışıltılı, gök gürültüsü kadar şiddetlidir. Özgürlük! Eşitlik! Kardeşlik! Bu kelimeler halkların bayraklarıdır. Biz bu bayrakların altında zorbalıkların üzerine yürüdük. Ey kadınlar, şimdi özgürlüğünüzü fethetmek için yürürken, bu kelimeleri silah gibi havaya kaldırma sırası sizde. Özgürlüğünüzü elinize alın, sevdada,?evlerinizde, vatanınızda özgür olun. Aile içinde sokakta özelliklede siyasette ve kanun önünde eşitimiz olun. Kardeşlik! Kız kardeşlerimiz olun, görkemli projelerimizin sırdaşı olun, cesur eşlerimiz olun. İnsanlığın küçük bir parçası olmak yerine gerçekten insanlığın yarısı olun.
Siz de benim gibi savaşın korkunç bir şey olduğunu; bu halkları boğazlama adetinin daimî bir vahşet hali oluşturduğunu; yegâne hakiki mülk “yaşam” iken vatandaşlarına korumakla yükümlü olan hükümetlerin inatla yıkımı aramalarının tiksindirici olduğunu kabul ediyor musunuz? Evet, değil mi, -o halde, eğer savaş korkunç bir şey ise, onu besleyen ana fikir vatanperverlik değil midir? Bir haydut bir insanı öldürdüğünde aklında bir düşünce vardır; çalmak. İyi bir adam başka iyi bir adamı, bir aile reisini yahut belki büyük bir sanatçıyı süngü darbeleriyle öldürdüğünde hangi düşünceye boğun eğmektedir?
Beriki sanki yabancının kulaklarının duymasından çekinir gibi gözlerini ufuk çizgisinin bir ucundan diğerine gezdirdikten sonra korku dolu bir sesle fısıldadı:
Kadınlardan saklanıyorum mösyö!"
Kadınlardan saklanıyorum mösyö!"
Bazı kelimeler ilkeler kadar büyük, güneşler kadar ışıltılı, gök gürültüsü kadar şiddetlidir. Özgürlük! Eşitlik! Kardeşlik! Bu kelimeler halkların bayraklarıdır. Biz bu bayrakların altında zorbalıkların üzerine yürüdük. Ey kadınlar, şimdi özgürlüğünüzü fethetmek için yürürken, bu kelimeleri silah gibi havaya kaldırma sırası sizde. Özgürlüğünüzü elinize alın, sevdada,?evlerinizde, vatanınızda özgür olun. Aile içinde sokakta özelliklede siyasette ve kanun önünde eşitimiz olun. Kardeşlik! Kız kardeşlerimiz olun, görkemli projelerimizin sırdaşı olun, cesur eşlerimiz olun. İnsanlığın küçük bir parçası olmak yerine gerçekten insanlığın yarısı olun.