İçeriğe geç

Paris Notr-Dam Kilsəsi Kitap Alıntıları – Victor Hugo

Victor Hugo kitaplarından Paris Notr-Dam Kilsəsi kitap alıntıları sizlerle…

Paris Notr-Dam Kilsəsi Kitap Alıntıları

&“&”

Gündüz herkesindir.Beni neden hep geceye mahkum ediyorlar?
Çok güzel dişleri vardı,onları göstermek için gülmeyi severdi.Oysa gülmeyi seven ağlamaya doğru yol alır;güzel dişler güzel gözleri mahveder.
tempus edax, homo edacior
zamanın gözü kördür, insan ahmaktır
-dostluk nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
-evet, diye yanıtladı çingene kızı; kardeş gibi olmaktır, tıpkı elin iki parmağı gibi iç içe geçmeden birbirlerine dokunan iki ruh gibi.
-ya aşk?
-ah aşk! dedi esmeralda, sesi titriyor, gözleri ışıldıyordu. iki sevgilinin bir bedende bir araya gelmesi. bir melekte bütünleşen bir erkek ve bir kadın. cennetin ta kendisi!
Aşk, kendiliğinden bitip büyüyen bir ağaç gibidir; köklerini varlığımızın en derinlerine salar, çoğu kez harabeye dönmüş bir yürekte bile yeşermeye devam eder.
Bu çağ acımasızdır.
Kadınların içgüdüleri erkeklerin zekasından daha çabuk harekete geçip tepki verir.
Ne yazık! Ne yazık! Küçükler büyüklerin üstesinden geliyorlar, Nil sıçanı timsahı, kılıçbalığı balinayı öldürüyor, kitap da yapıyı öldürecek.
Ama saygıdeğer üstat, hayatını geçirmek yetmiyor, hayatını kazanmak gerekiyor. "
İnsanın hayatını sürdürmesi gerek."
Her birimizde, hiç durmadan gelişen ve ancak hayatın büyük altüst oluşlarında sarsılan zekâmız, alışkanlıklarımız ve kişiliğimiz konusunda benzerlikler vardır.
Acının aşırısı, tıpkı sevincin aşırısı gibi kısa süren şiddetli bir duygudur. İnsan yüreği bu uçlardan birinde uzun süre kalamaz."
Hiçbir şey insana kesesinin bomboş olması kadar cesaret veremez."
Hiç de öyle sayılmaz, dedi Jehan makul bir yorumla. Tek gözlü biri bir körden daha kusurludur. Neyinin eksik olduğunu bilir."
Hippokrates’e göre sağlıklı kalmanın sırrı, Yemek, içmek, uyumak, sevmek, hepsi ölçülü olsun…
Zamanın gözü kördür, insan ahmaktır."
Zamanın gözü kördür, insan ahmaktır."
…acı bana ne olur! cehennemden geliyorsan, ben de seninle oraya gitmeye razıyım. senin gideceğin cehennem, benim cennetim olacak. seni görmekle, tanrı’yı görmekten daha fazla zevk duyuyorum…"
“Acının aşırısı, tıpkı sevincin aşırısı gibi kısa süren şiddetli bir duygudur. İnsan yüreği bu uçlardan birinde uzun süre kalamaz.”
Hayatımda gördüğüm en muhteşem çirkinsin.
Esmeralda, Ah! Aşk mı!" dedi. Sesi titriyor, gözleri parlıyordu. "İki olup gene de sadece bir tek olmaktır bu. Bir melek şeklinde birbirinde eriyen bir erkekle bir kadındır. Cennettir bu."
“Tek gözlü insan bir körden daha eksiktir. Neyinin eksik olduğunu bilir.”
Kadınların saygı gördükleri yerde ilahî varlıklar sevinir, hor görüldükleri yerdeyse Tanrı’ya dua etmek yararsızdır.
Bilirsiniz, ruhu mahveden daima bedendir.
Ama muhterem üstat, hayatı geçirmek yetmiyor, onu kazanmak da lazım.
Sen sahiden hayatımda gördüğüm en güzel çirkinsin."
Bu çağ acımasızdır.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Cürmün uç noktalarında taşkın bir sevinç hissedilir.
Tek gözlü insan bir körden daha eksiktir. Neyinin eksik olduğunu bilir.
—güzel, dedi kendi kendine, işte bütün şamatacılar gidiyor.
hayatımda gördüğüm en muhteşem çirkinsin."
Ben dünyayı düşünmedikten sonra dünya beni niye düşünsün? Sönmüş kömüre, soğuk kül yaraşır.
…eğer dünyada sevebileceği ve sevilebileceği bir kişi, bir şey olsaydı, kendini daha az utanılacak biri, daha az deli ve daha az terk edilmiş hissedecekti.
Çağın her şeyi yok eden yeni icatları."
Merhamet meşalesini diğer tüm erdemlerin önünde taşır.O olmasa ,diğerleri Tanrı’yı el yordamıyla arar.
Merhamet yüce bir ruhun içini aydınlatacak tek ışıktır.
Şiddet ruhları ürkütmekten başka bir işe yaramaz.
Bazen öyle anlar vardır ki, bir kadının ellerinde birdenbire insanüstü bir kuvvet beliriverir.
Âh aşk! dedi Esmeralda, sesi titriyor, gözleri ışıldıyordu.
İki sevgilinin bir bedende bir araya gelmesi. Bir melekte bütünleşen bir erkek ve bir kadın. Cennetin ta kendisi!"
Okuyucum, siz de çocuk oldunuz ve belki de hâlâ çocuk olmanın mutluluğunu yaşıyorsunuz."
Tutkularla dolu bir baş umutsuzlukla çarptığında bilim nasıl da zayıf bir ses çıkarıyor!
Zaman kördür, insansa ahmaktır."
Sevgi denen şey bir ağaca benzer. Kendiliğinden yetişiverir, köklerini bütün benliğimize salar..
İnsan bakmayı bilince bir kapı tokmağında bile bir asrın ruhunu ve bir kralın yüzünü görüp tanıyabiliyor.
Sanat artık bir deri bir kemik. Acınacak şekilde can çekişiyor.
Tek başına kalış her şeyi büyütür.
Her uygarlık, teokrasiyle başlayıp demokrasiyle sona erer. Birliğin yerine geçen özgürlük yasası, mimaride yazılıdır.
eğer Tanrı insan kılığına büründüğü zaman bu yaratık mevcut olsaydı, onu Meryem’e tercih eder, annesi olarak seçer ve ondan doğmak isterdi!
Bu açılmış alnın, bu hep eğik duran başın,bu hep iç gecirişlerle inip kalkan göğsün kaynağı neydi? Hangi gizli düşünce, çatık kaşları dövüşe hazırlanan iki boğa gibi tebessüme yol açıyordu?
Merhamet öfke dalgalarını yatıştıran bir krallık erdemidir.
“Sen sahiden hayatımda gördüğüm en güzel çirkinsin..”
Gelişimi eksik kalmış bir bedenin içinde ruhun dumura uğrayacağı bellidir.
İnsan bakmayı bilince bir kapı tokmağında bile bir asrın ruhunu ve bir kralın yüzünü görüp tanıyabiliyor.
bir başka bilgini öven her bilginin ağzı bal karıştırılmış bir zehir kavanozudur.
Annesi her geçen gün ona daha çılgınca bağlanıyordu. Onu okşuyor, öpüyor, gıdıklıyor, yıkıyor, süslüyor, yiyesi geliyordu!"
Aşka düşkün bu kadınların yüreğini doldurmak için bir âşık ya da bir çocuk gerekir. "
Çok kederli, çok sefildi ve gözyaşları yanaklarını oyuyordu. Ama utancının, çılgınlığının ve terk edilmişliğinin etkisiyle, dünyada sevebileceği ve kendini sevebilecek birini bulursa, utancının, çılgınlığının ve terk edilmişlik hissinin azalacağını düşünüyordu. "
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir