İçeriğe geç

Parçalanmış Kitap Alıntıları – Robin Wasserman

Robin Wasserman kitaplarından Parçalanmış kitap alıntıları sizlerle…

Parçalanmış Kitap Alıntıları

Senin sahip olduğun şey.. İstersen sözleşmeli işçilik de. İstersen kölelik. Canın ne isterse onu de, ama işin aslı şu, sen onlarınsın.
“Bir kumsala saçılmış kum taneleriydim.”
“Koruyan da oydu, yok eden de.”
“Sıçanlar her zaman yuvalarına geri döner.”
Artık birey değil, nesneydi.
Bir deri yüzücü.
“Sır güçtür. Öylece verilmezler.”
“Ama görmek istediğim şeyleri görmekle işim bitmişti.”
“ ihtiyacım olan şey korkuydu. Ölemeyeceğinizi bilmek bir şeydi; ona inanmak bambaşka bir şeydi.”
“ Kelimeler yoktu. Karanlıkta, kafamda, onunla tekrar tekrar yüzleştim ve her seferinde sadece sessizlik vardı. Sadece arkasını dönüp kapıdan çıkan ve kapıyı onun suratına çarpan bir ben vardım.”
“ Eninde sonunda, kaybedilmiş bir savaş için mücadele ettiğini göreceksin.”
“ ‘Herkes bir yere aittir.’ dedi. ‘Öyle olmalı.’”
“Belki de gerçek, bakış açısıyla alakalıdır.”
“Her şeyi görüyorsunuz, ama hiçbir şey anlamıyorsunuz.”
Nasıl olur da akla hayale gelmeyen şeylerin sürekli olduğunu unutacak kadar aptal olabilirdiniz?
İnsanlar akla hayale gelmez gibi kelimeler kullanır. Ama akla hayale gelmez şey olduğunda ne yaparsınız? İnanmayı reddetmek onu geri getirir mi?
Karanlık, boş, güvenli ve sadece bana ait.
Gözlerini genişlet.
Başını yana eğ.
Gülümse.
”Sonuçta, saklayacak hiçbir şeyim yok. ”
Gerçeklik var olmak için sizin izninize ihtiyaç duymaz; yarın doğmak için sizin onayınızı istemez.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Geçmişte yapılmış hataların üzerinde durmaya gerek yok. Özellikle de hatalar senin olunca.
Masum insanlar onurunu savunur; Sadece suçlu bir insan bir suçlamanın karşısında sakinliğini korur.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Belki de gerçek, bakış açısıyla alakalıdır.
Herkes bir yere aittir. Öyle olmalı.
Bir şeymiş gibi davranmak onu gerçek yapmaz.
Önemli bir ölçüt mü istiyorsunuz? Bir insanın size tam olarak ne kadar ait olduğunu ölçmenin bir yolu?
Kusursuz sarılmayı deneyin.
Nasıl olur da akla hayale gelmeyen şeylerin sürekli olduğunu unutacak kadar aptal olabilirdiniz?

Sizin başınıza geldiğini.

İşte o yüzden ne yapmanız gerektiğini tamamen bilmelisiniz: her zaman ne yaptığınızı, ne yapmak zorunda olduğunuzu. Hiçbir şey. Çünkü gerçeklik var olmak için sizin izninize ihtiyaç duymaz; yarın doğmak için sizin onayınızı istemez

Masum insanlar onurunu savunur; bize öğrettiği şey her zaman buydu. Sadece suçlu bir insan bir suçlamanın karşısında sakinliğini korur.
Güvenin bana, ruhunuz dilinizde oturup bir eziğin ağzında tatile çıkmak için beklemiyor.
En büyük güvenlik güvenliğin olmamasıdır.
❝Çünkü gerçeklik var olmak için sizin izninize ihtiyaç duymaz ❞
Ölmüş ve hayata geri dönmüştük; birbirimizde gerçekliği bulan kopyalardık. Aşkı bulan makinelerdik.
Biz güya bir peri masalı olacaktık. Klişe bir aşk hikâyesi, prenses ve çapkın, leydi ve avare.
Mutlak kontrol, mutlak kendini bırakmayla birlikte gelir. Yerçekiminden azat ol, korkudan azat ol.
Ölümden azat ol.
Bizi tanımlayan yokluk. Çizgisinin sonu yoktu, cümlemizin noktası yoktu. Sonu gelmez günler ve yıllar boyunca bir bedenden diğerine yükleme vardı.
Gerçek sorun şuydu: Bu sistemdeki bir hata değildi. Bu, sistemin kendisiydi. Şirketin bize, bedenimize ve zihnimize sahip olmasıydı. Bu kavgasını edebileceğimiz bir şey değildi. Ama etmeye mecbur kalacaktık.
Belki de gerçek, bakış açısıyla alakalıdır.
Seni öldürdüğüm için üzgünüm. Acıtacağını kim bilirdi?
Masum insanlar onurunu savunur; bize öğrettiği şey her zaman buydu. Sadece suçlu bir insan bir suçlamanın karşısında sakinliğini korur.
Bazı yalanlar gerekliydi, hatta nazikçeydi.
Görmek istediğinizi görüyorsunuz.
Beni görmüyorsunuz.
Gerçeklik var olmak için sizin izninize ihtiyaç duymaz;yarın doğmak için sizin onayınızı istemez.
Kelimeler sadece kelimelerdir, başka hiçbir anlamları yoktur.
Bir şeymiş gibi davranmak onu gerçek yapmaz.
Ne derler bilirsin, konuşmak fazla abartılıyor.
Nefret satar.
Ölüm Meleği’ni anlamaya çalışmazsanız; bağışlayamazsınız.
İşte o yüzden ne yapmanız gerektiğini tamamen bilmelisiniz: her zaman ne yaptığınızı, ne yapmak zorunda olduğunuzu. Hiçbir şey. Çünkü gerçeklik var olmak için sizin izninize ihtiyaç duymaz; yarın doğmak için sizin onayınızı istemez.
Sapkınlığı suçlayamazsan,yaratıcısı suçla.
Gerçeklik var olmak için sizin izninizi ihtiyaç duymaz;yarın doğmak için sizin onayınızı istemez.
Kelimeler sadece kelimelerdir,başka hiçbir anlamları yoktur.
İnsanlar,meleklerin makineleri.
Artık her şeyi anlıyorum. Neyin yanlış olduğunu ve nasıl düzelteceğimi anlıyorum. Kontrol edebilirim, ama aynı zamanda koruyabilirim de. Hayat kurtarabilirim. Bu dünyayı olması gerektiği şekle getirebilirim ve bunu gördüklerinde, artık benden korkmayacaklar.
Masum insanlar onurunu savunur; bize öğrettiği şey her zaman buydu. Sadece suçlu bir insan bir suçlamanın karşısında sakinliğini korur.
Kusursuz öpücüklerle ilgili şöyle bir şey var. Saçmalıktan ibaretler. Eğlenceli, belki. Ama bir anlam ifade ediyor falan değil. Bütünüyle bir insanın diğerine geçmesi, dudaklarının kavuşması, ruhların buluşması, romantik safsatalar? Güvenin bana, ruhunuz dilinizde oturup bir eziğin ağzında tatile çıkmak için beklemiyor. Önemli bir ölçüt mü istiyorsunuz? Bir insanın size tam olarak ne kadar ait olduğunu ölçmenin bir yolu? Kusursuz sarılmayı deneyin.
Ölü bir kızın yürüdüğünü görüyorsunuz. Bir ucube, bir ihlal, bir günah, bir kahraman görüyorsunuz. Bir meka görüyorsunuz; bir deri yüzücü görüyorsunuz. Görmek istediğinizi görüyorsunuz. Beni görmüyorsunuz.
Benim ruhum yok, herkes öyle söylüyor.
Gurur, itibar – benlik gibi, ruh gibi, görünmez, hayali şeyler için. Gerçeği saptırırlar; yoluna çıkarlar ama yine de önemlidirler
Ben kurtarılmak istemedim.
Zalimlik ölçüsüzdü, Gereksizdi
Belkide gerçek bakış açısıyla alakalıdır..
Bazen sevgi ve nefretin arasında ince bir çizgi vardır
Bugünün sona erdiğinde ve yarının onun ölü olduğu bir dünyaya açılacağını bilirken, ne yaparsınız? Yarın ve yarın, ta ki o bir zamanlar var olan bir şey, eskiden tanıdığınız bir şeye dönüşüne kadar.İnsanlar akla hayale gelmez gibi kelimeler kullanır. Ama akla hayale gelmez şey olduğunda ne yaparsınız? İnanmayı reddetmek onu geri getirir mi?
Benim ruhum yok; herkes öyle söylüyor.
“Bir şeymiş gibi davranmak onu gerçek yapmaz.”
Geçmişte yapılmış hataların üzerinde durmaya gerek yok, özellikle de hatalar senin olunca.
Zalimlik ölçüsüzdü, Gereksizdi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir