İçeriğe geç

Parayı Verdi Düdüğü Çaldı Kitap Alıntıları – Frances Stonor Saunders

Frances Stonor Saunders kitaplarından Parayı Verdi Düdüğü Çaldı kitap alıntıları sizlerle…

Parayı Verdi Düdüğü Çaldı Kitap Alıntıları

Time-Life imparatorluğunun sahibi ve editörü olan Henry Luce, Life dergisinin Nisan sayısında, yozlaşan Kremlin’e ve
Amerika’daki safdiller e iki tam sayfa ayırdı. Pasaport büyüklüğünde elli fotoğraf ile birlikte, McCarthy’nin resmi olmayan listesinin ön habercisi niteliğindeki bu yayın, önyargılı bir saldırıydı. Dorothy Parker, Norman Mailer, Leonard Bernstein, Lillian Hellman, Aaron Copland, Langston Hughes, Cliff ord Odets, Arthur Miller, Albert Einstein, Charlie Chaplin, Frank Lloyd
Wright, Marlon Brando, Henry Wallace hepsi komünizmle flörtleşmekle suçlanıyordu. 1943 yılında bütün bir sayıyı SSCB’ye ayıran, Stalin’in resmini kapak yapan, Rus halkım ve Kızıl Ordu’yu öven aynı Life’tı bu.
Kapitalizm var oldukça savaş olacak. Doğru dürüst, eşitlikçi bir sosyalizm olmadan barış olmayacaktır, dedi ve sözünü şöyle tamamladı: Bir
yazarın yapabileceği tek şey, bildiği doğruyu söylemek ve yazmaya devam etmektir. Mailer’ın konuşması bir mucize etkisi yarattı, karşı gruplar birleşip konuşmayı yuhaladılar.
Masumiyet diye bir şey yoktur. Suça biraz
da olsa bulaşmış masumiyetten daha iyisi
düşemez payımıza.
Bir kitap bir savaş kadar büyük bir olay olabilir
Bir fırıncı, hükümeti beğenmezse
ekmek yapmayı bırakır mı?
Tarih, diyordu Archibald MacLeish bir yazısında, müziğin duyulamadığı ölü noktaları [olan] , kötü inşa edilmiş bir
konser salonuna benzer.
Hangi yazgı ya da rastlantıyla
Yolun düştü bu çukura, ruhunu teslim etmeden önce?
Kim kolundan tutup getirdi seni buraya?
Yukardaki aydınlık dünyada yolumda yürürken,
diye karşılık verdim ona, karanlık bir vadide yolumu kaybettim,
Yaşım kemale ermeden yanlış yola saptım.
Propaganda yapmanın en iyi yolu, hiç yapmıyormuş gibi yapmaktır.”
Berlin Duvarı yıkıldıktan kısa bir süre sonra, George Urban Kremlin’in propaganda okulunu yönettiğini iddia eden eski bir KGB görevlisiyle tanıştı. Urban ona, Encounteı’daki yazıları ‘düşman’ın ne dolaplar çevirdiğini gösteren bir ipucu olarak yararlı buluyor muydunuz? diye sordu. Sorusuna Buluyordum, buluyordum – öylesine harika buluyordum ki yavaş yavaş siz ve meslektaşlarınız benim yeminime ve ideolojime bağlılığımı zayıflattınız ve beni bir muhalif haline getirdiniz, yanıtını aldı.
Gördünüz mü, Encounter’ın ana konularının programı çok inandırıcıydı. Usta bir casusun zihnine önce kuşku, daha sonra zaman zaman baş kaldın, sonunda açıkça muhalefet tohumlan ekmiş ! 19 Urban bu olayı Lasky’ye anlattı, Lasky düşmanın Encounteı’ı incelediğini öğrenince mutluluktan uçtu. Çok şaşırdım! Bu ne iltifat, demek KGB bu şeyi kullanıyordu! Biz soğuk savaşçılar o zamanlar bizim düşünüp hazırladığımız bu ideolojik mızrak başının hedefini bulduğunu düşünüyorduk, demek ki haklıymışız. 20 Lasky gibi insanlar tıpkı Ruslar gibi düşünüyordu. Onlar için bu yalnızca stratejik bir oyundu, demişti Natasha Spender.
Marshall Planı’nın yönetici yardımcısı Richard Bissell bu
görüşü destekliyordu: Kore Savaşı başlamadan önce bile Mar­
shall Planı’nın asla hepten bir fedakarlık planı olmadığı çok iyi
anlaşılmıştı. Umulan şuydu: NATO ittifakının birer üyesi olarak
Batı Avrupa ülkelerinin ekonomilerini güçlendirmek, onların de­
ğerini de arttıracaktır, onlar da sonuçta Soğuk Savaş mücadelele­
rini destekleyecek şekilde savunma sorumluluklarını üstlenecek­
lerdir 43 Bu ülkelerin Soğuk Savaş çabalarına destek anlamın­
da başka sorumluluklar da üstlenmeleri gizliden gizliye bekleni­
yordu, bu amaçla da Marshall Planı’nın paraları Batı’da kültürel
mücadeleye aktı.
MARSHALL PLANI İLE YARDIM YAPILAN ÜLKEYLE ABD’NİN ORTAK FON OLUŞTURMASI VE OLUŞTURULAN FONLARIN %95’İ ÜLKE HÜKÜMETLERİNE ,%5 İNİN DE CIA’NIN GİZLİ FONU OLARAK KULLANILMASI ÜZERİNE:CIA ajanı Lawren­
ce de Neufville’in daha sonraki açıklamasına göre, Bu işin anah­
tarı eş-ülke fonlarıydı. Birleşik Amerika Kongresi’nde hiç kim­
se, ‘Aa, bakın, bizim vergi paralarımızla ne yapıyorlar,’ diyemezdi
çünkü o bizim paramız değildi, Marshall Planı’nın yan ürünüy­
dü. 2 Marshall Planı’nın uygulanmaya başlandığı ilk yıllarda yeni
bir adım atıldı ve fonların çift yönlü işe yaraması için yardım
alan her ülkenin Amerika’dan aldığı yardım miktarına eşit mik­
tarda bir parayı merkez bankasına yatırarak yabancı yardım çabalarına katkıda bulunması önerildi. Amerika ile o ülke arasında
yapılan karşılıklı bir anlaşmaya göre bu fonlar birlikte kullanıla­
bilirdi. Nakit paranın büyük bölümü (% 95’i) o ülkenin hükü­
metinin yasal hakkı olarak kaldı, % 5’i ise para bankaya yattıktan
sonra Birleşik Amerika’nın malıydı. Bu eş-ülke fonları nı -yılda
kabaca 200 milyon doları bulan gizli bir fonu- CIA, savaş kasası
olarak kullanabilecekti.
1948’de aslında CIA’nın perde arkasında olduğu Kültürel Özgürlük Kongresinin gerçek amaçlarından biri de,Aydınların, geniş kitlelere değil, hükümet politika­
larını saptayan baskı gruplarından ve devlet adamlarından oluşan küçük bir seçkinler topluluğuna yönelik kuramlar ve savlar
geliştirmeye teşvik edilmesiydi.
Marshall Planı’nın yönetici yardımcısı Richard Bissell bu
görüşü destekliyordu: Kore Savaşı başlamadan önce bile Mar­
shall Planı’nın asla hepten bir fedakarlık planı olmadığı çok iyi
anlaşılmıştı. Umulan şuydu: NATO ittifakının birer üyesi olarak
Batı Avrupa ülkelerinin ekonomilerini güçlendirmek, onların de­
ğerini de arttıracaktır, onlar da sonuçta Soğuk Savaş mücadelele­
rini destekleyecek şekilde savunma sorumluluklarını üstlenecek­
lerdir 43 Bu ülkelerin Soğuk Savaş çabalarına destek anlamın­
da başka sorumluluklar da üstlenmeleri gizliden gizliye bekleni­
yordu, bu amaçla da Marshall Planı’nın paraları Batı’da kültürel
mücadeleye aktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir