İçeriğe geç

Papazın Kızı (Minikitap) Kitap Alıntıları – George Orwell

George Orwell kitaplarından Papazın Kızı (Minikitap) kitap alıntıları sizlerle…

Papazın Kızı (Minikitap) Kitap Alıntıları

başkalarını eğitmeye başlamadan önce kendini eğitmesi şarttı.
Çünkü bir erkek öylesine gönül eğlendirmek istediğinde genelde çok da güzel olmayan bir kız seçer.
Dini münakaşalar ona aslında sadece bir oyun olarak cazip geliyordu – icat edilmiş en ilgi çekici oyun çünkü sonsuza dek devam ediyor ve az da olsa hile yapma hakkı var.
Dünyada zaten bunca kötülük varken yenisini aramanın âlemi yok.
Dini bütün ile ahlaksızın her zaman doğal olarak birbirinin çekimine kapıldığı bir gerçektir; bunu teyit etmek için çevrenize bakmanız yeterlidir. Edebiyattaki en başarılı genelev sahneleri istisnasız mutaassıp dindarlar ya da mutaassıp dinsizler tarafından yazılmıştır.
Her zaman aksi olmasının sebebi, yanlış çağda doğmuş olmasından kaynaklanıyordu.
Bir başkasına kötülük yapmayı başarınca bir nevi doyuma oluşan insanlardandı.
Gidecek yerin,güvenebileceğin bir ailen varsa her şeye göğüs gerebilirdin!
“Sustu; çünkü ona kendini açıklamaya çalışarak nefesini boşa harcayacağını fark etmişti. Sıkıntısını anlamaktan acizdi -tabiatı itibarıyla inançlı olan bir zihnin, anlamsızlığı anlaşılan bir dünya karşısında nasıl geri çekilmek durumunda olduğunu anlamakta acizdi.”
“…çünkü yapayalnızken, bir amacı yoksa zihin çalışmaz.”
Cesaret ve babasının desteği ile her şeyle yüzleşebilirdi.
Bir yetişkin olarak saygınlığınızı korumadığınız müddetçe çocuklarla, sizi seven çocuklarla bile başa çıkamazsınız; bu saygınlık bir kere zedelendi mi en iyi yürekli çocuk bile sizi hor görmeye başlar.
Dünyada zaten bunca kötülük varken yenisini aramanın alemi yok.
Geçmiş yıllara saplanıp kalarak yaşamak pahalı bir alışkanlıktır.
‘’Sen hiç aldırma, canım ” diyor.
‘’Cennet bizim gibiler için yapılmış ”.
Bu kötü dünyada asla iyileşemeyeceğim.!
Her şeyden önce onlara isyanın, itaatten daha acı verici olduğunu öğretmelisiniz.
Fakat ben dans ediyorum gözümde yaşlarla,
Çünkü sen yoksun kollarımda
Bir erkek biraz kolay bir eğlence istediği zaman fazla güzel olmayan bir kız seçer. Güzel kızlar şımarıktır ve bu yüzden kaprislidir; ama sade kızlar kolay avdır.
Tanrıya inancınız tam olduğu müddetçe her şey bir şekilde yoluna girer.
Bu kötü dünyada asla iyileşemeyeceğim.
insanın her şeyi sorgulamadan kabul etmesi rüyaya has bir özelliktir.
Gerçek şu ki, küçük kasabalarda yaşayan insanların, kapılarının on beş metre ötesinde neler olup bittiğine dair neredeyse hiç fikri yoktur.
Babasının kahvaltısını bile düşünmeden evden çıkıp giden bir kızdan her şey beklenirdi.
Bu kötü dünyada asla iyileşemeyeceğim.
Önemsiz görevler, sıradan işler.
Ya dünyadaki hayat daha büyük ve kalıcı bir şeyin hazırlığı ya da anlamsız, karanlık ve ürkütücü.
Hayat, şayet gerçekten mezarda son buluyorsa, felaket, korkutucu bir şeydir.
Tanrı inancı yok olabilir ama inanca duyulan ihtiyaç sabit kalır.
İnançlar, değişir, fikirler değişir ama ruhun derinliklerindeki bir parça hiç değişmez.
Senin asalak Hıristiyan azizler hedonistlerin önde gideni. Ebedi mutluluğun peşindeler, oysa biz biçare günahkârlar birkaç yıla razıyız.
Bir tek şey biliyorum: Gürültü, patırtı istemiyorum, karanlık olsun istiyorum, bir yerlere gizleneyim diyorum, bunu istiyorum işte, bunu arıyorum, bunun ardırdan gideceğim.
Dünya zevkli şeylerle dolu – kitaplar, resimler, şarap, seyahat, arkadaşlar, her şey.
Etrafımda gördüğüm her şeyde değişim ve çürüme var.
Kendini kitaplarla uyuşturmaya çalıştı; bir-iki hafta başarılı oldu da. Ama bir süre sonra tüm kitaplar usandırıcı ve anlaşılmaz gelmeye başladı.
Son dört ayda onu ne kadar az düşündüğünü fark ederek şaşırdı, hatta şok oldu. Varlığını unuttuğu haftalar olmuştu.
Eski çağlara dayanan âdetleri sürdürmek, köksüz bir özgürlüğün içinde sürüklenmekten daha iyiymiş gibi geliyordu.
Esrarengiz bir şeydir inanç kaybı inancın kendisi kadar esrarengiz.
Bir okulda önemli olan tek bir şey vardır, o da ücretlerdir. Senin deyiminle ‘çocuklarının zihninin geliştirme’lerin falan konuyla uzaktan yakından ilgisi yok.
Ama özel okullarda velilerin bir dediği iki edilmez. Böyle okullar, dükkânlar gibi, müşterilerine dalkavukluk ederek ayakta kalıyor.
Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu ve asla görmediği şeyin kişiye özel ilgi olduğunu bir bakışta anlamıştı.
Bildikleri her şeyin sırf ezber olduğu aşikârdı; düşünmeleri istendiğinde şaşkınlıktan donakalıyorlardı.
Su gibi dökülüyorum, bütün kemiklerim oynaklarından çıkıyor, yüreğim balmumu gibi içimde eriyor
Mesele şu ki, sahip olduğum tüm inancımı yitirdim ve yerine koyabileceğim hiçbir şey yok.
Her işe burnunu soka adi herif sadece terfi peşinde. Ona kalsa nefes alamayacağız.
Dilenebileceğin şeyi asla satın alma, çalabileceğin şeyi de asla dilenme.
Hayatın dayanağı olan dua artık onun için manasızdı.
Dönebileceğiniz bir eviniz, sizi kollayacak bir aileniz varsa her zorluğun üstesinden gelinir.
İçinde bulunduğu tuhaf durumu gitgide iyice kabulleniyor, düne ya da yarına dair düşünceleri zihninden siliyordu.
Her halükârda düşünemeyecek kadar yorgundu.
Elbette inanmıyorsun! Sadece inanmadığını kabullenmeye korkuyorsun.
Doğru düzgün yapamayacaksan ibadet etmenin ne anlamı var?
”Fukara işçi ” hayatlarıyla ilgili acı şikâyetleri, nihayetinde cennetin baş sakinlerinin ”fukara işçiler ” olduğu düşüncesinden aldığı tatminle tuhaf bir biçimde yumuşuyordu.
Bu yalan dünyadan gidene kadar asla iyileşmeyeceğim ben.
Dünyada zaten bunca kötülük varken yenisini aramanın âlemi yok.
Edebiyattaki en başarılı genelev sahneleri istisnasız mutaassıp dindarlar ya da mutaassıp dinsizler tarafından yazılmıştır.
Onlara oy vereceğinden emin olana kadar onlardan iyisi yoktur; ertesi gün ise yüzünü unuturlar.
Tanrı’ya inancınız tam olduğu müddetçe her şey bir şekilde yoluna girer.
Haşmetiyle yüreklere dokunan bu harikanın
Yanından geçip gidebilen kişi ruhsuzdur!
Geçmiş yıllara saplanıp kalarak yaşamak pahalı bir alışkanlıktır.
Asla modern dünyada doğmamalıydı; tüm havası onu iğrendiriyor, öfkeden kudurtuyordu.
Diğer insanların aptallığı ve sıkıcılığı yüzünden sürekli ıstırap
çekiyormuş izlenimi uyandırıyordu.
Dudakları kıpırdıyordu ama duası ne içten ne de anlamlıydı.
Ah… zihninde bir şeyler değişiyor. Sonra tüm dünya değişmiş oluyor çünkü artık dünyaya daha farklı bakıyorsun.
Ruhu, unutulmuş bir sabunlukta kuruyup giden bir sabun misali giderek solmuş ve terk edilmiş bir görünüm kazanmıştı.
Bu kötü dünyada asla iyileşemeyeceğim.’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir