İçeriğe geç

Pablo Neruda- Yaşamı ve Şiirleri Kitap Alıntıları – Aytekin Karaçoban

Aytekin Karaçoban kitaplarından Pablo Neruda- Yaşamı ve Şiirleri kitap alıntıları sizlerle…

Pablo Neruda- Yaşamı ve Şiirleri Kitap Alıntıları

Es hoy: todo el ayer se fue cayendo
entre dedos de luz y ojos de sueño,
mañana llegará con pasos verdes:
nadie detiene el río de la aurora

~Pablo Neruda~

nerelerdeydin diye sorarsan
‘hep eskisi gibi’ diyeceğim.
toprağı örten taşlardan söz edeceğim,
sürdükçe kendini harcayan ırmaktan;
ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim,
gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan
ablamı.

neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden
günler
yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece
birikiyor ağızda? Neden ölüler?

nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük
kelimelerle konuşmak zorundayım,
ağzı zehir gibi yakan araçlarla,
çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla
ve avutamadığım yüreğimle.

andaç değil yanımızda götürdüklerimiz
unutuşta uyuklayan sarımsı kumru değil,
yaşlarla kaplı yüzler,
boğazımıza yapışan eller
ve yapraklardan sıyrılan şey:
aşınmış bir günün karanlığı
acıyı kanımızda tatmış bir günün

“Hiç sevmediği halde neden hep değerli olur bırakıp giden ve neden hiç düşünmeden teslim olur kalbin; o seni hiç sevmemişken.”
Si cada día será averiguar lo que somos
Y no el recuerdo de como eramos,
Si sabremos darnos el uno al otro
Sin saber quién será el primero y quién es el último
Si tu cuerpo cantará con mi porque juntos es alegría…

Entonces será amor
Y no habrá sido en vano esperar tanto.

– Si sabrás estar cerca de mí de Pablo Neruda

No creo en la edad. Todos los mayores llevan un niño en los ojos y los niños a veces nos miran como ancianos sabios.
P. Neruda
El triunfo del verdadero hombre surge de las cenizas del error.
PAblo Neruda .
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Neler daha ağırdır sırtımızda,
Acılarımız ya da anılarımız mı?
Ağır ağır ölürler, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.
Levántate y mira el sol por las
mañanas y respira la luz del amanecer.
Tú eres parte de la fuerza de tu
vida, ahora despiértate, lucha,
camina, decídete y triunfarás
en la vida; 
nunca pienses en la suerte,
porque la suerte es:
el pretexto de los fracasados…
PAblo Neruda
El rey de la nada

Y en medio de este mar intentaré averiguar qué estrella eres .. porque moriría si descubriese que no estás esta a mi lado esta noche

, Ansızın var olursan sahillerde
Yüzünle yepyeni bir ışığa dönüksen
Dalgalarla dalgalarla doluysan
Yangınlı bir güvercin gibi çırpınan
Ya da bilinmez sesini getirir gölgelerin
Böyle olur ve kaplar saçlarını ışıldar
Yağmur göz bebeklerine girer de
Gözyaşı olmak için sende öylece saklı
Geçmişin bütünlüğü içinden gelirler
Kararmış yanıklarından akşamların
Eskiden leylak kokardı evleri
Suları görürler, ya da görmezler
Kumlara biçimler çizerler değnekleriyle
Deniz siler o çizgileri
Kırıldığında;

insanlarla arana mesafe koyman gerekir. Hissediyorlarsa yanına geleceklerdir, gelmiyorlarsa doğru mesafeyi buldun demektir.

– Pablo Neruda

Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.
Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz.
De noche, amada, amarra tu corazón al mío
y que ellos en el sueño derroten las tinieblas..
PAblo Neruda
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hayat yaşandığı kadardır
Ötesi ya hatıralarda bir iz ya da hayallerde bir umuttur

Pablo Neruda

“Tüm çiçekleri kopartabilirler ama baharın gelişini asla engelleyemezler.”

Pablo Neruda

Usted es libre para hacer sus elecciones pero es prisionero de las consecuencias.’
PABLO NERUDA
Bunca zamandır nerede olduğumu soracak olursan

‘Oldu bir şeyler’ demeliyim

Eğer her gün ne olduğumuzu öğrenecekse
Ve nasıl olduğumuzun hatırası değil,
Birbirimize vermeyi bilirsek
Kimin ilk, kimin son olacağını bilmeden
Bedenin benimle şarkı söyleyecekse, çünkü birlikte neşedir

O zaman aşk olur
Ve bu kadar uzun süre beklemek boşuna olmayacak.

– Bana nasıl yakın olacağını bilsen , Pablo Neruda

Si cada día será averiguar lo que somos
Y no el recuerdo de como eramos,
Si sabremos darnos el uno al otro
Sin saber quién será el primero y quién el último
Si tu cuerpo cantará con mi porque juntos es alegría…

Entonces será amor
Y no habrá sido en vano esperar tanto.

– Si sabrás estar cerca de mí de Pablo Neruda

Sende bir şey var.. bana derin derin nefes aldıran bir şey.
Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yar abandı olarak sizi kullanır
Usted es libre para hacer sus elecciones pero es prisionero de las consecuencias.’
PABLO NERUDA
sende bir şey var; bana derin derin nefes aldıran bir şey
Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın; çünkü o kişi yaralıdır ve yara bandı olarak da sizi kullanır.
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
Çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
Ateş de pay alır kendine soğuktan.
Gözyaşım kadar değerlisin…
Ama nasıl gözyaşlarım gözümden düştüyse, şimdi sende öylesin.
Ansızın bir adamın yedeğinde
On at göründe sislerin içinden
Çıkarken titremediler, ateş gibi,
O saate kadar bomboş olan
Evreni doldurdular gözlerimde. Görkemli, yangınlı
Uzun bacaklı on tanrı gibiydiler,
Yeleleri tuzun düşlerini andırıyordu.
Bésame, muérdeme, con tu amor y tu pasión. Qué yo vengo a la tierra. Sólo por el naufragio de mis ojos de hombre. En el agua infinita de tus ojos de mujer.
Kapıda beklerken bıraktım onu?
Gittim, dönmedim bir daha.
O, dönmeyeceğimi bilmedi
Ölmüş inançlar ve çiçeklerdi bir daha
dirilmeyecek olan..
Ne yapalım yani bu dünyanın gerçekleri varsa, bizim de hayallerimiz var
.Pablo Neruda .
İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür.
‘Sevdiğimiz insanların sevgisini hissetmek,hayatımızı besleyen güneş gibidir’
Hayat sana hep ekşi limonlae sunuyorsa , sende tekila ve tuz iste
Ne yapalım yani bu dünyanın gerçekleri varsa, bizim de hayallerimiz var.
Ve Dostoyevski ekliyor:’İnsanlar seni çözemediklerinde ön yargılarını kullanırlar.’
Gözyaşım kadar değerlisin…
Ama nasıl gözyaşlarım gözümden düştüyse, şimdi sende öylesin.
Ağır ağır ölürler; okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar. ..
Seviyorum suskunluğunu, sanki sen
Yokmuşçasına burada
Duyarsın beni uzaktan, dokunmaz sana sesim.
Uçup gitmiş gibi gözlerin
Ve ağzın bir öpüşle mühürlenmiş.
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
Tatlı huylu bir çoban değilim
masallardakiler gibi,
ama iyi ormanlar adamıyım
seninle toprağı, rüzgârı ve dağ dikenlerini paylaşan.
Uçarım, uçarım sevinciyle yaşadığının.
Korumasını bilmiyorum yitirdiklerini kuşların
Neler daha ağirdir sırtımızda ,
acılarımız yada anılarımız mı?
“İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin ise nankörüdür.”

Pablo Neruda

Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,

çünkü iki yüzüyle karşına çıkar hayat.

Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,

ateş de pay alır kendine soğuktan.

Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,

sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak

bir yolculuğa yeniden başlamak için:

bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.

Sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun

ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları

hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.

Sevgimin iki canı var seni sevmeye.

Bu yüzden sevmezken seviyorum seni

ve bu yüzden severken seviyorum seni.

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim .
Sevdim ben onu, o da beni sevdi Bi ara
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
.

Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Yavaşça ölür onlar

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler,
İzzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım
istemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları
yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyen, veya bir yabancı
ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık
kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten
kaçınanlar yavaş
yavaş ölürler.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet
değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk
almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler.

Ağır ağır ölürler; kitap okumayanlar, müzik dinlemeyenler, kalplerinde sevgi ve merhamet barındırmayalar
İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür. 
Senin için yapraklarını kopardığım papatyalardan özür diledim dün gece. Haklısınız dedim, ne sevdiği belli, ne sevmediği.
Sev beni, gülümse bana,
iyi olmama yardım et.
Yaralama kendini boşuboşuna,
yaralama beni çünkü yaram sende işler.
”Neden şiirlerimi çalıp sevgiline kendi şiirlerinmiş
gibi okudun postacı?
Üstad, şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır.
Benim o şiirlere ihtiyacım vardı. ”
dağıt yaşamını, dolu noktalarda
gene toplansın.
bat şimdi batabildiğince
hiçbir şeyi geri koyma.
tümüyle açılman da
tamamıyla kapanman da farksız.
tam da göremediğinde
köpürüverir yine dalga.
yeni bir sayfa, ancak bir eskisi dolunca açılır.
yitsinler artık;
kafanda boşluklar,
içinde hiçlikler.
martı seslerinden anlarsın,
denize yaklaştığını.
capcanlı sardunya çiçekleri,
sonlarından habersiz.
beyin kanaması, ya başka neyin olabilirdi ki?
kıyıda şıpırtı – hayatım değişti – der geçip giden.
cıvıltılar -tahta ve taş sesleri,
ulaşamamalar.
pembelikler dağınık kızıltılara doğru:
gidecek.
gene tutuşturuyor dünyayı gitmeden
önce her / hiç.
aceleyle gelip geçer martı
oysa hiçbir yere gitmez.
bir deniz bulmak, anlamak en sonunda da – yaşamak ne?
Sende bir şey var..
Bana derin derin nefes aldıran bir şey.
Kalbi kırdıktan sonra gelen özür doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. İhtiyaç kalmaz.
Senin için yapraklarını kopardığım papatyalardan özür diledim dün gece. Haklısınız dedim, ne sevdiği belli, ne sevmediği.
”Şu iflas etmiş dünyada, en geçerli para birimi; kendin gibi bir insanla paylaştığın duygulardır.
”Neden şiirlerimi çalıp sevgiline kendi şiirlerinmiş
gibi okudun postacı?
Üstad, şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır.
Benim o şiirlere ihtiyacım vardı. ”
yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Şu iflas etmiş dünyada, en geçerli para birimi; kendin gibi bir insanla paylaştığın duygulardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir