İçeriğe geç

Özgürlük Kitap Alıntıları – Jonathan Franzen

Jonathan Franzen kitaplarından Özgürlük kitap alıntıları sizlerle…

Özgürlük Kitap Alıntıları

Aşağılık duygusunun bir kısmı düpedüz hasetten kaynaklanıyordu
Teröre karşı savaşın öngörülebilir bir sonu yoktu
Bir kabus bu. Kabus
Orada lanet olası bir ataerkil düzen var
Biraz kitap okumak istiyorum.
Ben güzelliği bir tek kızlarda, yani ait olduğu yerde ararım.
Bir kalacak yerimiz bile yok.
Seni kodumun küçük yalancısı!
Peki bu kız şimdi nerede?
Tanrı aşkına. Yani, senden hoşlanıyorum ama henüz sonuna kadar gitmeye hazır değilim.
Hepimiz senin kişisel zevkin için mi buradayız sanıyorsun?
Ben yalnızca bir süreliğine uğradım.
Biz senin hayatının bir parçasıyız
Yanılmıyorum. Ben sadece senin yanında olmak istiyorum. Hayatımda istediğim tek şey bu.
sadece normal hayatın mümkün olduğunca çabucak geri dönmesini istiyordu.
İnternette hayli iyi porno var
Bütün gerçek şeyler, otantik şeyler, dürüst şeyler ölüyor.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
ciddi depresyonla dolu aylar vardı.
Hayatta mıyım?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
kimsenin kusursuz olmadığını hatırlamalısın.
İnsanları oldukları gibi kabul etmelisin
Senin her parçanı seviyorum. Her santimini.
Ne kadar da ahlakçısınız hepiniz.
rehberli turu istiyorum
.
Ve elbette bu, depresyonun bildiği en basit tanımıydı : Kendinden şiddetle hoşlanmamak.

.
Ağrı oldukça sıra dışıydı. Ve yine de tuhaf bir şekilde hoş karşılayıcı ve onarıcı, ona hayatta olduğu ve kendisinden daha büyük bir hikayeye kapıldığına dair haberler getiriyor.

.
Bu, olduğunu düşündüğü veya seçme özgürlüğü olsaydı olmayı seçeceği kişi değildi, ancak çelişkili potansiyel kişilerden oluşan bir koleksiyondan ziyade gerçek ve kesin biri olmanın rahatlatıcı ve özgürleştirici bir yanı vardı.

.
Dürüstlük nötr bir değerdir.

Sırtlanların da bütünlüğü vardır. Onlar saf sırtlanlar.

.
Boğazındaki yumru, her şeye rağmen onu ne kadar çok sevdiğinin kanıtıydı.

.
Kurgu, yabancıların zaman ve mesafe boyunca bağlantı kurması için özellikle etkili bir yoldur.

.
Paran yoksa özgürlüklerine daha da öfkeyle sarılırsın.

Sigara içmek sizi öldürse bile, çocuklarınızı beslemeye paranız yetmese bile, çocuklarınız manyaklar tarafından saldırı tüfeğiyle vurulsa bile.

Fakir olabilirsiniz ama kimsenin sizden alamayacağı tek şey hayatınızı mahvetme özgürlüğüdür.

.
Sanırım hayatım her zaman mutlu, kolay ya da tam olarak istediğim gibi olmadı.

Belli bir noktada, bazı şeyler hakkında çok fazla düşünmemeye çalışmalıyım, yoksa kalbimi kıracaklar.

.
Ne de olsa mutsuzlukta bir tür mutluluk vardır, eğer doğru mutsuzluksa.

öylesine kırgındı ki o anda öpülmek gelmiyordu içinden.
sahiden de çok şeker bir insansın.
Annem bazen biraz saf olabiliyor.
Hep birlikte bir şeyler inşa etmek için elbirliği ile çalışmak çok daha eğlenceli olmaz mıydı?
Bence başka bir ebeveynin bilgisizliğinden zevk almak yanlış.
Ramsey Tepesi’nde yaşayan az sayıdaki ev hanımı anneden biriydi ve kendisi hakkında iyi, başka her hangi biri hakkında da kötü söz etmemesiyle tanınırdı.
.
Sınırsız özgürlük rüyasına yatkın kişilik, aynı zamanda, rüya bozulduğunda, insan düşmanlığına ve öfkeye de yatkın bir kişiliktir.

.
Kurgu, yabancıların zaman ve mesafe arasında bağlantı kurması için özellikle etkili bir yoldur.

Yoksul olabilirsin; ama kimsenin senden alamayacağı tek şey, hayatının içine gönlün nasıl istiyorsa öyle sıçma özgürlüğüdür.
İnsanlar, papanın sonsuz bilgeliğiyle onlara yaptırdığı çocukları doyuralım diye çaresizlik içinde kalınca çevreyi telef ediyorlar.
Dünyanın, bir bar taburesinde kendi başına rahat etmesini bilen insanlar ile bilmeyen insanlar olarak ikiye ayrıldığını çabucak keşfetti.
Bu alkolizm değildi, nefsi müdafaaydı.
Sonuçta, zeki ve olağan dışı sayılmaktansa salak ve donuk sayılmak anlaşılan daha iyiydi.
Anne babaların görevlerinden birinin de çocuklarına, gerçeği gördükleri zaman tanımayı öğretmek olduğuna inanıyordu.
Ne kadar harika bir insan olduğunun farkında değil gibisin ve bunun ne kadar tehlikeli bir şey olduğunun
Küçük bir baloncuğun içinde yaşayıp kendi küçük dünyasını oluşturabileceğini sandı. Kendi oyuncak evini.
.
Fakir olabilirsin, ama kimsenin senden alamayacağı tek şey, istediğin şekilde hayatını alt üst etme özgürlüğüdür.

.

Berglund’ların evinden yayılan sancı sui generis’ti.*

*(Lat.) Kendilerine özgü. (ç.n.)

Patty’den biraz fazlaca söz ederek karısının keyfini kaçıran Seth Paulsen’e göre Berglund’lar; kendi talihleri bağışlansın diye herkesi bağışlayan ve kendilerini sürekli suçlu hisseden liberallerdendi, ayrıcalıklı olmanın getirdiği cesaretten yoksunlardı.
Hâlâ mahcubiyet duymadan bir Volvo 240 kullanabileceğiniz o ilk yıllarda, Ramsey tepesi sakinlerinin ortak görevi, kendi anne babalarının hakkında bildikleri her şeyi özellikle unutabilmek için banliyöye kaçtıkları bazı yaşam becerilerini yeniden öğrenmekti.
.
İyi insanlar, iyi insanlara mutlaka aşık olmazlar.

.

“BİZLER GEZEGENDEKİ BİR KANSERİZ! GEZEGEN ÜZERİNDE BİR KANSER!”
“Kusursuz bir dünya, değil mi? Kusursuz bir sistem, çünkü bir seksenlik televizyonunuza ve onu çalıştıracak elektriğe sahip olduğunuz sürece çirkin neticelerin hiçbirini düşünmek zorunda kalmazsınız.”
“Sadece bunun kusursuz bir dünyada kusursuz bir savaş olmadığını hatırla, yeter.”
“Birbiriyle çelişen potansiyel kimlikler koleksiyonu olmaktansa, belirli bir şahıs olmanın da rahatlatıcı ve özgürleştirici bir yanı vardı.”
Bir insanın ömrünü heba etmesi, o ömrün geçmesini engellemez. Hatta daha da çabuk geçmesine yol açar.
İnsanlar bu ülkeye ya para için gelir ya da özgürlük için. Eğer paran yoksa, özgürlüklerine daha da öfke içinde, dört elle yapışırsın. Sigara seni öldürse bile, çocuklarını besleyecek paran olmasa da, çocukların suikast silahlı manyaklar tarafından vurulsa da. Yoksul olabilirsin, ama kimsenin senden alamayacağı tek şey, hayatının içine gönlün nasıl istiyorsa öyle sıçma özgürlüğüdür.
“Çocuklar güzeldir. Çocuklar daima hayatın anlamı olmuştur. Âşık olursun, çoğalırsın ve sonra çocukların büyür, âşık olur ve çoğalırlar. Hayat daima bunun içindi. Hamilelik için. Daha fazla hayat için. Ama şimdi sorun şu ki, daha fazla hayat bireysel düzeyde gene güzel ve anlamlı olsa da, bir bütün olarak dünya için daha fazla ölüm anlamına geliyor.”
“Dünyada daha az insan olmasıyla çözülmeyecek ya da hiç değilse muazzam ölçüde azalmayacak sorun yok sayılır.”
“Günler öyle uzun sürüyordu ki, sona erdiklerinde güneşin yakıtı artık azalmış mıdır, diye merak ederken buluyordu insan kendini.”
“Adaletsizlik fikrinin kendisi, garip bir şekilde fiziksel bir hal almıştı. Bir anlamda, acıyan, kokan, terleyen bedeninden bile daha gerçekti. Adaletsizliğin bir şekli vardı; bir ağırlığı ve ısısı, bir dokusu ve çok kötü bir tadı vardı.”
Yoksul olabilirsin; ama kimsenin senden alamayacağı tek şey, hayatının içine gönlün nasıl istiyorsa öyle sıçma özgürlüğüdür.
Sınırsız özgürlük hayaline yatkın olan kişilik, aynı zamanda bu hayal buruk bir hal almaya başlarsa insanları sevmemeye ve sonsuz bir nefretle dolmaya da yatkındır.
Ama bana gelişinin tek nedeni, zaten gitmiş olmasıydı. Küçük bir veda gibiydi. Küçük bir ayrılık hediyesi, bana artık neye asla sahip olamayacağımı göstermek için.
Bir insanın ömrünü heba etmesi, o ömrün geçmesini engellemez. Hatta daha da çabuk geçmesini sağlar.
Uzaklık, insansızlığın rahatlığını getiriyordu: İnsansızlık, başka her şeyin daha çok olduğu anlamına geliyordu.
Her türün varlığını sürdürmek için vazgeçilmez bir hakkı vardır.
Bütün gerçek şeyler, otantik şeyler, dürüst şeyler ölüyor. Entelektüel ve kültürel olarak, sadece en son rastgele uyarıcılara tepki göstererek, rastgele bilardo topları gibi ortalıkta zıplıyoruz.
Nereden gelmişti kendine acıma? Bu haddinden fazla aşırılığı? Hemen hemen her standarda göre lüks bir hayat sürüyordu. Yaşamanın doğru dürüst ve tatmin edici bir yolunu bulmak için her gün, bütün saatleriyle onundu ama bunca seçeneğe ve özgürlüğe rağmen eline geçen sadece daha da içler acısıydı. Otobiyografi yazarı adeta özgür olduğu için kendisine acıdığı sonucuna varmak zorunda kalıyor.
Sabahleyin başka birisinin çalışmasının ilk seslerinde tehlikeli bir hüzün vardır; sanki sessizlik, bozulduğu için acı çekiyor gibidir. İş gününün ilk dakikası size bir günü meydana getiren bütün öteki dakikaları hatırlatır ve dakikaları tek tek ele almak asla iyi bir şey değildir. Ancak o çıplak, yalnız ilk dakikaya diğer dakikalar da katıldıktan sonra gün, günlük haline sağ salim bürünebilir.
Ölü olmak, bir baba için en büyük yenilgi oluyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir