Edgar Allan Poe kitaplarından Öyküler 2 kitap alıntıları sizlerle…
Öyküler 2 Kitap Alıntıları
Ama geçmişte kalmış üzüntülerin anısı, içinde bulunulan anın sevinci değil midir?
İnsan hem bilip hem de boyun eğemezdi.
Müzik seviyesi yükseldikçe ondan yalnızlığımızın arttığı ölçüde zevk alırız
Her türden büyüklük özellikle boyutlardaki büyüklük insanı irkiltir, heyecanlandırır sonra yarar ve moral bozar
Yalnızlığın bunaltıcılığını değil dinginliği severim. Dinlenmenin ölçüsü ve süresi üzerinde denetimin bende olmasını tercih ederim
İlke embriyon halindeyken onların ciddi gerekçelerini hor görenler, iş başarılınca güzellik içgüdülerini takdir etmekten asla geri durmazlar
Hissedilince diyorum zira his ne bir yapmacıklık ne de bir kuruntudur
Zenginleştikçe fikirlerimiz eskir
Cumhuriyetimizden doğan bir felaket, şişkin bir cüzdanı olanın genellikle içinde pek az ruhu olmasıdır
Ah! Mutluluk bilgide değil bilgi edinmededir sonsuza dek bilmek öncesi ve sonrası olmayan mutluluktur ama her şeyi bilmek şeytanın lanetidir
Ama geçmişte kalmış Üzüntülerin anısı içinde bulunulan anın sevinci değil midir?
Gündüz düş görenler, sadece geceleri düş görenlerin ıskaladığı bir çok şeyi bilirler
O insanlar bana deli dediler ama delilin ileri düzeyde zeka olup olmadığı, fevkalade olan şeylerin çoğunun derin olan her şeyin düşünce sayrılığından, genel aklın zararına yüceltilen ruh hallerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı sorunu henüz çözülmüş değil
Ama yaşamsal öneme sahip bir gerçek er ve ya geç en kalın kafalıların bile zihnine giden bir yol bulur
İnsanların kendine dert ve sıkıntılarından kurtulmaya can attıkları zamanların, başkalarını rahatlatmaya en az istek duydukları zaman olduğunu iç çekerek hatırladım
Eh işte, bazen fena halde yiyeceğe sıkışırız. Siz de bilirsiniz ki bizimki
gibi sıcak bir iklimde çoğu kez bir ruhu iki üç saatten fazla canlı tutmanın
olanağı yoktur; ölümden sonra hemen salamuraya yatırılmazsa
( salamura ruh da hiç hoş değildir) nasıl diyeyim, kokarlar anlıyorsunuz,
değil mi? Ruhlar bize alışılmış yollardan gönderilirse her zaman kokuşmalarından
korkulmalıdır.
gibi sıcak bir iklimde çoğu kez bir ruhu iki üç saatten fazla canlı tutmanın
olanağı yoktur; ölümden sonra hemen salamuraya yatırılmazsa
( salamura ruh da hiç hoş değildir) nasıl diyeyim, kokarlar anlıyorsunuz,
değil mi? Ruhlar bize alışılmış yollardan gönderilirse her zaman kokuşmalarından
korkulmalıdır.
Duyduğunuz hiçbir şeye gördüklerinizin de yarısına inanmayın
Kesin olan bir şey var ki bir dahiden bir işadamı çıkarmak bir yahudinin sırtından para kazanmaktan ya da çam kozalağından Hindistan cevizi elde etmekten zordur
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Doğru yöntem sıradan ve olağan şeylere uygulanabilir sadece hiçbir şekilde olağanüstüne ve outre durumlara uygulanamaz
İskender olmasaydı diyojen olurdu. Dolandırıcı olmasaydı patent sahibi bir fare kapanı imalatçısı olurdu veya Oltayla alabalık tutardı
Karga araklar, tilki oyun eder, gelincik kurnazlıkla alt eder,insan dolandırır. Dolandırmak onun yazgısıdır. İnsan gözyaşı dökmek için yaratılmıştır der şair hiç de değil insan dolandırmak için yaratılmıştır. Bu onun amacı,hedefi,ereğidir. Bu yüzden bir insan dolandırıldığında işi bitmiştir deriz
İnsan dolandıran hayvandır
“Herhangi bir noktaya kadar mutlu olmak için aynı oranda da acı çekmiş olmamız gerekir. Hiç acı çekmemiş olmak asla mutlu olmamış olmak anlamına gelir.”
Gerçek her zaman bir kuyuda bulunmaz. Aslında bence gerçek kesinlikle yüzeydedir. Gerçek onu aradığımız vadilerde değil, dağ zirvelerinde bulunur.
Bazen kendi zihninin vardığı sonuçtan geriye doğru düşüncelerini takip ederek kendisini eğlendirmemiş insan yoktur
Perdidit antiquum litera prima sonum.
Ilk harf eski okunuşunu yitirdi.
Ilk harf eski okunuşunu yitirdi.
iyi ya da kötü nasıl da göreceli!
Olmayan için, biçimi olmayan için, düşüncesi olmayan için, duygusu olmayan için, ruhu ve hiçbir maddesel yanı olmayan için, bütün bu hiçlik ve bütün bu ölümsüzlük için, mezar yine de bir ev, kemirici saatlerse yoldaştı
O bulutumsu bulanık ışık söndü. O belli belirsiz heyecan yerini tam bir sükunete terk etti
Varoluş duygusu en sonunda tamamen yok oldu; onun yerinde -Yer ve Zaman- hüküm sürmeye başladı
Ölümlü beden sonunda ölümcül Çürümenin sillesini yedi
Büyük ölçüde hastalık kapmış Dünya için ölüm dışında yenilenme umudu göremiyordum
Hem maddi hem manevi açıdan hastalıklı bir kargaşa
Hissettiğim tek şey, tek duygu, ölüm bilinciyle karanlık ve hiçlikti
Olduğum yerde sallandın ve yere yıkıldım. Birden müthiş bir mide bulantısı hissettim. Debelendim, soluk almaya çabaladım, öldüm
Belirsiz oldukları için daha da tedirgin edici bir hal alan düşünceler beni eziyor, huzursuz ediyordu.
Bu gülümsemede derin bir melankoli, monoton ve kesintisiz bir hüzün okunuyordu
Herhangi bir noktaya kadar mutlu olmak için aynı oranda da acı çekmiş olmamız gerekir. Hiç acı çekmemiş olmak, asla mutlu olmamış olmak anlamına gelirdi.
Bir yazarın bir insan olarak ahlaklı olması şartıyla, kitaplarındaki ahlakın hiçbir ehemmiyeti yoktur.
Ve öldüysem, hiç değilse senin için öldüm – senin için!
Zamanın ağır ve dehşet verici Tırpanı ne ilerleyişine son vermişti ne de son verecek gibi görünüyordu.
Heyhat! Aşkı düşündüm, attığım ve yine atabileceğim birçok yanlış adımı düşündüm.
Nice büyük bir mutluluk ya da sefalet sık sık insanın uzun yaşam merdivenindeki böyle küçük bir hasarnağa bağlıdır!
Heyhat! İnsanın o kadar övündüğü zekası nedir ki?
Hangi kötü tesadüf, iyi yürekli bayan, sizi hayatınızdan etti? COMUS
Ve ölürsem, hiç değilse senin için ölürüm – senin için!’
Miguel de Cervantes’ten.
‘Elini çabuk tut, ey ölüm!
Ama geldiğini görmeme izin verme ki
gelişini görmekten duyduğum zevk
beni yeniden hayata döndürmesin.
‘Elini çabuk tut, ey ölüm!
Ama geldiğini görmeme izin verme ki
gelişini görmekten duyduğum zevk
beni yeniden hayata döndürmesin.
Aşkınsalcılık 18. yüzyıl usçuluğuna, Lock’un kuşkucu felsefesine ve New England’ın püriten geleneğine tepki olarak doğmuştur. Aşkınsalcılık aynı zamanda romantik, idealistik, mistik ve oldukça bireycidir. Merkezinde, dünya ile Tanrı’nın bir ve aynı olduğu, Tanrı’nın tinsel olarak dünyanın tüm görüntülerini temsil ettiği inancı yer almaktadır. İki sayısı Pytago ras’a göre kötülüğün sembolüdür. Deuce hem iki hem de şeytan anlamına gelir.
Bu tuhaf- ama gerçek; çünkü gerçek her zaman tuhaftır;!kurmacadan daha tuhaf (Byron, Don ]uan, XN, ci).
Dr. Moneypenny: Emerson. Kupa Kızı anlamına gelen Queen of Hearts ın sözcük çevirisi olarak kaqılığı Kalplerin Kraliçesi dir.
Zenobia (ö. İS 272): Suriye’nin Palmira kentinin kraliçesi ve Septimus Odenathus’un e§iydi. Kocasının öldürülmesi üzerine, oğlu adına o toprakların hükümranı oldu. Dillere des tan güzelliği ve çevirdiği entrikalarla bir efsane haline geldi. 1837’de William W are (1797-1852) çok popüler romanı Zenobia’yı yayımladı. Bu yüzden bu ad Poe okurlarınca bilinmekteydi.
Psyche Yunancada ruh anlamına gelir ve anlatıcıya tepeden tırnağa ruh olduğu yorumunu yapma olanağı verir; aynı zamanda da geç doğmuş Cupid ve Psyche efsanesinde (Apuleius, İS 2. yüzyıl) eski Roma aşk tanrısının aşkıdır. Poe burada Sarah Green’in Romance readers and romance writers (1810) adlı eseriyle dalga geçmektedir.
İnsan hem bilip hem de boyun eğemezdi.
Ama geçmişte kalmış üzüntülerin anısı, içinde bulunulan anın sevinci değil midir?
Zamanla sevmek acı verir oldu.
Hiç acı çekmemiş olmak, asla mutlu olmamış olmak anlamına gelirdi.
Çiğnenmemiş yasanın sonucu kusursuzluk, doğruluk, olumsuz mutluluktur. Çiğnenmiş yasanın sonucu kusurluluk, yanlışlık, olumlu acıdır.
Uyanık olsaydım ölmek isterdim.
İrade, boyun eğebililir -ama ruh, ama akıl, asla.
Soyutlamalar insanı eğlendirir ve oyalar ama zihinde yer etmez.
Herkes özgür ve eşit doğar.
Hayal gücünün bastırılması, eski araştırma biçimlerindeki hiçbir kesinliğin telafi edemeyeceği kötülüktü.
Gerçek insanlığın umursadığı şey kitlelerdir.
Basit gibi gözüken şeylere tepeden bakma konusunda dünya öylesine kararlıdır.
Günü kitap okuyarak geçirdim; yanıma çok sayıda kitap almayı unutmamıştım.
İnsanın, alışkanlıklarının tam bir kölesi olduğunu, yaşamındaki önemli kabul edilen birçok şeyin sırf alışkanlık gereği öyle kabul edildiğini düşündüm.
Agathos- Sonsuza dek bilmek öncesi ve sonrası olmayan mutluluktur, ama her şeyi bilmek şeytanın lanetidir .
Oinos- Ama Ulu Tanrı her şeyi bilmiyor mu?
Agathos- ONUN bile (mademki o En Mutludur) bilmediği bir şey olmalıdır.
Oinos- Ama Ulu Tanrı her şeyi bilmiyor mu?
Agathos- ONUN bile (mademki o En Mutludur) bilmediği bir şey olmalıdır.
Ex nihilo nihil fit / Hiçlikten hiçlik doğar – Alcaeus