İçeriğe geç

Ottla’ya ve Aileye Mektuplar Kitap Alıntıları – Franz Kafka

Franz Kafka kitaplarından Ottla’ya ve Aileye Mektuplar kitap alıntıları sizlerle…

Ottla’ya ve Aileye Mektuplar Kitap Alıntıları

‘Bağımlılığın tek olumlu etkisi insanı genç tutmasıdır. Gelgelelim yalnızca sona erdiği zaman olur bu.’
“İnsanı içten yaralayan dış zorluklar benimsenmemelidir; kabul etmektense bu zorluklar yüzünden tümden mahvolmak daha iyidir.”
“Konuştuğumdan farklı yazıyorum, düşündüğümden farklı konuşuyorum, düşünmem gerekenden farklı düşünüyorum ve bu en derin karanlığa kadar böyle sürüp gidiyor.”
“Canım artık koşuşturmak istemiyordur belki.”
Beni sevdiğini nasıl savunabilirsin, derdimin ne olduğunu bile bilmiyorsun.
Haklısın, Ağız dolusu iyi değil, ama neyse ki ağız dolusu sözünü anlamı bakımından, yani kesin bir şeyi kesin olarak söyleyecek bir ifade yok. Sanırım bir seferinde Raskolnikov, sorgu yargıcının ağız dolusu konuşmasından yakmmıştı.
Noel tatilimi geçirmek üzere buradayım, ancak sizinle kahve içip sohbet ederek geçirdiğimiz saatlara dair anılarım benim tek mutluluğum.
Tüm insan yaşamına elini attın mı bir kere/ Nereyi tutsan 10 çekince gelir eline.
insan şezlongta bir kere soldan sağa döner, saatine bakar ve 10 yıl geçmiştir, yalnız, hareket halindeyken daha uzun sürüyor.
Beni rahatsız edip etmeyeceğin meselesi aramızda söz konusu olamaz. Bu dünyada beni her şey rahatsız edecek bile olsa-neredeyse o durumdayım-sen etmezsin. Seni burada görmenin sevinci dışında belki böylece bir yolculuktan da kurtulurum. Bu sensin çünkü:Ancak senin dışında-bunu söylemek zorundayım-çok korkuyorum.
Her şey sarhoşlukla söylenmiştir, üzgün olan neden üzüldüğünü bilmemektedir.
Canım Ottla, birbirimize karşı oynamıyoruz, ortak bir oyunun içinde olup yan yana oturuyoruz;ama birbirimize böylesine yakın olduğumuz için de diğeri ne istiyor, itmek mi yoksa okşamak mı, her zaman ayırdına varamıyoruz.
Kafamdan tek başıma yararlı bir şey çıkaramam.
ve gerçekten bir iyi yaşıyoruz ya da ben seninle başka kimseyle olmadığı kadar rahat ediyorum;ama şu var, bazen birbirimizin yüzüne bakmamız olanaksız hale geliyor;insan kendine uygun koşullarda yaşamayıp buna alçaltıcı ama neredeyse kaçınılmaz bir şey olarak katlanmak zorunda kalınca oluyor bu özellikle. Bunun muhtemelen bir çaresi yok.
Sevgili Ottla, şimdilik henüz her şey aşağı yukarı bir düzen içinde, ama daha ne kadar böyle kalır, bilinmez;bir anda yerle bir olamaz, çünkü her şeyi düzgün bıraktım, ama belki ya da muhtemelen gizliden gizliye gevşiyordur ve benim bundan haberim yoktur. Her şey derken kendimi kastediyorum elbette.
Konuştuğumdan farklı yazıyorum, düşündüğümden farklı konuşuyorum, düşünmem gerekenden farklı düşünüyorum ve bu en derin karanlığa kadar böyle sürüp gidiyor.
Kızakla kayılamıyor sadece, çünkü çok pahalı. Her yer karla örtülü olduğu için bedava olur sanmıştım.
Kendimle baş başa olduğum zaman durumum idare ediyor, başkalarıyla beraberken çok hüzünlü oluyorum.
Öncelikle insanın, ‘Kafamdan tek başıma yararlı bir şey çıkaramam’ inancını taşıması, konuşma egzersizlerine hazırlık açısından bence en talihsiz ruh durumudur. Tamamen yanlış bu, şimdiye kadar benzeri bir şey yapmadın henüz, bu yüzden çekiniyorsun; ama kendini aşmaya cesaret edersen-bağımsız her düşünce benzeri bir şeydir-ortada kanıtlanabilir bir olasılık varken mükemmel bir başarı elde edeceksin.
Evet, sevgili Ottla: Ders çalış ya da geri dön, sağlıklı kal ya da geri dön. Başarırsan sana hayran olacağım, dönersen seni teselli edeceğim.
Bunu aşmak zorundayım,çünkü daha büyüğünü şimdilik aşamıyorum.
Yeteneklerim ve bu yetenekler sayesinde elde edebileceğim iş olanaklarım konusunda yanıldığımı söyleyerek itiraz edebilirsiniz. Bu, kesinlikle ihtimal dışı değil elbette.
Konuştuğumdan farklı yazıyorum, düşündüğümden farklı konuşuyorum, düşünmem gerekenden farklı düşünüyorum ve bu en derin karanlığa kadar böyle sürüp gidiyor.
Hele gerçek ve daimi bir sevinci hiç yaşatamadım size, ama inanın bana, bunun tek nedeni bu sevinci kendime de daimi olarak yaşatamadığımdır.
“Canım artık koşuşturmak istemiyordur belki.”
artık şaşırmıyorum, benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok.
Oysa yazmak diğer şeylerden daha zor değil, hatta biraz daha kolay.
benim batıl inancıma göre, bir şeyi ancak çok istediğin zaman kaçırabilirsin.
insan öğrenmek isteyince her yerde öğrenir, zorunlu kalırsa gerekli olan her şeyi kitaplar aracılığıyla da öğrenir.
Sevgili Ottla, sonunda taşındım. Palais’nin pencerelerini son kez kapattım, kapıyı kilitledim, ölüm de böyle bir şey olmalı.
‘Konuştuğumdan farklı yazıyorum, düşündüğümden farklı konuşuyorum, düşünmem gerekenden farklı düşünüyorum ve bu en derin karanlığa kadar böyle sürüp gidiyor.
Beni sevdiğini nasıl savunabilirsin, derdimin ne olduğunu bile bilmiyorsun.
Ne yazık ki çok şey söylüyorlar, daha az olsa mutlu olurdum.
Havalar mükemmel, ama bir de şu isyankâr başım olmasa, her şey yolunda olurdu.
Evet, hiçbir şey kolay değil, mutluluk da öyle.
Kendimle baş başa olduğum zaman durumum idare ediyor, başkalarıyla beraberken çok hüzünlü oluyorum.
Konuştuğumdan farklı yazıyorum, düşündüğümden farklı konuşuyorum, düşünmem gerekenden farklı düşünüyorum ve bu en derin karanlığa kadar böyle sürüp gidiyor.
sanırım bu dünyada samimiyetten, dürüstlükten ve güvenilir biri olmaktan daha iyi bir şey yok.
ama artık şaşırmıyorum, benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok, bundan çıkan sonuç ise şu: İnsan bu kadar huzura ihtiyaç duymamalı.
Ancak seni öncelikle cezbeden şey yoksulluk, ama para olunca yoksul olunmuyor, kişi olsa olsa şansının çok yaver gittiği olağanüstü durumlarda dışarıya karşı yoksulluğa erişebiliyor, yoksulluğun yerine bulunan şey genelde sadece sefalet oluyor.
Başka hastalarla bir arada olmanın bir de şöyle bir yararı var: İnsan hastalığını daha ciddiye alıyor.
İyi bir konuşmacı ya da böyle biri olduğuna inanan kişi, özgüveninden ötürü yarattığı etkiyi karşısındakinin yüzünden okumaya gerek duymaz, daha doğrusu hiçbir şey okuması gerekmez, bu etkiden alabildiğine emindir, böyle bir uyarana ihtiyacı yoktur.
İnsan bir şey yazarken her zaman sorumluluğun bilincinde olabilse keşke.
İyi bir kafada sıkıntı olmaz, kötü bir kafa ise sıkıntılardan asla kurtulmaz; ancak insan uzakta olunca baba ocağıyla özel bir ilişki geliştiriyor; ayrıntılarını, özellikle de tehlikeli yanlarını artık göremediği uzağa karşı olağanüstü güçlü oluyor ve zihni aydınlanıyor
Çok kişisel konular kuşkusuz en yararlı olanlardır, çünkü neresinden bakarsan en verimli ve en atak olan onlardır. Bu açıdan konuların en güçleri değildirler; çünkü az çalışmayı ama konu üzerinde düşünmeyi şart koşarlar; ama yine de en güçleri onlardır, çünkü neredeyse insanüstü ölçüde incelik, tevazu ve nesnellik (muhtemelen şuan aklıma gelmeyen başka şeyler de) gerektirirler.
Öncelikle insanın, ”Kafamdan tek başıma yararlı bir şey çıkaramam ” inancını taşıması, konuşma egzersizlerine hazırlık açısından bence en talihsiz ruh durumudur.
ve gerçekten biz iyi yaşıyoruz ya da ben seninle başka kimseyle olmadığı kadar rahat ediyorum; ama şu var, bazen birbirimizin yüzüne bakmamız olanaksız hale geliyor; insan kendine uygun koşullarda yaşamayıp buna alçaltıcı ama neredeyse kaçınılmaz bir şey olarak katlanmak zorunda kaldığında oluyor bu özellikle.
Ayrıca hiç de yalnız değilim, çünkü burada bir aşk mektubu aldım, ama yine de yalnızım, çünkü mektubu aşkla yanıtlamadım.
Bu hastalıkta kuşkusuz adalet var, adil bir darbe, bu arada darbe değil, son yılların ortalamasıyla kıyaslandığında bütünüyle tatlı bir şey olarak algılıyorum; yani adil, ama öylesine kaba, öylesine dünyevi, öylesine basit ki en kolay gelen kertiğe indirilmiş bir darbe. Aslında şuna inanıyorum: Kendine başka bir çıkar yol bulmalı.
Bir sonraki günden duyduğum korku her şeyimi berbat ediyor işte; ama belki de bana her şeyi zorla yaptırıyor; aradaki farkı o karanlıkta kim seçebilir ki!
Kendi dolabına sahip olmak, neredeyse genel insan haklarından biri sayılır ve ben sana bundan daha fazlasını layık görüyorum.
Bağımlılığın tek olumlu etkisi insanı genç tutmasıdır. Gelgelelim yalnızca sona erdiği zaman olur bu.
Benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok.
Bana darılma, ne zamanım ne de huzurum vardı.
Benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok
Benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok.
…bu dünyada samimiyetten,dürüstlükten ve güvenilir biri olmaktan daha iyi bir şey yok.
… benim ihtiyaç duyduğum miktarda huzur dünyada yok.
… benim de sürekli taşıdığım, korkuyla karışık umudu dile getiriyorsun.
İnsanın kendini asla tam olarak tanıtamaması bir felaket.
Sevgili Ottla, raporu elbette annemle babam da görebilir, ama en iyisi sana yolluyorum ki eğer içinde rahatsız edici bir şey olursa sen bunu onlara aktarırken yumuşatırsın.
Havalar mükemmel, ama bir de şu isyankâr başım olmasa, her şey yolunda olurdu.
Evet, hiçbir şey kolay değil, mutluluk da öyle, hatta gerçek mutluluk bile…
…yalnızca uykularım bir şeyin yolunda olmadığını gösteriyor.
…İyi bir kafada sıkıntı olmaz,kötü bir kafa ise sıkıntılardan asla kurtulmaz.
İnsanı içten yaralayan dış zorluklar benimsenmemelidir; kabul etmektense bu zorluklar yüzünden tümden mahvolmak daha iyidir.
Çok kişisel konular kuşkusuz en yararlı olanlardır, çünkü neresinden bakarsan en verimli ve en atak olan onlardır. Bu açıdan konuların en güçleri değildirler, çünkü az çalışmayı ama konu üzerinde düşünmeyi şart koşarlar; ama yine de en güçleri onlardır, çünkü neredeyse tevazu ve nesnellik (muhtemelen şu an aklıma gelmeyen başka şeyler de) gerektirirler.
…insan öğrenmek isteyince her yerde öğrenir, zorunlu kalırsa gerekli olan her şeyi kitaplar aracılığıyla da öğrenir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir