İçeriğe geç

Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat Kitap Alıntıları – Ferit Devellioğlu

Ferit Devellioğlu kitaplarından Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat kitap alıntıları sizlerle…

Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat Kitap Alıntıları

Bu eser, Osmanlıca’da kullanılan arapça ve farsça asıllı kelimeleri ihtiva etmektedir; türkçe kelimelerle osmanlıcaya batı dillerinden geçmiş kelimelere yer verilmemiştir. Buna mukabil: hâk, berg, hacer.. gibi dilimizde kullanılmış ve alenî; âlemşümûl; beşûş; mütenekkiren gibi kullanılmakta olan bütün osmanlıca (arapça – farsça) kelimeler alınmış bu sûretle 60 bin kelimelik bir lûgat hazırlanmış bulunmaktadır.
lâ-edrî لاادری :

bilmem (söyleyeni belli olmayan şiirlerin sonuna konulur).

mütevâzî متوازي :

birbirine muvâzî (paralel) olan.

mütevâzı’ متواضع :

tevâzu eden, alçak gönüllü, kibirsiz.

hâl-i pür-melâl :
kederli, keder verici bir durum.
Hilkat: 1. Yaratılma, yaradılış. (bkz:âferîniş,fıtret). 2.tabiat.
1. yeni Ay. (bkz: mâh-ı nev). Rü’yet-i hilal : Ayı görme.
(eskiden ertesi günü ramazan ve bayram olacağına işaret sayılmak üzere, Ayın bir akşam önce batıda ufka yakın vaziyette görülmesi ve bunun mutlaka şahitlerle ispat edilmesi keyfiyeti. Hava kapalı olup da rü’yet-i hilal vâki olmazsa şâban ve ra- mazan otuz gün üzerinden hesap edilir ve
buna ikmâl-i selâsin (otuza doldurma) denilirdi). 2. kadın adı. hilal-i ahdar : 1) yeşilay. 2)

1926’da Fahrettin Kerim (Gökay) tarafından İstanbul’da aylık olarak yayımlanmış içki düşmani bir dergi.

Ke: Farsça’da küçültme edâtıdır. Mesela: merdüm, merdümek=adamcağız.. gibi

Ke: Teşbih,benzetme harfi olup: gibi,misillü manalarına gelir

Selem: Diş gediği.
Selem: peşin para ile veresiye mal alma.
Muhayyel: Tahayyül olunmuş,hayal kurulmuş.
nîl: Çivit otu.

Nîl: Mısır’dan geçen, Akdeniz’e dökülen meşhur nehir.

irem : 1. ok veya kurşun atilan nişân tahtası. 2. çenk denilen musiki aleti ve
bunu icâd edenin adı.

İrem: Ad kavmi zamanında, Şeddâd tarafından,cennete benzetilerek yapılan bir bahçe olup Şam’da veya Yemen’de bulunmuş olduğu söylenir.

Ahlat: (daha,en veya çok) karışık; karıştırılabilir,karıştırılmağa elverişli.
Âguş-i leyl-i târîk: Karanlık gecenin kucağı
bî-hazân بى حزان :sonbarharsız, her zaman tâze, her zaman bahar.
Allah bes, gayri heves
âkû (أكو) : baykuş, puhu kuşu.
mütevâzî متوازي :

birbirine muvâzî (paralel) olan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir