İçeriğe geç

Ormanı Yemek Yasak Kitap Alıntıları – Tuğba Coşkuner

Tuğba Coşkuner kitaplarından Ormanı Yemek Yasak kitap alıntıları sizlerle…

Ormanı Yemek Yasak Kitap Alıntıları

Çabuk gitmek istiyorsan yalnız yürü. Çok yol almak istiyorsan birlikte yürü.
Savaşı her zaman kazanamazsın ama savaştığını bilmek iyi gelir.
Birini yargılamak istediğin zaman, gökte üç ay değişene dek onun ayakkabılarıyla yürümelisin.
Bir çocuğun başını ezerek kendine itaat etmesini beklersen o çocuk büyüyünce kendisini ezen herkese itaat etmesi gerektiğini düşünür.
Doğa ne kadar garip, ne kadar ilahi ve kutlu ayrıntılarla doluydu.
Bazı insanların vicdanlarına kara bulutlar çöker ve o kişiler güzel şeylerden yüreklere doğru yükselen ışığı bir türlü göremezler.
Bir çocuğun başını ezerek kendine itaat etmesini beklersen o çocuk büyüyünce kendisini ezen herkese itaat etmesi gerektiğini düşünür.
İnsan doğadan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.
Dünyanın başına ne geliyorsa hep bu para hırsı yüzünden geliyor. İnsanın kocaman bir oda dolusu parası bile olsa hemen gidip yeni bir oda daha kiralıyor. Böylece paralarını doldurmak için boş bir odası ve o odayı parayla doldurmak gibi yeni bir ideali oluyor.
Anlamak bizi değiştirir. O andan itibaren bir dakika öncesinde olduğumuz kişi değilizdir artık.
Olan bitene kulak kabartmaktan vazgeçtiğinizde kulak ölçüleriniz de normale dönmeye başlar.
Bir kişiyi küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmek korkaklıktır.
Afrikalı kabileler, doğaya karşı besledikleri saygıyı göstermek için dudaklarının arasına bir yaprak alır ve ağızlarını onunla sımsıkı kapatırlarmış. Yani yaprakla ağızlarını mühürlemiş olurlarmış. Bu da doğaya duydukları hayranlığı sessiz bir şekilde gösterme biçimleriymiş.
Hayatınızda yapacağınız en uzun yolculuk, kalbinizden aklınıza doğru yapacağınız yolculuktur.
İnsan iki ruhludur. İçinde bir iyi bir de kötü köpek sürekli kavga eder. Sen hangisini daha iyi beslersen o kazanır.

Kızılderili’

Ardımdan gelmeyesin, belki liderliği bilmiyorumdur.
Önümden gitmeyesin, belki seni takip etmek istemem.
Gel koluma gir, yan yana yürüyelim.
Kızılderili’
İnsanın yaşadığı her yerde kocaman bir iki yüzlülük hakimdi.
Kimse insanlara bir gül bahçesi vaat etmedi. İnsanlar çalışıp didinip kendileri kurar bahçelerini. Yine de her şey tastamam değildir. Güllerin içinde yaşayıp fırtına nedir bilmemek sadece masallarda olur.
Güven ve barış, insanları aydınlatan bir güneştir. Güven kırılır ya da yok olursa dünya kapkaranlık bir yer olur. İnsanlar sürekli küs kalırsa da kendilerinin yokluğuna diğerlerini alıştırmış olurlar. Yani, kendi kendilerine zarar vermiş olurlar.
Işığı önüne al da yürü. Gölgen arkandan gelsin ya da gelmesin.
Dur dinle! Hep konuşursan bir şey duyamazsın.
Savaşı her zaman kazanamazsın ama savaştığını bilmek iyi gelir.
Bir yağmur iyi kötü herkesin üzerine yağar ama hiç kimse aynı rüyayı görmez.
Birini yargılamak istediğin zaman, gökte üç ay değişene dek onun ayakkabılarıyla yürümelisin.
Doğa ne kadar garip, ilahi ve kutlu ayrıntılarla doluydu.
Gözünle değil, yüreğinle hüküm ver.
Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur.
Şaka yapın çünkü bu kendinizi güçlendirmenin en iyi yoludur.
İnsan doğadan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.
Rüzgarı dinle, o konuşuyor.
Yüreğinde yeşil bir dal saklarsan, şarkı söyleyen bir kuş mutlaka gelecektir.
Neden ben insanlara güvenmeyip ruhumu kirleteyim ki? Hepimiz birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz.

Gözlerde yaş yoksa ruh gökkuşağına sahip olamaz.

İnsan iki ruhludur. İçinde bir iyi bir kötü köpek sürekli kavga eder. Sen hangisini daha iyi beslersen o kazanır.

Yükün dürüstlükle gücün düşebilir ama başın düşmez.

Savaşı her zaman kazanamazsın ama savaştığını bilmek iyi gelir.

Işığını önüne al da yürü. Gölgen arkandan gelsin ya da gelmesin.

”Seni tanıyan son kişi öldüğünde, hiç doğmamış olacaksın. ”
İnsanın yaşadığı her yere kocaman bir ikiyüzlülük hakimdi.
Dur, dinle ! Hep konuşursan bir şey duyamazsın.
Dur, dinle ! Hep konuşursan birşey duyamazsın.
Düşmanın cesur ve kuvvetli olsun. Eğer ona yenilirsem utanç duymayayım
Ardımdan gelmeyesin, belki liderliği bilmiyorumdur. Önümden gitmeyesin, belki seni takip etmek istemem. Gel koluma gir, yan yana yürüyelim.
Pireler berberlikten saç bakım merkezi açmaya, develer tellallıktan telekomünikasyon işine kadar yükseldiler.
Bazı insanların vicdanlarına kara bulutlar çöker ve o kişiler güzel şeylerden yüreklere doğru yükselen ışığı bir türlü göremezler.
“Hiçbir ağacın dalları kendi aralarında kavga edecek kadar salak değildir.”
“Son ağaç kesildiğinde, son nehir kurulduğunda, son balık avlandığında paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacaksınız.”
Yapmamız gereken her şeyi eski sadeliğine dönüştürmektir. Böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.
İlkbaharda ağır ağır. Usulca yürü. Toprak Ana hamiledir.
Her şey aynı nefesten alır. İnsanlar,Hayvanlar,Ağaçlar.
Sesiz kalmak bir şeyi bilmediğin anlamına gelmez
Çok konuşmak bir şey bildiğini göstermez,
Hiçbir ağacın dalları kendi aralarında kavga edecek kadar salak değildir.
Bir kişiyi küçümsemek akılsızlık , çok büyük görmek korkaklıktır.
Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda,
Son balık avlandığında paranın yenmeyecek bir şey
Olduğunu anlayacaksınız.
Düşmanın cesur ve kuvvetli olsun
Eğer ona yenilirsem utanç duymayayım.
Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz.
Neden ben insanlara güvenmeyip ruhumu kirleteyim ki?
Hepimiz birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz.
Işığı önüne al da yürü. Gölgen arkandan gelsin ya da gelmesin.
Dur dinle! Hep konuşursan bir şey duyamazsın.
Yükün dürüstlükse, gücün düşebilir
Ama başın düşmez.
Bir yağmur iyi kötü herkesin üzerine yağar ama hiç
Kimse aynı rüyayı görmez.
Gözünle değil, yüreğinle hüküm ver.
Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan yanlışı
Yapan kadar suçludur.
İnsan dağdan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.
Rüzgarı dinle, o konuşuyor.
Yüreğinde yeşil bir dal saklarsan,
Şarkı söyleyen bir kuş mutlaka gelecektir.
“Kasabalı, sadece bir yaşam merkezinin bile nelere mal olacağını o küçücük dört çocuk sayesinde anlamıştı. Akıl yaşta değil baştaydı işte. Her şey sadece düş kurmaya ve kendine inanmaya bağlıydı. Bir de hayal gücü balonunu patlatan şeylerden uzak durmaya.”
“Dünyanın başına ne geliyorsa hep bu para hırsı yüzünden geliyor. İnsanın kocaman bir oda dolusu parası bile olsa hemen gidip yeni bir oda daha kiralıyor. Böylece paralarını doldurmak için boş bir odası ve o odayı parayla doldurmak gibi yeni bir ideali oluyor.”
“Dur, dinle! Hep konuşursan bir şey duymazsın.”
“Birini yargılamak istediğin zaman, gökte üç ay değişene dek onun ayakkabılarıyla yürümelisin.”
“Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda ama kaya gibi kuvveti.”
“Gözünle değil, yüreğinle hüküm ver.”
“Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur.”
“Doğa, kendi ürettiği şeylerin artığını kendi yok ediyor, kimsenin başına dert olmuyordu. Zaten doğanın dilini çözüp onunla konuşmaya başladığında o sana asla zarar vermezdi. Yeter ki doğayla savaşa girip onu yenmeye çalışma.”
“İyi işlerin hiçbirisi, tek insanla yapılmaz.”
“Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez. Çok konuşmak da bir şey bildiğini göstermez.”
“Hayatınızda yapacağınız en uzun yolculuk, kalbinizden aklınıza doğru yapacağınız yolculuktur.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir