İçeriğe geç

On Derin Ayak İzi Kitap Alıntıları – Lüset Kohen Fins

Lüset Kohen Fins kitaplarından On Derin Ayak İzi kitap alıntıları sizlerle…

On Derin Ayak İzi Kitap Alıntıları

Tercih altındır, tereddüt ise teneke.
Hem güçlüyüm hem aciz. Hem muammayım hem bariz.
Ne utanç korkusuyla, ne de korkunun utancıyla yaşamak..
Sen yine de kimseyi kınama, herkesin ınancı kendine.
Sen yine de kimseyi kınama, herkesin ınancı kendine.
Sen yine de kimseyi kınama, herkesin ınancı kendine.
Her cins kendi cinsiyle daha kolay iletişime geçer diyorlar. Aman siz siz olun fazla cins olmayın, herkesle iletişim kurun. Makbul cins olma yolundaki en makbul hareket cins ayrımı gözetmemekten geçer.
Hırs ve tembellik birbirlerinden uzak düşmüş iki kutup gibi görünse de, bazı ortak noktalara sahiptir. İkisi de bize acı veren hatıralarla beslenirler .
Üzüntülerini suya bastırıp boğmak için alkol alan insanlara üzüntünün çok iyi yüzme bildiğini söylemek gerek
Hayatın bizler için neler tasarladığını hiçbir zaman bilemeyecek olsak da, henüz hissedilmeyen koşulların özenle hazırladığımız her türlü planın sınırlı seçeneklerinden daha esnek olabileceğini öğrendim
İnsanoğlu henüz hamken sert ve hoşgörüsüz oluyor, ta ki çeşitliliği kucaklayıp, kendinden farklı olanı artık istese bile öteki olarak algılayamadığı bir olgunlaşma evresine girene kadar .
Beni mutlu kılabilecek şeylerin uzaklarda bir yerlerde olduğunu varsayarak hayatımı zorlaştırdım. Asıl zor olan, bazı şeylerin burnumun ucunda olabileceğini kabul edebilmekmiş
Hayatla ilgili her şeyi bilmek için değil, bilinmeyene teslim olabilmek için yaşıyorum
hayatımızda en büyük rolü bazen tesadüfen tanıdığımız kişiler oynar
bazı yanlışları doğru zamanda yapmasaydım bu günlere gelemezdim
bu hissettiğim gerçek aşk mı yoksa arzuya bulanmış edepsiz bir ihtiras mı çözemiyorum. dünya hızla bunlardan birinin ekseninde dönüyor ; ama acaba hangisinin.?
ruh güzelliği ,dış görünüm, sosyal statü .. bunların hiçbiri ortak zevkler kadar heyecan verici değil. yıldırım aşkını tetikleyen şey benzer huylar ve hayata bakış açısındaki paralellik galiba
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
ön yargıların insanı birçok eşsiz deneyimden mahrum bıraktığını aklından çıkarma ..
10. derin ayak izi : evrensel sistemin yargılama mekanizması bizi ne düşündüğümüzden ziyade ne yaptığımızla değerlendiriyor. bu dünyada yaptığımız iyi veya kötü şeyden bir tek biz sorumluyuz, şartlar değil.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
9. derin ayak izi :
tam hayatla ilgili birçok temel bilgi ve donanıma sahip oldum , sırtım yere gelmez artık dediğimiz bir anda , hayat bizi bambaşka ve bilinmedik yeni bir deneyimin ortasına sürükler.
7.derin ayak izi: hayatta tesadüf diye bir şey yoktur çünkü her şey olasılıklar dahilinde gerçekleşir. bu olasılıklar bizim kavrayabileceğimizden çok daha çeşitli ve karmaşık gibi görünseler de , ki öyledir, çoğu zaman bize küçük veya büyük bir öğreti sunmak için ilahi sistem tarafından kurgulanmışlardır.
öngörü, fikir ve vizyonun kişiye ait edinimler olduğunu ve bir başkasına tam olarak aktarılamayacağını öğrendim. wbz
hiçbirimiz yüzde yüz iyi veya kötü olamayacağımıza göre, hepimiz duruma göre iyileşme ve kötüleşme potansiyeline sahibiz. iyilikle kötülüğün göreceli bir kavram olması bu yüzdendir belki de
üzülmek ruhta tahribata yol açıyorsa , coşkuya fren basmak da öz benliği zedeliyor
hayatta şunu öğrendim ki , birine zevk aldığı bir kötü alışkanlığı bırakması fikrini empoze etmenin hiçbir faydası yok. Karşında dinleyen yoksa tüm uyarılar ve nasihatler faydasız kalıyor, hatta çoğu zaman ters bile tepiyor. Aynı şey sana zarar veren veya yürümeyen ilişkiler için de geçerli. insan kendiyle ilgili kararları sadece kendini hazır hissettiğinde alabiliyor.
o zaman bu teoriye göre, beyin dalgalarımın davranış kalıplarını tanır ve bunları kontrol edebilecek seviyeye gelirsem ,ruh halimi de istediğim gibi kontrol edebilirim demektir, doğru mu ?
Ayakkabı felsefesine göre, her birey dünyaya ona uygun daha doğrusu ona özel hazırlanmış bir çift ayakkabıyla gönderiliyor. İnsanoğlu bence hayatı boyunca bu ayakkabıyı bulmak için aranıp duruyor, mutlak mutluluga da ancak onu bulduğunda erişiyor.. Buradaki sorun bulduğunu zannettiğin ayakkabının ayagına geçirdikten bir müddet sonra seni rahatsız etmeye başlaması. Şayet iyi kontrol etmeden veya tüm testleri yapmadan yanlış bir çift ayakkabıya kendini kaptırmışsan, içinde tarifi zor ama sadece sana bariz kılınan bir huzursuzluk hissiyle yasamak zorunda kalıyorsun. Bu da senin ruhsal gelişimini engelliyor.
..çoğu insan hayalini bir başkasının hayaline engel olmamak için gerçekleştirmiyor, yakınları üzülmesin veya bazen de yakınları onlardan uzaklaşmasın diye öteliyor.ilk başta ben de şaşırdım ama sonra anladım ki insanoğlu sadece kendisi için yaşayamıyor. yaşarsa insanlıktan çıkacağını düşünüyor.
sadece istemeden yaptığın şeyler seni yorar.
Henüz ifşa olmamış meçhul bir gelecek için gözümle görebildiğim bugünü harcamamayı öğrendim.
Wen Bao Zhu
Acı yoksa kazanç da yok Dramatizme eğilimi olanlar çok tutar bu tabiri. Bu da bir nevi körleşmiş bir inanç aslında.
Her sey öncelik verdiğin şeylerin sana ne kadar geri dönüş sağladığıyla ilgili, bu da kendine sorman gereken ilk sorulardan biri.
düşünce ve davranışlarımızın alışkanlıklarımız tarafından belirlendiğini kavradığımdan beri, bazı şeylerin anlamını belli aralıklarla gözden geçirmeyi alışkanlık haline getirdim.
Üzüntülerini suya bastırıp boğmak için alkol. Alan insanlara üzüntünün çok iyi yüzme bildiğini söylemek gerek.
Hazır hâlâ etle kaplı bir vücuda sahipken, hayatı yarı zamanlı öğrenci olarak geçirmek en iyisi.
Hayatımın en güzel yılları Kocam haricinde bir adamın kollarında geçti. Demişti. O yıllar çocukluk yıllarımdı, bahsi gecen adam da babam.
Ama yolunda gitmeyen şeylerin suçunu baskalarına veye kötü enerjiye yüklemek olgunlasmamıs ruhların marifeti gibi geliyor bana.
Bir kadının neyi bilip bilmediğinden asla emin olamazsın jeremmy
Hayat bizim kim olduğumuzla değil, ne bildiğimizle ilgilenir.
Erkeklerden nefret ediyorum, hepsi birbirinden kötü ve bencil! Onlarsız hayat daha rahat! Uğraşamam kimseyle, anladın mı!
Hayat bizim kim olduğumuzla değil, ne bildiğimizle ilgilenir.
Hırs ve tembellik, birbirinden uzak düşmüş iki kutup gibi görünse de, bazı ortak noktalara sahiptir. İkisi de bize acı veren hatıralarla beslenirler.
insanoğluna en çok zarar veren üç virüs var ve bunlar maalesef aynı hücrede birbirlerinden hiç ayrılmadan çoğalıyorlar. Bu üçü bir arada yaşayan organizmanın adı ÖBÜ .
Önyargının Ö’sü
Bilinçsizliğin B’si
Üşengeçliği Ü’sü
Henüz ifşa olmamış meçhul bir gelecek için gözümle görebildiğim bugünü harcamamayı öğrendim.
Wen Bao Zhu
‘Bugün diri ve güzelsin belki, ama yarın ne olacağın belli olmaz. Bazen aynalar bile yalan söyler; bazıları da daha uzun veya daha kısa. Hiç takılma bunlara. Bu hayatta herşey gün gelir değişir. Bilesin ki değişmeyecek olan şeylerden biri de daha önceden yaşadığın mutlu anlardır.’
Hırs ve tembellik birbirinden uzak düşmüş iki kutup gibi görünse de, ortak bir noktaya sahiptirler. İkisi de bize acı veren hatıralarla beslenirler.
Nostoljik müzik dinleyerek gerçeklerden kaçan birçok insanla tanışmıştım.
Yıldırım aşkını tetikleyen şey benzer ruhlar ve hayata bakış açısındaki parallelik galiba.
Sürekli yazdım ve düşündüm.

Ben 🙂

Bu dünyada hiçbir canlıya ‘çirkin’ veya ‘iğrenç’ deme, diyenlerden de uzak dur.
Neden hiçbir şey bu bedbaht ruh halinden tam olarak çıkmama yardımcı olmuyor?
İhmal edilmiş bir yazarlık kariyerinde tekrar ısınma turları atmanın en iyi yolu işe kısa hikaye ve diyalog bölümleri yazmakla başlamaktır.
Hayatın neyi ne zaman karşısına çıkaracağını bilemeden yaşamak zorunda olduğunu kabullenmişti.
İnsan kendiyle ilgili kararları sadece kendini hazır hissettiğinde alabilir.
Ey AŞK, sen nelere kadirsin Kafana göre gönüllere su serpip onları okyanusa bırakıyorsun, sonra da susuz bırakıp çöle sürgüne gönderiyorsun. Bu yüzden kutsalsın belki de, ister istemez insanı olgunlaştırıyorsun.
Hayat uzun bir şarkıdır.
Bu ölümlü dünyada vurdumduymaz olmak daha iyi mi acaba?
Erkeğin en zayıf noktası kadının en kuvvetli kozudur.
Hayat deniz gibidir, gözünüze göründüğünden daha derindir genelde.
Malum burası New York. Her an her şey gelebilir insanın başına.
Ekonomik açıdan yetersiz olduğunu düşünüp sana hak ettiğin değeri vermeyecek milyonlarca insan var bu dünyada. Karakterin kimin umrunda?
Endişe insanı içten içe kemiren bir his olduğu için bundan kurtulabilmek epey zaman alır, çünkü o çok sinsidir, kendini hiç olmadık zamanlarda gösterir.
İşsiz kalan romantiklerin sonu edebiyatla bitermiş.
Sanatçı ruhlu, ama gelecek korkusu ona kendini yarı yolda harcatmış.
Sen yaşadığın sürece entelektüel iflastan kork.
Dünyada iz bırakmış kişileri incelediğinde sazan balığı ile aynı karakter özelliklerine sahip olduklarını göreceksin. Albert Einstein, Mahatma Gandhi veya Steve Jobs: hepsinin birçok ortak özelliği var. Cesaret, kararlılık ve mücadeleci bir ruh halinin haricinde, onlar ne istediğini çok iyi bilen ve kafalarına koydukları hedeflere ulaşmak için hiç yılmadan çalışmış insanlardır.
Ne yaparsak yapalım, evrenin sonsuz olasılık ve sayısız seçenek kompozisyonlarını tam anlamıyla çözemeyeceğiz.
Sen yine de kimseyi kınama, herkesin ınancı kendine.
Şans sana ya yapışır ya da senden uzak durur, evlat.Onu etkilemek senin elinde.
Kalbini ve hislerini sorgula, onlar sana gerçeği söyler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir