İçeriğe geç

Ölüm Sergisi Kitap Alıntıları – Belinda Bauer

Belinda Bauer kitaplarından Ölüm Sergisi kitap alıntıları sizlerle…

Ölüm Sergisi Kitap Alıntıları

Bir zorbanın içini açıp bak, içeride bir korkak olduğunu göreceksin.
Çünkü maymunlar sadece sahiplerinin tefinde dans eder.
Eve buruşan ceketini düzeltti, kanlı eliyle saçlarını yüzünün önünden çekti. Sonra ilani kameraya doğru tutup haberini sunmaya başladı.
İnsanlık şu dünyada gerçeğin ve güzelliğinin iki halini deneyimliyor
Biri Doğmak,
Biri Ölmek.
Ölümsüzlük bir hak değil,ayrıcalıktı ve bu ayrıcalık sadece gün doldurmak için yaşayan milyarlarca insana yabancıydı. Ölümsüzlük büyük bir yeteneğin eseriydi; titizlik planlanması ve kusursuz bir şekilde uygulaması gerekiyordu
Rakamlar Daima Aldatır
Tarihte tek bir hata gelecekte büyük bir trajediye dönüşebilirdi.
Bir kumarbaz farkında olmadan hileli kartlarını Ölüm Meleği’ne dağıtıyordu, ölümün varlığından habersiz bir şövalye kendi mızrağının pususuna düşüyordu, yas tutan bir ağıtçı ise hayatını kaybeden kişiye üzülürken sıranın kendisine geldiğini fark etmiyordu, edemiyordu.
Gelin, gelin! Katliam nasılyapılır, hepiniz görün!
Gelin, gelin! Katliam nasılyapılır, hepiniz görün!
Bir bardak suyun içinde cehennem,bir yumurtalı sandviçin içinde araf.Kirli çarşaflar.
Lazımlığa dönen o berbat çarşaflar.
Daha çok kir.
Daha çok.
Daha da çok.
Gözünüzü bir kere katilden ayırırsanız,bir daha hiç göremezsiniz!..
Rakamlar daima aldatır
Ölümün Bakiresi’ne sarıldığı o anı inceleyin. Ölümün etlerinin, kemiklerinin üzerinde çürüyüşünü izleyin. Bakirenin bir taraftan başını gösterişsiz bir korkuyla ölümden uzağa çevirirken, diğer taraftan onu tek koluyla nasıl sardığına yakından bakın.
Bi zorbanın içini açıp bak, içerde bir korkak olduğunu göreceksin.
Ölmek üzere olduğunu bilmesi bir insanın başına gelebilecek en korkunç şey olmalıydı.
Zihninde geçmişe dair hiçbir kırıntı olmadan sıcacık yatağında uyurken, onu çok seven ama hiç tanımadığı biri tarafından seyredilmek de bir ölüm şekliydi.
Annesinin ölümüyle birlikte aklına tek bir soru geldi.
Sayılı günlerime ne olacak?
Biz seninle aynı gemideyiz. Sen ve ben.
Benim yaşamam için insanların ölmesi gerekiyor ve aynı şey senin içinde geçerli.
Biz aynıyız.
Aynı şeyi istiyoruz.
İkimizin de ölüme zaafı, ikimizin de seyircileri var.
En azından hayattaydı.
Zaten bir insanın hayattayken gerçekten ihtiyacı olan şeyler nelerdi? Bir fincan. Bir koltuk. Bir bıçak, bir çatal, bir kaşık.
İnsanlar kar küresinden fırlamış Noel Baba saçmalıkları değil, kan görmek istiyor.
Yaşamda modeller hiç bir şeydir Onlar hiç kimsedir Ama ölümde fotoğraflanırlar,belgelenirler ve firavunlar gibi şımartılırlar Polisler gece gündüz onları düşünür; ölümleri televizyon ve gazetelerde yayınlanır;ailelerine saygı gösterilir;koca bir ulus onların hikâyesinin sonunu merak eder; hayattayken hiç duyulmayan isimleri milyonların dudaklarında yankılanır
” Bütün yıldızlarım gökyüzünden yere düşmüş. ”
Kendi göğsünde taşıdığı kalbe bile güvenmezken , neyi olduğunu nasıl bilebilirdi ki?
Görülmeden görmek.
Dahil olmamak.
Hayata dahil olmak son derece yorucuydu.
O yüzden değiştiremeyeceğin değil , değiştirebileceğin şeyler üzerine düşünmen gerekiyor
Bazı kadınlar için alışveriş ne demekse , Eve için de kitap okumak aynı anlama geliyordu
‘Ona ahlaki değerlerini sorgulaması için izin ver.
Ona ustasının göğsüne parmağını sokması için izin ver.
Ona şüphe duyması için izin ver.
Sonunda onu ikna edeceğini bil, yeter.
İnsanlık şu dünyada gerçeğin ve güzelliğinin iki halini deneyimliyor : Biri doğmak, diğeri ölmek .
Ölümsüzlük bir hak değil, ayrıcalıktı ve bu ayrıcalık sadece gün doldurmak için yaşayan milyarlarca insana yabancıydı Ölümsüzlük büyük bir yeteneğin eseriydi; titizlikle planlanması ve kusursuz bir şekilde uygulanması gerekiyordu .
Ölüm hayatta yaşanan tüm acı ve kargaşanın sona erdiği, güzelliklerle dolu mekandır ve geriye kalan tek şey kaçınılmaz kaderin huzurlu kucağıdır
Yaşamda modeller hiç bir şeydir Onlar hiç kimsedir Ama ölümde fotoğraflanırlar,belgelenirler ve firavunlar gibi şımartılırlar Polisler gece gündüz onları düşünür; ölümleri televizyon ve gazetelerde yayınlanır;ailelerine saygı gösterilir;koca bir ulus onların hikâyesinin sonunu merak eder; hayattayken hiç duyulmayan isimleri milyonların dudaklarında yankılanır
kulağa ne kadar saçma gelirse gelsin, bu onun doğrusuy-du ve an itibariyle burada sadece onun doğrusu geçerliydi
hayal ettiği hayat değildi ama kötü de sayılmazdı
Her sabah uyandığımızda akşam aynı yatağa geri döneceğimizi varsayıyoruz.
çaresizlik bazen insana garip şeyler yaptırabiliyordu.
Hiç kimse güvende değildi.
ya işbirliği yapacaksın ya da beni kışkırtacaksın
Ona şüphe duyması için izin ver.
Sonunda onu ikna edeceğini bil, yeter.
Bana elini ver, ey güzel ve zarif varlık!
Ben dostunum, seni cezalandırmak için gelmedim.
Cesur ol! Ben vahşi değilim,
Seni kollarımda rahatça uyutmak için geldim!
Seni kollarımda rahatça uyutmak için geldim
Berduş çok eskilerde tarlalarda boş boş dolaşan, bazen garip işlerde çalışıp sonunda otluklarda uyuyan ve alkolle alakası olmayan adamlar için kullanılıyordu.
Önce düşün, sonra konuş
kim bir kokulu mumu gerçekten ihtiyacı olduğu için aldırdı ki?
Sakin bir psikopatın tüm özelliklerini taşıyordu
insanın canı gerçekten sıkkın olduğunda birilerinin karşısında geçip onu güldürmeye çalışması kadar sinir bozucu bir şey daha yoktu.
Demek ki bu şehirde halka açık yerlerde sevişmekten hoşlanan insanlar var.
Hayata dâhil olmak son derece yorucuydu
bu günlerde herkese kolay kolay güvenilmiyor, öyle değil mi?
bir anda eski masumiyetini özledi.
hayatını tek başına sürdürmeye çalışan küçücük bir toz zerresi onca kalabalık içinde nasıl var olabilirdi?
Her hikâyenin bir sonu olmak zorundaydı. Peki ama bu sona ulaşmak ne kadar zaman alacaktı? O sona ulaştıklarında ne durumda olacaklardı?
Yirmi birinci yüzyılda insanların hâlâ kokması çok garipti
Daha neye sahip olmayı bekliyordu?
Kimsenin ruhu bile duymayacak
dünya yerinde durmadan daima ileri gidiyor
Sadece hayatına devam etmek ve başka şeylerden konuşmak istiyordu. Konunun ne olduğu önemli değildi
Gerçek bir bıçak kadar keskindi.
kahvecide oturup iyi bir kitap okuyabilmek
“Daha fazla hayat ödünç alabilir miyim?”
“Bir zorbanın içini açıp bak, içeride bir korkak olduğunu göreceksin.”
‘Yapmasam şunu! Neyin var senin?’
Kendi göğsünde taşıdığı kalbe bile güvenemezken, neyi olduğunu nasıl bilebilirdi ki?
hayatını anlatmanın ne anlamı vardı ki? Sonuçta hiçbir şey sona ermeyecek, hiçbir şey düzelmeyecekti
zaten sakindi ve sakinken birinin ona sakin olmasını söylemesinden hiç hoşlanmıyordu
İnsanlara bulaşmaktan yorulmuş olmalıydı
Zamanın iyileştirici etkisiyle bir kez daha yüz yüze geldi
Haberlerde insanlara doğruyu söyleyemezlerdi yoksa insanlar panikleyebilirdi. Sıradan insanlar.
O gerçekçi bir adamdı
Zaten bir insanın hayattayken gerçekten ihtiyacı olan şeyler nelerdi? Bir fincan. Bir koltuk. Bir bıçak, bir çatal, bir kaşık.
ben adiyim, o da çok sinsi. Hayatta her şey karşılıklı
otuz yaşında olmanın beraberinde nasıl bir duygu getireceğini merak etti
yaşın ilerledikçe daha da hassaslaşıyorsun
Erkekler fazla dedikoducuydu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir