İçeriğe geç

Ölüler Sır Saklamaz Kitap Alıntıları – Nigel McCrery

Nigel McCrery kitaplarından Ölüler Sır Saklamaz kitap alıntıları sizlerle…

Ölüler Sır Saklamaz Kitap Alıntıları

Kadim dünyada, varlığı bilinmesine rağmen ve mısırlılar gibi bir çok halk tarafından süs amaçlı kullanılmasına karşın camın optik özellikleri fazla tanınmıyordu.
“Unutmayın ki eşsizsiniz . Herkes gibi.”
“Küçük dozda zehir, ilaç; aşırı dozda ilaçsa zehirdir.”
“Cinayetin tamamen kendine has bir büyüsü vardır.”
Küçük dozda zehir, ilaç; aşırı dozda ilaçsa zehirdir.
İnsan nasıl şüpheleneceğini bilmeli
Her temas iz bırakır.
“Şans, hayatlarımıza ve ölümlerimize etki eden muazzam bir güçtür.”
Unutmayın ki eşsizsiniz. Herkes gibi.
• “İnsan nasıl şüpheleneceğini bilmeli. “
“İnsan vücudu, insan ruhunun en iyi resmidir.” – Ludwig Wittgenstein
“Her temas bir iz bırakır.”
İnsan vücudu, insan ruhunun en iyi resmidir.
Küçük dozda zehir, ilaç; aşırı dozda ilaçsa zehirdir.
Cinayetin tamamen kendine has bir büyüsü vardır
Unutmayın ki eşsizsiniz. Herkes gibi.
Margaret Mead (ABD’li antropolog)
Kral Louis-Philippe eczacıların tanımadıktan kimselere arsenik veya başka zehirleri satmalarım yasaklayan bir kanun çıkartmak zorunda kaldı. Bu kanıma göre zehir olarak kullanılabilecek herhangi bir maddeyi satın alan herkes bir ‘zehir defterine’ kaydolmak zorundaydı. Avrupa’nm kalanı da kısa süre içinde benzer önlemlere başvuracaktı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Küçük dozda zehir, ilaç; aşırı dozda ilaçsa zehirdir.
İrkilmek, bir ölüyle, özellikle şekli feci bozulmuş veya uzuvları koparılmış bir ölüyle karşılaşan herkesin doğal tepkisidir ama şiddet içeren bir suç araştırılırken cesetler genellikle soruşturmanın odak noktasında bulunurlar. Ceset, katilin adalete teslim edilmesini sağlayacak onca farklı ve değerli delil sunarken irkilmek, adli bilimcinin üstüne vazife değildir.
Mamafih insan cesetlerinden kurtulmak kolay değildir. Özellikle kemik ve dişlerin dayanıklılığı yüzünden yakılmaları veya başka türlü tahrip edilmeleri zordur. Dibe batırıldıklarında dahi genellikle su yüzüne çıkarlar. Saklandıklarında hızlı çürüme yüzünden feci kokarlar ve böceklerle diğer yabanıl hayvanları çekerler. Gezdirilen köpekler kokularını kolayca alırlar. Ayrıca, adli bilimlerdeki gelişmeler sayesinde yıllar yılı saklı kalıp çürüyerek iskeletliğe kadar bozulmuş cesetlerden bile kimlik tespitini sağlayacak ipuçları edinilebilmektedir.
Tüm cinayetlerin ortak noktası, geride bir ceset bırakmalarıdır. Duygusal açıdan bir cesetle karşılaşmak, özellikle ölen, tanınan biriyse insana zor gelebilir. Ceset, ölen kişiyle bir açıdan aynı olmakla ve cesedin gördüğü şiddet ölenin son anlarını dehşetle akla getirmekle birlikte, bir şeyin eksikliğini, karşımızdakinin artık tam anlamıyla bir şahıs olmadığını biliriz.
İnsan vücudu, insan ruhunun en iyi resmidir.
Ludwig Wittgenstein
Acele eden bir suçlunun ardında bıraktığı tüm izleri göremeyebileceği neredeyse kesindir ama titiz bir adli bilimci bunları kolayına gözden kaçırmayacaktır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kriminalistin işinin büyük kısmı yalanlarla mücadeleden ibarettir; her adımında yalanlarla karşılaşır,
Bertillonage veya parmak izinden tespit gibi kanıtlanmış sistemlerin işe yaramalarının nedeni, adli soruşturmalarda son derece fayda sağlamış olan bireysel eşsizliğimizdir.
“Şans hayatlarımıza ve ölümlerimize etki eden muazzam bir güçtür.”
“Cinayetin tamamen kendine has bir büyüsü vardır.”
1901’e kadar hayvan kanıyla insanınkini ayırt edebilecek bir yöntem dahi yoktu.
İnsan vücudu, insan ruhunun en iyi resmidir.

Ludwig Wittgenstein

1901’e kadar hayvan kanıyla insanınkini ayırt edebile­cek bir yöntem dahi yoktu.
1830’da, Samuel Colt adlı 16 yaşındaki bir oğlan, Connecticut’ın Hartford kentindeki evinden kaçtı. Diğer binlerce genç gibi denize gitti; dünyayı görmek arzusundaydı. Seyahatleri sırasında kendine tahta­dan bir tabanca oydu; tabancada horozun eylemiyle dönen silindirik bir hazne vardı. Birkaç yıl sonra Amerika’ya döndü ve daha yirmi birindeyken, New Jersey’nin Paterson kentindeki atölyesinde tabancasının modellerini üretmeye girişti.
Bilindiği kadarıyla parmak izini gerçek anlamda biçimlendirilmiş bir sistemde ilk kullanan İngiliz kamu hizmetlisi Sir William HerscheTdir (1833-1917).
Herschel parmak izlerini Bangladeşli askerlere maaş öder­ken, sahtekârların para almasını engellemek için kullanmış­tı. Her asker kendi ödeme defterine parmak izlerini basmak ve maaş almaya geldiğinde parmak izi vermek zorundaydı.İzler defterdekilerle karşılaştırıldığında sahtekârlar hemen ortaya çıkıyordu.
“Her temas bir iz bırakır”
Bilerek yahut bilmeyerek ardında bıraktığı, dokunduğu her şey , attığı her adım aleyhinde birer sessiz tanık vazifesi görecektir .
“Boyu ne olursa olsun korkma kimseden / Tehlike kapıdayken çağır beni / Eşitleyeyim herkesi”
Yalnız gaddar öfkesi silahların
Unutmayın ki eşsizsiniz . Herkes gibi .
Şans, hayatlarımıza ve ölümlerimize etki eden muazzam bir güç.
Modern dünyada tabancayla vurularak öldürülen insan sayısı, diğer yollarla öldürülenlerin hepsinden fazladır .
İnsan vücudu , insan ruhunun en iyi resmidir.
Adli tıbbın büyük kısmı ya kimlik tespitiyle ya da birinin olay yeriyle bağlantısını ortaya koymakla ilgilidir.
Yunan’da idamlar mahkuma baldıran içirerek yapılmıştır. Bu idamların en ünlüsü büyük filozof Sakrates’in MÖ 399’da öldürülüşüdür.
Maalesef gerçek öyküler her zaman istendiği gibi sonlanmıyordu.
Unutmayın ki eşsizsiniz. Herkes gibi.
Margaret Mead,
ABD’li antropolog(1901 – 1978)
En azından kayıtlı tarih boyunca kan, insanı ilgilendirmiş ve büyülemiştir.
Kartuşun kullanımı aynı zamanda mermi, barut ve fitili bir araya getirmek suretiyle günümüzün art arda ateş edebilen silahlarının yolunu açıyordu.
Gelişim öyle hızlıydı ki 15.yy sonlarında Osmanlı imparatorluğu piyadelerini ateşli silahlarla donatabiliyordu.
Çinliler, namlu denebilecek bu tüpe sıkıştırılarak doldurulacak şarapnellerin alevlerle birlikte fırlayarak silahın öldürme yetisini azamiye çıkartacağını keşfetmişlerdi.
Çin’de keşfedildiği sanılan barutu kullanan bir silaha dair ilk görsel delil, 10.yy ortalarından kalmadır.
Kimlik tespitleri, ne denli sağlam olursa olsunlar, genellikle bulmacanın sadece bir kısmına denk düşerler.
İki ayrı kişide aynı parmak izi çıkması ihtimalinin 64 milyarda bir olduğunu gösterdi.
Hayatım boyunca göstermeye çalıştığım şeyi, her insanın eşsiz olduğunu kanıtlar.
Dönemin normal uygulaması, yakılan kişinin alevler üzerine erişmeden önce, merhamet icabı boğazlanmasıydı.
Unutmayın ki eşsizsiniz. Herkes gibi. (Margaret Mead)
Bireyler genetik kodlarındaki eşsiz özellikler sayesinde tanımlanabiliyorlardı.
Cinayetin kendine has bir büyüsü vardır. (William Roughhead)
Yıllar boyunca ufacık izler , minicik delil parçaları, mineral taneleri, saç telleri kimi çok büyük ve ünlü davanın çözümünü sağlayarak Locard’ın ” Her temas iz bırakır ” deyişini ( gerek varmış gibi ) kanıtladılar.
Gross , yeni gelişen alan için, ”kriminalistin işinin büyük kısmı yalanlarla mücadeleden ibarettir; her adımında yalanlarla karşılaşır ” demiştir. Püf noktası elbette sadece yalanı görmek değil, yalanın yalan olduğunu kanıtlamaktır. Adli bilimcinin işi suçlunun uyanıklığını görmek ve gerçeğe ulaşmaktır. Bu ise özellikle çok kurnaz suçlularla uğraşırken çok zor olabilir.
Modern dünyada tabancayla vurularak öldürülen insan sayısı, diğer yollarla öldürülenlerin hepsinden fazladır.
Şans hayatlarımıza ve ölümlerimize etki eden muazzam bir güç.
St.Paul Katedrali ve daha pek çok muhteşem yapının mimarı Sir Christopher Wren, Oxford mezunuydu ve saygın bir bilimciydi. 1656’da damara zerki icat etmişti. Kullandığı şırınga, bir keseye bağlanmış, ucu sivri bir tüydü. Deriyi delmek yerine damara ulaşmak için bir kesi yapılmasını gerektiriyordu.
Catherine Hayes’e cinayet değil, ihanet suçu istinat edildi çünkü günün yasalarına göre koca, karısının efendisi sayılıyordu ve Catherine efendisine başkaldırmış kabul ediliyordu. Bu suçun cezasıysa asılmak değil, çok daha feci bir idam yöntemi sayılabilecek kazığa bağlanarak yakılmaydı 9 Mayıs 1726 tarihinde Catherine Hayes, İngiltere’de ihanet suçuyla canlı yakılan son kadındı(idam sonrası kadın cesetlerinin yakılması ise 1790’a kadar sürmüştür.)
Adlı bilimler tarihini incelerken insan doğasının karanlık yüzüyle karşılaşmamız kaçınılmazdı.
Organik zehirler yakılma işleminde yok oluyordu ama talyum gibi bir metal zarar görmüyordu.
Arsenik kuşkusuz zehirlerin önde geleniydi ama elbette o dönemlerde kullanılan tek zehir değildi.
Batı da Geber adıyla tanınan Cabir Bin Hayyam, MS 722’de Tus ( bugünkü İran’ da) şehrinde doğmuş, kimyadan simyaya ve astronomiye dek pek çok konuda uzman, önemli bir fen alimiydi.
1850 #8242; de keşfedilen bir Sümer tabletinde zehirlerin düşmanı gizlice yok etmekte kullanıldığı yazılıdır.
İnsan vücudu, insan ruhunun en iyi resmidir.
İlk sıfatıyla anılma şerefinin kime düşeceğine dair halen şüpheler bulunmakla birlikte genellikle Salvino D’Armate adlı İtalyan gözlüğün mucidi sayılmaktadır (1824).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir