İçeriğe geç

Ölüler Böyle Sever Kitap Alıntıları – Charles Bukowski

Charles Bukowski kitaplarından Ölüler Böyle Sever kitap alıntıları sizlerle…

Ölüler Böyle Sever Kitap Alıntıları

Çok tuhaf bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyimiz var ama hiçbir şeyimiz yok…
Çok şey istemiyor ama onu da alamıyorduk.Hayat gerçekten çok acımasızdı.
İçi dışından yorgun olanlara değmeyin.
Elimize batan kıymışlar kalbimize yürür mü sence?
“Sanmam”
Beynim kaderime isyan ediyordu ve bu isyanı bastırmanın tek yolu içmek,içmek ve içmekti.
İçi dışından yorgun olanlara değmeyin.."
Ve birden herkesin sürekli acı çektiği dank etti kafama ,acı çekiyormuş gibi yapanlar da buna dahildi…!
Birkaç kez vazgeçip ölmeyi düşündüm.Bir teneke kutu saf terebentin buldum dolapta. Kırmızı yeşil harikulade bir kutuydu TEHLİKELİ" yazıyordu üstünde ,"ağızdan alındığı takdirde ölüme sebebiyet verebilir." Ödleğin tekiydim : yerine koydum kutuyu.
Kimsenin ıstırabı olması gerektiğinden fazla değildir.
Uçuş boyunca sürekli içip hüznün tadına varıyorum, dedikleri gibi.Acı olmasa şair ne yapar? Daktilo kadar elzemdir şair için acı.
Mutlu Insanlar ;Herşeyin en iyisine sahip olanlar değil .Sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir…
Sevmeyi falan değil ,yalnizligi öğren .Çünkü zor zamanlarda ,en çok ona ihtiyacın olacak …
Yürekliydim eskiden Yüreğime ne olmuştu?
Yoksa insanlar gerçekten yaşlanır mı?
Köşeye sıkışmıştım.İnsan aniden kuruyabilirdi elbette.
İnsan sandığından çok daha dayanıklıdır.
Uzak dur öyleyse benden.Ben ayyaşım , sürekli içerim.
Ödlektik çünkü yaşamak istiyorduk.Çok kötü şartlarda yaşamak istemiyorduk ama yaşamak istiyorduk gene de .
Hayat gerçekten acımasızdı.
Savaşa itirazım birini öldürmek veya anlamsızca ölmekten kaynaklanmıyordu, bunların önemi yoktu.Benim itirazım küçük bir odada açlık çekerek ,ucuz şarap içerek kendi isteğimle ve keyfince delirme hakkımın elimden alınmasıydı.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera…
Bu dünyada iyilik yapmaya kalkışanların sonu ne olur bilmez misin?
Evet 7.cadde ile Broadway kavşağında dergi satarlar.
Boşuna değildi insanların Tanrılara sığınması. Dayanılır gibi değildi yoksa.
Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinek kaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem.Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam.
…herkes ölmüş, herkes yaşamaktan vazgeçmiş gibi bir hisse kapıldım.
Gençler oturmuş bir şeylerin gerçekleşmesini bekliyorlar. Gerçekleşmeyecek.
Çok şey istemiyor ama onu da alamıyorduk. Hayat gerçekten acımasızdı.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Acı tırmanıyor her yerimden.Acı beni ikinci bir ten gibi sarmış.
Kadınları salgı bezleri, erkekleri ise yürekleri yönetiyordu.İşte bu yüzden sadece erkekler acı çekiyordu.
Sorunlu bir adamım ben, ve sorunlarımın çoğunu kendim yaratıyorum galiba.
Ama kimse hep kazanamaz.
Yoruldum bu hayattan…"
Aşk yoksa cinsellik bir hiçtir.Cinsellik ancak taraflar arasında duygu varsa anlamlı olabilir.
– Her birimiz yalnızız sonuçta,dedi Joe.
– Nasıl yani?
-Cinsellik veya aşk ne denli olursa olsun bir gün gelir herşey biter.
-Karamsar bir düşünce bu.
-Elbette.Ama dediğim gibi bir gün gelir heyecan biter.Ya ayrılınır ya da duygu olmaksızın devam edilir.Yalnız olmak en iyisidir bence.
Kanun diye bağıramıyordun ama,paran yoksa kanun işlemiyordu.
Elimize batan kıymıklar kalbimize yürür mü sence?
Onların hayatını yaşamaktansa açlık çektim; kendi içime kapanıp gizlendim. Perdeleri örtüp tavanı seyrettim."
Ve birden herkesin sürekli acı çektiği dank etti kafama, acı çekmiyormuş gibi yapanlar da buna dahildi. "
Acı tırmanıyor her yerimden. Acı beni ikinci bir ten gibi sarmış. Yılanlar gibi deri değiştirebilseydim keşke."
Yaşamak benim de hakkım."
…aşk olarak başlıyan duygu zamanla savaşa dönüşüyordu.
Kanun diye bağıramıyordun ama, paran yoksa kanun işlemiyordu.
İçi dışından yorgun olanlara değmeyin…"
Edebiyat
Charles Bukowski
Ölüler Böyle Sever, Charles Bukowski
Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren. Çünkü zor zamanlarda, en çok ona ihtiyacın olacak..
1000Kitap
Charles Bukowski
Ölüler Böyle Sever
‘İçi dışından yorgun olanlara değmeyin.’
Onların hayatını yaşamaktansa açlık çektim; kendi içime kapanıp gizlendim. Perdeleri örtüp tavanı seyrettim."
Kanun diye bağıramıyordum ama, paran yoksa kanun işlemiyordu. 
Tanrım, bana yardım et! Yarım kilo kıymayla bir ekmek almak için bu işkenceye katlanmak zorunda mıyım!"
Yaşamak benim de hakkım."
Acı tırmanıyor her yerimden. Acı beni ikinci bir ten gibi sarmış. Yılanlar gibi deri değiştirebilseydim keşke." 
Yanlış sapaktan çıktım ve geri dönemiyorum. Gecelerden birinde öldüm ben."
Bir insana dört duvarını garanti et bir gün dünyaya hakim olabilir. 
Son azizleridir bu dünyanın kaçıklar ve ayyaşlar.
Onların hayatını yaşamaktansa açlık çektim; kendi içime kapanıp gizlendim. Perdeleri örtüp tavanı seyrettim.
İyidir uçurumun kenarında olmak. 
Boşuna değildi insanların Tanrılara sığınması. Dayanılır gibi değildi yoksa. 
Aklına sahip olmalısın, diye geçirdim içimden, asıl tehlike aklını kaçırmak. 
Türler arasındaki fark çok büyüktü, aşk olarak başlayan duygu zamanla savaşa dönüşüyordu.
Bizi inciten küçük şeyler değil; küçük şeyleri yapan kişilere yüklediğimiz büyüklüklerdir."
Öyle bir zaman gelecek ki,
Toz kondurmadıkların,
Kirden görünmemeye başlayacak!
Beyler," diyorum, "Bir kadınla geçinmenin yolu yoktur."
Sonra bütün ayyaşların aşina olduğu rezil oldum, ama kim takar" duygusu ile yatağa girdim.
‘İyi bir kadın değerli bir elmastır.’
Kadınlar erkekler gibi acı çekmiyorlar.
İyi kadın değerli bir elmastır.
Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren.
Çünkü zor zamanlarda, en çok ona ihtiyacın olacak.
Bizi inciten küçük şeyler değil; küçük şeyleri yapan kişilere yüklediğimiz büyüklüklerdir.
Ne kadar iyi bir insan olduğunun pek önemi yok,
nasıl olsa ilk hatanda en kötü insan sen olacaksın…
Onların hayatını yaşamaktansa açlık çektim; kendi içime kapanıp gizlendim. Perdeleri örtüp tavanı seyrettim."
Çok şey istemiyor ama onu da alamıyorduk. Hayat gerçekten acımasızdı.
Sevmeyi falan değil yalnızlığı öğren çünkü zor zamanlarda en çok ona ihtiyacın olacak.
Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren.Çünkü zor zamanlarda, en çok ona ihtiyacın olacak..
Savaşa itirazım birini öldürmek veya anlamsızca ölmekten kaynaklanmıyordu, bunların önemi yoktu. Benim itirazım küçük bir odada açlık çekerek, ucuz şarap içerek kendi isteğimle ve keyfimce delirme hakkımın elimden alınmasıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir