İçeriğe geç

Ölü Ozanlar Derneği Kitap Alıntıları – Cansever Eyüboğlu

Cansever Eyüboğlu kitaplarından Ölü Ozanlar Derneği kitap alıntıları sizlerle…

Ölü Ozanlar Derneği Kitap Alıntıları

Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi,
Muzdaribim, bu duvarın dış tarafında
Şefkatine inandığım biri var gibi..
Orda bir yol var uzakta.
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
Geceleyin bir ses böyler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar: – Nerdesin?
Yanılıp göğsüme misafir inme,
Kapısı kilitli, mihrabı bomboş.
Mabettir orası, meyhane değil
Gel bahar, erit bu yolun karını,
Geçen seneleri anlayalım hiç.
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında..
Bir rüyadan artakalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Sen zambaklar kadar beyaz
Ve ürkek bir düşüncede,
Sanki mehtaplı gecede,
Hülyan, eşiği aşılmaz
Bir saray olmuştu bize;
Hapsolmuş gibiydim bense,
Bir çözülmez bilmecede.
Yaşadın beş sene gönlümde, misafir demedim
Bu firar aklına nereden, ne zaman esti senin?
Kaşane, sedir, sırma, ışık onların olsun;
Bir köhne kitap, bir sarı mendil neme yetmez?
Ümidini siyah ufuklarda yormuşsun,
Sanmışsın ki, giden günler geri gelecek!
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın..
Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni
Kalmaya sebep arıyorum
Gidenleri ben görüyorum
İşte biz;
Nihayetsiz
Mavilikler yolcusu!
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Suyu yakuta döndüren bu hazan
Bizi gark ediyor düşüncelere..
Düştükçe vurulmuş gibi yer yer,
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervane kesildi.
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meşhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol

Acelen mi vardı? Niye doğdun erken?
Bir serseriyim ki dur aman bilmem,
Kalbinden başka hiç bir mekân bilmem
Sevdalı akşamlar tekin değildir,
Pek dolaşma gönül vîrânesinde
Gururlu güneşler boyun eğildir,
Şaka yoktur aşkın efsanesinde.
Tarih i tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
1870 – 13 Şubat 1934
Sorarım ak saçımın örttüğü yıllar nerede?..
Gamzende zahir, ey ömrümün varı!
Füsûn-ı hüsnünün bütün esrarı..
Bırak beni haykırayım, susarsam sen mâtem et..
(1869 – 14 Ocak 1944)

BIRAK BENİ HAYKIRAYIM

Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;
Bende esîr yaratmayan bir Tanrı’ya îman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;

Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

Ben bütün bir gece hep üstelenen hüznümle
O perişan, dağınık düşlerle
Yakınıp hem yerinip, Karşıdan bakmadayım uykulu berraklığına Yok, bulandırmasın asla bu karamsar bakışım
Tertemiz ruhunu, ey mavi deniz;
Ah, lakin ne zarar;
Ben bu gözlerle ve güçsüz, üzgün,
Sana baktıkça teselli bulurum, aldanırım:
Kalbimin derdine bir mavi göz ağlar sanırım.
Sen olmasan Bu en içten bir itiraf işte:
Sen olmasan yaşamam:
Seninle bağlarımız hoş bir uzlaşım, işte;
Fakat bu bağ geri kalmaz ki ruhu ezmekten.
Akşam
Guruba karşı düşündüm sükûn içinde bunu:
Fena değil sevişip ağlamak, fakat yaşamak
Değer mi gözyaşına!..
Sen olmasan Seni bulmak hayali kaybolsa,
Yaşar mıyım dersin?
Söner yok olmana bir an inanmış olsa hayal;
Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca bakış
ne hazin
Gelir hayat o zaman hem vücuda, hem ruha,
Yaşar mıyız seni kaybetsek ah, ben, kalbim,
Bu mustarip kalbim?
ÖN’CE
Hangi kimse’siz bilince girilse
İzleri var göz/ötesi dilyuvar
Senden önce, benden önce

Hangi güneşin altında dirilse
Yaşamın özsuyu şiir/gülyuvar
Sizden önce, bizden önce

Yazmışlar, bilinsin hangi son, nice
Ölü Ozanlar Derneği’ne bergüzar
Olsun! Ön’ce, şerefe!

Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
-Necip Fazıl Kısakürek

Boğazından lıkır lıkır geçen
Su suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil
Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın çamurlu sokağın
Beyazın siyahin yeşilin
Pembenin kıymetini bil
Dirilik öyle bir şey yürekte
Sevinçle çırpınır
Kavak yelleri eser insanin başında

-Oktay Rıfat Horozcu

Bakın şimdi şu sayacağım şeylerin
Okulu yok.
Gökyüzünde rastgele bir bulut parçası için
Körükörüne tutkunluğun,
Ağacın birine durup dururken abayı yakmanın,
Sigara içmekten
Kibrit çakmaktan alacağınız keyfin,
Okulu yok.
Yaz geceleri cırcır böceklerini
Dinlemeyi bilmenin de okulu yok.
Okulu yok ekmeği peyniri domatesi
Küçümsememenin,
Sözün sazın oyanın yazmanın,
Halisini seçmenin,
Daha buna benzer nice
Nice şeyin okulu yok.
Ama dilerseniz hepsini öğrenebilirsiniz.
Biraz çaba,
Yeter.
-Sabahattin Kudret Aksal
Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirim
Beni bekliyorsan, uyumamışsan
Sevinçten kapında ölebilirim
Belki de hayata yeni başlarım
İçimde küllenen kor alevlenir
Bakarsın hiç gitmem kölen olurum
Belki de seversin beni kimbilir
Kal dersen, dağlarca severim seni
Bir deniz olurum ayaklarında
Aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz
Kalbim duruverir dudaklarında.
Ya da unuturum kim olduğumu
Hatırlamam belki adımı bile
Belki de çıldırır, deli olurum
Sana kavuşmanın heycanıyle
Aşk bu, bilinir mi nereye varır
Ne durdurur özlemini, seveni
Bakarsın ansızın gelebilirim
Bu kadar yürekten çağırma beni.
-Ümit Yaşar Oğuzcan
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
-Behçet Necatigil

Sakın bir söz söyleme Yüzüme bakma sakın!
Sesini duyan olur,sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur

Dilerim Tanrı’dan ki,sana açık kucaklar
Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!
-Faruk Nafiz Çamlıbel

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
-Orhan Veli Kanık

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
-Özdemir Asaf

Ama ben en çok şeyi
En kısa zamanda sana söyledim.
Yalnız sana.
-Özdemir Asaf
Bir kelimeye
Bin anlam yüklediğim zaman
Sana sesleneceğim.
-Özdemir Asaf
Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,
Siz yoktunuz.
-Özdemir Asaf
Ya zamanından çok önce gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Bir tohum verdin
Çiçeğini al
Bir çiçek verdin
Ağacını al
Bir dal verdin
Ormanı al
Dünyamı verdim sana
Bende kal
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Ya zamanından çok önce gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir