Ahmet Altan kitaplarından Ölmek Kolaydır Sevmekten kitap alıntıları sizlerle…
Ölmek Kolaydır Sevmekten Kitap Alıntıları
Bir başkasının acısını dindirdiğinde, kendi içindeki bir acıyı da dindirmiş olursun.
Bazen birisi için çektiğin acı, seni bir başkası için hazırlıyordu.
Ne uğursuz bir deniz insanın kendi ruhu. Bütün kederlerin kaynağı.
Hayatı değiştirememektir çaresizlik.
Hayatı ya siz değiştirirsiniz ya da hayat sizi değiştirir. Birinden biri mutlaka diğerini değiştirir.
Ben, ikimiz birlikte hayatı değiştirelim isterdim
Ben, ikimiz birlikte hayatı değiştirelim isterdim
Siz neden burada kalamıyorsanız ben de tam o sebepten size kal diyemiyorum
Hayat ve insanlar biraz eksik her zaman. Ne o eksikliği tamamlayacak bir kudretim, ne de hayata ve insanlara, onları o eksiklikleriyle kabul etmeye razı olacak bir düşkünlüğüm var.
Yaşadığın binlerce sıradan günlerden bir tanesi diğerleri arasından ayrılır, unutulmaz hale gelir ama sen o günü yaşarken onun diğerlerinden ayrılacağını, senin için unutulmaz olacağını, hayatını damgalayacağını bilmezsin.
Aşıklarla şairlerin ümitleri hiç bitmez. Hayatlarını sırtlarına saplanmış bir bıçakla geçirmelerinin o bıçağı bir türlü çekip çıkaramamalarının sebebi bu ümit değil mi?
Bir aşkı aşk yaptığı düşünülen bütün duygular oradaydı: özlem, arzu, kıskançlık ama en büyük aşkı bile yaralayabilecek bir başka duygu vardı: bağımsız olma isteği
Geriye dönüşü olmayan bir kapıdan geçtim. Geriye dönmek de istemedim
Acıyı verenden mi bekleyeceğim teselliyi, yarayı açan mı iyi edecek, derdi veren mi verecek devayı?
Hayat bu dünyadan ibaret değil. Bu dünya yol üstü konakladığımız bir handır. Handan şikayet edip yolculuktan vaz mı geçmeli? Vazgeçme kızım!
Ben sana nasıl sarılırım korkarsam
Asker ölümün kenarında yaşar Dilara. Biz hayatın ölüme değen yerini seviyoruz orada nefes alıyoruz orada büyüdük orada yetiştik . ölüme doğru yürür bazen o çizgiyi geçip ölür bazen de geri döner tekrar ölüme doğru yürürüz. Bir askerin hayatı budur
Endişelenmiş bir kadının merakının önünde hiçbir şey duramaz.
bir aşkın içinde olması gereken şefkat, merhamet, sıcaklık yoktu o aşkta, irileşmiş ama tatlanmamış bir meyve gibi, bu haliyle olgunlaşmadan çürüyecekti.
Halimiz it hâli ama keyfimiz paşada yok, öyle değil mi çavuş?
Senin düşmanın sensin Başkasına karşı değil kendine karşı Rabbine sığınacaksın. Sana sığındım beni benden kurtar!
Ben demişti Dilara Hanım, Ragıp Bey’i çok sevdim ama kendim gibi sevdim o ise benim onu, onun gibi sevmemi istedi. Herkesin kendince sevebileceğini hiç anlamadı, benim hayatımı da kendi hayatını da mahvetti
Hayranlık sevgiden daha etkileyicidir demişti Nizam Osman’a, sevecek birini her zaman bulabilirsiniz ama yeryüzünde hayran olunacak o kadar az insan var ki
İnsanın hayalindeki kadını kaybetmesinin gerçek bir kadını kaybetmesinden daha acı olduğunu göryordu o günlerde Ragıp Bey. Sevilecek başka kadın bulunabilirdi ama bir kadından bir hayal yaratmak her zaman kolay olmuyordu
Aslında ölümü de hayatı da unutmuştum o zamanlar
Devlet, askerini doyurmayı, savaşmayı, toprağını korumayı becerememiş ama halkını kandırmayı her zaman olduğu gibi becermişti.
Belki de bir güzelliği hissetmek için onun için mücadele etmiş olmak icap ediyor ya da görmediğin ama hissettiğin güzelliğin ortaya çıkması için bir çaba göstermiş olman icap ediyor
O sevimli oğlan hiç kimseyi sevmeden bütün dünya tarafından sevilmek istiyordu demişti, bütün dünya onu sevse de, biri sevmese ya da o sevmediğini düşünse, o sevmeyenin peşinden giderdi Felaketi de o yüzden oldu zaten
Artık hayal kuramadığında anla ki ihtiyarsın.
”Yaşadığın binlerce sıradan günden bir tanesi diğerleri arasından ayrılır, unutulmaz hale gelir ama sen o günü yaşarken onun diğerlerinden ayrılacağını, senin için unutulmaz olacağını, hayatını damgalayacağını bilmezsin ”
Şeytan bizim için günahlar icat etmiyor, olmayan bir zaafı yaratmıyor,sadece senin zaaflarına uymanı söylüyor, şeytanın iğvasına kapıldım dediğinde, sen şeytanın değil kendi zaaflarının iğvasına kapılıyorsun
..ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir ,
öyle acıyor ki gözlerim, kim bağışlayacak ?
öyle acıyor ki gözlerim, kim bağışlayacak ?
+Hiçbir şey, istenecek bir şey değildir.
Anya başını sallamıştı.
-Hiçbir şey, bazen bir lükstür
Anya başını sallamıştı.
-Hiçbir şey, bazen bir lükstür
Onlar bir kalıbın peşindeler. Bütün insanları içine döküp şekillendirecekleri bir kalıpları olduğunu düşünüyorlar, ben hangi kalıbın daha iyi olduğunu münakaşa etmiyorum, ben kalıplar olmasına karşıyım Hürriyet diye başladık,bak nereye geldik, şimdi bize sunulan tercih iki kalıptan birini seçmek.
İnsanlar ölmeyi öğrenemedi ama öldürmeyi öğrendi.Öleceklerine inanmıyorlar ama öldürebileceklerine inanıyorlar.Öleceklerini bilseler öleceklerini hatırlasalar öldürmezlerdi ancak kendisinin de geçici bir fani olduğunu unutan biri bir insan öldürebilir.
Kader, tohumlarını toprağa attıracağı insanları alaycı bir titizlikle seçiyor bazen, kendi mahvına sebep olacak bir işi sana sevinçle yaptırıyor da hiç sezinlemiyorsun bile.
Bu memleket sakat doğmuş bir çocuk gibi, kolay iyileşmeyecek ama bu hakikat bizim onu sevmemize mani olmayacak, onu iyileştirmeye uğraşmaktan bizi vazgeçirmeyecek .
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Louis Aragon
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Louis Aragon
-Peki, yaşayacağım, yeniden, bir daha yaşayacağım Bunun acısına katlanacağım, sen yaşamanın, yeniden hayata katılmanın benim için ne kadar acı verici olduğunu bilmiyorsun, bilemezsin ama bunu yapacağım, senin için yapacağım bunu.
Sessiz ve mükemmel gece . Ve , biri eksik .
Hayat ve insanlar biraz eksik her zaman.
Ne o eksikliği tamamlayacak bir kudretim, ne de hayata ve insanlara, onları o eksiklikleriyle kabul etmeye razı olacak bir düşkünlüğüm var.
Ne o eksikliği tamamlayacak bir kudretim, ne de hayata ve insanlara, onları o eksiklikleriyle kabul etmeye razı olacak bir düşkünlüğüm var.
Umutsuz bir ruh, kaybettiği ve bir daha bulamayacağına inandığı saadeti artık her yerde arar, her şey bir teselli vesilesi, her şey bir umut kaynağı olma ihtimali taşır onun için.
“ Bizim gibi kendi hayalleriyle yaralanmış olanlara eski dostlar en iyi ilaçtır.”
Kendi gücünden yorulan insanların güvendikleri birinin yanında memnuniyetle kendilerini bıraktıkları güçsüzlüğe kendini bıraktı.
Sen ne oldugunu bile anlamiyorsun, küçücük bir tesadüf bazen bir söz, bazen bir bakış hayatı senin tahmin ettiğinden bambaska maceralara sürüklüyor.
Bilmem neden, mazi beni hep korkutur, alakadar olmam, belki de değiştiremeyeceğim şeyleri sevmediğimden
Araba kumarhanenin önünde durdu, Nizam aceleyle indi arabadan, koşar adımlarla kumarhaneye girdi, piyano sesi yoktu, köşk sessizdi, yandaki salona yürüdü, piyanonun kapağı kapatılmıştı, gözleriyle salonu taradı, Anya pencerenin yanındaydı, sigara içiyordu.
Nizam’ın kendisine doğru yürüdüğünü gördüğünde, yüzünde ilk kez bir şaşkınlık izi gördü Nizam.
Gidip kadının karşısında durdu:
– Adınız ne?
– Neden soruyorsunuz?
– Çünkü kimse yokken, sabahın aydınlığında ikimiz burada yalnızken adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum.
– Bunun için mi geldiniz?
– Evet Anya, bunun için geldim.
– Adımı öğrenmişsiniz.
– Öğrendim Ama sizin de bana adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum Adınız ne Anya?
Anya, Nizam’ın yüzüne, gözlerine baktı ve orada daha önce hiç kimsenin görmediğini, göremediğini, bir deliliğin kendini yakarak yok edişinin parlayışını gördü. Bundan korkmadı, bir başkası korkabilirdi ama o bundan korkmadı, aksine ilk kez bakışlarındaki boşlukta neşeye benzer bir pırıltı belirdi.
– Delisiniz.
– Evet Anya Adınız ne?
Anya, sigarasından bir nefes çekti, tavana doğru üfledi, bakışlarını Nizam’a çevirdi, uzun uzun baktı, yavaşça, neredeyse şefkatle konuştu.
-Adım Anya
Nizam’ın kendisine doğru yürüdüğünü gördüğünde, yüzünde ilk kez bir şaşkınlık izi gördü Nizam.
Gidip kadının karşısında durdu:
– Adınız ne?
– Neden soruyorsunuz?
– Çünkü kimse yokken, sabahın aydınlığında ikimiz burada yalnızken adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum.
– Bunun için mi geldiniz?
– Evet Anya, bunun için geldim.
– Adımı öğrenmişsiniz.
– Öğrendim Ama sizin de bana adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum Adınız ne Anya?
Anya, Nizam’ın yüzüne, gözlerine baktı ve orada daha önce hiç kimsenin görmediğini, göremediğini, bir deliliğin kendini yakarak yok edişinin parlayışını gördü. Bundan korkmadı, bir başkası korkabilirdi ama o bundan korkmadı, aksine ilk kez bakışlarındaki boşlukta neşeye benzer bir pırıltı belirdi.
– Delisiniz.
– Evet Anya Adınız ne?
Anya, sigarasından bir nefes çekti, tavana doğru üfledi, bakışlarını Nizam’a çevirdi, uzun uzun baktı, yavaşça, neredeyse şefkatle konuştu.
-Adım Anya
Bir insanin asil yuzunu bir seyi hakikaten , ihtirasla istediginde gorursun.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Louis Aragon
Duygularımı yaşamak isterken, zihnim yaşanacak olanların hep daha sonrasını hatırlattı bana. Daha yaşamaya bile başlamadan zihnim yaşanacağını tahmin ettiklerini yaşayıp eskitti içimde. Duygularım hiç eksilmedi ama isteğim yok oldu. Bunun nasıl korkunç bir tenakuz olduğunu yaşamayan hiç kimse bilemez..
Onu çok sevdim ama kendim gibi sevdim o ise benim onu onun gibi sevmemi istedi, herkesin kendince sevebileceğini hiç anlamadı, benim hayatımı da, kendi hayatını da mahvetti.
Aklın gerçekleriyle çarpışmaktan yorulan bir kadının, duyguların gölgeli yanlarına sapmasının tehlikeleri de var elbette. Olmayan duyguları var sanıp, yanlışlıklar da yapabiliyorsun.
Hayat ve insanlar biraz eksik her zaman. Ne o eksikliği tamamlayacak bir kudretim, ne de hayata ve insanlara, onları o eksiklikleriyle kabul etmeye razı olacak bir düşkünlüğüm vardı ..
Bazen birisi için çektiğin acı, seni bir başkası için hazırlıyordu..
Hayatta insanları ayıracak güç var ama onları bir araya getirecek güç yok Sadece ölüm insanları bir araya toplayabiliyor.
Kendine sınır çizemiyorsan başkalarının çizdiği sınıra mahkûmsun azizim, bunu da kabul etmek iktiza ediyor
Aşıklarla şairlerin ümitleri hiç bitmez.
Insan her şeyi unutuyor da korktuğunu unutmuyor.
Edebiyat hayatın Eyfel Kulesi’dir.
Sadece mükemmel olani, iyi olanı mı seversin? Bazen de böyle başkalarına çok çirkin görünen, belki hakikaten de çirkin olanı seversin; o çirkinliğin altında saklı olanı gördüğün, başkasına sır olan sana aleni olduğu için seversin.
o muhteşem kudret karşısındaki güçsüzlüğünü kabul ettiğin ölçüde bu alemde güçlü olursun.
uyku çocukluğundan beri en sağlam, en güvenilir sığınağıydı.
Insanları güçlü kılan; onların bir amacı, bir inancı, kıymetli bulduğu ölçüleri, dokunulmaz kutsallıkları, bağlandığı başka insanlar olmasıdır.
-Roman oku Senin görmek istediğin hayatı gösteren tek yer orasıdır. Edebiyat, hayatın Eyfel kulesidir. Oraya çıktığında, bütün hayatı seyredersin, bütün insanları, bütün sokakları, bütün evleri görürsün
Mutsuzluğun bütün yabancıları içine almaya hazır davetkârlığına rağmen mutluluğun başkalarına kapalı olan kapıları, ona dışarda kalacağını, bu mutluluğun bir parçası olamayacağını, burada fazla olduğunu düşündürmüştü.
Ayrı fikirlerde olup tartıştıklarında bile her zaman karşılarındakinin sözünde önemli bir şey bulabileceklerine inanırlardı.
“Bu hakikati kabul ettikten sonra hiç olmazsa üzülmekten vazgeçtim.”
Bazen birisi için çektiğin acı , seni bir başkası için hazırlıyordu.