İçeriğe geç

Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz 5 Şey Kitap Alıntıları – Bronnie Ware

Bronnie Ware kitaplarından Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz 5 Şey kitap alıntıları sizlerle…

Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz 5 Şey Kitap Alıntıları

Yalnızlık, etrafınızda insanların olmaması değildir. Yalnızlık, anlayış ve kabullenilmeye sahip olmamanızdır.
İnsanlar kocaman şehirlerde ceviz kadar zihinlerinin içinde yaşıyorlardı..
Keşkesiz bir hayat yaşamak için…
1-Cesur olun.
2-Hırsınıza yenilmeyin.
3-Dürüst olun.
4-Kendinize ve çevrenize değer verin.
5-Mutluluğu kovalayın.
Hiç kimse hayatı boyunca bir başkasının gözleriyle görüp bir başkasının kalbiyle hissedemeyeceği için kimse birbirinin ne çektiğini de bilemez.
Kalbini dinle ve korkma…
Yalnızlık, kalpte sizi fiziksel olarak öldürebilecek bir boşluk bırakır. Katlanılmaz bir acısı vardır ve bunu ne kadar uzun süre taşırsanız bu hisse o kadar fazla umutsuzluk eklenir.
Karşınızdaki kişinin tepkisi, onun seçimidir. Aynı bizim tepkilerimizin bizden başka kimsenin sorumluluğu olmadığı gibi.
Anthony’nin en büyük başarısızlığı, tamamen çevresinin etkisi altında kalması, kendini herhangi bir konuda zorlama ve hayatını iyileştirme isteğinin olmamasıydı. Bu, iyi ve zeki bir insanın ve doğuştan sahip olduğu doğal yeteneklerinin boşuna harcanmasıydı.
Keşke bu kadar çok çalışmasaydım
Keşke Başkalarının benden istediği gibi değil,
Kendi istediğim gibi
Yaşayacak cesaretim olsaydı
Keske baskalarinin benden bekledigi gibi degil,kendi istedigim gibi yasayacak cesaretim olsaydi..
Her şeyin; her duygunun, her eylemin ve her düşüncenin kökeninde Sevgi yada Korkunun yattığı söylenir
Arkadaşlığımızın sona erdiğini görmek gerçekten acı vericiydi.
Huzursuzluğum büyümeye devam etti.
Doğan her yeni gün beni, iyiliğin doğal akışı ile biraz daha büyüyor. O gelmek istiyor ve buna nasıl izin vereceğinizi öğrendiğinizde geliyor da, yani inanç ve kendinize karşı duyduğunuz sevgiyle. Öncelikle kendi yolunuzdan Çekilmeniz gerekiyor ki işin asıl zor kısmı bu. Her şeyin akmasına izin vermenizi engelleyen yıkıntıları temizlemeniz Ve düşüncelerimizi sahiplenmemiz gerekiyor.
Küçük şeyler için kendini üzme.Hiçbiri önemli değil. Önemli olan tek şey sevgi. Bunu, yani sevgilin her zaman var olduğunu hatırlarsan iyi bir hayat yaşarsın.
Bize ulaşana kadar karşımıza çıkacak olan hediyeleri asla bilemeyiz fakat bir şeyden eminim. Cesaret ve dürüstlük her zaman ödüllendirilir.
Biz parayı çok fazla önemsiyoruz. Yapmamız gereken şey; ne yapmak ,hangi projeler de yer almak istediğimizi bulmak ve bu odağa doğru kararlılık ve inançla ilerlemek için çalışmak.Mesele paraymış timi davranmayın. Bunun yerine önemli olan içinde bulunduğunuz proje olsun. O zaman para, sık sık beklenmedik kaynaklardan da olsa kendi kendine size doğru çekilecektir.
Belki yarın uyanamayacağız
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir Budist hikayesinde Buda, kendisine doğru öfkeyle bağırarak gelen bir adam karşısında, bundan hiç etkilenmeden durur. Etrafındakiler nasıl sakin kaldığını ve bundan hiç etkilenmediği sorulduğunda, Buda cevap verir. Biri size bir hediye verdiğinde onu almamayı seçerseniz o hediye kime ait olur? Elbette hediye, onu vermeye çalışan kişide kalırdı. Bu hala haksız olarak bana söylenen sözler içinde geçerliydi. Onları üstüme alınmayı bırakıp bunun yerine şefkat duymaya başladım. Ne de olsa o sözler, mutlu bir yerden gelmiyordu.
Keşke başkalarının benden beklediği gibi değil, kendi istediğim gibi yaşayacak cesaretim olsaydı.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hiçbir zaman daha ne kadar burada olacağımızı ya da sevdiğimiz insanların daha ne kadar yanımızda olacağını bilemeyiz. Bu yüzden ölmeden önce pişmanlıklar yaşayacağınıza, değer verdiğiniz insanların onlar hakkında ne hissettiğinizi bildiklerinden emin olun.
Bana güç veren ve hayatıma bu kadar çok güzellik gönderen Tanrı’ya teşekkür ederim.
bilinç dışı bir seviyede hâlâ kendimi tamamen değersiz buluyor ve bunu hâlâ besliyordum.
Kendi evinin içinde kapalı kalmak gerçekten korkunç olmalıydı.
Sevgiyi deneyimlemenin tek yolunun, insanları oldukları gibi kabul etmek ve onlar hakkında beklentilere sahip olmamak olduğu konusunda konuştuk. Bunu yapmak, söylemekten çok daha zor olsa da bu, var olan en sevgi dolu yaklaşımdı.
fakat önce teslim olmayı başarmalıydım. Zamanlamayı ve sonuçları kontrol etmeye çalışmak korkunç bir enerji israfıydı. Niyetimi çoktan ortaya koymuştum ve elimden geldiğince eyleme de geçmiştim. Artık bana düşen tek şey yoldan çekilmekti.
Zamanı gelmeden önce kendi kaçınılmaz sonumuzu dürüstçe kabullenebilseydik, önceliklerimizi çok geç kalmadan değiştirebilirdik.
O dönem, duygusal yaralarım kendimi içimin derinliklerine doğru çektiği için çok yalnızdım.
“Kalbini dinle ve korkma Kendini ve olayları kontrol etmeye çalışma, ancak o zaman özgür ve sen olabilirsin ”
“ kalbinizin istediği şey de sizin isteklerinizin yerine gelmesidir. Bazen sadece sizin yoldan çekilmeniz gerekir. Yapabileceğiniz her şeyi yapın ve sonra akışına bırakın. Kendi yolunuzdan çekilin.”
“İnanç çok güçlü ve inanılmaz lütuflar yaratabilen bir güç. Kendi sınırlamalarını ve olayların nasıl gideceğini kontrol etme çabasını bırakabilmek, bir insanın kendine verebileceği büyük bir hediye.”
“Her birimiz acı çekmişizdir. Ama hayat bizlere hiçbir şey borçlu değildir. Sadece bizler kendimize, kalan zamanımızda hayatı yaşamayı ve sürekli şükretmeyi borçluyuz.”
“Şu an olduğunuz kişi olarak eskiden olduğunuz kişiye şefkat duymanız, kendimi affetmeye doğru giden yolda atılan ilk kendine karşı nezaket tohumudur.”
“Biz kendimize izin verdiğimiz her şey olabiliriz.”
“Zor günlerin kendi hediyelerini getireceklerini ve sonunda geçeceklerini, mutluluğun diğer yanda beni beklemekte olduğunu bilmek, o günleri kabullenmemi kolaylaştırıyordu.”
“Yalnızlık, etrafınızda insanların olmaması değildir. Yalnızlık, anlayış ve kabullenilmeye sahip olmamanızdır.”
“Yalnızlık, kalpte sizi fiziksel olarak öldürebilecek bir boşluk bırakır. Katlanılmaz bir acısı vardır ve bunu ne kadar uzun süre taşırsanız bu hisse o kadar fazla umutsuzluk eklenir.”
“Elbette, iyileşmenin tek gerçek yolu, sevgiyi dışarıda bırakmak değil; sevginin bir kez daha akmasına izin vermekti fakat bu noktaya gelmek uzun zaman alabiliyordu.”
“Arkadaşlarının her zaman orada olacağını düşünürsün. Ama hayat devam eder ve bir anda kendini, etrafında seni anlayan ve geçmişini bilen kimse kalmamış halde bulursun.”
“Duygularımızı ifade etmeyi şimdi öğrenmeliyiz. Artık çok geç olduğunda değil. Ve hiçbirimiz, ne zaman geç olacağını bilmiyoruz. İnsanlara onu sevdiğini söyle. Onları takdir ettiğini söyle. Dürüstlüğünü kabul edemeseler ya da senin umduğundan farklı bir tepki verseler de fark etmez. Önemli olan, senin bunu söylemiş olman.”
“Sadece biz, kendi kendimize yüklerimizden kurtulmayı, şükredilecek şeyleri saymayı ve zorluklarımızla yüzleşmeyi borçluyuz. Bu bakış açısıyla yaşadığında hayat hediyelerle dolar.”
“Yaşadığım şeylerden ders almış olmam kendimi affetmemi sağladı ve bu, bağışlamanın en harika yoluydu.”
“Vücudun oluşması dokuz ay sürer. Bazen kendini kapatması da biraz zaman ister.”
“Gelgitin dalgalarını dengeleyen, mevsimlerin mükemmel bir biçimde gelip gitmesini sağlayan ve hayatı yaratan bu güç; elbette bana da ihtiyacım olan fırsatı vermeye muktedirdi. Fakat önce teslim olmayı başarmalıydım. Zamanlamayı ve sonuçları kontrol etmeye çalışmak korkunç bir enerji israfıydı.”
“Zamanı gelmeden önce kendi kaçınılmaz sonumuzu dürüstçe kabullenebilseydik, önceliklerimizi çok geç kalmadan değiştirebilirdik. Bu, bize sahip olduğumuz enerjiyi; gerçekten değerli olan şeylere harcamamız için bir fırsat verirdi. Zamanımızın kısıtlı olduğunu ve bunun yıllar mı, haftalar mı yoksa saatler mi süreceğini bilmediğimizi bir kez kabullendiğimizde egomuz ya da başkanlarının hakkımızda ne düşündüğü bizi daha az yönlendirir.”
Küçük çilli bir kızken dünyanın dört bir yanındaki mektup arkadaşlarıma sürekli mektup yazardım. O günler, insanların hâlâ el yazısıyla mektup yazıp zarflara koydukları ve onları posta kutularına attıkları zamanlardı.
Mutluluğun farkına varmanın ve keyfini çıkarmanın anahtarı, karşımıza çıkan şeyler için her gün şükretmektir. Sonuç aldığında, emekli olduğunda, şu ya da bu olduğunda değil.
Küçük şeyler için kendini üzme. Hiçbiri önemli değil. Önemli olan tek şey sevgi. Bunu, yani sevginin her zaman var olduğunu hatırlarsan iyi bir hayat yaşarsın.
Yalnız bir hayatım olsa da en azından daha huzurlu olacaktım. Diğer yol, kesinlikle huzurlu değildi.
Başka birini asla kontrol etmeyecektim ve böyle bir isteğim de yoktu. İnsanlar hazır oldukları zaman, istedikleri için değişirler.
“Bir Budist hikayesinde Buda, kendisine öfkeyle bağırarak gelen bir adam karşısında, bundan hiç etkilenmeden sakince durur.
.
Etrafındakiler nasıl sakin kaldığını ve bundan hiç etkilenmediğini sorduğunda, Buda bir soruyla cevap verir;
“- Biri size bir hediye verdiğinde onu almamayı seçerseniz, o hediye kime ait olur?”
.
Elbette hediye, onu vermeye çalışan kişide kalırdı. Bu size haksız yere söylenen sözler için de geçerliydi.
.
Onları üstünüze alınmayı bırakıp bunun yerine şefkat duymaya başlayın. Ne de olsa o sözler, mutlu hır yerden gelmiyordu.”
.
Kaçınılmaz ve yaklaşmakta olan ölümümüzü kabullenmemiz, kalan vaktimizde daha büyük amaçlar ve daha derin bir tatmin bulma fırsatı sunar.
“Keşke başkalarının benden beklediği gibi değil, kendi istediğim gibi yaşayacak cesaretim olsaydı..”
Hayatta yaşadığınız hiç bir deneyim boşuna değildir..
Kendinizi ifade etmeyi ne kadar geciktirirsen söylemeniz gereken şeyleri o kadar uzun süre taşımış olursunuz.
Bizler, ululuğumuzu garantileyecek şeylerin daha sonradan geleceğini varsayarak ya da sınırsız zamanımız olduğunu düşünerek gelecek planları yapmaya çok fazla zaman harcarız. Oysa sahip olduğumuz tek şey, bugündür.
Her ailenin gerçekten de her birinin öğrenmesi gereken dersler vardır. Benimki de onlardan farklı değildi fakat o zamanlar, bunu anlamış olmak acımı hafifletmiyordu.
Ailenin yüz karası olmak hiç de kolay bir iş değildir. Ailenin yüz karasının, aile dinamikleri içinde her zaman oynayacak farklı bir rolü vardır. Ama bu, her zaman kolay değildir.
Hepimiz öleceğiz..Fakat varlığını kabul etmek yerine bunu saklamaya çalışıyoruz. Sanki hepimiz kendimizi, göz önünde olmayan şeylerin gerçek olmadığına ikna etmeye çalışır gibiyiz. Ama bu işe yaramıyor; çünkü hepimiz bunun yerine kendimizi görünen hayatımız yoluyla anlamlı kılmaya ve korku dolu eylemlerde bulunmaya devam ediyoruz. Zamanı gelmeden önce kendi kaçınılmaz sonumuzu dürüstçe kabullenebilseydik, önceliklerimizi çok geç katmadan değiştirebilirdik. Bu, bize sahip olduğumuz enerjiyi; gerçekten değerli olan şeylere harcamamız için bir firsat verirdi. Zamanımızın kısıtlı olduğunu ve bunun yıllar mı, haftalar mı yoksa saatler mi. süreceğini bilmediğimizi bir kez kabullendiğimiz-de egomuz ya da başkalarının hakkımızda ne düşündüğü bizi daha az yönlendirir. Bunun yerine bizi yönlendiren şey, gerçekten yürekten istediğimiz şeyler olmaya başlar. Kaçınılmaz ve yaklaşmakta olan ölümümüzü kabullenmemiz, kalan vak-timizde daha büyük amaçlar ve daha derin bir tatmin bulma fırsatı sunar.
Diğer insanlara trajik durumlar gibi görünen şeyler,bunu yaşayan insan için aynı zamanda gerçek bir büyüme ve öğrenme fırsatı sunardı.
” Zihin yanıtları bilmez. Yürek, soruları bilmez. Sizi mutluluğa götürecek olan şey zihin değil, yürektir.
” Keşkesiz bir hayat yaşamak için

1- Cesur olun.
2- Hırsınıza yenilmeyin.
3- Dürüst olun.
4- Kendinize ve çevrenize değer verin.
5- Mutluluğu kovalayın.

yalnızlık kalpte sizi fiziksel olarak öldürebilecek bir boşluk bırakır. Katlanılmaz bir acısı vardır ve bunu ne kadar uzun süre taşırsanız bu hisse o kadar fazla umutsuzluk eklenir.

Yalnızlık etrafınızda insanların olmaması değildir. Yalnızlık, anlayış ve kabullenilmeye sahip olmamanızdır. Dünya üzerindeki çok fazla sayıda insan, kalabalık bir odada bu duyguyu yaşamıştır.

” Bize ulaşana kadar karşımıza çıkacak olan hediyeleri asla bilemeyiz fakat bir şeyden eminim. Cesaret ve dürüstlük her zaman ödüllendirilir. ”
Yaşayacak sınırlı zamanınız kaldığında tamamen dürüst olmanın size kaybettirebileceği çok az şey vardır
Aslında en temelde hepimizin içindeki acıyı körükleyen şey, birbirimiz tarafından sevilme, kabul edilme ve anlaşılma isteğimizdi. Yani, ilerlemenin tek yolu şefkatti: şefkat ve sabır. Her şeye rağmen kırılgan maskenin ardında , sevgi aramızdaydı..
1. Pişmanlık: Keşke başkalarının benden beklediği gibi değil, kendi istediğim gibi yaşayacak cesaretim olsaydı..
Keske baskalarinin benden bekledigi gibi degil,kendi istedigim gibi yasayacak cesaretim olsaydi.
Uzaklığa bakış açımızdaki fark, kesinlikle kültürel bir farklılıktı.
Yalnızlık etramızda insanların olmaması değildir. Yalnızlık, anlayış ve kabullenilmeye sahip olmamamızdır.
Irkçılığı hiçbir zaman anlayamamışımdır. İnsanların büyük bir çoğunluğu birbirleriyle aynıdır, hepsi mutlu olmayı ister. Ve bir seviyede hepimizin acı çeken yürekleri vardır.
Evet, mutlu olmayı umut ediyordum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir