İçeriğe geç

Niteliksiz Adam 3 Kitap Alıntıları – Robert Musil

Robert Musil kitaplarından Niteliksiz Adam 3 kitap alıntıları sizlerle…

Niteliksiz Adam 3 Kitap Alıntıları

Her şey ahlakla alakalıdır ama bizzat ahlak, ahlakla alakalı değildir!
Sağlam birini akıl hastasından ayıran şey sağlamda bütün akıl hastalıklarının, akıl hastasındaysa yalnız birinin olmasıdır!
Kitle mantıksızdır, mantıklı fikirleri sadece süs niyetine kullanır! Gerçekte esas aldığı şey yalnızca telkindir! Gazeteleri, radyoyu, film sektörünü, belki de birkaç başka kültürel mecrayı da bana devredin, iddia ediyorum, birkaç yıla -dostum Ulrich’in bir defasında dediği gibi- insanları yamyama çeviririm!
Hayat öğrenmekle değil, iyilikle anlaşılır.
Müdür bey, şöyle söyleyeyim, ben devrimciliğe asla tam manasıyla karşı değilimdir! Elbette gerçekten devrim yapılmasına müsaade edilmediği sürece!
Herkesin görüşleri olabilir ama uzun vadede kalıcı olanlar yalnızca bize bir şeyler kazandıranlardır.
Hakikat her zaman orta yoldadır, hep ifrata kaçılan günümüzde bunu herkes unutuyor!
Kültürümüz, kıymetsiz ve ahlaken ebleh kimseler sebebiyle fazlasıyla kirletiliyor.
Bazen, daha ziyade tımarhanelerde olsa da, gerçekten mucizeler yaşanabiliyor
Clarisse ise delinin, kardeşinin boğazına yapışıp yüzünü ısırmasını arzu ediyordu o an. ( )
Ama Clarisse’in içinde yine müdahale etme arzusu peyda olmuştu! O arzu bir şekilde, verilen cevapların patır patır gelişiyle daha da şiddetlenmişti, aniden kendine hakim olamayıp hastanın karşısına çıktı ve Ben Viyanalıyım! dedi.
Akıl hastası, bir astsubay tavrıyla, Sana ne be! Ne istersem onu yaparım, anladın mı?! Ne istersem!! diye çıkıştı
”Acaba yanınızda silah taşıyor musunuz? diye sormasında ayıplanacak bir şey yoktu. Gururunu okşayan sorudan hoşlanan Friedenthal, Sadece dikkat ve tecrübe silahı! diye cevap verdi.
Bütün mesele her tür başkaldırıyı daha filizlenmeye başlamadan yok etmektir.
Silah taşımaya alışkın kimseler silahları olmayınca kendilerini başkalarına göre daha güvensiz hissederler.
Cehennem enteresan değil, korkunçtur.
Sorunuzu cevaplamamayı tercih ederim; bütün bunlardan çok uzaksınız. ”
İnsanı hakikaten özgür kılan ve yine özgürlüğü onun elinden alan, ona hakiki saadeti bahşeden ve onu yok eden şeyler, işte bunlar ilerlemeye tabi değildir ve samimi bir hayat yaşayan her insan bunu yüreğinde dosdoğru bilir, yeter ki yüreğini dinlesin!
Felaket anındaki korku bulaşıcıdır
Bir insana muhtemelen, ancak çektiği ıztırabın aynısını bizzat yaşadıysanız yardım edebilirsiniz.
Beni tanımadığınız halde yardım edebileceğinize nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Zira bana kimsenin kimseye yardım edemeyeceğine inanmam öğretildi!
Bana öyle geliyor ki insan acısını, hatta burada şahit olduğum kadarıyla, benliğindeki derin bir sarsıntıyı bile bir yabancıya çoğunlukla daha rahat açabilir!
Hayat iradeyi güçlendirmek için de zayıflatmak için de eşit fırsatlar sunar; zorluklardan asla kaçmamalı, onlara hakim olmaya çalışmalıdır!
Bilen kişi hiçbir şeyin hakiki olmadığını ve tüm hakikatin ancak kıyametin kopmasında olduğunu bilir.
Suçluları dinleyecek olsak istisnasız hemen hepsinin şerefli birer insan sayılmak isteyeceklerini de ilave edebiliriz.
Tüyler ürperten şeylere günümüzde gösterilen bunca ilgi elbette ki bir zaaftır.
Hiçbir şey ‘öylesine’ yapılmaz; ya maddi ya manevi bir sebebi vardır.
Mecburiyetim olmamasına rağmen ya onunla evlendiğimde aklım başımda değildi yahut yine pek sebebim olmadığı halde onu terk ederken aklım başımda değil.
Zekanın eksikleri ahlaki eksikleri de beraberinde getirir.
Yetenekli kadınlar aynı zamanda sevdikleri erkeklerin amansız birer gözlemcisidirler.
Aslında fiziki arzular olmaksızın aşık olunabilir.
Aşk, şayet gerçekten aşksa, istisnai bir durumdur ve gündelik olaylara örnek teşkil etmez. ”
Agathe, Aşk sahiden yok mu? diye sordu.
Ulrich, Var! dedi. Ama istisnai bir durum. Şunun ayrımını yapmak lazım: Bir tarafta cilde uygulanan tahrikler sınıfından olan cismani bir tecrübe var; o tecrübeyi ahlaki ilaveleri olmaksızın, hatta duygular bile olmadan salt zevk olarak uyandırmak mümkündür. Sonra bir de ruhtaki olağan hareketlenmeler mevcuttur ki cismani yaşantıyla hararetli bir bağlantıları vardır ama her insanda ancak ufak tefek sapmalarla aynı olurlar; aşkın bu temel anlarını ben ruhun hesabına yazmaktansa cismani ve gayriihtiyari olanın hanesine yazmayı tercih ederim. Son kertede bir sevme tecrübesi daha vardır ki aslen ruhanidir, gelgelelim onun diğer iki kısımla alakası olması şart değildir. Tanrıyı sevebiliriz, dünyayı sevebiliriz; hatta belki de yalnızca Tanrıyı veya dünyayı sevebiliriz. Oysa bir insanı sevmek şart değildir. Ama seversek cismani taraf tüm dünyayı kendine doğru çekip alır ve dünya adeta altüst olur.
İnsan hayatta birçok şeyi rıza göstermeksizin kavrar; o yüzdendir ki bir kimseyle, daha maksadını anlamadan en baştan hemfikir olmak, tıpkı baharda suların dört bir yandan vadilere akması kadar masalsı güzellikte bir saçmalıktır!
Bazen kaderimin önünde diz çöküp beni rahat bıraksın diye yalvarasım geliyor.
Esas büyük suçlar, işlemekle değil, işlenmelerine müsaade etmekle meydana gelir!
Bir şeyi güzel bulmak herhalde her şeyden önce onu bulmak demektir.
İnsan bir noktadan sonra ne kadar tiksindirici yaşadığını artık sezemiyor. Ama hayatı bazen sanki ölü numarası yapıp da gözlerini morgda açmak kadar tüyler ürpertici oluyor!
Meleksi sevgi ise ikisinden de azadeydi. Sosyal ve seksüel antipatilerin karşı akımlarından azade bir sevgiydi.
Başka biri için yaşamak istemek, yanı başında ortağıyla beraber yeni bir dükkan açan egoizmin iflasının ta kendisidir!
Başka biri için yaşamak istemek, yanı başında ortağıyla beraber yeni bir dükkan açan egoizmin iflasının ta kendisidir!
Ahlak öyle bir meseledir ki diğer tüm münferit durumlar ona tabidir.
Gizli günahlarını konuşuyorlar, çünkü bundan çok hoşlanıyorlar.
Çocukluğumuzda beraber dans etmeyi öğrendik biz. Ama asla umumun karşısına çıkıp da, avda ateş etmeyeceksin! demeyeceğim. Tanrım, doğru mu, yanlış mı, orasını bilmem, yine de en azından kilisenin öğretilerinden olmadığı kesin. Ama senin hanım arkadaşının evindeki insanlar akıllarına düşmeye görsün, hemen ortalığa dökülüyorlar! Al sana işte bugün ruh dedikleri şey! Ona söylemesi kolay tabii.
Kimsenin ne ciddiye almaya ne üstünden çıkarmaya cüret edemediği bu düzen resmi de ancak şöyle tasvir edilebilir: Bir tarafında tunç gibi ve tabii olan, istisnalara müsamaha göstermeyen ve itirazları dışlamayan, sarhoşluk kadar gevşetici, hakikat kadar ayık gerçek hayatın kanununa duyulan özlemdir; öbür tarafındaysa kişinin kendi gözlerinin böylesi bir kanunu asla görmediği, kendi düşüncelerinin onu asla düşünmeyeceği, o kanunun -şayet bir kuruntudan ibaret değilse- tek bir ferdin mesajı ve zor kullanmasıyla değil ancak herkesin çaba göstermesiyle meydana getirilebileceğine dair bir kanaat hasıl olur.
Manen bir anlamı bulunmayınca birine sarılmak dehşet verici olmalı!
Aslında her şey hiçlik içinde kayboluyordu.
İnsanın yeterince sevmediği birisiyle ortak bir kaderi paylaşması kadar zor bir şey yoktur!
Hakikat görünmez bir unsurun içinde balık gibi yüzer, sudan çıkar çıkmaz da ölüverir
Çok güzel erkek başları çoğunlukla aptal olur; çok derin filozoflar çoğunlukla sığ düşünürlerdir; edebiyatta vasatın az üstündeki yetenekler çağdaşları tarafından büyük addedilir.
Günah ve erdem keçileri vardır; bir de onlara ihtiyaç duyan koyunlar!
Akışkan bir hal alsa da demir yine de demirdir.
İnanıyorum ki bana bir şeyin iyi veya güzel olduğunu geçerli sebeplerle bin kez ispatlayabilirler, umurumda olmaz, ben bir tek ve yalnızca, o şeyin yakınlığı beni yükseltiyor mu alçaltıyor mu, bu işaretler doğrultusunda davra­nırım.
Bize nakledi­len ahlak, bir uçurumun üstüne gerilmiş, boşlukta duran bir ipe çıkarılmamıza benziyor, dedi, ipin bize verdiği tek tavsiye, sım­sıkı tutunmak, o kadar!
Hiçbir şeyin dengede durmadığına, her şeyin birbirinin sır­tından yükselmek istediğine inanıyorum.
Çağımız artık düşünce değil sadece eylem görmek istiyor.
Kadınlar erkekleri sevmese, kadın olmak isterdim!
Mesele yapılan bir hata değildir, o hatadan sonraki adım­dır.
Her kötülükte bir iyilik vardır. Veya en azından çoğu kötülük­te.
Herkes, kendisini iyi insan olarak görür de asla kötü bir şey ya­pabileceğini sanmaz!
Eyleme karakteri­ni veren insandır, tersi olmaz! İyi ile kötüyü birbirinden ayırırız ama bir bütün olduklarını da içten içe biliriz!
Birazcık kıyme­tim olsa işlerim asla bu raddeye gelemezdi!
Görünen o ki aslın­da yalnızca çok fazla iyilik yapmayan kimseler bütün iyiliklerini muhafaza etmeyi beceriyorlar!
Her şeyin öncüsü ahlaki buhrandır, sosyal çöküş de peşinden gelir!
Sizi temin ederim, gelirler yüzde yirmi azaldı, hayatsa yüzde yirmi pahalandı: Alın size yüzde kırk!
iyi bir insan dünyayı asla iyiye döndürmez, dünyada hiçbir etkisi olmaz, kendini dünyadan tecrit eder, o kadar!
“ Bir insana muhtemelen, ancak çektiği ızdırabın aynısını bizzat yaşadıysanız yardım edebilirsiniz.”
“İnsan iyi ele mi yoksa güçlü ele mi daha çok muhtaçtır…
Sağlam birini akıl hastasından ayıran şey sağlamda bütün akıl hastalıklarının, akıl hastasında ise yalnız birinin olmasıdır!
“Hayat öğrenmekle değil, iyilikle anlaşılır; hayata inanmak lazımdır!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir