Ahmet Ümit kitaplarından Ninatta’nın Bileziği kitap alıntıları sizlerle…
Ninatta’nın Bileziği Kitap Alıntıları
Çünkü ben de seni sevdim.
İstemeseydim, yaklaştırmazdım seni yanıma.
İstemeseydim, dokunmazdım sana.
Sen bir heves değilsin benim için.
Sen mutluluksun,
Sen sevinçsin,
Sen kedersin,
Sen acısın,
Sen kıvançsın,
Sen yarasın,
Sen umutsun
Sevmenin hayatı nasıl acıya çevirdiğini bilirim.
Umudunu kesme.
Bir ağaç kurumamışsa,
Bu mevsim değilse öteki mevsim çiçek açar.
Bu mevsim değilse,öteki mevsim meyve verir.
Yeter ki ağaç kurumasın.
Bu mevsim değilse, öteki mevsim meyve verir.
Yeter ki ağaç kurumasın.
Biliyorum,bedenimiz olmasa da ruhlarımız kavuşacak nasılsa.
Ben istediğim hiçbir şeyi bu kadar çok sevmedim
kim olduğunu bilmeden,
ama sana verilen görevi yapacağını adım gibi bilerek.
Seni bekliyordum,
kim olduğunu merak bile etmeden,
ama senden emin olarak.
Seni bekliyordum,
binlerce yıllık özlemimi dindirmen için.
Seni bekliyordum,
yarın kalmış şarkımı tamamlaman için.
Şimdi ölüler ülkesinden esen rüzgâr üşütüyor tenimi.
Şimdi zamanım kalmadı.
Ama biliyorum bekleyişim bitmedi.
Biliyorum, bedenimiz olmasa da ruhlarımız kavuşacak nasılsa.
Kalan kişi unutarak yaşayacaktır.
Özlemek kutsal ise unutmak da kutsaldır. “
Bir insan, bir nehri nasıl severse ki nehir o insanı bilmez, ben seni öyle seviyorum.
Dedim ki:
Ben senden bir şey istemiyorum. Bir çocuk, oyunu nasıl severse ki oyun o çocuğu bilmez, ben seni öyle seviyorum. “
Benim sevgim daha derindi, daha güçlüydü.”
iki ölü bakıyor bize ölüler ülkesinden.
iki ölü var, rüyalarıma giriyorlar.
Oysa bir tek yudum bira koymamıştım ağzıma.
Krallar kılıçlarının gölgesi halkın üzerinden eksilmesin ister.
Krallar şöyle düşünür:
Nasıl olur da tahtta daha çok kalırız.
Nasıl olur da daha çok ülkeyi istila ederiz.
En iyisi, en adili bile böyle düşünür.
Çünkü böyle düşünmezse kral olamaz.
Böyle düşünmek kral olmanın şanındandır.
..
Ve ben inandım onun gülümseyişine
Ben istediğim hiçbir şeyi bu kadar çok sevmedim.
Seni bekliyordum.
Sevmeyi bilirim. Acıyı bilirim.
Sevmenin hayatı nasıl acıya çevirdiğini bilirim..!
kaç kral çıktı tahta,
kaç kral hükmedemez oldu, kaç insan öldü
kaç insan doğdu,
kaç ihanet,
kaç aşk,
kaç bayram,
kaç hasat,
, kaç düğün yaşandı bu topraklarda, bekledim.
Ben senin babanın arkadaşıyım.
Dedi ki:
Ben senin babanın yaşındayım.
Dedi ki:Benim karım var.
Dedi ki:Benim oğlum var.
Dedim ki:Ben senden bir şey istemiyorum.
Dedim ki:Bir insan, bir nehri nasıl severse
ki nehir o insanı bilmez, ben seni öyle seviyorum.
Dedim ki:Ben senden bir şey istemiyorum.
Bir çocuk, oyunu nasıl severse ki oyun o çocuğu bilmez,ben seni öyle seviyorum.
Dedim ki:Bir genç kız, bir çiçeği koparmadan, uzaktan koklayarak nasıl severse, ki çiçek o genç kızı bilmez, ben seni öyle seviyorum.
Dedim ki:Ben senden bir şey istemiyorum, gülümsemeni eksik etme yeter.
Nuvanza yüzüme baktı.
Nuvanza yüzüme bakarken gözleri nemlendi. Nuvanza’nın gözlerinde iki çiy tanesi belirdi.
Nuvanza’nın esmer yanakları iki çiy tanesiyle nemlendi.
Ama Nuvanza, tek söz söylemedi. Ben de söylemedim.
Öylece durduk nehrin kenarında.
Öylece durduk ağaçların altında.
Öylece durduk birbirimizin yakınında.
Öylece durduk, Hattuşa’da bayram vardı.
kaç ihanet, kaç aşk,
kaç bayram, kaç ayin,
Sen mutluluksun,
Sen sevinçsin,
Sen kedersin
Sen acısın,
Sen kıvançsın,
Sen yarasın,
Sen umutsun,
Sen benim değiştiremediğim yazgımsın.
uzun geceler, uzun günler boyunca,
neşeli baharlar,
doygun yazlar,
yorgun sonbaharlar,
kavruk kışlar boyunca,
uzun, çok uzun yıllar boyunca.
Hoşgeldin
ey güzel haberlerin müjdecisi,
ey omuzlarında yılların bilge yorgunluğunu,
gözlerinde bilinmezin heyecanını taşıyan kişi,
Beklemeyi bilirsen mutluluk gelecek.
İnsanlar kötü. Ninatta’nın kara yazgısı eğlencedir onlara.
Bekledim uzun geceler, uzun günler boyunca, neşeli baharlar, doygun yazlar, yorgun sonbaharlar, soğuk kışlar boyunca, uzun, çok uzun yıllar boyunca
ben kaldım bir başıma,
ben kaldım elimden alınan
umudumla.
Ben de isterim gecemi, gündüzümü, yatağımı Ninatta’yla paylaşmak…
Ama yapamam.
Aylardır en güzel günüm bu, çünkü bana gülümsedin.
Aylardır en güzel günüm bu, çünkü benimle konuştun.
Sevmenin hayatı nasıl acıya çevirdiğini bilirim.
Ama hayat daha değerlidir sevdadan.
Hayat daha büyüktür sevdadan.
Hayat daha güzeldir sevdadan,
sakın hayattan vazgeçme.
Beklemeyi bilirsen istediğin gelecek.
Dedi ki:
Yalnız yaşamak iyi.
Nuvanza elini bacaklarımın arasına soktu.
Nuvanza’nın parmaklan ıslandı.
Nuvanza başını geniş elbisemin altına soktu.
Memelerimi buldu, memelerimi öptü, benim hoşuma gitti.
Nuvanza benim giysilerimi çıkardı, hoşuma gitti.
Nuvanza kendi giysilerini çıkardı.
Ve aklım yapma dese de, yüreğim, etim sürükleyip götürecekti beni Nuvanza’nın yatağına.
Bu kutsal açlığı ancak Nuvanza giderebilirdi, ama Nuvanza’nın haberi yoktu bundan.
Boyum uzuyordu, kalçalarım yuvarlaklaşıyordu, memelerim irileşiyordu.
Bedenim ruhumun isteğine uymuş, imkânsız bir aşka büyüyordu.
Benim aşkımı bilmeden, olanları bilemezsin.
Hayat. Tanrıların olaylarla ördüğü bir patikada, yürümekten başka nedir?
O gülümseyiş beni aldı, beni incir ağacından indirdi.
Beni aldı, beni genç kız yaptı.
Beni çocukluğumdan kurtardı, bana kadın olacağımı müjdeledi.
Dizimde takat kalmadı,
Saçlarım kederli bulutlar gibi ağardı,
Derim buruştu, gözlerimin feri söndü,
Ben bekledim.
Şimdi çok yorgunum.
Şimdi ölüler ülkesinden esen rüzgâr üşütüyor tenimi.
Şimdi zamanım kalmadı.
Ama biliyorum bekleyişim bitmedi.
Biliyorum, bedenimiz olmasa da ruhlarımız kavuşacak nasılsa.
Bu mevsim değilse, öteki mevsim meyve verir.
Yeter ki ağaç kurumasın.