İçeriğe geç

Nili-Ortadoğu’da Casuslar Savaşı Kitap Alıntıları – Necmettin Alkan

Necmettin Alkan kitaplarından Nili-Ortadoğu’da Casuslar Savaşı kitap alıntıları sizlerle…

Nili-Ortadoğu’da Casuslar Savaşı Kitap Alıntıları

NİLİ; Aaronsohn kardeşlerin Filistin ve civarındaki bölgedeki lojistik durumla ilgili ve Osmanlı askeri birlikleri hakkında İngilizlere istihbarat toplamak için 1915 İlkbaharında kurulan, 1917 sonbaharında çökertilen Yahudi casusluk teşkilatıdır. Örgütün ismi Tevratta geçen ve Türkçe anlamı İsrail’in ihtişamı aldatmaz olan İbranice Nezah Israel lo yeshaker 1 Samuel 15:29 ayetinin baş harflerinden mülhemdir.
Tarihi kökleri 1790’lara kadar giden Osmanlı-Alman askeri ilişkilerindeki istikrarlı gelişmelerdir. 1835’te başlayan özellikle 1882’de artarak sonra Alman subaylarının Osmanlı ordusunu reform etme girişimleri Osmanlı/Türk-Prusya/Alman askeri işbirliğini pekiştirdi. Böylelikle Osmanlı ordusu Prusya geleneği ile yeniden şekillenirken ordu Alman silahları ile donatılır. Osmanlı ordusundaki teknik ve silahta Prusya-Alman etkisi Türk-Alman askeri ittifakını kolaylaştırır.
Yahudi göçünün tarihi seyri neden-sonuç ilişkisi bağlamında Antisemitizm ve Siyonizm doğrudan bağlantılıdır
Antisemitizm Siyonizmi her ikisi de birlikte Filistin’e Yahudi göçüne zemin hazırlamıştır.
Savaşlar yalnızca cephelerde ordular arasında gerçekleşmez. Savaşın tarafları cephe alanında düzenli ordusu ve askerleriyle mücadele verirken cephe gerisinde aynı taraflar arasında gizli, girift ve gayr-i nizami bir mücadele yaşanır ki çok heyecanlıdır. Sivil, bürokratik, basın ve askerin alanlardaki aktörler günlük hayatın akışı içerisinde farkedilmeyen yeraltı yapılanmasından oluşan örgütlerle yapılan istihbarat ve casusluk faaliyetleri sıcak savaşın nihai sonucunda çoğu kez etkilidir. Çünkü iyi bir istihbarat bilgisi sonrası düşman hakkındaki mahrem bilgilerle sahaya sürülen askerlerin işi kolaylaşır. Düşmanın zayıf ve güçlü yönlerinin bilinmesinden dolayı harekat çoğu kez bu yollarla elde edilen istihbarat bilgiler üzerinden yürütülür. Burada ifadesini bulan çok aktörlü ve faktörlü gelişmelerin somut örneği Suriye ve Filistin cephesinde Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında yaşanmıştır. s. 11-12
Fakat bilinen bir şey var ki o da bu çekirge istilası Yahudi casusluk örgütü Nili’nin kurulmasına ve bölgedeki faaliyetlerini rahatça yapabilmesine fazlası ile katkı sağlamıştır. Dolayısıyla da aynı istila, neticesinde bu Osmanlı coğrafyasının haritalarının yeniden çizilmesine ve bugünkü Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesine; sonuçları itibarıyla da bugün bölgede halen süregelen birçok etnik, siyasi ve dini sorunun ve çatışmanın da patlak vermesine zemin hazırladığı da söylenebilir.
Sarah’ın istihbarat toplamasındaki bir başka araç tarım istasyonunda iki haftada biri düzenlediği ve Roma saraylarında yapılanları andırır ahlaksız partilerdi. Bunlara katılan misafirler arasında Türk Sahil güvenliğine mensup subaylar da bulunmaktaydı. Buradaki eğlence ortamında sarhoş olan subayların, açığa vurdu bilgiler de elde edilmekteydi.
Hükümet 14 Mayıs 1915 tarihinde toplanarak doğuda ve kuzeyde belli yerleşim birimlerindeki Ermenilerin savaşın sonuna kadar ülkenin en güneyinde, Suriye’de zorunlu iskana tabi tutulmalarına karar verir. Neticesinde gerekli tedbirler alınarak bu karar uygulanmış ve Ermenilerin ekserisi Suriye’ye nakledilmiştir. Bunların büyük bir kısmının Suriye’ye sağ salim ulaştıklarına dair bilgiler, bölgedeki Konsolosların raporlarında görülebilir.
Siyonizmin nihai anlamda başarılı olabilmesi için Filistin’de yaşayan belirli oranda bir Yahudi nüfusunun mevcudiyeti gerekliydi. Zira dayanacağı insan olmadan devletin kurulmasının çok da fazla bir anlamı olamazdı. Bunun için Filistin dışında yaşayan Yahudilerin buraya göç etmesi gerekiyordu. Fakat ilginçtir bu anlamda Filistin’e göçü ilk başlatanlar Yahudiler değil, Almanya’nın Wüttenberg bölgesinden Templer diye adlandırılan Protestan bir tarikat mensuplarıydı.
Sultan Hamid ile Herzl görüşmesi ile alakalı olarak Türkiye’de halk arasında ve belirli çevrelerde genel bir kabul olarak anlatıla geldiği gibi Sultan bu görüşmede Herzl’i öyle iddia edildiği gibi terslememiş ve azarlamamıştır. Aksine uzun süre bu görüşmede Duyun -u Umumiye ve Filistin’e göç meselesi karşılıklı olarak konuşulmuştur. Sultan II. Abdülhamid Osmanlı Devleti’nin dış borçlarının ödenmesi noktasında Herzl’ın fikirlerini almış ve sonuna kadar onu dinlemiştir. Kabulde herhangi bir anormal durum vuku bulmamıştır. İkili arasındaki irtibat bundan sonrasını da mektuplaşmalar yoluyla devam etmiştir. Mektuplardaki genel üslup da aynı şekilde karşılıklı nezaket ve memuriyet üzere idi.
Genel olarak Doğu Avrupa ülkelerinden Özellikle de Rusya, Romanya ve Polonya Yahudileri Filistin’e göçe alaka göstermişlerdir. Bunların göçü tercih etmesindeki en önemli neden ise Doğu Avrupa’da artan ve eyleme geçen sistematik Yahudi karşıtlığı ve baskılarıdır.
Yine aynı şekilde unutmamalıydık ki Türkler 600 yıl önce İspanya Enginizisyonu’ndan ve buna benzer zulümlerden kaçan Yahudilere kapılarını sonuna kadar açmışlardı.
Aaron, bir Siyonist olarak Yahudi devletinin kurulmasını kendisinin birinci görevi olarak hissettiğini belirtiyor. Daha önemlisi, bunun ancak İngiltere galip gelirse mümkün olabileceğini de ekliyor.
Nili, Aaronsohn kardeşlerin Filistin ve çevresindeki Osmanlı askeri birlikleri ve bölgenin lojistik durumu hakkında İngilizlere verilmek üzere istihbarat toplamak için 1915 yılı ilkbaharında kurdukları ve 1917 sonbaharında çökertilen Yahudi casusluk teşkilatıdır.
Nili’yi teşkil eden örgütün çekirdek üyelerinin o günkü Filistin’de bulunan Yahudi yerleşim yerlerinden Zikron Ya’akov ağırlıklı üç dört köydeki gençlerden oluşmasıdır. Bu köylerin ortak özelliği ise Baron de Rothschild’in maddi ve mali olarak desteklediği yerler olmasıdır.
İlginçtir ki Filistin’e göçü ilk başlatanlar Yahudiler değil, Almanya’nın Wüttenberg bölgesinden Templer diye adlandırılan Protestan bir tarikat mensuplarıydı. Bu topluluk 1869 yılında Hayfa’ya yerleşen ilk topluluktur.
Yahudiler bugün hükümet teşkil edecek değiller ya! Bu bir mukaddimedir.
Gaye-i emeldir. Şimdiden işe başlayıp birçok sene hatta bin sene sonra maksatlarına muvaffak olabilirler. Ve zannederim ki olacaklar da.
Sultan II. Abdülhamid
Eğer Sultan’ın bir askeri senin kafana bir pislik atmak isterse, senin görevin ona müteşekkir olarak elini öpmektir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Caddede rahat rahat yürüyen bir Türk askeri yaşlı bir tüccarın sepetinden bir meyve almış ve para ödemeden gitmişti. Yaşlı adam bunu protestoya cesaret ettiğinde, asker şimşek gibi geri dönmüş ve merhametsizce adama vurmaya başlamıştı.
Aaron, bir Siyonist olarak Yahudi devletinin kurulmasını kendisinin birinci görevi olarak hissettiğini belirtiyor. Daha önemlisi, bunun ancak İngiltere galip gelirse mümkün olabileceğini de ekliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir