Ferit Edgü kitaplarından Nijinski Öyküleri kitap alıntıları sizlerle…
Nijinski Öyküleri Kitap Alıntıları
“En uzak yer varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer, senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir.”
En uzak yer varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer, senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir.
En uzak yer varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir
En uzak yer varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer; senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir.
Kitaplar benim sadık dostlarım.
Acı çekmekten korkmuyorum. Tanrı benim yanımda.
Sendeki uykuyu seviyorum.
Onu uyumak sevmek seni istemek istiyorum.
Onu uyumak sevmek seni istemek istiyorum.
Hayatı seviyorum. Ne yazık ki hayat beni sevmiyor.
Ben geçmiş yüz yılları sevmem, çünkü ben içinde hayat olan bir canlıyım.
Bu kitabı bitirdiğimde artık eskisi gibi yaşamak istemiyorum, yaşamayacağım.
” artık Tanrı’dan da insanlardan da bir şey istemez olmuştu. ”
Reklamı sevmiyorum, çünkü tümü yalan söylüyor.
Zerdüşt der ki, İnsanoğlunun düşünceleri yüksek dağların doruklarında oluşur.
Bunu ben söyledim. Nietzsche değil.
Bunu ben söyledim. Nietzsche değil.
Herkes demek hiç kimse demektir.
Kitaplar benim sadık dostlarım.
Bir kediyim ben.
Ben avlanmayı sevmem. Ben avcıları sevmem. Ben hayvanları severim. Hayvanların kimseye zararı yoktur. İnsanların herkese zararı vardır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
En uzak yer, derdi anacığım varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer, derdi zavallı anacığım, senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir.
Beni tımarhaneye kapatacaklar. Bilmemnemde değil. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Ölümü istiyorum. Ölmek istiyorum. Tanrı izin verse, bir kurşun sıkacağım kafama. Her şeye hazırım. Çoktan. Her şeye. Tanrı’ya.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hayatı seviyorum. Ne yazık ki hayat beni sevmiyor.
Kötülük istemiyorum, aşk istiyorum ben.
Hayvanların kimseye zararı yoktur. İnsanların herkese zararı vardır.
Yaşamda doğrular yoktur. Bu, her şey yanlış anlamına gelmez.
Sizler sanırsınız ki, böyle yaşamamış gibi yaşamak, bir köşede sessiz sedasız günleri geçirmek yaşamak değildir.
Zavallı budalalar
Zavallı budalalar
Görüş alanın içine zaman girmeye başladığında, baktığın her şeyi derinlemesine görürsün.
En uzak yer, derdi anacığım varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer, derdi zavallı anacığım, senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir. Kök salmak istiyorsan, ayağının altındaki taşa, bastığın toprağa, yüzdüğün denize, gezindiğin ormana bak. Ama, derdi anacağım, senin yazgın kök salmak değil, ordan oraya savrulmak,
sencileyin insanlarla karşılaşmak, onlarla birlikte olmak ya da ölmek
sencileyin insanlarla karşılaşmak, onlarla birlikte olmak ya da ölmek
Bir bale düşledim. Bu balede, zekayı ve aklı et insanların tüm yaşamını sergileyeceğim.
Ben geçmiş yüzyılları sevmem, çünkü ben içinde hayat olan bir canlıyım.
Yokeden ve yücelten; karartan ve ışıldayan; susan ve gürüldeyen insanoğlu yaşamının yoğun karanlık noktasında parıldayan ve susarken konuşan, haykıran bir dans.
Ben gerçek olmayan
hiçbir şey yazmam.
hiçbir şey yazmam.
Zaten, ben onlarla aynı dili de konuşmuyorum.
Zaten, onlar da, kendi aralarında aynı dili konuşmuyor,
Böylece, (garip aile!) bir arada yaşayıp gidiyoruz işte.
Zaten, onlar da, kendi aralarında aynı dili konuşmuyor,
Böylece, (garip aile!) bir arada yaşayıp gidiyoruz işte.
Kitaplar benim sadık dostlarım.
Doğmuşum. Öleceğim.
Arada geçen zaman, benim yaşamım.
Bilinçli-bilinçsiz yaşayageldiğim, yaşayagideceğim.
Arada geçen zaman, benim yaşamım.
Bilinçli-bilinçsiz yaşayageldiğim, yaşayagideceğim.
Hakkımı helal etmek mi, asla! Hakkımı helal etmiyorum, ne bu dünyada, ne öbür dünyada.
Kendimi öldürmem. Öldürmedim. Beni onlar öldürdüler. Doğru olan bu. Gerçek olan bu. İşin aslı bu. Onlar-beni- öldürmek- istediler- beni- onlar- intihar- etmek-istediler.
Ben kendim değil.
Ben kendim değil.
Ben kendimi öldürmem. Ben kimseyi öldürmem. Düşlerimde öldürmüşümdür.
Olabilir. Herkes gibi.
Olabilir. Herkes gibi.
Gece yatarken Tanrı’ya yakarıyorum. Ya beni bir kez daha öldür, ya da .
Dağ başında insanlar ölüyor. Otlakta insanlar ölüyor. Mezrada insanlar ölüyor. Mezarlıkta insanlar ölüyor. Geçitte insanlar ölüyor. İnsanlar insanlar televizyonda gülüp oynuyorlar, tıksırıncaya dek yemek yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar, hepsi bir arada, arka arkaya ve bir arada.
Kök salmak istiyorsan, ayağının altındaki taşa, bastığın toprağa, yüzdüğün denize, gezindiğin ormana bak. Ama, derdi anacağım, senin yazgın kök salmak değil, ordan oraya savrulmak,
En uzak yer, derdi anacığım varamadığın, varamayacağın yer değildir. En uzak yer, derdi zavallı anacığım, senin ardında bıraktığın, bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir.
Ayaklı uyaklı konuşmayı seviyorum, çünkü ben kendim bir şiirim.
Hayatı seviyorum. Ne yazık ki hayat beni sevmiyor.
Bugün Salı. Belki de Pazartesi. Yoksa Çarşamba
mı?
mı?
Ben hayvanları severim. Hayvanların kimseye zararı yoktur. İnsanların herkese zararı vardır.
Acı çekmekten korkmuyorum. Tanrı benim yanımda.Acı çekmek nedir bilirim.
Sana söylemek istiyorum; çok akıllısın hem de çok
aptal.
aptal.
İnsanlar kupkuru, çünkü içlerinde hayat yok.
Hayatı seviyorum. Ne ya zık ki hayat beni sevmiyor.
+Bari ölmeden çocuklara yiyecek verseydiniz.
-Niçin?
+Hiç değilse tok ölselerdi.
-Burda söz konusu olan vicdan değil..
-Niçin?
+Hiç değilse tok ölselerdi.
-Burda söz konusu olan vicdan değil..
Kitaplar benim sâdık dostlarım. Dillerini bilmesem de..
Ya gerçekleri yaz
Ya gerçekleri düşle!
Ya gerçekleri düşle!
Bu dağlarda da insanlar yaşarmış. Görmedim, ama inanırım. O insanları görmek isterim. Ama göstermiyorlar kendilerini. Korkuyorlar. Herkesten. Ben onlardan korkmam. Onlar benim kardeşim. Dillerini bilmesem de. Onlarla anlaşırım. Ben benim gibi olan herkesle anlaşırım..
Ben hayvanları severim. Hayvanların kimseye zararı yoktur. İnsanların herkese zararı vardır..
Kendimi öldürmek istediğim doğru değil. Ben hayatı severim. İnsanları severim. Dağları severim. Yağar kar, karı severim. Ben kendimi öldürmem. Ben kimseyi öldürmem. Düşlerimde öldürmüşümdür..
Dağ başında insanlar ölüyor. Otlakta insanlar ölüyor. Mezrada insanlar ölüyor. Mezarlıkta insanlar ölüyor. Geçitte insanlar ölüyor.
İnsanlar İnsanlar televizyonda gülüp oynuyorlar, tıksırıncaya dek yemek yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar, hepsi bir arada, arka arkaya ve bir arada..
İnsanlar İnsanlar televizyonda gülüp oynuyorlar, tıksırıncaya dek yemek yiyorlar, içiyorlar, eğleniyorlar, hepsi bir arada, arka arkaya ve bir arada..
Görüş alanın içine zaman girmeye başladığında, baktığın her şeyi derinlemesine görürsün..
Zerdüşt der ki, insanoğlunun düşünceleri yüksek dağların doruklarında oluşur .
Benim hayatım yok. Bana hayat vermek istediler. Ben onların hayatını geri çevirdim..
Yaşadığımı yazacağım. Yaşamak istiyorum. Ben ölümün içindeki insanım. Ölümün içinde yaşayan insan. Ölü insan. Yaşayan insan. Konuşan ve yazan insan. Ölümde..
İnsanlar, tüm bir halk acı çekiyorsa, bir insanı sevmek işe yaramaz, derler.
Ben de şunu diyeceğim: Bir insanın tüm insanlık adına acı çekmesinin bir yararı yoktur..
Ben de şunu diyeceğim: Bir insanın tüm insanlık adına acı çekmesinin bir yararı yoktur..
Hayatı seviyorum. Ne yazık ki hayat beni sevmiyor..
Kötülük istemiyorum, aşk istiyorum ben. Beni kötü biri sanıyorlar. Kötü değilim ben. Gerçeği yazıyorum ben. Yalandan hoşlanmıyorum ben..
Ben geçmiş yüzyılları sevmem çünkü ben içinde hayat olan bir canlıyım..
Kuru insanları sevmem ben..
Hayatı seviyorum. Ne yazık ki hayat beni sevmiyor.
Ona bir gün kitapların ruhu olduğunu söyledim. Kendi aralarında konuştuklarını söyledim. ( )
Kitaplar benim sadık dostlarım. Dillerini bilmesem de.
Kitaplar benim sadık dostlarım. Dillerini bilmesem de.
böyle konuşmayı kim öğretti sana? Hadi defol, ailen nerdeyse oraya git. Bir daha da aramıza katılmaya kalkışma.
Kitaplar benim sadık dostlarım.
Beş paralık onurunuz yok. Son soluğunuzu verirken bile alçalmaktan utanmıyorsunuz.
Zavallı budalalar, yeraltı yaşamından, gölge ordusundan ve sizler gibi hödüklere, ezbercilere karşı duyduğum nefretten nasıl da habersizsiniz!
Sizler sanırsınız ki, böyle yaşamamış gibi yaşamak, bir köşede sessiz sedasız günleri geçirmek yaşamak değildir.
Bugün Salı. Belki de Pazartesi. Yoksa Çarşamba mı?
Bu dünyada işinin çok güç olduğunu anlaması için üç ay yetti.
Hokkabazların, üçkağıtçıların, dalgacıların, dalaverecilerin, sahtecilerin, yutturmacılann, sağ gösterip sol, sol gösterip sağ vuranların sayıları milyonlara ulaşıyordu.