İçeriğe geç

Nereye Gidiyoruz Baba? Kitap Alıntıları – Jean-Louis Fournier

Jean-Louis Fournier kitaplarından Nereye Gidiyoruz Baba? kitap alıntıları sizlerle…

Nereye Gidiyoruz Baba? Kitap Alıntıları

Engelli bir çocuğun ölümü genelde fark edilmez. Yükün ortadan kalktığı söylenir
Cennette de engelliler var mı?
Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun ölümü kadar üzücüdür. Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Engelli çocuklar, dedikleri gibi, Tanrı’nın cezasıysa, Meryem Ana’nın mucizeyle uğraşacağını hiç sanmam. Yukarıda verilen bu karara kesinlikle karışmayacaktır.
Dünyada her saniyede bir, bir kadın bir çocuk doğurur. Bu kadını hemen bulmak ve durmasını söylemek gerekir.
Çocuk yapmak risk almaktır Her seferinde kazanılmaz. Yine de insan çocuk yapmaya devam eder.
Çok iyi bir baba olamadım. Çoğu kez size katlanamıyordum, sizi sevmek zordu. Size peygamber sabrı göstermek gerekiyordu, ben de peygamber değilim. 🙂
Anormal kelimesini de sevmiyorum, özellikle de bir ço­cuğa yakıştırıldığında. Peki normal ne demek? Olması gerektiği gibi, insanın olma­sı gerektiği gibi, yani ortalama. Ortalamaya dahil olanları pek sevmiyorum, ortalamanın dışında olanları, üzerinde olanları ve elbette, altında olanları tercih ediyorum, sonuçta herkes gibi değiller. Diğerleri gibi değil ifadesini tercih ediyorum. Çünkü diğerlerini her zaman sevmiyorum.
“Engelli bir çocuk kimseyi güldüremeyecek, asla ona gülerek bakan yüzler göremeyecek ya da birkaç aptalın alaylı gülüşlerine muhatap kalacak.”
“Öyle görünüyor ki talihsizlikler beklenmeyenlerin başına geliyor. O zaman, başına gelmemesi içim beklemek lazım.”
“Tanrı’nın yaptığı her şey mükemmeldir.”
“Anormal bir çocuk sahibi olmaktan korkmamış olanlar el kaldırsın. Kimse elini kaldırmadı. Benim dünyam iki kez karardı.”
“Ben arttık kim olduğumu pek bilmiyorum , hayatta nerede olduğumu pek bilmiyorum. Hep otuz yaşımda olduğumu zannediyorum ve her şeyle alay ediyorum. Kocaman bir oyunun içine demirlenmişim gibi geliyor , ciddi değilim , hiçbir şeyi ciddiye almıyorum . Aptalca şeyler yapmaya ve yazmaya devam ediyorum . Yolum çıkmaz sokakta bitiyor , hayatım çıkmaz sokakta son buluyor.”
“Tamamen ölmek istemiyordum, ardımda iz bırakmak istedim, beni takip edebilmeleri için mi? Bazen iz bıraktığım hissine kapılıyorum, ama çamurlu ayakkabılarla cilalı bir parkenin üzerinde yürüyerek bırakılan ve küfrettiren izlerden.”
“Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir. Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.”
“Öyle görünüyor ki talihsizlikler beklemeyenlerin başına geliyor. O zaman, başına gelmemesi için beklemek lazım ”
Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek
gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun
ölümü kadar üzücüdür.
Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir
gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.
Cennette de engelliler var mı? Belki de diğerleri gibi olmuş olacaksınız?
Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun ölümü kadar üzücüdür.

Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.

Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.

Ne görüyorlar acaba rüyalarında?
Diğerleri gibi rüya görüyorlar mı?
Bir çocuk çikolatalı krema yerken üzerini batırdığında herkes güler; ama bu engelli bir çocuksa, gülünmez.
Öyle görünüyor ki talihsizlikler beklemeyenlerin başına geliyor. O zaman, başına gelmemesi için beklemek lazım
İnsan, yeni doğmuş bir bebeğe baktığında hayran kalır. Ne kadar da mükemmeldir. Ellerine bakılır, minimini parmakları sayılır, her elinde beş tane olduğu farkedilir, aynı şey ayaklar için de geçerlidir, donup kalır insan, dört değil, altı değil, hayır, tam tamına beş tane. Her seferinde bir mucize sanki. İçinden söz etmiyorum bile, orası daha da karmaşık.

Çocuk yapmak, risk almaktır Her seferinde kazanılmaz. Yine de insan çocuk yapmaya devam eder.

Anormal kelimesini de sevmiyorum, özellikle de bir çocuğa yakıştırıldığında.”
“Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun ölümü kadar üzücüdür. Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir. Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.”
“Bir çocuk çikolatalı krema yerken üzerini batırdığında herkes güler; ama bu engelli bir çocuksa, gülünmez. Engelli bir çocuk kimseyi güldüremeyecek, asla ona gülerek bakan yüzler göremeyecek ya da birkaç aptalın alaylı gülüşlerine muhatap kalacak.”
‘onu yedirmek için peygamber sabrı gerekiyordu, çoğunlukla da peygamberin üzerine kusuyordu.’
“Noel, diğerleri gibi bir gündü.
Kutsal çocuk henüz doğmamıştı.”
“Başarılı olduğumuz tek şey, seçtiğimiz isimlerinizdi.”
“Çocuk yapmak, risk almaktır…
Her seferinde kazanılmaz. Yinede insan çocuk yapmaya devam eder.”
“Onlarda bıkkınlık yok, alışkanlıklar yok, sıkılmak yok. Hiçbir şeyin modası geçmiyor, her şey yeni.”
Bir gün onu kaybettik.
Geceyi ölü yaprakların altına bakarak geçirdim.
Sonbahardı.
Rüyaydı
Bir an ayakkabılarının uçlarına küçük aynalar yerleştirmeyi hayal ettim, gökyüzünü yansıtacak dikiz aynaları. Omurgalarındaki eğrilik arttı, yakında nefes alma sıkıntılarına yol açacak. Omurgasını düzeltmek için riskli bir ameliyat geçirmesi gerekiyor. Risk aldık, tamamen doğruldu. Üç gün sonra ölüverdi. Sonuç olarak, gökyüzünü görmesini sağlayacak olan ameliyat, başarılı oldu.
Mathieu’nun fazla bir eğlencesi yok. Televizyon izlemez, zihinsel engelli olmak için ona ihtiyacı olmadı.
“Anormal bir çocuğun pek de eğlenceli bir hayatı yoktur. Her şey en başından kötü başlar.”
“Çocuk yapmak, risk almaktır… Her seferinde kazanılmaz. Yine de insan çocuk yapmaya devam eder.”
Hiç mutlu olmamış,dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Tamamen ölmek istemiyordum, ardımda iz bırakmak istedim, beni takip edebilmeleri için mi? Bazen iz bıraktığım hissine kapılıyorum, ama çamurlu ayakkabılarla cilalı bir parkenin üzerinde yürüyerek bırakılan ve küfrettiren izlerden.
Anormal kelimesini de sevmiyorum, özellikle de bir çocuğa yakıştırıldığında.
Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Dünyada her saniyede bir, bir kadın bir çocuk doğurur
Bu kadını hemen bulmak ve durmasını söylemek gerekir, diye ekledi mizahçı.
Anormal bir çocuk sahibi olmaktan hiç korkmamış olanlar el kaldırsın.
Kimse elini kaldırmadı.
Herkes bunu düşünür, tıpkı depremi, dünyanın sonunu, sadece bir kez olacak bir şeyi düşünmek gibi.
Diğerleri gibi olmamak, bu illa ki diğerlerinden daha az iyi olmak demek değil, diğerlerinden farklı olmak demek.
Televizyon için hakkında belgesel hazırladığım ressam Edouard Pignon’un bir anekdotunu hatırlıyorum. Zeytin ağaçlarının gövdelerini resmederken bir çocuk geçiyormuş; tablosuna baktıktan sonra, ona: Bu yaptığın hiçbir şeye benzemiyor, demiş. Pohpohlanan Pignon: Bana en güzel iltifatı yaptın, başka hiçbir şeye benzemeyen bir şey yapmaktan daha zor bir şey yoktur.
Mathieu’nün fazla bir eğlencesi yok. Televizyon izlemez, zihinsel engelli olmak için ona ihtiyacı olmadı
Benimle gurur duymalarını isterdim. Arkadaşlarına: Benim babam seninkinden daha iyi demelerini.
Eğer çocukların babalarından gurur duymaya ihtiyaçları varsa, belki de babaların da, kendilerini rahatlatmak için, çocuk­larının hayranlıklarına ihtiyaçları var.
Anormal bir çocuk sahibi olmaktan hiç korkmamış olanlar el kaldırsın.
Kimse elini kaldırmadı.
Herkes bunu düşünür, tıpkı depremi, dünyanın sonunu, sadece bir kez olacak bir şeyi düşünmek gibi.
Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun ölümü kadar üzücüdür. Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir. Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.
Bir çocuk çikolatalı krema yerken üzerini batırdığında herkes güler; ama engelli bir çocuksa gülünmez. Engelli bir çocuk kimseyi güldüremeyecek, asla ona gülerek bakan yüzler göremeyecek ya da birkaç aptalın alaylı gülüşlerine maruz kalacak
Bir çocuk çikolatalı krema yerken üzerini batırdığında herkes güler; ama engelli bir çocuksa gülünmez. Engelli bir çocuk kimseyi güldüremeyecek, asla ona gülerek bakan yüzler göremeyecek ya da birkaç aptalın alaylı gülüşlerine maruz kalacak.
Nasıl ki bir felaketten bahsedildiğinde üzüntü insanların yüzünlerine yansır, engelli çocuklardan bahsedildiğinde de insanların yüzlerin de aynı ifade belirir.
Ben artık kim olduğumu pek bilmiyorum, hayatta nerede olduğumu bilmiyorum, yaşımı bilmiyorum. Hep otuz yaşında olduğumu zannediyorum ve her şeyle alay ediyorum. Kocaman bir oyunun içine demirlenmişim gibi geliyor, ciddi değilim, hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. Aptalca şeyler yapmaya ve yazmaya devam ediyorum. Yolum çıkmaz sokakta bitiyor, hayatım çıkmaz sokakta son buluyor.
nereye gidiyoruz baba diye sormuyor artık. Belki de bulunduğu yerden memnundur.
Ya da artık hiçbir yere gitmek istemiyordur.
Bir çocuğa verilebilecek en güzel hediye, merakını gidermektir
Öyle görünüyor ki talihsizlikler beklemeyenlerin başına geliyor. O zaman, başına gelmemesi için beklemek lazım
Bir çocuk çikolatalı krema yerken üzerini batırdığında herkes güler; ama bu engelli bir çocuksa, gülünmez.
Bir bebeğin çirkin olmaya hakkı yoktur, zaten bunu söylemeye kimsenin hakkı yoktur.
Engelli bir çocuğun ölümünün insanı daha az üzdüğünü düşünmemek gerek. Böyle bir çocuğun ölümü, normal bir çocuğun ölümü kadar üzücüdür.
Bazı anneler, çocuklarının beşikleri önünde: Hiç büyümese, hep böyle kalsa derler.
Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
“… hayatımın en önemli anlarını oluşturan şeyleri asla bilemeyecek olmanızı düşünmek beni üzüyor.”
Bir bebeğin çirkin olmaya hakkı yoktur, zaten bunu söylemeye kimsenin hakkı yoktur.
Ben küçükken dikkat çekmek için ilginç şeyler yapardım. Altı yaşındayken pazar kurulduğu günler balıkçının tezgahından bir ringa balığı çalardım ve en sevdiğim oyunu oynar , kızların peşinden gidip balığımı çıplak bacaklarına sürerdim.
Ne zaman bir mağazaya kıyafet bakmak için girsem, bana: Bu çok beğeniliyor, on tane kadar sattım dün . Demeleri datın almamam için yeterli oluyordu.Diğerlerine benzemek istemiyordum.
Bir çocuğa verilebilecek en güzel hediye, merakını gidermektir, güzel şeyleri tattırmaktır.
Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor.
Bir çocuk çikolatalı krema yerken üzerini batırdığında herkes güler; ama bu engelli bir çocuksa, gülünmez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir