İçeriğe geç

Neredeyse Bir Balina Kitap Alıntıları – Steve Jones

Steve Jones kitaplarından Neredeyse Bir Balina kitap alıntıları sizlerle…

Neredeyse Bir Balina Kitap Alıntıları

Modern biyologlar için, türler, komşularından cinsel bariyerlerle ayrılmış olan ve genler üzerine kurulu olan cumhuriyetlerdir.
Darwinizm ortaya çıktığı dönemden bu yana, kimilerin kendi katı gerçekliklerinin bir dayanağı olarak kullanılmış ve bu nedenle saygınlığı yara almıştır. O, politik amaçlar için kötü kullanılmış ilk bilim değildi (muhtemelen son da olmayacak).
Bizler tek bir ağacın dallarıyız ve primatlar, domuzlar ve diğerleriyle ortak bir atadan geliriz. Biyoloji bize evrim geçirdiğimizi söyler, ama bizi insan yapanın ne olduğu konusu ayrı bir öyküdür.
Kitap, evrim düşüncesini ya da yaşamın bir tarihi değildir; ne Darwin’in biyografisidir ne de hayvanların ve bitkilerin. Fakat çalışmam, okuyucularımı evrim teorisinin doğruluğuna ikna edeceğine inandığım bir tartışmadır.
İnsan yalnızca kendi iyiliği için seçerken, doğa ise yalnızca en uygun olanı seçme eğilimindedir.
Sanayinin gelişmesi ve toplumsal yaşayışın buna uyum göstermesi anlamında, endüstriyel devrim biyolojinin temel ilkesinin (doğal seçilim) sınandığı büyük bir deney olmuştur diyebiliriz.
Bu yöntem evrim olgusunun da kilit öğesidir, tasarımcı olmadan yapılan tasarım: yararlı değişimlerin korunması ve zararlı olanların reddedilmesi. Diğer anlatımla, doğal seçilim.
Bütün bitkiler ve hayvanlar, genlerini gelecek kuşaklara aktarabilmek amacıyla düşmanlarından kaçınmak, yaşayacak bir yer ve yeterli besin bulmak durumundadır. Ancak tüm bu mücadeleleri kazanmak, en büyük mücadeleye başlamak için bir hazırlık gibidir: seks için savaş.
ancak denge, kalıcı bir barış anlamına gelmez. Yaşam, sakin bir ormandaki gibi uyum içinde görünebilir, fakat yaşanan, sıklıkla, kaosun ertelenmesinden başka bir şey değildir.
Herhangi bir tür -ya da ülke- uyum gösterme yeteneği göstermekte başarısız olduğunda ise, yok olanların mezarlığında yerini alması kaçınılmazdır.
Bulunmamış çok fazla sayıda tür olduğu düşünülmektedir -denizlerin derinliklerinde, yağmur ormanlarında ve hatta kentlerin banliyölerindeki topraklarda- ve dünya yüz milyon farklı bitki ve hayvan çeşidi barındırıyor olabilir.
Bu türlerde (sığır, koyun, keçi) Oedipal etki güçlüdür. ( ) Erkek yavrunun, annesine benzeyen bir dişiyi cinsel eş olarak görmesi soyun sürekliliğini sağlar -bu durum, herhangi bir varyeteden tür olmaya doğru sınıf atlamanın da öncelikli gerekliliğidir.
Evcilleştirmeden, evrimin bu küçük dereciğinden, evrimin büyük ırmağının yatağına ilişkin çok şey öğrenilebilir. Evcilleştirme kanıtlamıştır ki, türler taşlaşmış bir durağanlık göstermez, tersine sürekli bir hareket ve değişim içindedir.
Gerçek bağnazlık, modern zamanların gelmesini bekliyormuş.
Evrim teorisi biyolojinin dilbilgisi gibidir.
De Chardin, noösphere* adını verdiği bir gaz kılıfı ile biyolojiyi Noel’in ruhuna bağlamayı ummuştu: Yaşam insanda doruğuna ulaşmıştır, tıpkı enerjinin yaşam olarak doruğa ulaşması gibi Harika bir fenomen olan insan, daha başlangıçta tasarlanmıştı.

*Noosfer: Yunancadaki nous (zeka) ile sphaira (küre) kelimelerini birleştirilerek türetilen ve dünyanın çevresini sararak insan düşüncesini (veya bilincini) oluşturan bir tabaka olduğunu ileri süren terim.

Evrim, içine giren her şeyi birleştiren ve zamanın müziğiyle yapılan bir dans gibidir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir dereciğe yeterli zaman verilirse koca bir vadiyi oyabilir, ya da sığ bir deniz kururken binlerce mil karelik düzlükler ortaya çıkabilir. Canlı yaşam da aynı biçimde gelişmiş olamaz mı?
günlerin sayısı azalmış, süresi uzamıştır. ay, komşusu dünya’nın enerjisini tükettiğinden, yerkürenin dönme hızı tarih boyunca yavaşlamıştır. mercanların, 400 milyon yıl öncesine ait günlük ve yıllık kabarmaları ile belirlenen büyüme halkaları, bu tarihlerde bir yılın 400 günden oluştuğunu gösteriyor.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
bugün, güneş sistemini ya da kalbin yapısını model alan politik veya toplumsal model önerilerine kahkahayla gülüneceği açıktır. (…) Darwin, teorisinin bilimsel gelişme tarihindeki öneminin farkındaydı ama tezlerinin, toplumsal ilişkileri açıklamak amacıyla kaba bir biçimde kullanılmasına karşıydı.
bugün biyolojinin dikkati, giderek artan biçimde başka bir çatışmaya yoğunlaşmaktadır: derinin altında süren, genlerin kendi arasındaki savaşa. anlaşıldığına göre, DNA’nın gündemi, taşıyıcısının çıkarlarıyla çelişebilmektedir.
( )
bütün bunlardan çıkarılacak kaçınılmaz sonuç; türlerin, süreklilikleri genlerin değiş-tokuşunun engellenmesi ile garanti altına alınan, belirgin ve sürekli varyeteler olduğudur.
Darwinci yaklaşım daha yalın ve acımasızdır. Onun için, evrimsel gelişmede ‘kamu yaran’ yoktur ve bencillik kaçınılmazdır. Darwin haklıydı. Doğada hayırseverlik yoktur
Genler, dahiliğin sınırlarını bile belirler.
Cinsel denklem iki terimlidir. Erkekler dişiler için mücadele eder, buna karşılık dişiler herhangi bir nedenden ötürü çekici buldukları erkekleri, yani türün en iyisini – yine türün devamı – için seçer.
Darwinci yaklaşım daha yalın ve acımasızdır. Onun için, evrimsel gelişmede ‘kamu yaran’ yoktur ve bencillik kaçınılmazdır. Darwin haklıydı. Doğada hayırseverlik yoktur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir