İçeriğe geç

Ne Düşündüğünü Biliyorum Kitap Alıntıları – Mark Allen Smith

Mark Allen Smith kitaplarından Ne Düşündüğünü Biliyorum kitap alıntıları sizlerle…

Ne Düşündüğünü Biliyorum Kitap Alıntıları

Artık hiç bir şeyin uzunluk boyutu varmış gibi görünmüyordu ona. Bir hayat, bir doktrin, bir ilişki, bir inanç Bir şeyin sürekli devam edeceğini varsaymak aptallıktı.
Her şeyi bildiğini sanma ama öğrenebileceğine inan
Doğruluk ne güzel şeydir! İnsanlığın tek kusursuz icadı..
Gucsuz, evet. Ama bedensel olarak degil. Gercek gucun kaslarla bir ilgisi yoktur. Onun zihni gucsuz. Cunku aciyi bilmiyor. Ve bizler bilmedigimiz seylerden korkariz. Ve bu korku da bizi gucsuzlestirir.
Doğruluk ne güzel şeydir!İnsanlığın tek kusursuz icadı.
Yalancılar dünyasında acı daima gerçeği ortaya çıkarır.
Her şeyi bildiğini sanma ama öğrenebileceğine inan.
Doğruluk ne güzel şeydir! İnsanlığın tek kusursuz icadı.
Güçlü olmak sevilmekten iyidir .
Acıya sarılmalıyız, her gün biraz daha , ancak böyle kuvvetleniriz.
”Yalnız kalmak istemiyorum, baba. ”
”Yalnız değilsin. Müzik her zaman seninle olacak. ”
”Yalnız kalmak istemiyorum, baba. ”
Gözlerini kapatıp birden durumu idrak etti. O da acılarını dindirip bir nebze olsun huzura kavuşabilmek için müziğe ihtiyaç duyuyordu.
Kimse seni bilmiyor. Bu benim sana hediyem. Sen yoksun.
Acıya sarılmalıyız. Her gün biraz daha. Ancak böyle kuvvetleniriz.
Corley kahvesinden bir yudum alıp, acaba dünya iyice berbatlaştı mı yoksa televizyon, sosyal ağlar ve websiteler yüzünden hiçbir şey gizli kalmadığı için mi bize öyle gelmeye başladı diye düşündü.
Ceset o kadar huzurlu görünüyor ki hemen yanı başına, yere uzanmak isteği doğuyor içimde.
Kendi aptallığına inanamıyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Karanlıktaydı. Yön duygusunu bütünüyle yitirmişti.
Notalar gözlerinde karanlık gökyüzünde kısa ömürlü, renkli izler bırakarak kayan yıldızlar misali canlanıyordu. Seslerin tadını da alabiliyordu. Her bir enstrümanın, her bir notanın kendine has bir tadı vardı.
Yalnızlık yüzünden her gün yaşlılığını fark eder olmuştu.
İçinde bir şeyler ölmeye başlıyor. Bu bedeninde değil ruhunda başlayan bir ölüm.
Pişmanlık duymayan bir adam da hiçbir şeyden korkmaz.
Güçlü olmak sevilmekten iyidir.
“Alaycı sözler ve ifadeler, kim olursa olsun, insanı incitir. Bunları söyleyen kişiler, özellikle sözlerini Ben sadece takılıyordum, ifadesi izliyorsa, ya sizi sevmiyordur ya da sizi kıskanıyordur.”
‘Rüyalar ayrıntılarla dolu bir define haritasıydı aslında. Ayrıca insanın iç dünyasına açılan bir kapı vazifesi görürlerdi.’
‘Bir ifadenin sahte olduğunu gösteren üç ipucu daha vardı: Asimetri, zamanlama ve konuşma akışındaki konum.’
İnşa ettiğimiz tüm duvarlar Zihin kendini korumak için nasıl da güçlü engeller oluşturup İçimizde, yüreğimizde taşıdığımız yük Bu yüklerin herbiri sırtımızda taşıyabileceklerimizden öylesine ağır ki.
Eğer insan kendini suçlu hissetmiyorsa o zaman büyük bir ihtimalle kusurunun bu olduğunu düşünüyordur.
Ne biliyoruz, evlat? dedi.

İhtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeyler canımızı yakar. Ve acı bizi güçsüzleştirir.

Peki ne yapmalıyız evlat?

Acıya sarılmalıyız. Her gün biraz daha. Ancak böyle kuvvetleniriz.

Her şeyin yerinin doldurulabileceğini söylerler her mesafenin yakın olmadığını söylerler.
Her şey çok pisti. Yiyecekler, sular, gazeteler, filmler, insanların vücutları ve kafalarının içleri.
Görülebilen ama asla dokunulamayan bir yansımadan ibaretti.
Acı yalnızca acı veren tarafından değil acı çeken tarafından da kullanılabilirdi. Ve yarattığı his de güç kaynağı olarak ortaya çıkabilirdi. Acı yoğunlaştıkça güç artardı.
( ), eğer insanlara hiç bağlanmamışsan kopamazsın ki,
Yıllar bana bir acının yaşanmasının ardından daha sonra yaşanılacak acıları beklemenin en az ilki kadar rahatsızlık uyandırdığını öğretti.
Doğruluk ne güzel şeydir! Insanlığın tek kusursuz icadı. Ve ben ilk işittiğim anda bunu anlarım. Çok zeki olduğum ya da sezgilerim çok güçlü olduğu için değil, haddinden
fazla yalan duyduğum için gerçeği daha ilk anda anlarım.
Çoğu zaman hissedilen ve taklit edilmeye çalışılan duygular arasındaki içsel mücadelenin kendisi aldatmayı ele verir.
Yalancılar dünyasında acı daima gerçeği ortaya çıkarır.
Gözlerini kapatıp birden durumu idrak etti. O da acılarını dindirip bir nebze olsun huzura kavuşabilmek için müziğe ihtiyaç duyuyordu.
Doğruluk ne güzel şeydir! İnsanlığın tek kusursuz icadı.
Acı yalnızca acı veren tarafından değil acı çeken tarafından da kullanılabilirdi. Ve yarattığı his de güç kaynağı olarak ortaya çıkabilirdi. Acı yoğunlaştıkça güç artardı. Bunu biliyordu. Ayrıca bu acıyla kendini bulduğunu da fark ediyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir