Emile Zola kitaplarından Nasıl Ölünür kitap alıntıları sizlerle…
Nasıl Ölünür Kitap Alıntıları
Peki ölüm herkesi eşitler mi?
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar.
Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.
Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Zaman zaman onu unuttukları da oluyordu; daha sonra fark ettiklerinde onu bir kere daha kaybetmiş gibi oluyorlardı.
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Ölum gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel .
Peki ölüm herkesi eşitler mi ?
Peki ölüm herkesi eşitler mi ?
Şefkat artık burada bitmeliydi, toprak onu almalı ve saklamalıydı. Ne güzel bir istirahattı bu! Duyacağı tek ses ot saplarını ezen kuşların hafif ayakları olacaktı. Başının üstünde kimse yürümeyecek, rahatsız edilmeden yıllarca evinde kalacaktı. Bu günlük güneşlik bir ölüm, kırların dinginliğinde sonsuz bir uykuydu.
Onda sadece bir kadın değil, çalışkanlığını ve zekasını iyi bildiği bir ortak da bulmuştu zira.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Geriye kalan ve onları bağışlamasını sağlayan tek şey sevgisiydi.
Birbirlerini anlıyorlardı, ayrı ayrı yaşamışlardı ve ayrı ayrı ölmek istiyorlardı.
Biraz yorgunum sadece, diye karşılık verdi. Tek ihtiyacım dinlenmek
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.
Onu bu rutubetli hava bitirdi. dedi doktor.
Morisseau yumruğunu havaya kaldırdı. Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Morisseau yumruğunu havaya kaldırdı. Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar.
Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar.
Toprak onlara böyle şeyleri kanıksamayı öğretmişti; ihtiyarı alacağı için kızmayacak kadar yakınlardı toprağa.
Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.
Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Ölümün huzurunda bütün kavgalar biter.
Biraz yorgunum sadece, tek ihtiyacım dinlenmek.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel Peki ölüm herkesi eşitler mi?
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı
“Ölüm gerçek , ölüm döşeği tabu , cenaze ortak , yas bireysel…
Peki ölüm herkesi eşitler mi ?
Peki ölüm herkesi eşitler mi ?
‘Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.’
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar.Tabutların üzerinde insanlar dövüșür.
Para ölümü zehirlese, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter!
Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.
Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı.
Kendinizi tedavi ettirmeye zaman bile bulamadan ölür gidersiniz.
Birbirlerini anlıyorlardı,ayrı ayrı yaşamışlardı ve ayrı ayrı ölmek istiyorlardı.
Son arzusu sessiz sedasız göçüp gitmekti. Ne kimseyi rahatsız etmek ne de iğrendirmek istiyordu.
Onu bu rutubetli hava bitirdi. dedi doktor.
Morisseau yumruğunu havaya kaldırdı. Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Morisseau yumruğunu havaya kaldırdı. Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Ne güzel bir istirahattı bu! Duyacağı tek ses ot saplarını ezen kuşların hafif ayakları olacaktı. Başının üstünde kimse yürümeyecek, rahatsız edilmeden yıllarca evinde kalacaktı.
Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
“Biraz yorgunum sadece,tek ihtiyacım dinlenmek..”
“Biraz yorgunum sadece Tek ihtiyacım dinlenmek ”
Birbirlerini anlıyorlardı, ayrı ayrı yaşamışlardı ve ayrı ayrı ölmek istiyorlardı.
Toprak onlara böyle şeyleri kanıksamayı öğretmişti; ihtiyarı alacağı için kızmayacak kadar yakınlardı toprağa.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Lacour Baba bu çukurda rahat edecekti. Toprağı tanıyor, toprak da onu tanıyordu. Çok iyi anlaşacaklardı. Toprak ona bu randevuyu vereli neredeyse altmış yıl olmuştu; ihtiyarın ilk kazma darbesiyle onu yardığı gün. Şefkat artık burada bitmeliydi, toprak onu almalı ve saklamalıydı. Ne güzel bir istirahatti bu! Duyacağı tek ses ot saplarını ezen kuşların hafif ayakları olacaktı. Başının üstünde kimse yürümeyecek, rahatsız edilmeden yıllarca evinde kalacaktı. Bu günlük güneşlik bir ölüm, kırların dinginliğine sonsuz bir uykuydu.
“Bu günlük güneşlik bir ölüm, kırların dinginliğinde sonsuz bir uykuydu.”
“Son nefesini vermişti, geniş kırlarda bir soluk daha. Gizlenen ve kaderine boyun eğen hayvanlar gibi tek bir komşuyu bile rahatsız etmemiş, kendi başına ölüvermişti.”
“Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.”
“Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.”
Para ölümü zehirlerse, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Ticarette işler böyle yürürdü, insan iyileşecek vakit bulamadan ölüp giderdi.
Şefkat artık burada bitmeliydi, toprak onu almalı ve saklamalıydı. Ne güzel bir istirahattı bu!
Zaman zaman onu unuttukları da oluyordu; daha sonra fark ettiklerinde onu bir kere daha kaybetmiş gibi oluyorlardı.
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.
Kendini işlere kaptırıp bir felaket bekleyerek ama bu felaketi sonsuz bir geleceğe erteleyerek, fazla üzüntüye de kapılmadan karısının yavaş yavaş ölüşünü seyretme noktasına geldi.
Ticaret işi böyledir: Kendinizi tedavi ettirmeye zaman bile bulamadan ölür gidersiniz.
Ömrünün bu son deminde, çocuklarının tek derdinin kendisi olamaması hastanın bencilliğini zedeliyordu.
Lacour Baba bu çukurda rahat edecekti. Toprağı tanıyor, toprakta onu tanıyordu. Çok iyi anlaşacaklardı. Toprak ona bu randevuyu vereli neredeyse altmış yıl olmuştu; ihtiyarın ilk kazma darbesiyle onu yardığı gün.
Doktora ihtiyacı yoktu onun, hiçbir işe yaradığı yoktu, üstelik pahalıya mal oluyordu.
Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.
Kenar mahallelerdeki açlık ve soğuğun yığdıkça yığdığı bu ceset kalabalığını kusan, çiğnenmiş, horlanmış bir sefalet ve yas tarlasıydı burası.
Zaten yoksul insanlar her türlü havada geberip gidiyorlardı!
Ölünün huzurunda bütün kavgalar biter.
Para ölümü zehirlese, ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerinde insanlar dövüşür.
Lüzumsuz bulduğu için artık konuşmuyordu.