İçeriğe geç

Mutluluk ve Yaşama Sanatı Kitap Alıntıları – Montaigne

Montaigne kitaplarından Mutluluk ve Yaşama Sanatı kitap alıntıları sizlerle…

Mutluluk ve Yaşama Sanatı Kitap Alıntıları

az sey sunabildigimiz zaman çok şey bekliyoruz. ama kendimizi daha iyi biliyoruz bu yüzden de, daha az atılgan, daha kuşkulu oluyoruz. kendimizin ve başkalarının durumlarını bildiğimizden,sevilecegimizden emin olamıyoruz.
Uzun süren hayat, hayatların en iyisi değildir, uzun sürmeyen ölümse ölümlerin en iyisidir.
ayakkabilarini çıkarıp öyle olcmeli boyunu insanın:düşünce dağarcığı kendinden mi başkalarından mi? varlığında talihin payı var mı? cekilen kiliclara alev alev mi bakıyor? kendinden emin,haksever,tokgozlu mu? Bakilmasi gereken bunlardır, bunlardan anlaşılır aramızdaki sonsuz ayrılıklar.
Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
Ömürleri boyunca, şans hep yüzlerine gülse de, ömürlerinin son günü gelip geçmeden insanlar kendilerini mutlu saymamalı. Çünkü insan hayatı hem kararsız, hem de değişkendir. Sadece ufacık bir eylem yüzünden bir durumdan bambaşka bir duruma geçiverir.
Öyle ayrıdır ki, insanın aklındakiyle kaderin planladığı..
Öyle ayrıdır ki, insanın aklındakiyle kaderin planladığı..
Öyle ayrıdır ki, insanın aklındakiyle kaderin planladığı
Rahatımı kaçıran bir saplantıyı başımdan atmak için kitaplara başvurmaktan iyisi yoktur, hemen beni kendilerine çeker, içimdekinden uzaklaştırırlar.
Hiç kimseye aşırı bir sevgiyle bağlanmak ya da bir uşak gibi sadık olmak istemem.
Oysaki insan sevincini büyülterek anlatmalı, üzüntülerini kısaltarak.
Düşüncelerimizin en iyi aynası yaşamlarımızın akışıdır.
Hiçbir şey öfke kadar insanın düşüncesini bozamaz.
Hiçbir şey öfke kadar insanın düşüncesini bozamaz.
Ruhun görevi, bedene bağlanmak, onu kucaklamak, sevmek. Bedene arkadaşlık ve klavuzluk etmek, öğüt vermek, yalnış yola saptığı zaman geri çevirmektir.
İnsanlar her şeyi başka başka gözlerle görür, başka başka sözlerle düşünürler. Fikir ayrılıklarının asıl nedeni budur.
Doğaya baktığımız da tüm canlıların doğal bir düzen içinde hareket ettiğini görürüz.
İnsan hariç.
Cinsel gerçeğin erkenden öğretilmesi daha iffetli ve daha verimli olmasını sağlar, yoksa herkes onu hayal gücünün keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar.
Antik çağda Sokrates Tanrılardan yalnız kendisine yararlı olacağını bildikleri neyse onu dilermiş.
Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapmanız gereken tek şey, kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
İnsan yaratıkların en zavallısı en cılızıdır
İnsanı kendi değeriyle ölçmeli süsü püsüyle değil.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Neden önce kendimiz dururken, başkalarını anlamak isteriz ki! İyi bir öğrenciysek, benliğimiz üzerine edindiğimiz görgü, bizi adam etmeye yeter de artar bile.
Hikayemi saati saatine yazmalıyım, çünkü az sonra değişmeyeceğimin garantisi yok.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hipokrat’a göre de en tehlikeli hastalıklar insanın yüzünü değiştiren hastalıklardır.
Öyle ayrıdır ki, insanın aklındakiyle kaderin planladığı
Ruhumuz yapacağını gösteriş için yapmamalı, her şey içimizde, hiçbir gözün görmediği en gizli yerimizde olup bitmelidir.
İnsanlara yaşamayı hayat geçtikten, sonra öğretiyorlar.
Düşüncelerimizin en iyi aynası yasamlarimizin akışıdır.
İnsanların en güç inandığım tarafı değişmezlik, en kolay inandığım tarafı da değişikliktir.
Duymak düşünmekten daha az üzer bizi.
Ne erdem, ne mutluluk yalın halde bulunur. Kavuşabildiğimiz iyi şeylerin hepsi, mutlaka dertlerle; üzüntülerle karışıktır.
Bu dünyaya nasıl geldiysen, öylece çıkıp gidebilmelisin. Ölümden hayata geçerken duymadığın endişeyi, hayattan ölüme geçerken de duyma.

Zaten bu hayata ölmek koşuluyla gelmedin mi ?..

İnsan ; üstün olma iddiasından vazgeçerse, gerçek yeterliliğe ulaşır.
Bana çatıldığı zaman öfkem değil dikkatim uyanır : Bana çatandan bir şeyler öğrenmeye can atarım.
Eski bir filozof, bir ihtiyarin, okula derse koştuğunu görmüş de : Bu adam hala öğreniyor, ne zaman bilecek ?.. demiş.
İnsanın dəyəri yüksəklərə ucalmağında yox,hər şeydə və hər zaman daxili əxlaqına sadiq qalmağındadır.İnsanın böyüklüyü mühüm işlərdə deyil,gündəlik həyatda özünü büruzə verir.
öyle ayrıdır ki,
insanın aklındakiyle kaderin planladığı
Mutluluk bile haddini aşarsa azap olur.
Hani derler ya dunya yuvarlak diye ben hala onun biraktigi yerdeyim bugunde gelmedi hani diyorlar ya gidenler geri geri geliyor ya dunya yuvarlak degil yada gidenler geri gelmiyor
Mən öz zövqümə(dünyagörüşümə) uyğun gələn insanları hətta onların susmağından və təbəssümündən belə tanıyıram .
Cəsarət mənə hansısa istəklərimə yetməkdən ötrü yox, səbrimi basmaqdan ötrü lazım olur.
Qadınların üzünü boyayıb dəyişdirənlər çox az ziyan vururlar, belə ki, qadınların təbii sifətini görməmək elə də böyük itki deyil. Bizim gözlərimizi deyil, şüurumuzu aldatmaq, nəsnələrin mahiyyətini dəyişdirmək, təhrif etmək istəyən adamlar qat-qat daha ziyanlıdırlar
Nadanlığın iki cür olduğunu söyləməyə tam əsasımız var: biri savadsızlıqdır, elmdən əvvəl gəlir, ikincisi lovğalıqdır, elmdən sonra gəlir.
Mən Allahın ovcuma qoyduğu nemətlərdən, onun ağlasığmaz səxavətindən sakitcə zövq almaqdan başqa heç nəyə möhtac deyiləm.
sözsüz ki, ölüm ölümə doğru yaşayana daha güclü, kəsici və dərin zərbə vurur, nəinki ölüyə
Bir yunan komediyasında deyildiyi kimi dünyada elə bir həkim yoxdur ki, hətta ən yaxın dostunun belə sağlam olduğuna sevinsin, elə bir hərbiçi yoxdur ki, öz doğma şəhərinin belə qonşu şəhərlərlə dostluğundan şad olsun və s. Hələ bu nədir ki! Bizim hər birimizin içimizi qurdalasaq, ən məhrəm arzu və ümidlərimizin çox zaman başqasının hesabına yarandığını və bəsləndiyini görərik.
Eski bir filozof, bir ihtiyarin, okula derse koştuğunu görmüş de : Bu adam hala öğreniyor, ne zaman bilecek..? Demiş.
İnsan üstün olma iddiasından vazgeçerse, gerçek yeterliliğe ulaşır
Doğa bizi özgür ve bağımsız yaratmış; bizse tutup kendimizi birtakım kalıplar içine hapsediyoruz.
Miden iyi ciğerlerin sağlam, ayakların tutuyorsa,Kralların hazineleri, daha fazla mutlu edemez seni
Dünyanın bütün nimetleri elinde olsa bile,Onları tadabilecek bir ruh gerekir.Çünkü bizi mutlu eden;Bir şeyin sahibi olmak değil,Tadına varabilmektir..
Ancak, evreni bütün genişliği içinde seyredebilen, onun durmadan değişen sınırsız yüzünü görebilen, yalnız kendini değil, bütün ülkesini de o evrenin içinde ufacık bir nokta olarak düşünebilen bir insan, her şeyin gerçek değerini kestirebilir.
Çocukluktan sıkılırlar, büyümek için acele ederler, ama büyüdükçe de çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, sonra sağlıklarını geri almak için kazandıkları paraları verirler. Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar, dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi davranırlar ama hiç yaşamamış gibi ölürler.
Kendimi karşıt durumlar içinde buluyorum: Utangaç ve yüzsüz, çekingen ve atılgan, sessiz ve geveze, kaba ve ince, ahmak ve zeki, babacan ve aksi, yalancı ve doğru sözlü, bilgili ve cahil, cömert ve cimri, yerine göre bütün bu durumları az çok kendimde görüyorum.
Gitmiyoruz götürülüyoruz: Suyun akıntılı veya durgun oluşuna göre kimi ağır ağır, kimi hızla akıp giden şeyler gibi.
İnsan düşüncesi değişik gün ışıklarına benzer. Cicero
İnsanın yapısı öyle karmaşıktır ki en sağlam bildiğimiz doğrulukta bile bir yanlışlık bulunabilir.
Aradığımız kılıcın değeridir, kılıfın değil.
Eski Yunan atasözü: Tanrılar, insanlar için bütün nimetleri yaratmıştır. insanlara düşen onları dert pahasına satın almaktır.

Sokrates: Tanrılardan biri keyifle kederi birleştirip karıştırmak istemiş. Bunu başaramayınca bari şunları kuyruklarından birbirine bağlayayım demiştir.

mutluluk bile haddini aşarsa azap olur.
Bence insan kötü şeyleri de bilmeli ve beceremediği için değil, canı istemediği için yapmamayı tercih etmeli.
Kendini olduğundan az göstermek, alçakgönüllülük değil budalalıktır. Kendine değerinden az paha biçenler ise korkak ve pısırıktır.
unutmayalım; her insanda, insanlığın bütün halleri vardır.
Herkes kendisi için bir derstir. Yeter ki insan kendisini yakından görmesini bilsin.
Bilge olduğunu sanan bir adam mı gördün? Bir deliden beklemeyeceğin davranışları bu adamdan bekle. Atasözü
(bence çeviriyi biraz düzenlersek)
Bilge olduğunu sanan biri, deliden beterdir!
Öyle ayrıdır ki, insanın aklındakiyle kaderin planladığı..
Eski bir filozof, bir ihtiyarin, okula derse koştuğunu görmüş de : Bu adam hala öğreniyor, ne zaman bilecek..? Demiş.
Öyle ayrıdır ki, insanın aklındakiyle kaderin planladığı
Doğa bizi özgür ve bağımsız yaratmış; bizse tutup kendimizi birtakım kalıplar içine hapsediyoruz..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir