İçeriğe geç

Mutluluk İçimizde Kitap Alıntıları – Osho

Osho kitaplarından Mutluluk İçimizde kitap alıntıları sizlerle…

Mutluluk İçimizde Kitap Alıntıları

Asla bir başka insanın mutsuzluğu pahasına mutlu olmaya çalışma. Bu çirkindir, insani değildir. Bu hakiki anlamda şiddettir .
Sıradanlığını kabul ettiğin an sıra dışı hale gelirsin. Cehaletini kabul ettiğin an, ilk ışık huzmesi varlığının içine girmiştir, ilk çiçek açmıştır.
Ve tanrı yukarıdaki cennetlerde bir yerlerde değildir . O şimdi burada ; ağaçlarda, taşlarda, senin içinde, benim içimde, içteki özdür. İçsel olan , dışsal olanla dans ediyor. Yüce olan, aşağılık olanla dans ediyor. Kutsal olan, kutsal olmayanla dans ediyor ve günahkar , azizle dans ediyor.
İnsanlar mutsuz olduğunda ölüm özgürlük gibi gözükür.
Asla bir başka insanın mutsuzluğu pahasına mutlu olmaya çalışma. Bu çirkindir, insani değildir. Bu hakiki anlamda şiddettir.
Mutlu olmak için geçmişi ya da geleceği düşünmemek gerekiyor şuanı yaşamak lazım

Mutluluk senin içinde

Mutluluğu ararsan bulamasın

Niye kimse mutlu olmaktansa mutsuz oluyor ?
Üzgün insan olmak daha kolaydır
Üzgün olursan seni rakip olarak görmezler

Para ile mutluluk ters orantılı

Meditasyon yap

Seni kaygılı yapan seni üzen şeye odaklan en dibe in ve onunla yüzleş sonra onu küçümse onla dalga geç

Ne zaman bir sorun aklına gelse git dans et koş zıpla böylelikle onu yok et kozmosts sıvı olsun

Sonra bir gün ölürsün, toprağa gömülürsün ve ağaçlar seni emer ve sen bir meyveye dönüşürsün. Çocukların da seni tekrardan yiyecek. Sen atalarını yemektesin; ağaçlar onları meyveye dönüştürmüştür. Sen bir vejetaryen olduğunu mu sanıyorsun? Görünümüne aldanma. Hepimiz yamyamız.
Gerçekten olan şeyin hepsi bu mu ?
Hayalim çok anlamsız ve boş geliyor. Sürekli daha fazla bir şey olmalı diye düşüyorum. Daha fazla bir şeyler olmasını istiyorum.
Masumiyeti kaybetmek herşeyi kaybetmektir.
Gautam Buda demiştir ki;
Zevk vardır ve saadet vardır.
İkincisine sahip olmak için ilkinden vazgeç.
“Yıldızların altında dans etmenin tadını çıkarabilirdi ama o banka hesabını çoğaltmaktan başka bir şey yapmıyor.”
Yalnızlık devamlı olarak diğerini özlediğin bir ruh halidir. Tek başınalık ise sürekli olarak kendinle birlikte olmanın zevkini çıkardığın bir ruh halidir. Yalnızlık ıstıraplıdır. Tek başınalık ise saadettir.
Bu insanların hepsi psikolojik olarak hastaydı.
Onlara varoluşun güzelliklerini görmek için göz verildi ama onlar kör olmaya karar verdi.
Cehennemde sürünüyoruz.
O ölüm ile yaşam arasında asılı duruyor.
Aydınlanmak acıdan kaçmak değil ,acıyı anlamaktır .
Mutluluk yaratılacak bir şey değildir.Mutluluk sadece görülebilecek bir şeydir.
Mutsuz oldukça mutluluğu daha çok arzularsın;mutluluğu arzuladıkça daha çok mutsuz olursun.
O senin devamındır
Yanlış trene binmişsin.
Ne kadar mutlu olmak istersen ,o kadar perişan olacaksın.
İnsan ıstırap içinde.
O kanayan bir yara olarak kalmıştı.
Bazı şeyler vardır hiçbir mantıklı açıklaması yoktur .
Senin sevgin sevgi değil !olsa olsa nefretinin maskesidir.
Başka insanın mutsuzluğu pahasına mutlu olmaya çalışma .Bu çirkindir ,insani değildir.
Gene aynı aptallık!
Kaygı senin yaşam tarzın olmuş durumda.
Gerçek bir eğitim sana rekabet etmeyi öğretmeyecek;yardımlaşmayı öğretecek.Savaşmanı ve birinci gelmeni öğretmeyecek.Sana kendini kimseyle kıyaslamadan yaratıcı olmayı,sevgi dolu olmayı,saadet içinde olmayı öğretçek.
Dünyanın aklını çelmesine izin verdin.
Yıldızların altında dans etmenin tadını çıkartabilirdi ama o banka hesabını çoğaltmaktan başka bir şey yapmıyor.
Fakat insanlar sadece mutsuz olduklarında dindar olurlar.
Dünyanın tüm zenginliklerini fethetmiş ve kendi içsel hazineni kaybetmişsen,zenginliklerine ne yapacaksın?Perişanlık budur.
Bizler yeryüzüne matematikçi olalım diye gönderilmedik.
Aklımız doğal olmayan şeylerle meşgul: para, prestij, güç..
.
.
Nerede parayı görürsen, artık kendin değilsin. Nerede gücü, prestiji görürsen, artık kendin değilsin. Aniden her şeyi unutuyorsun. Hayatının özünde taşıdığı değerleri; mutluluğunu, coşkunu, sevincini unutuyorsun.. Dıştakini elde edip içtekini kaybediyorsun..
Kendimi sevmeyi unutmuşum.
Kendi eşsizliğine saydı duy. Kimseyle kıyaslama; diğer kişi sen değilsin, sen de diğer kişi değilsin. Kıyaslama geleceği araya koyar, kıyaslama hırsı araya koyar ve kıyaslama şiddet getirir. Savaşmaya, mücadele etmeye başlarsın, düşman hale gelirsin.
Bırak başkaları olsun ve sende kendi varlığının içinde rahatla. Her kim olursan ol tadını çıkarmaya başla. Sana sunulan anlardan zevk al.
Kıyaslamayı bırak,
SEN EŞSİZSİN
Bu benim hayatım ve onu ben yaşamalıyım.
Toplum nevrozludur ve coşku dolu insanların burda olmasına izin vermez.
Gerçek bir arayan arayışın ta sonuna kadar gidendir ve tüm arayışın saçmalık olduğunu fark eder.
Unutmanın en iyi yolu affetmektir.
Düşmanlarını bağışlayabilirsen onlardan özgürleşirsin ; aksi takdirde onların hayaleti seni takip etmeye devam eder.
Eğer başkalarını günahkarlar olarak lanetleyerek bir aziz haline geleceğini düşünüyorsan, senin azizliğin yeni bir ego tatmininden başka bir şey değildir.
Asla bir başka insanın mutsuzluğu pahasına mutlu olmaya çalışma.
Dünyanın bize söylediği şey şudur : sahip ol, hükmet, başkalarından daha çoğu senin olsun.Çok kurnaz ol, yoksa sömürüleceksin.
Sömür ve sömürülme..
Dünya, biz bu rekabetçilikten vazgeçmedikçe dostane bir yer olamaz.
Daha en başından tüm çocukları rekabetçilik zehriyle yozlaştırmaya başlarız..
Para, güç, prestij ; bunlar hep seni hilekar yapar.
Koca, karısına seni seviyorum, der ama gerçekte o, basitce onu kullanır. Karısı, kocasına sevdiğini söyler ama basitce onu kullanır. Belki koca onu seks objesi olarak kullanıyordur ve karısı da adamı parasal güvenlik olarak kullanıyordur.
İnsanlar böyle bıkarlar; bir gün bir kadının ya da bir erkeğin peşinden koşuyorsun ve sonraki günse aynı kişiden kurtulmak için bahaneler bulmaya çalışıyorsun. Aynı kişi ; hiçbir şey değişmedi! Bu arada olan şey nedir? Diğerinden sıkıldın çünkü tüm zevk yeni olanı keşfetmekteydi.
Paran seni efendi yapmaz, o seni bir köle yapar.
Sadece insan sıkılabilir ve sadece insan aydınlanabilir.
Cennet dünyaya inmedi. Onun yerine dünya bir cehenneme döndü.
Kendi özünü, kendi doğallığını bulamadığın sürece mutlu olamazsın.
Kendi kendine karar vermek zorundasın, hayatını kendi ellerine almak zorundasın. Aksi takdirde hayat senin kapını çalmaya devam eder ve sen asla orada olamazsın; her zaman başka bir yerdesindir.
Neden mutsuz olduğunu anlamaya çalış.
Fakat insanlar sadece mutsuz olduklarında dindar olurlar ; o zaman onların dini sahtedir.
Tüm dünyayı ayaklarının altına almış ve kendini kaybetmişsen, dünyanın tüm zenginliklerini fethetmiş ve kendi içsel hazineni kaybetmişsen, zenginliklerinle ne yapacaksın?
Önce seni hasta ederler ve sonra ilaç satarlar. Bu muhteşem bir tezgâh.
Hiçbir neden olmadan coşku dolu olmanın manyaklık olduğunu öğretildiği delirmiş bir toplumda büyütüldün. Basitçe, ortada bir neden yokken gülümsüyorsan insanlar kafanda bazı tahtaların gevşemiş olduğunu düşünür:
Tamamıyla yeni bir dil öğrenmek zorundayız, ancak o zaman bu kokuşmuş insanlık değişebilir.
Asla bir başka insanın mutsuzluğu pahasına mutlu olmaya çalışma. Bu çirkindir, insani değildir. Bu hakiki anlamda şiddettir.
Zevk seni bağlar, o bir köleliktir, seni zincire vurur. Mutluluk biraz daha sana çok ip verir, birazcık daha özgürlük ama sadece birazcık. Saadet nihai özgürlüktür. Yukarı doğru hareket etmeye başlarsın; o seni kanatlandırır.
Bu durumda soru şudur :Kişi bir ilişkiye girmeden önce yalnizlik doneminden mi geçmelidir? Evet kesinlikle evet. Bu böyle olmak zorunda aksi taktirde hayallerin yıkılacak ve sevgi adına sevgiyle alakasi olmayan başka bir şey yapıyor olacaksın.
Hic kimse mutlu bir insandan hoşlanmaz çünkü mutlu bir insan diğerlerinin egosunu incitir.
Ağladığında yalnız ağlarsın güldüğündeyse tüm dünya seninle güler. Mutsuzsan ayrı düşmüşsündür.
Hırs bugünün yarın için kurban edilmesi demektir.
Gautam Buda demistir ki:Zevk vardır ve saadet vardır. Ikincisine sahip olmak için ilkinden vazgeç.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir