İçeriğe geç

Müslüman Olmam Neyi Gerektirir? Kitap Alıntıları – Fethi Yeken

Fethi Yeken kitaplarından Müslüman Olmam Neyi Gerektirir? kitap alıntıları sizlerle…

Müslüman Olmam Neyi Gerektirir? Kitap Alıntıları

Ayrıca İslâm için çalışanların, Allah (celle celâluhu) için çalıştıklarını ve O’nun yolunda cihad ettiklerini ve bu yolun uzun ve zor bir yol olduğunu ve cennetin güçlüklerle kuşa tılmış, cehennemin ise şehvetlerle çevrilmiş olduğunu idrak etmek lazımdır.

Bu yol, öyle bir yoldur ki, tatlı ve hafif rüzgår tehlikele riyle yanakları yaralanan ve ipeğe dokunmakla parmak uçları kanayan kimse bu yolda yürüyemez! Yarınki rızkından ve ha yatından korkan kimseler bu yolda yürüyemez.

Bu yol öyle bir yoldur ki, nefsânî arzularının esiri olan kimse, felaketleri bir yana bırakalım, bir kelimeye bile sabre demeyen, bir şeyi bilmeyen ve bilmediğinin farkında olma yan, kendi başına buyruk olan kimse, toplumun kurallarına boyun eğmek ve cemaatin fikrine sarılmak zoruna giden kimse bu yolda yürüyemez.

Bu yol, günah işlemekten çekinme, iffetli olma ve temiz lenme yoludur. Merhamet ve cömertlik yoludur. Sabretme ve sınırda nöbet tutma yoludur. Doğruluk ve ihlâs yoludur. Bu va sıflarla nitelenen bir yol üzerinde kalpleri eşsiz, tek Allah’a (celle celâluhu) bağlı olan ve ruhları hiçbir şeye muhtaç olmayan bir Allah’ın (celle celâluhu) rızasını gözetleyen mü’minlerden başka kimsenin sabit kalması mümkün değildir.

Kim, Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter. Allah emrini mutlaka yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü koymuştur. Kim ahdini bozarsa kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a olan ahdini yerine getirir se, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. (Feth, 10)

Prof. Fethi Yeken müslüman: olmam neyi gerektiriyor

Bu ülkelerde hâkim olan kapitalist ve sosyalist ekonomik sistemleri, küfür sistemlerini yıkmak ve yerine İslâmî esas lara uygun bir hayat sistemini kurmak uğrunda çalışmak her Müslümanın üzerine farz-ı ayın haline geliyor.

Sonra birçok şer’i emrin yapılması Müslümanların başın da Ulu’l-emr’in bulunmasına ve İslâmî bir sistemin bulunma sına bağladır. İslâmî, sosyal, iktisâdî ve siyâsî nizamlarla ilgili bütün kanunlar; hükmetmek, ceza, sulh, savaş, cihad, barış, anlaşma, sosyal ve iktisâdî muamelelerle ilgili İslâmî hüküm leri, ancak İslâm esasları üzerine kurulacak bir idare olduğu takdirde infaz etmek mümkündür?

Prof. Fethi Yeken: müslüman olmam neyi gerektiriyor

Herkes yanında bulunan şeylerden sarfeder.

Hz. İsa (a.s)

Hak, bölünmesi imkânsız olan bir bütündür. Hakkın bir bölümünden vazgeçmek, tamamından vazgeçmek manasına gelir. Haktan sonra, batıldan başka bir şey yoktur.
Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer gerçekten inanıyorsanız mutlaka siz üstün geleceksiniz. (Âl-i İmrân, 139)
Bir şair bu hususta şöyle demiştir:
İnsanlar emniyetle razı oldular ve saadetlerine önem verdiler. İddia ile amel denizlerine daldılar. Fakat ıslanmadılar.
Dinimizi yırtarak dünyamızı yamalıyoruz. Böylece ne dinimiz kalıyor, ne de yamaladığımız şey
Hz. Peygamber (s.a.v):
Kul, sakıncalı şeylerden korktuğundan dolayı sakıncasız şeyi de bırakmadıkça müttakiler derecesine ulaşamaz.
Ali b. Ebi Talib (kv) kalbi tarif ederken şöyle demiştir.
Yüce Allah’ın yeryüzünde kapları vardır. Bu kaplar, kalplerdir. Allah katında en sevimli olan kalpler ;en katı, en temiz ve en yumuşak kalplerdir. Sonra bu sözlerini açıklayarak şöyle dedi : Yani ;dini konularda en katı olan kalpler, inançta en temiz olan kalpler ve Müslüman kardeşlerine karşı en yumuşak olan kalplerdir.
hak, insanların değil şeriatın söylediği şeydir.
Hz. Peygamber (sav) başka bir hadiste ise şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimin zalime, ‘Ey zalim’ demeye cesaret etmediğini gördüğün zaman, onlardan ümidini kes.”
Hakim Nisâbîrî
“İlim, ancak, öğrenmekle, fıkıh ise ince anlayışla elde edilir. Allah kimin hayrını dilerse onu dinde fakih kılar.”
Taberâni
“Dünya, mü’minin zindanı, kâfirin cennetidir.”
Müslüm, Zühd 1
“Allah’ın dinine sarıl! Allah’ın dininden daha güzel dini olan kimdir?” (Bakara, 138)
Hz. Peygamber’den “Din nedir?” diye sorulunca O, şöyle cevaplamıştır:
“Din, ahlâkın güzel olmasıdır.”
“Kötülük nedir?” diye sorulduğunda ise şöyle buyurmuştur:
“Ahlâkın kötü olmasıdır.”
“Şu üç haslet kimde bulunursa imanın tadını duyar: Allah ve O’nun Resûlü’nün diğer şeylerden daha fazla sevmek, sevdiğini yalnız Allah rızası için sevmek ve (Allah onu küfürden kurtardıktan sonra) ateşe atılmaktan hoşlanmayacağı gibi küfre dönmekten de hoşlanmamak.”
Buharî, İmân 9
Geçimimizdeki deliği dinimizin kumaşıyla yamamak istedik,
Sonunda ne din kaldı ne de dünyalığımız tamir oldu.
Nefsini temizleyen iflah olmuştur (kurtulmuştur). Şems .
Belalar Allah tarafından verilen bir bağıştır. Allah bela ile iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırır..
Kim evlenirse dininin yarısını tamamlamış olur. Diğer yarısı için de Allah’tan korksun.

Taberânî, Mu’cemü’l-Evsât

Sana karşı kaba davranan kimseye yumuşak davranman, sana zulmedeni affetmen, seni mahrum edene dünya malından vermen ve senden ilişkisini kesen ihsanda bulunmandır.
~(Ahmed b. Hanbel)~
Namazı da kıl. Çünkü namaz, insanı kötü ve iğrenç şeylerden alıkoyar.

√(Ankebût,45)√

Dinimizi yırtarak dünyamızı yamalıyoruz. Böylece ne dinimiz kalıyor, ne de yamaladığımız şey
Fakat biz, öyle bir düşünceye, inanca, nizama ve programa sahibiz ki; ne bir gölge teşkilatımızı sınırlandırır, ne bir ırk teşkilatımızı bağlar, ne de coğrafi bir engel ona engel olabilir. Ve teşkilatımız, yüce Allah’ın vaadi üzere yere ve üzerindeki her şeye vâris olmadıkça (kıyamete kadar) sona ermez.
Ölüme kesin olarak inandıktan sonra, neşelenen kimseye hayret ediyorum. Cehenneme inandıktan sonra gülen kimseye hayret ediyorum. Kadere inandığı halde canına eziyet vererek yorulan kimseye hayret ediyorum. Dünyayı ve onun içindeki mahluklara karşı istediği gibi hareket etmesini gören, sonra da dünyaya bel bağlayıp sükûnet bulan kimseye hayret ederim. Yarın kıyamette hesaba çekileceğine inandığı halde amel etmeyen kimseye hayret ederim.
İslam’a bağlı olmak dış görünüşe göre yapılan bir bağlanma olamadığı gibi, miras yoluyla veya nüfus cüzdanıyla olan bir bağlanma da değildir. Bu bağlanma ancak, İslam dinine mensup olmakla, İslami prensiplere sarılmakla ve hayatın her yönünde İslam’a göre hareket etmekle gerçekleşir.
İslâm için çalışmada başarılı olmak, İslâm için çalışmanın karakter itibarıyla onarıcı değil, değiştirici olmasını gerektirir. Öyle bir değiştirme ki yamalama ve çözülmenin hiçbir çeşidini kabul etmez, küfür sistemleriyle uyuşmayı kabul etmez ve uydurulmuş bütün doktrinlerle bir arada yaşamayı reddeder.
İslâm’a bağlı olmak dış görünüşe göre yapılan bir bağlanma olmadığı gibi, miras yoluyla veya nüfus cüzdanıyla olan bir bağlanma da değildir. Bu bağlanma ancak, İslam dinine mensup olmakla, İslâmî prensiplere sarılmakla ve hayatın her yönünde İslâm’a göre hareket etmekle gerçekleşir.
Meşhur psikiyatri âlimi Dr. Berril, ibadetin ruh üzerindeki olumlu etkisini itiraf etmiş ve şöyle demiştir.
Psikiyatri doktorları, kuvvetli bir imanın ve dine sımsıkı sarılmanın , ruhi ızdırap ve sinirsel sıkıntıyı yeneceğini ve hastaları bu ruhi hastalıklardan kurtarıp iyileştireceğini anlıyorlar.
“İlme gereği gibi riayet ediniz. İlmi, yalnız rivayet edip onunla amel etmeyenlerden olmayınız..”
Bu yol, öyle bir yoldur ki, tatlı ve hafif rüzgar tehlikeleriyle yanakları yaralanan ve ipeğe dokunmakla parmak uçları kanayan kimse bu yolda yürüyemez! Yarınki rızkından ve hayatından korkan kimseler bu yolda yürüyemez.
Bu yol öyle bir yoldur ki, yine nefsani arzularının esiri olan kimse, felaketleri bir yana bırakalım, bir kelimeye bile sabredemeyen, bir şeyi bilmeyen ve bilmediğinin farkında olmayan, kendi başına buyruk olan kimse, toplumun kurallarına boyun eğmek ve cemaatin fikrine sarılmak zoruna giden kimse bu yolda yürüyemez.
Bu yol, günah işlemekten çekinme, iffetli olmak ve temizlenme yoludur. Merhamet ve cömertlik yoludur. Sabretme ve sınırda nöbet tutma yoludur. Doğruluk ve ihlas yoludur. Bu vasıflarla nitelenen bir yol üzerinde kalpleri eşsiz, tek Allah’a (celle celaluhu) bağlı olan ve ruhları hiçbir şeye muhtaç olmayan bir Allah’ın (celle celaluhu) rızasını gözetleyen müminlerden başka kimsenin sabit kalması mümkün değildir.
Kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter. Allah emrini mutlaka yerine getirir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. Kim ahdini bozarsa kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a olan ahdini yerine getirirse, Allah ona büyük bir mükafat verecektir. (Feth,10)
Güzel ahlak, imanlı olmanın delili ve imanın meyvesidir..
Kur’an’ı okumaya sarıl. Çünkü o dünyada senin nurun, ahirette ise senin azığındır.
“Allah’ım rızkımızı bereketli kıl..”
“O’nu zikretmem ve bu zikrime devam etmem lazımdır. Ayrıca susmamın tefekkür, konuşmamın zikir olması gerekir. Çünkü Allah’ı zikretmek en kuvvetli ruh ilacıdır.”
Bütün beşeri sistemler -ister sağcı olsun, ister solcu- insanlar için mutluluğu, emniyeti ve sükuneti temin etme hususunda, başarısızlığa uğramışlardır. Hatta bu sistemler, insanın mutsuzluğuna ve helak olmasına sebep olmuşlardır. Çünkü bu sistemler, aile ve toplumla ilgili maddi ve manevi bağları yıkmış, ahlakın bozulmasına sebep olmuş, değerler ve iyi ahlâkları yok etmiş emniyet ve sükunetin yerini gerginlik ve ruhi bunalım almıştır. Yardımlaşma, başkalarını düşünüp tercih etme, başkalarını sevme ve onlara acımanın yerini bencillik ve egoizm almıştır.
İster -kapitalist, demokratik ve hür sistemler olsun, ister sosyalist komünist sistemler olsun- uydurulmuş, sınırlı, aciz noksan ve sakat olmalarından dolayı beşeri sistemlerin dünyanın her tarafında karşılaştıkları çarpıklık ve başarısızlıkların sınırlarını da anlamam gerekir .
Enes b. Malik’ den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:
Ben yolda bir kadınla karşılaşmış ve göz ucuyla ona bakmış, etraflıca süzmüş olduğum halde Osman bin Affan’ın (radıyallahu anh) huzuruna girdim. İçeri girdiğimde Osman şöyle dedi:
Biriniz, zina izleri gözlerinde olduğu halde içeri giriyor. Mahrem olmayan kadına bakmanın göz zinası olduğunu bilmez misiniz? Ya tövbe edeceksin veya seni cezalandırılacağım.
Ben, şöyle dedim:
Peygamber’den sonra vahiy var mıdır?
O: Vahiy yoktur fakat akıl, delil ve doğru çıkan çabuk sezme kabiliyeti vardır .dedi.
Evlenirken iyi bir eş seçimi yapmam benim evlenmeden sonraki sorumluluğumun devam etmesini engellemez. Bilakis en büyük sorumluluk evlenenmenin ilk anından itibaren başlar. O andan itibaren yapılması gerekli olan birçok vazife altına girmiş olurum. Bu vazifelerimiz şunlardır: Eşimle aramda güvenin gerçekleşmesi için, ona iyilik etmem ve iyi davranmam lazımdır. Böylece Hazreti Peygamber’in (sav) şu hadisi gerçekleşmiş olur En hayırlınız ailesine en iyi olanınızdır. Ben de aileme en iyi olanınızım.
Eşimle sürdürdüğüm ilişki, yalnız yatak ve şehvet ilişkisi halinde kalmamalıdır. Her şeyden önce aramızda fikir, ruh ve duygu açısından birleşmenin gerçekleşmesi lazımdır. Beraber okumalıyız, bazı ibadetleri beraber yerine getirmeliyiz. Ev işlerini beraber organize etmeliyiz. Sonra bazan şakalaşma ve oynamaya da fırsat bulmalıyız. İbadet hakkında Yüce Allah şöyle buyurur: Ey Resulüm! Ailene namazı emret. Kendin de onun güçlüklerine dayan. Tâhâ,132
Şakalaşma ve nefsi dinlendirme hususunda Hz Peygamber (sav) eşi Aişe ile beraber koşarak onunla yarışıyordu. Ev işlerinde yardımlaşma hususunda gelince Hz. Peygamber, evinde birçok işi yapıyordu. Yaptığı işlerden biri de ayakkabı tamir etmek idi.
Eşimi, hayat ortağımı ve yoldaşımı iyi seçmeliyim. Çünkü Hz. Peygamber (sav) bu konuda şöyle buyurmuştur: Kadınların en hayırlısı ile evlenmeye bakınız. Çünkü çocuk, soyundan bir damara çeker.
Mal ve güzelliği bakımından diğerlerinden aşağı bile olsa, ahlaklı ve dindar olan kadını seçmen lazımdır. Çünkü Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Kadınları sırf güzellikleri için nikâhlamayınız. Çünkü onların güzelliğinin; böbürlenmek ve kibirlenmek yüzünden onları tehlikeye atmasından korkulur. Sırf malları için de onlarla evlenmeyiniz. Çünkü mallarının onları azdırması, (günahlara ve şerlere) sokması umulur. Fakat dindarlıkları için onlarla evlenin. Şüphesiz burnunun bir kısmı kesik, kulağı delik ve teni siyah dindar bir cariye (dindar olmayan bir kadından nikahlanmak bakımından) daha iyidir.
Ibn Mace, Nikâh, 6
Körüğün, demirin posasını bertaraf etmesi gibi , mihnet de nefsin posasını bertaraf eder.
Herkes yanında bulunan şeylerden sarf eder.
İnsanların çoğu, ya kimliklerinde dini İslam’dır yazılı olduğu için veya Müslüman anne ve babaların çocukları oldukları için Müslümandırlar.
Güzel ahlâk ,imanlı olmanın delili ve imanın meyvesidir.
Kim Allah’a tevekkül ederse Allah ona yeter.
Allah’ı anmakla kalpler huzura kavuşur.
İslam için çalışmak İslam’ı, inanç ve ahlakı ile temsil eden bir şahsiyet icat etmek için düşünce ve davranışlarında İslam’a sımsıkı sarılan bir toplumu ortaya çıkarmak için İslam’ı bir kanun, sistem ve anayasa olarak uygulayan, kainatta hak ve adalet düzenini sağlamakta İslam’ı yol gösterici bir dava olarak taşıyan hayatı sağlamak için çalışmak lazımdır. Şüphesiz böyle bir çalışma; bu çalışma için ihtiyaç duyulan, bununla ilgili olan, bundan kaynaklanan ve bu çalışmayı gerektiren her şey İslamî ve şer’î bir vecibedir. Bu vecibe, bu sorumluluğu üstlenenen müslümanların ve bu müslümanların işlerine önem veren bir yönetim kuruluncaya kadar sâkıt olmaz.
İslam’a olan inancımın geleceğin bu dine ait olduğuna inanmam derecesine ulaşması gerekir. Islam dininin Allah’tan gelmesi, onu hayatla ilgili işleri düzenlemek, insan gruplarına komuta etmek ve ona öncülük etmek hususunda daha layık ve daha güçlü kılar. İslam, yaratılıştan var olan ihtiyaçları gidermeye ve insanın maddi ve manevi ihtiyaçları arasındaki düzeni sağlamaya en uygun yegane sistemdir.
İslamî hareket, Rabbanî bir harekettir. Bundan dolayı bu hareket düşüncelerini, hükümlerini, ahlakını, an’anelerini ve fikirlerini yüce Allah’ın ebedi dininden ve son peygamberinin hadislerinden alır. Bu hareket, kendisini gerçekleştirmek için çalışan veya idarecilerinin şahsî menfaatleri için yapılan bir çalışma değil, Allah’ın dinine çağırma davasıdır.
Yüce Allah Bela ile kötü ve iyi birbirinden ayırır. Ayrıca bu belalar, yeryüzünde halife olmaya, göklerin, yerin ve dağların kendisini yüklenmekten kaçındıları ve kendisinden korktukları büyük emaneti taşımaya ehhil olan kimseyi seçmek içindir.
Hak bölünmesi imkansız olan bir bütündür. Hakkın bir bölümünden vazgeçmek tamamından vazgeçmek mânâsına gelir. Haktan sonra batıldan başka bir şey yoktur. Hidayet dışında kalan her şey sapıklıktır.
Biz, Müslüman ferdi, Müslüman evi, Müslüman halkı, Müslüman hükümeti ve İslam ülkelerine kumanda eden, dağınık Müslümanları birleştiren, Müslümanların asaletlerini geri getiren, onların kaybedilmiş topraklarını ve zorla alınmış vatanlarını, gasp edilmiş ülkelerini geri alacak olan ve ondan sonra cihat bayrağı ve Allah’ın dinine davet etme sancağını taşıyacak bir gücün tesisini istiyoruz ki, Böylece kainat İslam’ın talimatları ile müslüman olsun.
Bu yol öyle bir yoldur ki, tatlı bir hafif rüzgar tehlikeleri ile yanakları yaralanan ve ipeğe dokunmakla parmak uçları kanayan kimse bu yolda yürüyemez. Yarınki rızkından ve hayatından korkan kimseler bu yolda yürüyemez
İçinde gece karanlığı gibi fitneler dalgalanan bir toplumda yaşayan ve öğütten uzak olan veya nasihat ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmekten uzaklaşan kimsenin, bu toplumun kötülüklerinden etkilenmeden yaşaması mümkün değildir.
Dinimizi yırtarak dünyamızı yamalıyoruz. Böylece ne dinimiz kalıyor ne de yamaladığımız şey..
Bir konuda sana faydalı olmak için bütün ümmet bir araya gelse, yalnız yüce Allah’ın sana yazdığı şeyle sana faydaları dokunur. Eğer bir konuda sana zarar vermek için bütün insanlar toplansalar, yine yalnız Allah’ın kaderinde yazdığı şeyle sana zarar verebilirler. Kalemler kaldırılmıştır ve sayfalar düşürülmüştür. ( Tirmizi,Kıyamet 59)
İnsanların çoğu, ya kimliklerinde ‘dini İslam’dır’ yazılı olduğu için veya Müslüman anne ve babaların çocukları oldukları için Müslümandırlar. -Gerçekte ise- bu her iki grup da Müslüman olmalarının manasını anlayamıyorlar. Bu dine mensup olmanın neyi gerektirdiğini bilmiyorlar. Bu sebeple onların bir yerde, İslam’ın ise bambaşka bir yerde olduğu görülür.
Hak, insanların değil şeriatın söylediğidir. Şeriatta yazılı olan hükümler, insanların bütün arzularına, Fikirlerine ve düşüncelerine aykırı olsa bile hak ve gerçektir.

Müslüman olmam Neyi gerektirir.

#okuduklarımdanNotlar

Bütün beşeri sistemler insanlar için mutluluğu, Emniyeti ve sükuneti temin etme hususunda, başarısızlığa uğramışlardır. Hatta Bu sistemler, insanın mutsuzluğuna ve helak olmasına sebep olmuşlardır. Çünkü bu sistemler, aile ve toplumla ilgili maddi ve manevi Bağları yıkmış, ahlakın bozulmasına sebep olmuş, değerler ve iyi ahlakları yok etmiş, emniyet ve sükunetin yerini gerginlik ve Ruhi Bunalım almıştır. Yardımlaşma, başkalarını düşünüp tercih etme, başkalarını sevme ve onlara acımanın yerini bencillik ve egoizm almıştır.

Bu yol, öyle bir yoldur ki, tatlı ve hafif rüzgar tehlikeleriyle yanakları yaralanan ve ipeğe dokunmakla parmak uçları kanayan kimse bu yolda yürüyemez!..
“Kıyamet yaklaşmaktadır. Gün geçtikçe insanların dünyaya karşı hırsları arttığı için, Allah’tan uzaklaşmaları da artar.”
şükretmek; nimeti veren, iyilik yapan ve ihsanda bulunan kimseye karşı terbiyeli durmak özelliğidir.
“Kur’ân’ı okumaya sarıl. Çünkü o, dünyada senin nurun, ahirette ise azığındır.”
Zikir, zamanın felaketleri, hayatın keder ve musibetleri karşısında en etkili silahtır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir