İçeriğe geç

Modern Küresel Sistem Kitap Alıntıları – Immanuel Wallerstein

Immanuel Wallerstein kitaplarından Modern Küresel Sistem kitap alıntıları sizlerle…

Modern Küresel Sistem Kitap Alıntıları

&“&”

Hayatı Kullanmak, Üretmek ve Değiştirmek: Kapitalizmde Teori ve Pratik Olarak Simya/Claudia von Werlhof

… Cinsiyet ayrımcılığı adını verdiğimiz olgu, ırkçılık bir sorun haline gelmeden çok önce, ataerkil simya ile başlamıştı. Cinsiyet ayrımcılığı, sadece kadınların özel bir tarzda, işgücüne entegre olmalarıyla başlamaz, bilakis kadınların sadece iş gücünü değil, Mary Daly’in ifadesiyle ‘cinerji’lerini (1970), yani bedenlerini ve bedensel güçlerini de kullanan bir teknolojik projenin seks objesi haline gelmeleriyle başlar.

… Amerikan antropolojisi, davranışın biyolojik mirası olarak ırk kavramına cevap kabilinden, kültür olarak ırk kavramını icad eder. Ben, kültür kavramının, Amerikan antropolojisindeki yerinin, Amerikan antropologlarına ‘’kendin pişir, kendin ye’’ iznini vermek olduğunu ileri sürüyorum. Yani bunlar, ırkçılığı sorgulamadan davranış hakkında konuşabilirler, çünkü ‘’kültür olarak ırk’’, gerçekten, içi boş bir kavramdır.
Üniversite, kuşatma altında olduğu yerlerde bile düşünürler için bir özerklik kalesi işlevi görür. Gerçekten de, kuşatma şartları, başka konularda olmasa da, şartları zorlayıp çareler bulma hususunda onları güçlü kılan bu kalede entelektüelleri daha fazla isyana yönelmeleri için kışkırtır.
… Batının kültürel hakimiyetine karşı çıkan isyanlar bile, temelde Batılı kültürel üretim tarzlarını, özellikle de üniversite yapısını kullanarak organize edilmiştir. Üniversiteler baskı ve sınırlamalara maruz kaldıkları yerlerde bile, kolektif örgütlenmelerini ve özerk yaşam felsefelerini Muhafaza etmişlerdir; böylece üniversitelerin dünyada yayılması, milliyetçilik, komünizm ve hatta dini köktencilik hareketlerini seferber edecek merkezlerin oluşmasına ön ayak olmuştur. Entelektüel içerikler değişir fakat harekete geçiren paket çoğunlukla aynıdır.
Bugün Birleşik Devletler’in, terörizmi yaratan iki temel sorundan herhangi birini çözmeden, dünyada terörizme karşı yürütülen savaşın liderliğini yaptığı sanılıyor. Bu sorunların ilki, baskıcı, asker-iş çevreleri bloğuna hizmet eden paramiliter grupların, kirli savaşın, geleneksel muharebe silahları dışında savaş araçlarının kullanıldığı savaşların ve düşük yoğunluklu savaş halinin mevcudiyeti, ikincisi ise, küreselleşen neoliberal politikaların ürettiği ve giderek artan yoksulluk ve sömürüdür.
… Sistem-karşıtı hareketlerin açmazları, öyle görünüyor ki, küresel-sisteme yön veren hakim güçlerinkinden de derindir. Ne olursa olsun, bir strateji olmadan, kapitalist küresel ekonomi çöküşe geçse bile, iyi yönde bir dönüşümü garanti edecek herhangi bir görünmez elin var olduğuna inanmak için iyi bir neden yoktur.
… Wagar, dünya savaşının ne zaman başlayacağı konusunda yanlış bir hesap yapar; çünkü o, dünya savaşlarının ekonomik inişler sırasında çıktığına inanır. Ancak Joshua S. Goldstein’in(1998) Kondratieff dalgaları ve savaş döngüleri üzerine yaptığı bir araştırma, merkez devletler arasındaki savaşların genellikle K-dalga büyümesinin sonunda çıktığı görülür. Bunun anlamı şudur: Bir sonraki dünya savaşının çıkma ihtimaliyle 20 veya 30 yıl içinde karşılaşabiliriz.
Tahakküm ve direniş sarmalının daha önceki dalgalarına yönelik bir analiz, şu hususu ispatlamıştır ki, ‘tek ülkedeki sosyalizm’ ve diğer yerel himaye stratejileri, geçmişte kapitalist kalkınmanın negatif yönlerinin üstesinden gelme gücüne sahip olamamıştır ve geleceğin daha sıkı bir şekilde bütünleşmiş küresel sistemine karşı başarı kazanma ihtimali daha da azalmış görünmektedir. Halkları yerel olarak örgütlenmeye teşvik eden stratejilerin eksikliklerini, mevcut küresel kurumları demokratikleştirmek yerlerine yenilerini koymak için ve dünyadaki tüm halkların kollektif akılla hareket etmelerini kolaylaştıran yeni örgütsel yapılar oluşturmak için uluslarötesi stratejileri tanımlamak ve koordine etmek gerekir.
1.Teknolojinin çeşitli alanlarındaki tekel. Ki ancak (büyük ve zengin) bir devletin üstlenmeyi göze alabileceği devasa harcama talepleri vardır. Liberal söylemin asla bahsetmediği bu destek olmaksızın -özellikle de askeri harcama desteği olmaksızın- bu alanlardaki tekelin devamlılığı sağlanamaz.
Fiilen varolan kapitalizm, küreselleşmiş genişleme evresinde, halklar arasındaki eşitsizliği daima beslemiştir. Bu eşitsizlik, herhangi bir ülke veya zamana özgü şartlardan kaynaklanmaz, bilakis sermaye birikiminin özünde yer alan bir mantığın ürünüdür. Irkçılık, bu sistemin kaçınılmaz sonucudur. Serbest Pazar ekonomisi, hoyrat baskın ideoloji hakkındaki söyleminde, doğal olarak, hem bireyler hem de halklar arasındaki eşitsizliği gizler ve bu yüzden, demokrasiyi kolaylaştırıcı etkide bulunur. Pratikte ise, fiili kapitalizm bambaşka bir şeydir; halklar arasında eşitsizlik yaratır ve kör-ırkçılığı besler.
Üniversite, kuşatma altında olduğu yerlerde bile düşünürler için bir özerklik kalesi işlevi görür. Gerçekten de, kuşatma şartları, başka konularda olmasa da, şartları zorlayıp çareler bulma hususunda onları güçlü kılan bu kalede entelektüelleri daha fazla isyana yönelmeleri için kışkırtır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir