William A. Pelz kitaplarından Modern Avrupa Halkları Tarihi kitap alıntıları sizlerle…
Modern Avrupa Halkları Tarihi Kitap Alıntıları
&“&”
gerçek tarih nedir ki? Hemfikir olunmuş bir masal." Napoleon
Sovyet halklarındaki insanlar hükümetin reel sosyalizm" hakkında söylediği çoğu şeyin yalan olduğunu öğrenmişti. Fakat kapitalizm hakkında söylenen her şey doğruydu.
Parti liderleri birer deha olmalarına rağmen ne yapılması gerektiği hakkında en ufak bir fikre sahip değildi. Liderler bu duruma bir suçlu tayin etmek adına kabahati zaman zaman nesnel koşullarda arıyordu. Parti liderlerinin işçi sınıfının artık var olmadığını öne sürdüğü bir toplantıda, Bolşevik bir muhalif acıyla şu sözleri sarf ediyordu: Var olmayan bir sınıfın önderi olduğunuz için sizi tebrik etmeme izin verin." Bir tarihçi Bolşeviklerin ikilemini şöyle dile getirmişti: "Tüm engellere rağmen, bir işçi devrimi yapmayı başardılar. Daha sonra, zaferin henüz başındayken, Rus proletarya aniden ortan kayboldu ve geriye sadece otuz iki dişiyle birlikte gülen önderleri kaldı."
En temelde Avrupalıların savaşmasına ve kolonileri de savaşmaya zorlamasına rağmen, olay ırkla ilgili değildi. Fransız Katoliklerin Alman Katolikleri öldürdüğü, Alman Protestanların İngiliz Protestanları katlettiği, Arap Müslümanların Türk Müslümanlara saldırdığı ve Yahudilerin baskın inançlarına aldırmadan kendi milletleri için savaştığı göz önünde bulundurulduğunda, savaşın din yüzünden çıktığı da söylenemezdi. Diğer bütün koşullar, savaşı ateşlemek adına uyum içinde çalışmıştı. Savaşı mümkün kılan asıl faktör, Avrupalı hükümdarların savaşın ne kadar yakıcı olabileceğini büyük ölçüde unutmuş olmasıydı.
Peki, Paris halkı neden bu kadar öfkeliydi? (…) Aslında Paris’teki bu öfkenin altında çok daha belirgin bir neden yatmaktaydı: ekmek. (…) Yüzyıl başında maaşlı çalışanlar kazançlarının neredeyse yarısını ekmeğe veriyordu. Ne var ki 1788-89’daki ekonomik kriz esnasında bir maaşın ekmeğe giden kısmı ortalama %58’e yükseldi. Açlıkla ve 1789’un fahiş fiyatlarıyla geçen aylar, bu oranı %88 gibi olağanüstü bir değere taşımıştı. Bastille’in düştüğü günün tahıl fiyatlarının doruk noktasına ulaştığı güne denk gelmesi bir tesadüften çok daha fazlasıydı.
Paris’te 1750-99 yılları arasında refah endeksi 1,20 olan inşaat ustaları güç bela yaşayabilenlerden daha iyi olsa da bu endeks Londra (2,21) ve Amsterdam (1,83) kentlerine kıyasla oldukça düşüktü. Böyle becerileri olmayanlar için endeks düşüyor, Paris’te çok daha düşük bir yaşama denk geliyordu. Fransa’nın başkentindeki işçilerin refah endeksi 0,74 iken, Londralı meslektaşlarının yaşam standardı 1,42 seviyesindeydi, Amsterdam ise 1,41’lik oranla Londra’nın hemen arkasından geliyordu. Başka türlü ifade etmek gerekirse, Parisli işçiler tıpkı geliri açlık sınırırının altındaki çalışanlar gibi umarsız bir hayat sürüyordu.
Parti liderleri birer deha olmalarına rağmen ne yapılması gerektiği hakkında en ufak bir fikre sahip değildi. Liderler bu duruma bir suçlu tayin etmek adına kabahati zaman zaman nesnel koşullarda arıyordu. Parti liderlerinin işçi sınıfının artık var olmadığını öne sürdüğü bir toplantıda, Bolşevik bir muhalif acıyla şu sözleri sarf ediyordu: Var olmayan bir sınıfın önderi olduğunuz için sizi tebrik etmeme izin verin." Bir tarihçi Bolşeviklerin ikilemini şöyle dile getirmişti: "Tüm engellere rağmen, bir işçi devrimi yapmayı başardılar. Daha sonra, zaferin henüz başındayken, Rus proletarya aniden ortan kayboldu ve geriye sadece otuz iki dişiyle birlikte gülen önderleri kaldı."