İçeriğe geç

Mirdad’ın Kitabı Kitap Alıntıları – Mikhail Naimy

Mikhail Naimy kitaplarından Mirdad’ın Kitabı kitap alıntıları sizlerle…

Mirdad’ın Kitabı Kitap Alıntıları

– Bir insan sevdiğini, sonsuza dek bir olsun diye sevmezse, ne için sever başka ?
Yaratıcı sözcüktür yaşamın anahtarı. Sevgidir, yaratıcı sözcüğün anahtarı. Ve anlayıştır sevginin anahtarı.
Sevgi tamamlar. Nefret böler.
Kimsenin onu göklere çıkarmasına ihtiyacı yoktur sevginin. Sevgi, kendi değerini bulduğu yürekleri çıkarır göklere.
Çünkü cehalet, peruk takıp cübbe giymeyi, kanunlar sunup cezalar vermeyi sever.
Bilge için her şey bilgelik hazinesidir.Cahile ise,bilgelik saçmalık gelir.
Yalan söyler, Hızlı ve güçlü olan kazanır, diyenler. Yaşam adaleletin ve kasların yarışı değildir çünkü.
Çamura bulanmış bir ırmak, her ırmağı bulayabilir çamura.
Ama çamurlu bir ırmak kirletebilir mi denizi?
Deniz çamuru alacak, yatağına serpecek ve ırmağa temiz su verecektir karşılığında.
Gıdaklayan erdemden uzak durun yoldaşlarım. Utancınızı konuşturmadığınız gibi şerefinizi de konuşturmayın. Gıdaklayan bir şeref sükunet içinde olan bir şerefsizlikten daha kötüdür Gürültülü bir erdem sağır bir adaletsizlikten daha kötüdür.
Ölü ağırlıklardan korkun,efendiler.Kendi Tanrılığına kapılmış biri için her şey ölü ağırlıktır. İçinde dünyayı taşır, ama ağırlığını kaldıramaz .
Süpürge bir ev için neyse,kendi içine dönmek de öyledir yürek için. İyice süpürün yüreğinizi.
İyi süpürülmüş bir kalp,zapt edilmez bir kaledir.
Konuşmak, en iyi haliyle dürüst bir yalandır. Sessizlik ise en kötü haliyle, çıplak bir gerçek.
İnsanın yaşamını bir dair olarak kabul edersek ve Tanrı’yı bulmak da merkezi olursa o dairenin, yaptığınız işin merkezle ortak olması gerekir. Aksi halde kan ter içinde kalsanız, oylanmaktır onun adı.
Dünyanın size verebileceği tek şey bir beden; zıtlıklarla dolu yaşamın denizinde seyreden bir gemidir. Ve borçlu sayılmazsınız bunun için hiç kimseye.
Hiç durmadan çöp ve çamur boşalttığımız bir kuyudan nasıl umabiliriz temiz su çekmeyi.
Her dakika karıştırdığımız havuzun sularının, temiz ve berrak olmasını nasıl beklersiniz.
Zaten fazlaca sıkıntıda olan dünyayı sıkıntıya sokmaktan vazgeçin.
Yaşamın sütünü emdiğiniz meme aynıdır, ölümün sütünü verenle. Sizi beşikte sallayan el aynıdır mezarınızı kazan elle.
Kulak vermezseniz Mirdad’a yeryüzü mezar, gökyüzü ise kefen olacaktır sizlere. Oysa ki biri beşik biri de taht olsun diye var.
Ödül beklemeyin yaptığınız işler için. Yapılan işin kendisi, işini severek yapana ödüldür zaten.
Bir balığın yüz yumurtasında sadece biri bile ürese, israf olmamıştır diğer doksan dokuzu. Doğa öyle tutumludur ve öyle fark gözetmez ki ayırt ederken.
Siz de yürekleriniz diğer insanların akıl ve gönüllerine eklerken, böyle tutumlu ve ayırt ederken fark gözetmeyen olun.
Asla şaşmazsınız hedefinizden eğer hedefiniz de sizi hedeflemişse.
Size gelen sizindir gelmekte geciken ise değmez beklemeye. Bırakın o sizi beklesiniz.
Hiçbir şeyden şikâyet etmeyin. Bir şeyden şikâyet etmek onu şikâyet edenin başına bela yapar. Ama onu anlamak ondan sadık bir hizmetkar yaratmaktır.
Şans akıllıların oyuncağı aptallar ise şansın oyuncaklarıdır.
Parmaklarınıza bakın birbirine denk olmayan şeylerin nasıl denk olabildiğini anlamak için.
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Bir değil, iki değil, yüzlerce kez kaldırmalısınız yerden, sizi takip eden tökezleyen adamı. Artık hiç sendelemeyeceği yere kadar kaldırın onu, sizin de bir zamanlar tökezlediğinizi unutmayın.
Işığa ihtiyacı olanlar davetiye beklemez ışığa koşmak için.
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Binlerce iki yüzlülükten birini dürüstlüğe çekmeyi başarmışsanız, büyük başarıdır bu.
Gizli ihtiraslar karanlıkta büyüyüp ve gelişirler. Yumurtlamasın istiyorsanız, verin onlara ışığın özgürlüğünü
Riyakarlık belirli bir süre gizlenebilir belki, ama orada kalmaz sonsuz kadar ne kökü kazınabilir ne de açığa vurulabilir.
Kötülüğü dünyadan def etmek için uğraşmayınız. Bazen iyi gübre olur kötülüklerden.
Bugün öğrencisiniz yarın öğretmen olacaksınız. İyi öğretmen olmak için iyi öğrenciler olun.
Yükseldiğiniz kadar alçalın, aksi halde kaybedersiniz dengenizi.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Küçümsemeyin kimseyi. Tek bir kişiyi bile küçümsemektense, daha iyidir her kes tarafından küçümsenmek.
Her zaman dengede olun, insanlar sizi örnek alsınlar kendilerini ölçmek ve tartmak için.
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Verdiğinizin bilincinde olduğunuz sürece, ödünç almış olursunuz verdiğiniz her şeyi.
Sabır, sırtını inanca dayadığında sağlıklıdır. İnançsız
Bir sabır ise felçtir bir anlamda.
Sağlam kardeşidir sakatın. İlki kestirme, diğeri dolambaçlı yol gibidir.
Sakatlara karşı sabırlı olun.
Bir uyarıdır tökezleyen her şey. Uyarıyı anlayın ki size rehberlik edebilsin diye.
En katlanılmaz sıkıntı bir şeyi sıkıntı saymaktır
Sevmediğiniz şey sizi sevmez. Onu sevin ve olduğu gibi olmasına izin verin, bir engeli kaldırmış olursunuz yolunuzdan.
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Emin değilseniz bir sonraki adımınızdan durun orada.
Bir şeyin zıddını çürütmek o şeyi ispatlamaktır.
O şeyin zıddını kanıtlamak ise çürütmektir onu aslında.
Ne kadar aza sahip olursanız, o kadar az sahip olunursunuz.
Sahip oldukça siz, sahip olurlar size.
Kendi kaderlerini bulup bunu yaşamak isteyenler ne zamanı şımartmakla zaman ne de boşluğu geçmek için adım harcarlar.
Bir eşek sürücüsü de eşeğin kuyruğunun ardından gitmez mi? Bir gardiyan, zindanlara mecbur bırakılmamış mıdır?
Gerçekten de eşek sahibini sürer, zindandaki hapseder gardiyanını.
Bir insan başkalarının gözyaşları, kanları ve acılarıyla nasıl gelişebilir, başka insanların sevgisinde , yeryüzünün sütünde , balında ve göklerin koyu şefkatinde gelişmeyi başaramamışsa?
Mutsuz kuklalar! Bir kurdun başka bir kurdu parçalayıp da kuzuya dönüştüğü görülmüş müdür?
Bir yılan ne zaman başka yılanları öğütüp dönüşmüştür bir güvercine? Bir insanın başka insanları öldürerek onların kaderleri hariç hiç devralabilir mi neşelerini? Bir kulak başka kulakları tıkayıp yaşamda daha huzurlu olabilmiş midir acaba?
Ya da ne zaman bir göz diğer gözleri çıkartıp güzellikleri daha net görmüştür.
Ve öyle sarhoş olmuştur ki insan içtiği kandan, daha fazla kazanacağına inanır diğer insanları boğazladıkça , yer yüzünün bolluğunda ve göklerin cömertliğinde boğazladığı insanların hislerinden.
Değersiz olana değer vermesi, ölçülemeyeni ölçmesi, standartların ötesinde olanı standart kalıplara sokmaya çalışması da artık yamanacak yeri kalmayan örtüsünü yamamaya çalışmak değil midir?
Tanrı öfkelenip hiddetlenmiş miydi insan iyi ve kötü bilgisinin ağacındaki meyveyi yediği için? Asla! Çünkü o biliyordu insanın onu yemeden durmayacağını ve hatta onu yemesini diledi; ama yemeden önce de yaptığının sonuçlarını bilmesini ve sonuçlarıyla yüzleşecek cesareti olmasını istedi. Ve insanda vardı o cesaret. Ve yedi. Ve yüzleşti sonuçlarıyla da.
Çünkü onlar kendilerini yalanlardan kurtaracak yalancılara inanır. Ve daha büyük olmanın hayaliyle küçük serapların peşinden koşarlar, tavadaki kızgın yağdan ateşe sıçrayan bir balık gibi.
Gerçek inanç, sevgini dalı olmazsa açmaz çiçek. Anlayıştır onun meyvesi.
Dondurucu olmasına rağmen hava, öyle okşuyordu ki ciğerlerimizi, hiçbir çaba sarf etmeden yeniden doğmuş gibi hissediyorduk kendimizi.
Doğanın bir kanunu gibi görünüyor bana savaş. Sürekli savaş halinde değil mi denizdeki balıklar bile? Küçük balık büyük balığın avı değil mi?
Size savaş gibi görünen, doğanın kendini beslemesi ve devam ettirmesidir aslında. Güçlünün zayıf gıdası oluğu kadar zayıf da güçlünün yemidir.
Doğa güçlüdür tek başına; diğer hepsi itaat eder doğanın iradesine ve usulca akar ölümün nehirlerinden.
Her zaman olmamış mıdır zayıfın kendi zayıflığını saklamaya çalışmak için diğer zayıflarla
birleşmesi?
Otoriteye olan ihtiraslarından dolayı insandır insanların karmaşa içinde olmaları. Otoriteye sahip olanlar ise sürekli savaşır korunmak için onu. Otorite sahibi olmayanlardır onu başkalarının elinden kapmak için uğraşanlar. Sevgisiz, şefkatsiz ve ilgisiz bir şekilde savaş alanına terk edilir, kundaklara sarılı Tanrı olan insanlar, ayaklar ve çifteler altında ezilirken.
Hiçbir cennet, cennet değildir diğerlerine cehennem oluyorsa. Hiçbir cehennem cehennem değildir başkalarına cennetse.
Çiçek açmış bir bahçe, satın alınıp kiraya verildiğinde olabilir mi cennet? Sizin cennetiniz, sınırlıdır yeryüzüyle. O halde neden boynunuzu uzatıp, kısık gözlerinizle uzakta arıyorsunuz onu?
Kalbinde cennet olana dünya cennet, kalbinde dünya olana ise cennet dünyadır.
Açgözlülüğün kıskançlığın ve nefretin leş kokusundan çıkabilir mi tütsü kokusu? Ya kılı kırk yaran gözlerden, yalan söyleyen dillerden ve şehvetli ellerden? Peki ya çıkabilir mi, inançlıyım diyerek gösteriş yapan inançsızlıktan, esneklik dolu cennetlerin borusunu üfleyen sefil dünyevilikten?
Hükmedemezseniz kendinize, nasıl hükmederseniz başkalarına?
Ve de öğrenmişizdir örsten, karşılık beklemeden üzerine vurulmanın paha biçilmez dersini.
ASMA

Selam olsun sana kutsal asma!

Selam olsun taze sürgünü besleyen
Altın meyvesini hayat veren şarapla dolduran
O harikulade köke!

Tufanın yetimleri
Çamura oturduğunda tadar ve kutsar
Merhametli dalın kanını.
Selam olsun sana Kutsal Asma!

Siz, toprağın rehineleri,
Siz, yolunu şaşırmış yolcular, Kutsal bitkidedir kurtuluşunuz ve yolunuz
Asma, Asma, Asma!

Evet yaşlılık insanı ziyaret ettiğinde efendiler, kulaklarınızı, gözlerinizi, ellerinizi ve ayaklarınızı ona ödünç verip kuvvetsizliğinizi sevginizle sarmanın zamanı gelmiştir, şu solup giden çağında bile, yaşam tarafından en az bebeklik ve gençlik çapındaki kadar sevildiğini hissetsin diye.
Bir başkasına acı veren şeyden zevk almayın, siz de acı duyabilirsiniz onun aldığı zevkten.
Aldığınız soluğa, söylediğiniz lafa ne dilediğinize ve ne düşündüğünüze ne yaptığınıza dikkat edin.
Çünkü saklıdır sizin iradeniz aldığınız her nefeste, söylediğiniz her sözde, her dilek, düşünce ve eyleminize. Ve sizden saklı olan her şey, üstün iradede bulur kendini.
Eğer siz beyin, hafıza ve duygu düşünce kayıtlarıyla donatılmış olmanıza rağmen, bir günlük yaşamınızın büyük bir kısmının bilincinde değilseniz, nasıl şaşarsınız bir taşın da yaşamının iradesinin bilincinde olmamasına.
Zamanda ve boşlukta, tesadüf yoktur.
Canınızı sıkanlara daha iyi davranın ki hem mutlu ayrılsınlar kapınızdan hem de gelirlerse bir daha, alacaklı olarak değil, dost olarak gelsinler kapınıza.
Karşı gelmeyin hiçbir konuğa; sizi gereğinden fazla ziyaret ederken hiçe saydıkları gururlarının hıncını sizden almasınlar diye.
Ebediyetten kopmak için dünyayı ve onun çocuklarını severek kopabilirsiniz. Dünyayla arandaki tek hesap sevgi olduğunda, dünya da sizi borçlarınızdan azat edecektir.
Her şeyi sevdiğinizde hiçbir şeyle bağınız kalmaz.
Yaşarken ölmeye devam ettiğinizden öldükten sonra da yaşamaya devam dersiniz; bu bedende olmasa da bir başka formda.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir