İçeriğe geç

Millet Mistikleri Kitap Alıntıları – Nurettin Topçu

Nurettin Topçu kitaplarından Millet Mistikleri kitap alıntıları sizlerle…

Millet Mistikleri Kitap Alıntıları

“İnsan için bütün bir ömür kendini aramaktan başka bir şey değilse, acaba sonunda aradığımızı buluyor muyuz?
“İnsanlar kaderlerini kendileriyle beraber dünyaya getirirler.Alnımızın yazısı belki de beynimizin atomlarında saklıdır.Lâkin insan kendi onu okuyamıyor.Başkaları da insanı alnındaki yazıdan değil, hareketlerinden okuyorlar.”
Biz milletimizin güya hayatı kazanılırken ruhu şehit edildiğini göre göre telef edilmiş bir neslin çocuklarıyız.
Genç ruh ne kadar cesur olsa da İslamdaki ilâhî ruha uzanmadıkça bu arık ülkede yürümek kabil değildir.
Orada Anadolu’nun haritasını bulacaksın. Kendini o haritaya can vereceklerin başında bilmelisin.
İstiklal ise mukaddesata inanmış, Allah’a inanmış insanların, maziden bize uzanıp bizim varlığımıza girerek ruhumuzu kucaklayışlariyle yaşar.
İnkilâp, büyük adımları değil , büyük ruhları takip etmekle elde edilir
Memlekette inkilâp yapmak hususunda şekil ve kıyafet düşünmek akıllarına gelmedi. Hüseyin Avni doğrudan doğruya milletin ruh cephesine uzandı. Ahlâkta inkilâp yapmak istiyordu.
Türk’ün düştüğü saha muharebe meydanı değil, iktisat ve ahlâk çukurudu. Kişi düştüğü yerden kalkar .
Hüseyin Avni
Gençlik kendi kulaklarını da sağır eden bir şiddetle; nefsinin seslerine ve gurura korkunç bir şekilde kapılmış, alkışlıyor, alkışlıyordu
Ey Fuzuli daima devran muhaliftir sana,
Galiba erbab-ı istidadı devran istemez!
| Fuzuli
Muzdarip bir toprağı kurtulmuş bir vatan haline getirdikten sonra, gözlerini yumanlar, şimdi bu toprakların üstünde hep birbirini ezmek isteyen merhametsiz ayakların dolaştığını nereden bilsinler!
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar bizi!
| Niyazi Mısri
Vicdanı ve imanı yıkılmayan adam. Yirmi milyon adam uğraşsa, kalbine bir damla yeis konulamayan insan. Mümin buna derler.
Türk’ün düştüğü saha muharebe meydanı değil, iktisat ve ahlâk çukurudur. Kişi düştüğü yerden kalkar.
| Süleyman Necati
O âleme sığmaz varlık küçük bir tabuta nasıl sığdırıldı?
Ben ne sihhatimi, ne servetimi, hatta ne de hayatımı muhafazaya mecbur değilim. Hilkatin her türlü takdiri dışına bir an bile çıkmaya muktedir olmadığımı bilirim. Ben yalnız faziletimi muhafazaya mecburum.
| Hüseyin Avni Ulaş
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Demokrasi her şeyden evvel insanlığın kendinde ilâhî aydınlığa inanmasından ibaret bir iman hamlesi ve insanlık içinde ferdiyetleri inkişaf ettiren örnek bir hareket idealidir.
Bize, bizi tenkit eden, irşad eden lazım
| Hüseyin Avni Ulaş
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Biz milletimizin güya hayatı kazanılırken ruhu şehit edildiğini göre göre telef edilmiş bir neslin çocuklarıyız.
Hak yerine kuvvetin hakim olduğu devirde fikir ve dâva yerine siyasetin hakim olması da tabii idi.
İdealin sevgisini parti’nin ve politikanın prensiplerine değişmek, ne adına olursa olsun bir felaketti, çok kere bu, bir yıkılış oluyordu.
Batı’nın yükselişi, muallimin başlara çıkarılması ve Batı düzeninin kurucusu olmasıyla başlamıştır.
Hocalık mesleği, şüphesiz ki kitap sayfalarındaki bilgileri gençlerin dimağına aktarmaktan ibaret değildir; hocanın şahsiyetinde körpe ruhlara aşı vermesini bilmektir. Bunu yapmayan hoca, mesleğinin insanı sayılmaz; belki o sadece mevkiinin bekçisidir.
Müesseseler büyüklükleriyle yaşar; mekâna büyüklük, mekîninden gelir. Medine, Hz. Muhammed’den büyüklük alır. Erzurum, İbrahim Hakkı’sıyla büyüktür.
Batı’nın bugünkü sefaleti, milliyetçilik davasını kan ve menfaat temelleri üzerine kurmuş olmasından ileri geliyor.
Hakkı söylemeyen diller tutulur, Hakk’a uzanmayan eller kesilir.
| Ali Fuat Başgil
Aynı dünya içinde herkes ayrı bir dünya yaşıyor.
Kur’an’ın en fazla üzerinde durduğu insan ilmi demek olan ahlâk, şarkta maddi yaşayışa müteallik birkaç klasik kaidenin dar çerçevesine kapatılmış, insan unutulmuş, karekter kitaptan silinmiş, insanlık ideali yok edilmiş.
(Celal Hoca), şarklının ahlâktan anladığını tasvir ederken, esefle daima şunu tekrarlardı: ‘Bu cemaatin belden yukarı ahlâkî yoktur.’
Şark ilimleri, Garbın metodolojisine uygun olarak tedvin edilir ve sosyolojinin ortaya koyduğu içtimaî şartlar ve zaruretler de nazar-ı itibara alınarak tekâmül kanununa uymasını bilen metotlu düşünüş hakim olursa İslâm ilimleri canlanır, bununla da İslâm dünyası kalkınır.
Tesbihi çok, ibadeti bol değildi lakin her hali dua, her sözü tesbih oldu.
Bugünkü düşman, Kılıç Aslan’ı karşılayan Haçlılar’dan daha çok hoyrat, Hüdevendigâr’ı hançerleyen ellerden daha kahpedir.
Zaman, hakikatlerin yardımcısıdır.
Çok kere beşerin en büyük bildikleri, ondan büyüklük çalanlardır. Bunlar, madde âleminin avcılarıdır; ihtirasların dizginlerini bırakmış, hareket âleminde her vasıta ile iktidar ve saadet peşindedirler.
Onlar ulûm-u mükâșefe gibidir; kalemle anlatılmaz, ifadeye sığmaz, söz kıyafetine bürünmez, beyana âsidir.
Aynı dünya içinde herkes başka bir dünya yaşıyor.
Hakikat, kendisine bağlanan sevgi ile ve bir de kendine en çok yakışan hürmetkâr uslup ile birleşince doyulmaz bir lezzet kazanıyor.
Hilkatin, idrakimizi örten sırrı gözlerimize kalın perde oldu.
Sanki kendinde yaşattığı ruhun güzelliği, her varlığın istiğnasını taşıyordu.
Menfaat, düşmanı birleştirirken bizi parça parça bölüyor.
İnsan mahlûkatın ulusudur.
Zaman hakikatlerin yardımcısıdır.
Çok kere beşerin en büyük bildikleri, ondan büyüklük çalanlardır.
İnkılâp, büyük adımları değil, büyük ruhları takip etmekle elde edilir; istiklâl ise, mukadesata inanmış, Allah’a inanmış insanların, maziden bize uzanıp bizim varlığımıza girerek ruhumuzu kucaklayıșlariyle yaşar.
Iztırap içinde oldukça uzun ömür yaşanır. O altmış senelik hayatında çok uzun ömür yaşadı.
Ümitler sisli, yürekler ağrılıdır.
Ruh tende ihtiyar olarak doğar; vücut ruhu gençleştirmek için ihtiyarlar. Eflatun Sokrat’ın gençliğidir.

Oscar Wilde

Onlar, kalplerinin zaafını kafaları ile tedaviye çalışıyorlar.
Halk aldatılınca aldanmakta mazurdur.
Riyaya vasıta olan ilme lânet olsun.
Biz milletimizin güya hayatı kazanılırken ruhu şehit edildiğini göre göre telef edilmiş bir neslin çocuklarıyız.
Biz biliyoruz ki, büyük ruhlar kılıç gibidirler,onlar yaşarlarken bu kılıç kınındadır, öldükten sonra kınından sıyrılır; ruhlardaki cihadı onlar yaparlar
İnsanlar kaderlerini kendileriyle beraber dünyaya getirirler.
Biz milletimizin güya hayatı kazanılırken ruhu şehit edildiğini göre göre telef edilmiş bir neslin çocuklarıyız
Bana dünyada ne yer kaldı, emin ol ne de yâr
Ararım göçmek için başka zemin, başka diyar.
Hocalık mesleği, şüphesiz ki kitap sayfalarındaki bilgileri gençlerin dimağına aktarmaktan ibaret değildir; hocanın şahsiyetinden körpe ruhlara aşı vermesini bilmektir
Aynı dünya içinde herkes başka bir dünya yaşıyor
Bir üniversite hocası nasıl olmalı? diye anket açılsa, ona şöyle cevap verilmesini isterdik: Genç ruhlara sunduğu fikirlerin hizmetinde yaşayan bir münzevi Şahsiyetler yoğurma ihtirasiyle yaşayan bir iç dünya idealisti Vatan çocuklarının istikbaline eğilen aynı derecede müşfik ve haşin bir baba, bir büyük Menfaat emellerini kitaplarının ruhi potasında eritmiş mübarek bir yüz Hayırla hakikati, güçlük çekmeden birleştirmiş vicdanda dost bir zekâ Cemaatın selâmet arayan yürüyüşünde bir işaret ve bir ışık
Bir hayatın romanını birkaç sayfaya sığdırmak güç; fakat bir hayatın rüyasını birkaç dakikada görebilmek mümkündür.
Ruh tende ihtiyar olarak doğar; vücutruhu gençleştirmek için ihtiyarlar. Eflatun, Sokrat’ın gençliğidir.
[Oscar Wilde]
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar bizi
Riyaya vasıta olan ilme lânet olsun.
Hüseyin Avni
Bana dünyada ne yer kaldı, emin ol ne de yâr
Ararım göçmek için başka zemin, başka diyar.
Anlaşılıyor ki insanlık kendi kurtarıcılarına düşmandır.
Riyaya vasıta olan ilme lânet olsun.

Hüseyin Avni

O her samimi fikrin mutlaka hareket haline geleceğine inanmıştı.
Kalbim, annemden nasıl doğdumsa hâlâ öyledir!
Öyle adamlar vardır ki onların yanında eşya da nefret mevzuu olur. Yine öyle adamlar vardır ki onlardan ayrılmayan her şey korku mevzuudur. Öyle insanlar da vardır ki kendileriyle birlikte her şey sevgi mevzuu olur.
Yüksek mevkilerin insan için kuvvet olmadığına inanıyordu. Kuvveti ruhta arıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir