Boris Vian kitaplarından Mezarlarınıza Tüküreceğim kitap alıntıları sizlerle…
Mezarlarınıza Tüküreceğim Kitap Alıntıları
&“&”
… artık düşünecek vaktim oluyordu. Bu da beni sinirli yapıyordu. Her şey çok fazla yolundaydı.
Tom fazla namusluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır. Önemli olan tek bir şey vardır; o da öç almak, hem de fazlasıyla.
Bu arada şunu söylememe izin verin, hiç kimseyi bağışlamıyorum. Onların hepsine rezil bir yaşam, sonra da cehennem ateşi ve dondurucu soğuklar diliyorum, bir de geleceğin iğrenç kuşakları arasında saygın bir ad. Mezarlarınıza tüküreceğim!
Herkese bizi rahat bırakmalarını söyleyerek yalnız ikimiz çekip gitsek ne olur ?
İyilik yapınca iyilik bulunacağına inanıyordu; halbuki böyle bir şey olsa bile, rastlantıdan ibarettir.
üzerinde konuşulan ve kitap kulüplerince önerilmiş bir kitabı okumuş olmayı istiyorlar. Kitabın içeriğine aldırış ettikleri yok.
Bilirsiniz, insan kafası iyiken birisi onunla ilgilendiğini şükran duyar.
Sinirlerimi bozan, sevgi dilenen bir tavır takınmıştı.
Kitaplar çok pahalı ve bütün bunlar da bunun için bir neden; insanların iyi bir edebiyat eserini satın almayı dert etmediklerinin kanıtı bu; üzerinde konuşulan ve kitap kulüplerince önerilmiş bir kitabı okumuş olmayı istiyorlar. Kitabın içeriğine aldırış ettikleri yok.
Karşısındakine bakan ama aslında görmeyen, bir yastığı suratına bastırıp yavaş yavaş öldürmek isteyeceğiniz türden adamlardandı.
Fazla dürüsttü Tom, onu mahveden de buydu. İyilik yapınca iyilik bulunacağına inanıyordu; halbu ki böyle bir şey olsa bile, rastlantıdan ibarettir.
Fazla dürüstü Tom, onu mahveden de buydu. İyilik yapınca iyilik bulacağına inanıyordu; halbuki böyle bir şey olsa bile, rastlantıdan ibarettir. Yapılması gereken bir şey varsa, o da intikam almaktır, hem de olabildiğince eksiksiz bir intikam."
Hadi," dedi, "yeryüzünde siyahlar içinde adaletin hüküm süreceği zaman henüz gelmediğine göre, hadi."
İnsanlardan kaçmalısın, evet, ama ona, ellerin ve yüreğin açık gitmek zorundasın."
Bu ülkede gözü pek olmak kolay; aslında herkesin görebileceği şeyi zahmet edip dile getirmek yeterli."
Fazla dürüsttü tom, onu mahveden de buydu. İyilik yapınca iyilik bulacağını inanıyordu. Halbuki böyle bir şey olsa bile, rastlantidan ibaretti…
sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır. önemli olan tek bir şey vardır o da öç almak hem de fazlasıyla.&”
Fazla dürüsttü Tom, onu mahveden de buydu. Iyilik yapınca ıyilik bulunacağına inanıyordu; hâlbuki böyle bir şey olsa bile, raslantidan ibarettir.
Kitap kulüpleri tarafından tavsiye edilen, üzerinde konuşulan bir kitabı satın almak istiyor ınsanlar, aslında içeriğinde ne olduğunu pek umursamıyorlar.
İnsanların iyi bir edebiyat eserini satın almayı dert etmediklerinin kanıtı bu; üzerinde konuşulan ve kitap kulüplerince önerilmiş bir kitabı okumuş olmayı istiyorlar. Kitabın içeriğine aldırış ettikleri yok.
Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır.
… bir insanın hem Tanrı’ya inanıp hem de açık fikirli olmaya devam edebileceğini düşünmüyor ve açık fikirli olmam gerektiğine inanıyordum."
Tom fazla namusluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır. Önemli olan tek bir şey vardır; o da öç almak, hem de fazlasıyla.
Buckton’da beni kimse tanımıyordu. Clem, şehri bu yüzden seçmişti ve zaten korkudan altıma yapıyor olsam bile, daha yukarı, kuzeye doğru devam etmek için yeterince benzinim kalmamıştı.
Herkese bizi rahat bırakmalarını söyleyerek yalnız ikimiz çekip gitsek ne olur?"
Tom fazla namusluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır. Önemli olan tek bir şey vardır; o da öç almak, hem de fazlasıyla.
Aptalca bir plan: ama en başarılı planlar aptalca olan planlardır.
Hiçbir şey fazla uzun sürmemeli.
Düşünmeden konuşuyorsunuz."
"Düşündüğüme inanmanız için ne söylemem lazım bilmiyorum."
"Düşündüğüme inanmanız için ne söylemem lazım bilmiyorum."
Kitaplar çok pahalı ve bütün bunlar da bunun için bir neden; insanların iyi bir edebiyat eserini satın almayı dert etmediklerinin kanıtı bu; üzerinde konuşulan ve kitap kulüplerince önerilmiş bir kitabı okumuş olmayı istiyorlar. Kitabın içeriğine aldırış ettikleri yok.
“Gitar sizi tembelleştiren bir müzik aletidir. Onu alırsınız, bir parça çalarsınız ve bırakırsınız, biraz tembellik eder, sonra bir iki akor tutturmak için elinize alırsınız ya da ıslık çalarak eşlik edersiniz. Günler böylece çabuk geçer.”
“Sanırım eylem düzenleyen kişiler, iyi tasarlanmış planlarını başta kesinleştirmekle hata yapıyorlar.”
“Ama ben on yıldan daha uzun süredir uzak kalmıştım buralardan ve aslımı bilmeyen insanlarla temas ede ede bize aşıladıkları aşağılık duygusundan yavaş yavaş kurtulmuştum, bir dürtü gibi bu çekilmez aşağılık duygusu; Tom’un patlamış dudaklarından acıma sözleri dökülmesine, Beyaz Adam’ın ayak seslerini işitir işitmez kardeşlerimizin dehşet içinde, böcekler gibi, kaçacak delik aramalarına yol açar; ama biliyorum, Beyaz Adam’ın derisine sahip olmakla onu ele geçirmek kolaylaşır, çünkü kendi benzerleriyle çenesi açılır ve kendine ihanet eder.”
“Kafası hâlâ Tanrı’ya ve iyiliğe dair önyargılarla doluydu. Tom fazla namusluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır.”
“Birkaç dakika sonra yanıma geldi.
Gidelim," dedi, "buradan gidelim, siyahlar için bu dünyada adaletin zamanı henüz gelmedi…”
Öyle sanıyorum ki hem açık fikirli olup hem de Tanrı’ya inanmak birlikte yürümüyordu ve benim açık fikirli kalmam gerekiyordu.
İyilik yapınca iyilik bulunacağına inanıyordu; halbuki böyle böyle bir şey olsa bile, rastlantıdan ibarettir.
..Üç velet bana bakıyordu. Bu sümüklüler için, yirmi altı yaşında bir tip, ihtiyar sayılırdı.. ????
Tanrı zamanı geldiğinde affedecektir seni. İnsanlardan kaçmalısın evet ama ona ellerin ve yüreğin açık gitmek zorundasın.
-Benimle evlenmek istiyor musunuz?
+Saçma sapan konuşmayın.
+Saçma sapan konuşmayın.
-Sizi yeniden ne zaman görebilirim?
+Henüz gitmedim ki.
+Henüz gitmedim ki.
Çok gülüyorsunuz, yüzünüz bozulacak.
Aldırmayın, dedi. Çabuk alışıyor insan, ne yazık ki.
Aslını söylemek gerekirse, gerçek anlamda sıkılmıyordu canım. Fakat satış rutini içinde hareketlerim mekanikleşmişti. Dolayısıyla düşünecek zaman kalıyordu geriye. Beni huysuzlandıran da buydu. Her şey fazla yolunda gidiyordu.
Fazla dürüsttü Tom, onu mahveden de buydu. İyilik yapınca iyilik bulunacağına inanıyordu; halbuki böyle bir şey olsa bile, rastlantıdan ibarettir. Yapılması gereken bir şey varsa, o da intikam almaktır, hem de olabildiğince eksiksiz bir intikam.
Kafası iyilik ve Tanrı’yla ilgili önyargılarla fazla doluydu.
Parfümünüzü değiştirmişsiniz, Lou."
"Evet. Hoşunuza gitmedi mi?"
"Yoo, çok hoş. Ama biliyorsunuz ki bu yapılmaz."
"Nedir yapılmayan?"
"Parfüm değiştirmek kurallara göre değil. Gerçek, şık bir hanım hep aynı parfümü sürer."
"Bunu da nereden çıkardınız?"
"Herkes bilir. Bu eski bir Fransız kuralıdır."
"Biz Fransız değiliz."
"O halde, neden Fransız parfümü kullanıyorsunuz?"
"En iyisi Fransız parfümüdür de ondan."
"Mutlaka, ama bir kurala uydunuz mu hepsine uymanız gerekir."
"Evet. Hoşunuza gitmedi mi?"
"Yoo, çok hoş. Ama biliyorsunuz ki bu yapılmaz."
"Nedir yapılmayan?"
"Parfüm değiştirmek kurallara göre değil. Gerçek, şık bir hanım hep aynı parfümü sürer."
"Bunu da nereden çıkardınız?"
"Herkes bilir. Bu eski bir Fransız kuralıdır."
"Biz Fransız değiliz."
"O halde, neden Fransız parfümü kullanıyorsunuz?"
"En iyisi Fransız parfümüdür de ondan."
"Mutlaka, ama bir kurala uydunuz mu hepsine uymanız gerekir."
Kafası hâlâ Tanrı’ya ve iyiliğe dair önyargılarla
doluydu. Tom fazla namusluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır.
doluydu. Tom fazla namusluydu, bu da onun sonu olacaktı. Sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır.
Fazla dürüsttü Tom, onu mahveden de buydu. İyilik yapınca iyilik bulunacağına inanıyordu; halbuki böyle bir şey olsa bile, rastlantıdan ibarettir.
Gürültü kesildi. Böğürtüsünü kesti ve başı göğsüne düştü. Bir
şeyler duyar gibi oldu; biraz zaman geçti ve kurşunlar
bacağına saplandı; gevşedi ve yavaşça yere yığıldı. Ağzıyla
ahırın kaba tabam arasında ince bir salya akıyordu, sol kolunu
saran ipler, derin mor lekeler bırakmıştı.
şeyler duyar gibi oldu; biraz zaman geçti ve kurşunlar
bacağına saplandı; gevşedi ve yavaşça yere yığıldı. Ağzıyla
ahırın kaba tabam arasında ince bir salya akıyordu, sol kolunu
saran ipler, derin mor lekeler bırakmıştı.
Köyün insanları onu yine de astılar. Çünkü o bir zenciydi.
&”Öyle sanıyorum ki hem açık fikirli olup hem de Tanrı’ya inanmak birlikte yürümüyordu ve benim açık fikirli kalmam gerekiyordu.&”
Kafası iyilik ve Tanrı’yla ilgili önyargılarla fazla doluydu.