İçeriğe geç

Meyve Zamanı Kitap Alıntıları – Rabindranath Tagore

Rabindranath Tagore kitaplarından Meyve Zamanı kitap alıntıları sizlerle…

Meyve Zamanı Kitap Alıntıları

“Ölüme
meydan okuyan aptal, kimsin sen..
meçhul, daimî hürriyettir
Ah, fakat senin adaletin uyanıktı.
Aradığımı bulamıyorum, öğrenmek istediğimi anlayamıyorum
Alışma bana, ne yapacağım belli olmaz..!
Bugün varım yarın birden yok olurum.
Dokunma bana, kapanmamış yaralarla doluyum.
Canımı acıtma, bir yara da sen açma..!
Sevme beni, yoğun duygularımda kaybolursun tutuşursun.
İsteme beni, yasaklarla boğuşursun, engellerle doluyum.
Çözmeye çalışma sakın, seninle karışır iyice kördüğüm olurum..
Anlama beni, ben kendimi bilirim, ben böyle mutluyum..
Aşkı yaşatmamı isteme asla, ben aşka yıllardır inanmıyorum..
Güveniyorsan kendine, inandır aşkın varlığına..
Sonucunda öyle bir aşk yaşatırım ki..!
Vazgeçemezsin tutkun olurum.
Yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni.
Tüm tutkularım ve gücümün arkasında;
Hala minik bir çocuğum.
Büyütemezsen kaybolurum..!
.
Ey dalgalar, gökyüzünü yiyip bitiren dalgalar, ışıkla parıldayan, hayatla dans eden, girdaplı sevinç dalgaları, sonsuza kadar koşan.

Yıldızlar üzerlerinde sallanıyor, her renkteki düşünceler derinden atılıyor ve hayatın sahiline dağılmış durumda.

Doğum ve ölüm ritimleriyle yükselip alçalıyor ve kalbimin martısı zevkle ağlayarak kanatlarını açıyor.

.

Hayatım taze iken bir çiçek gibi idi. Öyle bir çiçek ki katmerliğinden , bir veya iki yaprak düşse de,bahar rüzgârı kapısına gelip dinlendiği zaman bu kaybı asla duymaz .
.
Yıldızlar üzerlerinde sallanıyor, her renkteki düşünceler derinden atılıyor ve hayatın sahiline dağılmış durumda.

Doğum ve ölüm ritimleriyle yükselip alçalıyor ve kalbimin martısı zevkle ağlayarak kanatlarını açıyor.

.

Beni şairin kıl ey gece, örtülü gece!
Gölgende asırlarca dilsiz olarak oturan bazı kimseler var; izin ver onların şarkılarını söyleyeyim.
Yolların başladığı yerde ben yolumu kaybederim.
İsmini dudaklarımı kıpırdatmadan içimden söylemek istiyorum.
Ey sonsuz günlerimin seveni, sen suların yükseldiği, taştığı hayatımın sahilinde yalnız mı dolaşıyorsun?
Bir lâhzada kabını patlatarak boş yere akan, köpürmüş şarap gibi, gem tanımayan aşkı istemem.

Bana, susuz toprağı takdis eden ve yerli toprak testileri dolduran yağmurun gibi temiz ve serin sevgiyi gönder.

Bana gereği gibi ıslanarak, varlığın tâ içine girecek, oradan da görünmeyen usare gibi, meyveler ve çiçekler yaratarak hayatın dallanan ağacında yayılacak olan sevgiyi gönder.

Bana huzurun bütünlüğü ile kalbi sakin tutan sevgiyi gönder.

Uyan ey aşk acısı, zira kapıyı açmasını bilmiyorum ve dışarıda kaldım
Yüzümü senden çevirdiler, onun için de harfleri iğri okuyor ve mânalarını bilmiyorum.
Deniz’in şarkısı yalnız, yükselen dalgalarla mı ahenk tutar? Düşen dalgalarla da türkü söylenmez mi?..
Beni şairin kıl ey gece, örtülü gece!
Gölgende asırlarca dilsiz olarak oturan bazı kimseler var; izin ver onların şarkılarını söyleyeyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir