İçeriğe geç

Mevlana’nın Rubaileri Kitap Alıntıları – Mevlana Celaleddin-i Rumi

Mevlana Celaleddin-i Rumi kitaplarından Mevlana’nın Rubaileri kitap alıntıları sizlerle…

Mevlana’nın Rubaileri Kitap Alıntıları

Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun;
Halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
Bizim sarhoşluğumuz şu kırmızı şaraptan değildir. Bizim şarabımız sevda kadehinden başka yerde
yoktur.
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun; halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
Gönlümü bela uğrağına saldım ve onu yalnız senin arkandan koşturdum.
Sevgilim, bugün rüzgârdan senin kokun geldi; ben şükrane olsun diye kokunu getiren rüzgâra
gönlümü verdim.
Sen kendi görüşünü tedavi et. Yoksa bütün âlem odur; yeter ki görecek göz olsun!..
Ben göklerin her birinde birtakım insanlar ve onların üzerinde de melekler görüyorum.
Ey şaşı, eğer sen biri iki görüyorsan, ben de senin aksine ikiyi bir görüyorum.
Seninle beraber olduğum zaman sevgin beni uyutmaz.
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz.
Her iki gecede de ben yine uyanık kalırım.
Bu iki uykusuzluk arasındaki farkı sen anla!
dar goncasını terk ederek gül sultan
bin nazla açıldı, çıktı sarayından
tahtında oturmuştu çemen ülkesinin
hâsetle sarardı gamzeni gördüğü an!
Önümde kendi ayrancağızım oldukça, yemin ederim ki, başkalarının balşerbeti gözümde yoktur.

Eğer zaruret ve mahrumiyetten öleceğimi bilsem, yine hürriyetimi esaretle değişmem.

Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin.
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun;
halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
Akan sular gibi bağdan bağa revan olalım,
akalım ve hiç durmayalım…
..aşkın gönlü umutsuzluğa düşmez.
Ben zerreyim, bana güneş sensin benim gün yüzlüm.

ilâcın ta kendisisin bana…
Senin sevginin ateşinden kalbimde bir aydınlık ve senin sohbetinden gönlümün ırmağında bir su…
gönül söylenecek bin bir sözle dolu..
Ey can!
Senin gönlünden benim gönlüme yol vardır…
Ne ben benim, ne sen sensin, ne sen ben sin.
Hem ben benim, hem sen sensin, hem sen ben sin.
Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi.
Doğrusu, gamın senden daha vefâlıymış!..
Hayale sığmayan bir güzellik bilinebilir mi?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Benim için Onun ayağına zincir bağlayın diyorlar; halbuki deli olan gönüldür, ayağıma zincir vurmak neye yarar?
Bu gece, gönlüme uygun bir arkadaşla çayırda bir bezm kurduk. Şarap, meze, ışık, sazlar ve okuyanlar Hepsi tamamdı. Ah!.. Keşke ey sevgili bütün bunların hiçbiri olmayaydı da yalnız sen olsaydın!..
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Alemde tek olan, eşi bulunmayan sevgilimle ‘tek mi, çift mi’ oynadık.Bana: ‘Tek mi istersin, çift mi?..’ dedi. Ben de: ‘Seninle çift olmak ve bütün alemden tek kalmak isterim.’ dedim.
Sevgilimin aşkına tutulduğum ilk zamanlar feryatlarım komşularımı uyutmuyordu. Şimdi feryatlarım azaldı, aşkım arttı. Zira ateş alevlendiği zaman dumanı kalmaz.
Senin aşkın hususunda bana nasihatın ne faydası olur? Zehir içmişim, şeker bana kâr eder mi? Benim için ‘Onun ayağına zincir bağlayın’ diyorlar: halbuki deli olan gönüldür, ayağıma zincir vurmak neye yarar?..
Senin ayağına sarılmışım, elini tutamıyorum, senden medet isteyemiyorum: kimden derman arayayım? Gönlüm senin muhabbetinle hastadır
Hey gafil, ‘Ciğerinde su yoktur, hasta değilsin’ diye bana sitem ediyorsun: sanki ciğerimde su yoksa ne olmuş Kirpiklerimde var ya!..
Ey parlak inci, seninle daima ve her suretle muhalefetimiz var: Ben senin talihinim, hiç uyumuyorum. Sen benim bahtımsın, hiç uyanmıyorsun.
De ki: Gece olsa da bizim gündüzümüze gece yoktur. Aşk mezhebinde aşka mezhep olmaz. Aşk öyle bir denizdir ki ne ucu bucağı, ne de sahili ve kenarı vardır. Oraya düşüp boğulurlar: fakat ‘Aman!’ diye bağırmak, ‘Yarap!’ diye haykırmak yoktur.
Ayın güzelliği biraz onun yüzüne benzer. O melek huyluyu biraz andırır Hayır Hayır!.. Nereden nereye?.. Ay kim oluyor? Canım ona kurban olsun ona benzeyen varsa ancak kendisidir
Bu aşk ateşi pişirip olduruyor bizi; her gece meyhaneye çekiyor bizi..
Meyhaneden başka bir yer bizi bilmesin, görmesin diye yalnız meyhanedekilerle düşürüp kaldırıyor bizi.
Sanki ciğerimde su yoksa ne olmuş Kirpiklerimde var ya!..
Sizin diyarınızda kendi ocağımı aramaktayım.
Güneş batınca karanlıkta kalan güneş yerine kandil yakmaz mı?
Senin yanağın put olunca putperestlik iyidir.
Şarap senin kadehinden olursa mestlik iyidir.
Senin tuzağından gönlüm evine kaçtım. Hâlbuki gönlüm tuzal oldu ve ben gene sana tutuldum.
Bugün de her günkü gibi haraplık içinde harabız. Düşünce kapısını açma; rebabını çal.
Seninle beraber olduğum zaman sevgin beni uyutmaz.
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz.
Her iki gecede de ben yine uyanık kalırım. Bu iki uykusuzluk arasındaki farkı artık sen anla.
Sevgilim, bugün rüzgârdan senin kokun geldi; ben şükrane olsun diye kokunu getiren rüzgâra gönlümü verdim.
Kuruntuyu bırak da kendini uyutmaya bak! Çünkü kuruntu Ay’ın yüzünde perdedir.
Uyku geldi, ama uykunun yeri gözde değil. Çünkü göz senin yüzünden hep ateş ve su ile doludur.
Bu gece benim çok zar ve zayıf olduğum bir gecedir.
Bu gece sırların meydana çıktığı gecedir.
Gönlümde gizli olan şeylerin hepsi sevgilimin hayalidir.
Ey gece, çabuk geçme; zira bizim işimiz var!..
Seninle beraber olduğum zaman sevgin beni uyutmaz.
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz.
Her iki gecede de ben yine uyanık kalırım. Bu iki uykusuluk arasındaki farkı artık sen anla!
Sevinç gününde bütün dünya dost kesilir sana ; fakat gam gecesinin dostu pek azdır, pek.
Can ve cihandan kalkıp gitmek güç değildir; asıl güç olan senin bulunduğun yeri terk etmektir.
Canım bedenimde oldukça, Kur’an’ın kölesiyim, seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım.
Ne yazık, pişmiş ekmek çiğlerin elinde;
Ne yazık, çeşmeler cimrilerin elinde,
O canım Türk güzeli kömür gözleriyle,
Çaylakların, uğruların, eğrilerin elinde.
Dediler ki : Güzel yüzü birazcık ekşi.
Dedim ki : Şekere ne de kötü bir iltifat bu.
Eğer ölümsüz bir hayat ve ebedî saadet istiyorsan, uyuma.
Dostun aşk ateşiyle yan-yakıl, uyuma.
Yüzlerce gece uyudun ve ne elde ettiğini gördün.
Allah aşkına bu gece sabaha kadar uyuma.
Seni anmadan neye gönül bağladıysam tövbe.
Seni zikretmeden nerede oturduysam tövbe.
Huzurunda yüz kere tövbemi bozdum.
Sonra bu yüz kere bozduğum tövbeye de tövbe.
Ey cihanın canı olan sevgili ! Senin yüzün bana kıble olalıdan beri ne kabeden haberim var ; ne de kıble nerededir biliyorum .
Senin yüzünden gözümün önünde iken kıbleye dönmeye kudret bulamıyorum. Çünkü o , kalıbın ,suretin kıblesidir; senin yüzün ise ruhun kıblesidir !
Gönlümü senden çekip almak mümkün değildir .En iyisi onu bütün bütün senin sevgine terk etmektir.
Eğer aşkının gamına gönlümü bırakmazsam onu ben ne yaparım?Artık, gönlümü göğsümde taşımanın manası kalır mı ? ..
Âlemde tek olan ,eşi bulunmayan sevgilimle tek mi ,çift mi oynadık .
Bana : Tek mi istersin, çift mi ? .. dedi.
Ben de : Seninle çift olmak ve bütün âlemde tek kalmak isterim . dedim.
Güneş batınca karanlıkta kalan, güneş yerine kandil yakmaz mı?..
Gece geçti, benim için ne geceden ne de gündüzden haberim var .
Gecelerim, gündüzlere ışık veren o sevgilinin yüzüyle pürnurdur .
Ey gece sen o sevgiliden habersiz olduğun için böyle karanlıklar içinde kaldın
Ey gündüz ,sen de git o sevgilinin gündüzünden gündüz olmayı öğren .
Ey toprak benim vefakar olan yarimi inciltme ,hoş tut!
Senin yanağın put olunca putperestlik iyidir.
Şarap senin kadehinden olursa mestlik Iyidir.
Senin aşkının varlığı içinde öyle yok oldum ki ; yokluk bin varlıktan yeğdir.
Âşık tevazu göstermez de ne yapabilir ?Geceleri senin olduğun yere gelmez de ne eder?
Büklüm büklüm olan saçını öperse şaşma ,darılma. Divane ,zincirlerini ısırmazsa, çiğnemezse ne yapar?..
Hayale sığmayan bir güzellik bilinebilir mi?
Senin sevginin ateşinden kalbimde bir aydınlık ve senin sohbetinden gönlümün ırmağında bir su vardı.
O su serap , o ateş şimşek oldu.Şimdi hep o masallar geçti; bütün bunlar sanki birer rüya imiş!
Senin sözünü söyleyip mütemadiyen seni anmak, beni sükuta mecbur etti.Seninle meşgul olmaktaki zevk ve lezzet beni işsiz bıraktı.
Senin tuzağından gönlüm evine kaçtım. Halbuki gönlüm tuzak oldu ve ben gene sana tutuldum .
Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi. Doğrusu, gamın senden daha vefalıymış.
Gönlüm senin muhabbetinle hastadır
Bu aşk bir hükümdardır ama bayrağı meydanda değildir.Kur ‘an haktır ;fakat ayeti zahir ve aşikâr olmamıştır.
Her aşık bu avcıdan bir ok yemiştir, kan içer, fakat cerhatı görülmez.
İnsaf et ki aşk iyi bir iştir. Fakat fena tabiat onun saffetini bozar.
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun ; halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
Gönlümü bela uğruna saldım ve onu yalnız senin arkandan koşturdum .
Sevgilim ,bütün rüzgârdan senin kokun geldi ; ben şükrane olsun diye kokunu getiren rüzgâra gönlümü verdim.
Ey can ,haberin var mı ki cananın kimdir ? Ey gönül farkında mısın ki mihrimanın kimdir ?
Ey ten ,türlü hile ile kaçmak yolunu arıyorsun ,halbuki o seni çekiyor,
Dikkat et ,seni arayan kimdir ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir