İçeriğe geç

Mevlana – Rubailer Kitap Alıntıları – Mevlana Celaleddin-i Rumi

Mevlana Celaleddin-i Rumi kitaplarından Mevlana – Rubailer kitap alıntıları sizlerle…

Mevlana – Rubailer Kitap Alıntıları

Ermiş kişilerden değilim doğrusu ben;
Ben ehl-i harabatınızın yoldaşıyım!
Dönsem, seçerim dönmeyi, senken güneşim!
Kışlarda soğuk, gönlünüzün öfkesidir!
Elbette ezelden öte vardır yerimiz.
Geçmiş ne düşünme, gelecekten korkma!
Bak zülfün elinden kuyuya düştü gönül
Dersem ki hayal, sen bile hep kulsun ona..
Aşk kelimesinin harflerinin manası nedir bilir misin?
Ayın, âbit (ibadet eden)
Şin, şâkir (şükreden)
Kâf, kâni (kanaat eden) demektir.
Sen ey gece, neş’elisin, neş’eli gel;
Sürsün kıyamet vaktine ömrün ne güzel!
İsmim kime addır, kimi sen sesleyecen?
Dost varlığı bul sen, seni yok et hele bir;
Yokluk denilen bir varlığa ermek, daha hoş!
Gel, benden işit, söylediğim olmadı boş,
Rüzgârsız olan sancağa bak sallanamaz.
Âşıkları, ipsiz asıyor hissedişin.
Dünyayı yakan, vakt-i kıyamet günü kork!
Dilden şu gönül içre giden yol bulunur.
Göğsünde gönül var diye aldanmış olan.
Allah’a yemin ederim ki hile ve ayyarlıktan(dolandırıcılık) azade(kurtulmuş) olan kimseden daha akıllı ve kurnaz bir insan yoktur.
Aşk; hem ezeli, hem ebedi, yol sürecek.
Cân misli, gönül misli, bıraktın namsız!
İçtin ne bugün, oluverdin ya beter!
Raks etmedesin, hamda ağaç misli gönül.
Binlerce hatam var, bana sen yetmedesin!
Aşk mezhebinde reva mıdır ki âlemi seninle gördüğümüz halde seni görmeyelim?..
Bağ, gül, bülbül, sema, sevgili… bütün bunlar hep bahanedir; yalnız ve asıl maksut(amaç) hep odur.
Sevgilimin aşkına tutulduğum ilk zamanlar feryatlarım komşularımı uyutmuyordu.
Şimdi feryatlarım azaldı, aşkım arttı. Zira ateş alevlendiği zaman dumanı kalmaz.
Dava ediyorsun, sevgiye daldım diye ben,
Aşk alçalanın, sevmedi namdar olanı!
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi ?
O gidenler de hep senin gibiydiler
Seninle beraber olduğumuz zaman sevgin beni uyutmaz,
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz
Her iki gecede de ben uyanık kalırım
Bu iki uykusuzluk arasındaki farkı da sen anla!
Bazen düşerek aşk oduna yanmadasın!
Bazen yine rûh zevki bulup kanmadasın!
Baştan şu zaman alnıma yazmış ne yazık?
Bazen bu yazılmış, onu sen bulmadasın!
Eşsiz o güzel varlığı, gönlüm arıyor.
Deryâ gibi coşmak ve köpürmek diliyor.
Kan ol da gönül, şükre yönelmiş yine de;
Kandır şu gönüller, severek kan doluyor.

Der mezhebi âşıkî reva key başed
Alem betü binim, nebinim türa.

Aşk mezhebinde reva mıdır ki âlemi seninle gördüğümüz halde seni görmeyelim…?
Sevinç gününde bütün dünya dost kesilir sana ; fakat gam gecesinin dostu pek azdır, pek
Kitap ruhun gıdası, aklın ilacıdır.
Koydum belânın yolda ezip gönlümü ben!
Koşsun diye arkanda, çözüp gönlümü ben.
Yel sundu bugün sendeki en has kokuyu,
Şükran diye sundum, ona hep gönlümü ben!
Derdimle eğer sevgili susmuş ise de,
Suskunluğu, yüzlerce cevaptır ki cevap!
Aşk mesleği bu, sevgili olmaz ki revâ
Âlemleri gördük, seni biz görmemişiz.
Görmezdin efendim bizi rüyada bile!
Görmen kalakalmış, gelecek başka yıla!
Sen ey gece, baktın yine her ân bize hep
Doğmazsa seher, bu görüş geçmez ele?
Gördün mü ki? Ateşle dolan, sevdâ dolan,
Yüzlerce de mermer eritip, yakmış olan!
Aşk sofrasına konuyor çokça sinek;
Kim ürkse sinekten, daha çok adi meğer.
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun;
Halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
Bizim sarhoşluğumuz şu kırmızı şaraptan değildir. Bizim şarabımız sevda kadehinden başka yerde
yoktur.
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun; halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
Gönlümü bela uğrağına saldım ve onu yalnız senin arkandan koşturdum.
Sevgilim, bugün rüzgârdan senin kokun geldi; ben şükrane olsun diye kokunu getiren rüzgâra
gönlümü verdim.
Sen kendi görüşünü tedavi et. Yoksa bütün âlem odur; yeter ki görecek göz olsun!..
Ben göklerin her birinde birtakım insanlar ve onların üzerinde de melekler görüyorum.
Ey şaşı, eğer sen biri iki görüyorsan, ben de senin aksine ikiyi bir görüyorum.
Seninle beraber olduğum zaman sevgin beni uyutmaz.
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz.
Her iki gecede de ben yine uyanık kalırım.
Bu iki uykusuzluk arasındaki farkı sen anla!
dar goncasını terk ederek gül sultan
bin nazla açıldı, çıktı sarayından
tahtında oturmuştu çemen ülkesinin
hâsetle sarardı gamzeni gördüğü an!
Önümde kendi ayrancağızım oldukça, yemin ederim ki, başkalarının balşerbeti gözümde yoktur.

Eğer zaruret ve mahrumiyetten öleceğimi bilsem, yine hürriyetimi esaretle değişmem.

Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin.
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
Sen şehvetinin adını aşk koymuşsun;
halbuki şehvetle aşk arasında ne uzun mesafe vardır
kolsuz, kanatsız, senin arkandan uçar dururum…
..gökyüzü bile seninle neşelenir.
Ben zerreyim, bana güneş sensin benim gün yüzlüm.

ilâcın ta kendisisin bana…
Senin sevginin ateşinden kalbimde bir aydınlık ve senin sohbetinden gönlümün ırmağında bir su…
gönül söylenecek bin bir sözle dolu..
Ey can!
Senin gönlünden benim gönlüme yol vardır…
Ne ben benim, ne sen sensin, ne sen ben sin.
Hem ben benim, hem sen sensin, hem sen ben sin.
Benim için Onun ayağına zincir bağlayın diyorlar; halbuki deli olan gönüldür, ayağıma zincir vurmak neye yarar?
Seninle beraber olduğum zaman sevgin beni uyutmaz.
Sensizken de hasretinle gözlerim uyku tutmaz..
Ey can! Senin gönlünden benim gönlüme yol vardır. Gönlüm hep o yolu araştırmakla meşgul.
Bu gece, gönlüme uygun bir arkadaşla çayırda bir bezm kurduk. Şarap, meze, ışık, sazlar ve okuyanlar Hepsi tamamdı. Ah!.. Keşke ey sevgili bütün bunların hiçbiri olmayaydı da yalnız sen olsaydın!..
Alemde tek olan, eşi bulunmayan sevgilimle ‘tek mi, çift mi’ oynadık.Bana: ‘Tek mi istersin, çift mi?..’ dedi. Ben de: ‘Seninle çift olmak ve bütün alemden tek kalmak isterim.’ dedim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir