İçeriğe geç

Meva’ız-i Kudsiyye Kitap Alıntıları – İmam Gazali

İmam Gazali kitaplarından Meva’ız-i Kudsiyye kitap alıntıları sizlerle…

Meva’ız-i Kudsiyye Kitap Alıntıları

Ey Ademoğlu! Şükrünü edâ edebileceğin az bir rızık, şükrünü edâ edemeyeceğin çok rızıktan hayırlıdır.
Ey Ademoğlu! Sen farketmediğin halde ömrün bakımından her gün noksanlaşıyorsun.
Malından fakirlere iyilik ettin mi?
Sana kötülük edene iyilik edebildin mi?Sana zulmedeni affedebildin mi?
Sana gelmeyene gidebildin mi?
Sana hainlik edene insaflı davranabildin mi?
Seni terk eden ile konuşabildin mi? Çocuğuna terbiye verebildin mi? Komşularını razı edebildin mi?
Ey Ademoğlu! Elini göğsüne koy, kendin için ne istersen, onu başkası için de iste.
Allâh-u Te’âlâ buyuruyor ki:
Ey Âdemoğlu! Ben senden soğumadan önce sen dünyadan soğu.
Ey Ademoğlu! Elini göğsüne koy, kendin için ne istersen, onu başkası için de iste.
Ey Ademoğlu!
Benim hazinelerim asla tükenmeyecektir.
Sen ne kadar infakta bulunursan, Bende sana o kadar infak ederim.
Sen (Benim yolumdan) ne kadar tutucu olursan Ben de sana okadar tutucu davranırım.
(Kudsi vaazlar)
Allah-u Te’âlâ buyuruyor ki;
Ey insanlar! Gerçekten size Rabbinizden büyük bir vaaz ve göğüslerdeki (Yanlış fikir)lere şifa gelmiştir.

-Oysa Kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü yoktur.

-Süphesiz ki Ben sizden elbette hakkıyla heberdârım..
(Kudsi vaazlar)

Ben sizi ancak Bana uzunca ibâdet edesiniz, Bana çokça şükredesiniz ve sabah akşam Beni tesbih edesiniz diye hallkettim
(Kudsi Vaazlar)
Ey Ademoğlu!
Sen sanki yarın ölmeyecekmişsin gibi dünyaya çalışıyorsun, sanki ebediyyen bırakılacakmşsın gibi mal yığıyorsun.
+Kudsi Vaazlar)
Dünya sevgisiyle ve övülme arzusuyla nasıl cennet beklentisine girersin?
Allâh-u Teâlâ buyuruyor ki: Ey îmân etmiş olan kimseler! Yapmayacağınız şeyleri niye söylüyorsunuz? Nice şeyler söylüyorsunuz da, sözünüzde durmuyorsunuz. Nice şeyleri nehye diyorsunuz, ama kendiniz onlardan sakınmıyorsunuz.
Nice şeyleri emrediyorsunuz ama kendiniz yapmıyorsunuz.
Yiyemeyeceğiniz nice şeyleri yığıyorsunuz.
Bir günün ardından diğer gün, bir yılın ardından diğer yıl, tevbeyi ne kadar da geciktiriyorsunuz. Ama sonra size mühlet (ve fırsat) verilmeyecektir.
Sizin yanınızda ölümden bir güvence mi var, yoksa elinizde ateşten bir berat mi var?!
Yoksa siz cennete nâil olacağınızı kesinleştirdiniz mi, yâhut sizinle Rahmân arasında bir rahmet (vesîlesi olacak akrabâlık ilişkisi) mi var?
Nîmetler sizi şımartmış, iyilik sizi bozmuş, dünyâdan uzun beklentiler sizi aldatmış.
O halde sıhhat ve selameti ganîmet bilin. Çünkü günleriniz bilinmektedir. Nefesleriniz de sayılıdır.
Ey Âdemoğlu! Yarının rızkını Benden isteme çünkü Ben senden yarının amelini istemiyorum.
Ey Âdemoğlu! Hangi şeyi sana kısmet ettiysem, sen onu arayıp bulayım diye yorulma. Sana ayırdığım her şey senin peşine düşecektir. Nihayet sen onu hakkıyla elde edeceksin.
Ey İmrân oğlu Mûsâ!
Buyuracağım şeyi dinle. Ben ancak hakkı buyururum:
İnsanlar kullarımın birinin şerrinden, zulmünden, hilekârlığından, dedikodusundan, azgınlığından ve kıskançlığından emin oluncaya kadar, o kul imân etmiş olamaz.
Allâh-u Te’âlâ buyuruyor ki:
Ey Âdemoğlu! Ben senden soğumadan önce sen dünyadan soğu.
Allâh-u Te’âlâ buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Şüpheli şeylerden sakın ve kanaatkâr ol ki Beni göresin, Bana kulluk et ki Bana varasın, sadece Beni ara ki Beni bulasın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ey Ademoğlu! Şükrünü edâ edebileceğin az bir rızık, şükrünü edâ edemeyeceğin çok rızıktan hayırlıdır.
Ey Ademoğlu! Elini göğsüne koy, kendin için ne istersen, onu başkası için de iste.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ey Ademoğlu! Göklerin ve yerin ahâlisi senin için istiğfar etseler yine de sana yakışan kendi günahlarına ağlayıp durmandır.
Peki ya annen seni doğurduğundan beri ömrün her gün eksilirken, bir yandan günahların her gün artmakta ise halin nice olacak?
Ey Ademoğlu! (İbadetime yönelerek) Bana hizmet et. Çünkü ben, bana hizmet edeni severim, kullarımı da ona hizmet ettiririm
Sana haram kıldığım şeylere bakma. Şüphesiz ki kabirde kurt senin evvela iki gözünü yiyecektir. Şunu iyi bil ki sen gerçekten bakışın ve sevginden bile hesaba çekileceksiniz.
Birçok cehennem azabına sabretmendense, az bir günahtan uzak durmaya katlanman sana daha kolaydır.
Artık kalplerinizi dünya sevgisi ile doldurmayın. Çünkü onun elden çıkması pek yakındır.
Ey Ademoğlu! Fakirlikten korktuğun gibi cehennemden de korksaydın elbette ben seni hiç ummadığın yerden zengin ederdim.
Rağbeti olmayan adama yapılan vaazın şaşılacak hali, kabristanda çalınan zurnaya benzer. (ne çalana yarar ne de çalınana yarar)
Ahmaklara yapılan vaazın hali, hayvanlarda bulunan inciler ve cevherlere benzer.
Ey insanlar! Yok olacak ve elden çıkacak olan bir dünyaya ve ardı arkası kesilecek olan bir hayata nasıl heves ettiniz?
Ey Ademoğlu!
Ben cehennem ateşini ancak herbir inkârcı, söz taşıyan, ana-babasına isyan eden, riyâkâr, malının zekatını engelleyen, zina eden, faiz yiyen, içki içen, yetime zulmeden, ücretle çalışırken mal sahibine hâinlik eden, ölü ardından ağıt yakan ve komşularına eziyet eden kimse için yarattım.
Her şey benim kaza ve kaderimle olduğuna göre peki ya bu darlanma neden?
Azap ateşle olacaksa peki ya bu istirahat da neyin nesi?
Ey Ademoğlu!
Allahü Teala senin rızkını üstlendiyse, peki ya uzun uzun bunu dertetmen niye? Verdiğinin yerinin doldurulması Allah katından olacaksa peki ya bu cimrilik neden?
Dilin doğru olmadıkça dînin doğru olmaz. Rabbinden utanmadıkça da dilin doğru olmaz.
Ey Âdemoğlu!
Her şey Benim kaza ve kaderimle olduğuna göre peki ya bu darlanma neden?
Ey Âdemoğlu!
Allâh-u Te’âlâ senin rızkını üstlendiyse, peki ya uzun uzun bunu dert etmen niye?

Verdiğinin yerinin doldurulması Allâh c.c katından olacaksa peki ya bu cimrilik neden?

Allâh-u Teala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu!
Bir günah işlediğin zaman onun küçüklüğüne bakma, kime isyan ettiğine bak.
Malından fakirlere iyilik ettin mi?
Sana kötülük edene iyilik edebildin mi?Sana zulmedeni affedebildin mi?
Sana gelmeyene gidebildin mi?
Sana hainlik edene insaflı davranabildin mi?
Seni terk eden ile konuşabildin mi? Çocuğuna terbiye verebildin mi? Komşularını razı edebildin mi?
Ey Ademoğlu! Hiç isyan ettin de Benim gazabımı aklına getirdin mi?
Benim seni nehyettiğim şeylerden vazgeçtin mi?
Sana emrettiğim gibi farzları mı eda edebildin mi?
Bir Günah işledin zaman onun küçüklüğüne bakma, kime isyan ettiğine bak. Az bir rızık ile rızıklandırıldığın zaman onun azlığına bakma, seni rızıklandırana bak.
Ömründen ne kadar kaldığını görseydin, elbette kalan emellerin hususunda isteksiz olurdun.
Edepten daha güzel bir sevgi belirtisi yoktur.
Ne zamana kadar Beni kasten inkâr edeceksiniz? Oysa sizin için Benden başka hiçbir Rabb bulunmamaktadır.
Ne vakte kadar Benim kitabımı hafife alacaksın? Oysa ben seni güç yetiremeyeceğin şeyle mükellef tutmadım.
Nice şeyleri emrediyorsunuz ama kendiniz yapmıyorsunuz. Yiyemeyeceğiniz nice şeyleri yağıyorsunuz. Bir günün ardından diğer gün, bir yılın ardından diğer yıl, tevbeyi ne kadar geciktiriyorsunuz ama sonra size mühlet verilmeyecektir.
Çünkü ben, dünya sevgisiyle kendi muhabbetimi bir kalpte ebediyyen toplamam
Gecikmeli olan ecellerinize, Önünüzdeki rızıklarınıza ve örtülü olan günahlarınıza bakıp aldanmayın.
Ey Ademoğlu! Bana olan ihtiyacınız kadar beni arayın. Ateşe tahammülümüz kadar bana isyan edin.
Şu kesin gerçektir ki; kim bir yoksula karşı büyüklük taslarsa kıyamet günü onu zerrecikler kadar ufak suret üzere haşrederim fakire karşı tevazu göstereni ise dünyada ve ahirette yükseltirim.
Sizin için kendinize iyilik edenden başkasına iyilik etmiyorsunuz? Size gelip gidenden başkasını ziyaret etmiyorsunuz? Sizinle konuşanlardan başkasıyla konuşmuyorsunuz? Sizi yedirenlerden başkasını yedirmiyorsunuz? Size ikram edenlerden başkasına ikram etmiyorsunuz? Oysa Kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü yoktur.
Ey Ademoğlu! Yaratılmışlara lanet etmeyin ki o lanet sizin üzerinize döndürülmesin.
Böylece siz, kendinizi insanlar için düzeltiyor ve tatlı dillerinizle, güzel fiillerinizle nefsinizi onlara sevimli gösteriyorsunuz, ama katı kalpleriniz ve pis hallerinizle Rabb’inizin rızasından uzaklaşmaya devam ediyorsunuz.
Sonra siz Benim kitabımı alıp arkanıza koyuyorsunuz. Altın ve gümüşleri alıp onları başlarınızın üstüne yerleştiriyorsunuz.
Ey Ademoğlu! Sen eziyet ettiğin gibi sana da eziyet edilecektir. Sen nasıl yaparsan sana da öyle yapılacaktır.
Gayret eden ancak kendi kârı için sa’yetmiş (çalışmış) olur.
İnsanlardan korkuyorsun, benden emin oluyorsun. Onların buğzundan korkuyorsun, benim gazabımdan ise emin oluyorsun.
Ey Ademoğlu! Kanaat et ki zengin olasın. Hasedi bırak ki rahatlık bulasın. Haramdan sakın ki dinini halis kılasın.
(Helâlden mi haramdan mı) Hangi türden yediğine aldırış etmeyen kimse, Allahü Teala’nın kendisini cehenneme hangi kapıdan sokacağına aldırış etmemiş olur.
Eğer rukû eden yaşlılar, huşû sahibi gençler, emzikli bebeler ve otlayan hayvanlar olmasaydı, elbette üzerinizdeki göğü demir, yeri kupkuru, toprağı da kül yapardım da size gökten bir damla indirmezdim, yerden de bir dâne bitirmezdim ve elbette azabı üzerinize boşaltırcasına dökerdim.
Ey Ademoğlu! Benim isimlerimden tek bir isimle gökler havada direksiz dosdoğru durdu. Ama Benim kitabımda bin tane vaazla bile sizin kalpleriniz doğrulmadı.
Ey Ademoğlu! Sen farketmediğin halde ömrün bakımından her gün noksanlaşıyorsun.
İlmi olduğu halde kalbi katı olan kişinin durumu, hiç ot bitirmeyen taşa benzer.
Az bir rızık ile rızıklandırıldığın zaman onun azlığına bakma, seni rızıklandırana bak.
Akıldan daha ziyade zinet veren hiçbir süs yoktur. Hilm ve acele etmemekden daha ziyade ünsiyet veren bir arkadaş yoktur.
Şunu bil ki:Ben bir kulumu sevdiğim zaman dünyayı ondan geri çekerim,
onu ahiret için kullanırım ve ona dünyanın ayıplarını gösteririm de artık o,ondan sakınmaya başlar ve cennet ehlinin amelini yapar,netice de Ben de onu rahmetimle cennete girdiririm.
Bir kula kızdığım zaman onu dünya ile Kendimden meşgul ederim ve onu dünya işlerinde kullanırım da böylece o,cehennem ehlinden olur.Ben de onu,o ateşe sokarım.
Ey Ademoğlu!Katı kalpleriniz kötü amellerinizden sebep kan ağlamaktadır.Amelleriniz ise bedenlerinizden ağlamaktadır.
Bedenleriniz de dillerinizden ağlamaktadır.Dilleriniz de gözlerinizden ağlamaktadır.
Ey Ademoğlu!Cennete hevesli olan hayırlara koşuşur.Cehennemden korkan,şerden vazgeçer.Nefsini şehvetlerden engelleyen de yüksek dereceler elde eder.
Allahu Teâla buyuruyor ki:
Ben senden soğumadan önce sen dünyadan soğu.Hesap günü sevapların tükenmeden önce şüpheli şeylerden arınmaya bak.
Kalbini de ahiret düşüncesiyle mamur etmeye bak.Zira senin kabirden başka yerleşim yerin yoktur.
Allahu Teâla buyuruyor ki:
Birçok cehennem azabına sabretmendense,az bir günahtan uzak durmaya katlanman,sana daha kolaydır.Şüphesiz ki cehennem azabı borçlusuna yapışan alacaklı gibi günahkâra yapışıp bırakmayan bir ceza olmuştur.
Azıcık bir ibadete dayanabilmen,
sonunda sana,içerisinde sürekli nimetler bulunan uzunca bir rahatlık bahşedecektir.
Şüpheli şeylerden bile hakkıyla sakın,o zaman Beni tanırsın,çokça oruç tutarak aç kal,o vakit Beni görürsün.Herşeyi bırakıp ibadetime ayrıl,Bana kavuşursun.Amelini riyadan arındır,Ben de sana Kendi muhabbetimi bürüyeyim.
Allahu Teâla buyuruyor ki:Ey Ademoğlu!Senin dünyaya ne kadar meylin varsa,Bana karşı da kalbinde
ne kadar sevgin varsa işte Ben de sana o kadar değer veririm!
Şüphesiz ki Ben,Kendi sevgimle dünya sevgisini bir kalpte ebediyyen
birleştirmem.
*Amelsiz ilim,yağmur getirmeyen şimşek ve gök gürültüsünün haline benzer.
*İlimsiz amel ise,meyvesiz ağacın haline benzer.
*Zekatsız malın durumu,düz taşın üzerine tuz ekene benzer.
*İlmi olduğu halde kalbi katı olan kişinin durumu,hiç ot bitirmeyen taşa benzer.
*Rağbeti olmayan adama yapılan vaazın şaşılacak hali,kabristanda çalınan zurnaya benzer.
*Haram maldan verilen sadakanın vaziyeti,elbisesindeki pisliği idrarıyla yıkayana benzer.
Allah (cc) daima günahları çokça bağışlayan bir Gafur ve kullara son derece acıyan bir Rahim olmuştur.
Bu yüzden bir günaha bir ceza,tevbe
edene mağfiret,tevbesinde sebat edene ise günahı kadar sevap vaad etmiştir.
Zira o ahiret denizi pek derindir.
Amelinizi sûretten ve görüntüde kalmaktan kurtarıp hakikate erdirin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir