İçeriğe geç

Mesnevî – 2 Cilt Kitap Alıntıları – Mevlana Celaleddin-i Rumi

Mevlana Celaleddin-i Rumi kitaplarından Mesnevî – 2 Cilt kitap alıntıları sizlerle…

Mesnevî – 2 Cilt Kitap Alıntıları

Gönlü hoş olanların muhabbetinden başka muhabbete gönül verme
ahmağa verilecek en iyi cevap sükûttur.
Bağdat’a çıkagelir bir inek. Dolaşır şehri bir uçtan bir uca.
Onca güzellikler ve tatlar içinde karpuz kabuğundan başkasını görmez gözü.
Bir göle yerleşmem. Denizden başkasını yurt edinmem kendime.
Asıl ihtiyarlık akıldadır, oğul, saçın ve sakalın ağarmasında değil.
İblis ’ten daha yaşlısı var mı? [Oysa] aklı olmadığı için hiçbir değeri yoktur.
İki gözle evveli sonu gör kendine gel, iblis gibi tek gözlü olma!
1710. Tek gözlü ona derler ki yalnız içinde bulunduğu hali görür hayvanlar gibi başka şeyden haberi yoktur.
Öküzün iki gözünü çıkarmanın cezası bir gözü çıkarma cezasıdır çünkü onda şeref yoktur ki!
Öküzün iki gözü, değerinin yarısıdır çünkü onun iki gözle yapacağı şeyi, sen ona yaptırabilirsin!
Fakat bir insanın tek gözünü çıkarsan değerinin yarısını vermek gerek!
Zira insan gözü, başlı başına başka birinin yardımı olmaksızın bir iş görebilir!
Yazı esnasında yazanı görmeyen, yazının kalemden olduğunu zanneder.
Övgücünün içinde düşmanlıklar olunca övgüsünden gönüller hoş olmaz.
Yaya suç bulma, ok kolun ürünüdür.
Aptallar önder olunca, akıllılar, korkularından başlarını kilimle gizlediler.
Dünyanın içyüzünü bilenlerse iksir sahibi olmuşlardır. Böylece hazineler onlara değersiz gelir.
Söyleyebildiğin, karşındakinin anladığı kadardır ancak.
Ömür,gölge avında acelece koşmakla geçip gitti..
“ Ya bırak konuşmayayım; ya da izin ver, tam olarak söyleyeyim.”
“Sırrın, kötü kişiden saklanmasına şaşılmaz. Sırrı kendinden gizlemene şaşılır.
İşinin kötü gözden korunması için sen, işini kendi gözlerinden gizle.”
“Gaybları bilenin has kulları, can dünyasında kalplerin casuslarıdır.”
Aşk iddia gibidir, cefa görmekse tanık. Tanığın yoksa iddian boşa çıkar.
Hiddet ve şehvet insanı şaşı yapar; doğruluktan ayırır. Garez gelince hüner örtülür. Gönülden , göze, yüzlerce perde iner.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
O’nun aşkını seç ki bütün peygamberler, onun aşkıyla kuvvet ve kudret buldular, iş güç sahibi oldular. Sen Bize o padişahın huzuruna varmaya izin yoktur deme. Kerim olan kişilere, hiçbir iş güç değildir.
Bu cihan dağdır, bizim yaptıklarımız ses. Seslerin aksi yine bizim semtimize gelir.
Ey yüzlerce razılıkla sefere düşen ve bizzat kendi ayağı ile kötü bir kazaya giden! Hayalindeki mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail Git, evet, muradına erişirsin demekte!
İste ama, derecesine göre iste, bir otun, bir dağı çekmeye kudreti yoktur.
Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyleyeyim asla aşka gelince o sözlerden mahcup olurum. Dilin tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır, fakat dile düşmeyen aşk daha aydındır. Çünkü kalem, yazmada koşup durmaktadır, ama aşk bahçesine gelince; çatlar aciz kalır.
..gördü ki, o gönül hastasıdır. Vücudu afiyettedir ama o, gönüle tutulmuştur. Aşıklık gönül iniltisinden belli olur, hiçbir hastalık gönül hastalığı gibi değildir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Âriflerin hakîkatten bahseden sözlerine, ancak Hakk aşkıyla mest olanların kulakları talib olur. Akıldan, ancak bu aklı yitirmiş olanlar anlar.
“Günler giderse gitsin,korku yok. Sen kal!”
“Bu sefer öylesine bir gitmek istiyorum ki,
Hiç kimse bendem bir nişan bulamayacak.”
Gözün, havayı gözler durur. Yeryüzüne yabancı kesilir, gökyüzüne âşık olursun.
Fakat sana eşek huyu verirse yüzlerce kanadın olsa uçar, ahıra konarsın !
Musa’yla Firavun senin varlığındadır; bu iki düşmanı kendinde aramalısın.
Nankörlüğe bir örnek: Sana iyilik edenle kavgaya tutuşursun…
Dersin, bana iyilik etmemelisin. Ben bundan rahatsızım. Beni niçin rahatsız ediyorsun?
Dertsizin yakarışı soğuk ve koftur. Dertlinin yakarışı ise aşk ve içtenlik doludur.
Uzağı görmek, kişiyi kör kılar; tıpkı evde uyurken evi görmeyen gibi.
Beri gel beri daha da beri
Bizse yok demeyi var olduğunu ispat sanmışız.Yoku gören bir gözümüz varmış meğer.
Kıblemin ta kendisindeyim ..
İçindeyim hem , dışındayım hem ..
Nereye dönsem karşımda O ..
Bakmayınca görünen ,
Çağırmayınca gelen,
Susunca duyulan,
iyiliğin sakinliğin efendisi
Körler memleketinde görmek bir hastalık sayılır.
Eğer muhabbet, yani sevgi, yalnız tefekkür ve mânâdan ibaret bulunsaydı oruç ve namazın sûreti olmamak lazım gelirdi.
Şeker gibi tatlı ne kadar çok şey vardır ki onların şekerine zehir karışmıştır.
Ben de aklı çok denedim. Bundan sonra delilik peşindeyim.
Bu dünya dağdır. Sözlerin yankılanıp sana geri gelir.
Çünkü akıl sahibinden cefa gelmesi, cahillerin vefasından iyidir.
Peygamber der ki akıl sahibinden gelen düşmanlık, cahilden gelen dostluktan iyidir.
Aşktan bir ateş yak canında. Düşünceyi ve sözü baştan başa ateşe ver.
Ciddi olarak aramışsan aradığını bulursun. Ciddi olan yanlış yapmaz; böyle bildirilmiştir.
Öyleyse hilenin karşılığı hiledir. Kâse vuran testiyi [kafasına] yer; işte sana ceza.
Saf altınla kuyumcu, daha çok hain kalpazan yüzünden tehlike içindedir.
Bu işler ve saltanat alçakların elinde olunca elbette “peygamberleri öldürürler
Hüküm çapulcuların elinde olunca, Zünnûn’un hapse düşmesi kaçınılmazdır.
Oku uçar görürsün, yay ise ortada yok. Canlar ortalıkta, canın canı görünmez.
Hırsız nefsinin ve onun yaptıklarının çevresinde dönüp durma. Hakk’a ait olmayan iş bir hiçtir.
Behey eşekten alçak adam, sen düşünce dünyasından tıpkı bir taş gibi habersiz ve umarsızsın.
Sen sadece görüntüden ibaret olup akıldan pay almadığın için insan değil eşek sıpasısın.
Hadiste denilmiştir ki “Riya ile yapılan tespih, külhandaki otlar gibidir.”
Öyleyse bil ki kötü huyla bir araya gelmiş güzel yüz beş para etmez.
Yanmazsan, o bilgi kesin bilgi (ayne’l-yakin) olmaz.
Kesin bilgi istiyorsan ateşe gir.
Hikmeti arayan onun kaynağı olur.
Hikmet sana sebebi terkettirir.

Koruyanın levhi, levh-i mahfuza döner.
Aklın ruhtan hüner öğrenir.

Gerçi başlangıçta akıl muallimdi.
Sonra akıl üstatken ona talebe olur.

Akıl, Cebrail gibi,
“Bir adım daha gitsem bu kol, kanat yanar!”
“Sen bana bakma yürü, geç!
Benim için daha ileri yer yok” der.

İş ve söz, kalbin şahitleridir.
Sen bu zahiri alametlerden bir kimsenin içi nasıldır, anla.
Sırrı söylemek doğru değildir.

Esrarını gizleyenin boynu bükük olmaz.

Tilkilik etme aslan ol.
Kargalar ortalığı kaplayınca bülbüller ortalıktan çekilip gizlenirler.
Ayna ile terazi, birisi incinecek, utanacak diye hiç soluğunu tutup susar mı?
Odunun çokluğundan aleve ne gam?
Kasap, koyun sürüsünden kaçar mı hiç?
Yağmur vardır yetiştirmek için; yağmur vardır perişan etmek için.
1505. Bu insanda sınanma yönünden bölüklere ayrılmıştır hepsi insan şeklindedir ama üç kısımdır:
Bir kısmı, mutlak varlık olan Allah’ya dalmış, kendini kaybetmiş olanlardır bunlar İsa gibi meleklere katılmışlardır.
Surette insandır bunlar, fakat hakikatte cebrail kızgınlıktan heva ve hevesten, dedikodudan kurtulmuşlardır.
Riyazattan da kurtulmuşlardır, zâhitlikten ve savaştan da sanki onlar, insanoğlundan doğmamışlardır!
İkinci kısmı eşeklere katılmış olanlardır. Bunlar kızgınlığın ta kendisi olmuşlar, tepeden tırnağa kadar şehvet
kesilmişlerdir.
1510. Bunlardaki cebrail’lik meleklik sıfatı gitmiştir çünkü o ev dardı, o sıfat da büyük, sığamadı, geçip gitti!
Canı olmayan adam ölür canında bu sıfat bulunmayan kişi de eşek olur.
Çünkü bu sıfatta olmayan can bayağıdır, aşağıdır bu sözü sofi söylemiştir, doğrudur!
Mustafa aleyhisselâm ‘’Ulu Allah melekleri yarattı,onlara akıl verdi..hayvanları yarattı,onlara hem akıl verdi hem
şehvet.Kimin aklı,şehvetinden üstün olursa meleklerden daha yücedir..kimin şehveti aklından üstünse hayvanlardan aşağıdır’’dedi;bu hadisin tefsiri

Hadiste gelmiştir: Ulu Allah, halkı üç çeşit yarattı.
Bir bölüğü, tamamı ile akıldan, bilgiden ve cömertlikten ibaret bunlar meleklerdir, secdeden başka bir iş bilmezler!
Yaradılışlarında hırs ve heva yoktur mutlak nurdur onlar, Allah aşkıyla dirilmişlerdir.
1500. Bir bölüğü ise bilgisizdir hayvan gibi ot otlamakla semirirler.
Onlar, ahırdan, ottan başka bir şey görmezler kötülükten de gafildirler, yücelikten, iyilikten de!
Üçüncü bölükse Ademoğullarıdır, insanlardır. Bunları yarı yaradılışları bakımından melektirler, yarı yaradılışları bakımından eşek!
Eşek olan yarıları, aşağılığa meyleder, öbür yarıları da akla meyleder!
İlk iki bölük savaştan, çekişten anlamaz, istirahat ve huzur içindedir. Fakat bu bölük, yani insan ikisine de aykırıdır ve azap içindedir.

Köpeklerin havlayıp bağırmasıyla hiç kervan yoldan kalır mı?

Ay, nur saçar. Köpekler havlar. Herkes, yaradılışı üzere hareket eder.

A filan! İnsanlarda gördüğün nice zulüm, senin onlarda gördüğün kendi huyundur. Senin varlığın, riyakârlığın, zulmün, körkütük sarhoşluğun onlara yansımıştır.
Geminin içindeki su gemiyi batırır. Geminin altındaki su ise [gemiye] destektir.
İnsan gözdür, öte yanı deriden, etten başka bir şey değil. Gözü, neyi görürse değeri o kadardır insanın.
satrancı öyle oyna ki 700 yıl sonra mat diyesin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir