Emine Şenlikoğlu kitaplarından Merhamet kitap alıntıları sizlerle…
Merhamet Kitap Alıntıları
Emek sabrın parçasıdır , ikisi de boşlukta kalmaz.
Ve Ey Yüreğim! Eğer Yine Düşersen Sakın Yıkılma .. Tekrar Kalkmasını BiL….
Kaldı ki kadın , kendisini sevmeyen erkeği , sevmediğinden emin olduğu andan itibaren sevmez. Bence dünya bunu bilmiyor.
Canlı hayatımız roman gibi , fakat sayfaları farklı.
Bir içim suydun , bulanık akıyorsun
Belirsizlik , insanı içten içe kemiren dev bir solucan bana göre.
benim ne gözlerim işe yaradı , ne sözlerim.
Kötü söz , adı konmamış büyüdür.
El alemin çocuğunu nereden tanıyordun da o kadar kefil olmuştun ?
Aşırı sevgi , insanı ne kadar küstahlaştırıyormuş meğer.
Neden bende ona karşı böyle bir yargı oluşturdu ? Yargıyı oluşturan sorumlu değil midir ?
Bilmezdim gavur vicdanlı insanların , ülkemde de var olduğunu.
Çevrenin yanlışlar birikimi , kaderime dönüştü.
Evlat , anneyi babayı adaletli görürse saygı duyar.
Gerçekten insanın kendisini anlatabilmesi çok mühim , ama yaşantısı daha da mühim.
. yedi yıl önce kalbime hedef alınan okun şimdi kalbimi deldiğini nasıl söyleyebilirdim ki ?
Evlatlar çocukken ne kadar merhametli oluyorlar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Şunu çok iyi biliyorum ki , hiçbirimiz çok güçlü değiliz , ama çok güçlü rolü yapıyoruz.
Sizi , sizden daha etkili olarak kimse aldatamaz.
bu romanı , insanı okumak için okuyun.
Vay vicdansız dünya ! Nasıl bu kadar taş oldun be ?!
Dünya ismi verilen gezegende yaşıyoruz ve bu gezegende herkes her acıyı çeker ama ben çekmem sanıyoruz.
En azından aşkın ve gönülün mutlak doğru , mutlak kalıcı , mutlak değişmez olmadığını bilseydim.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Meğer insan gençken çok büyük sandığı aşkı , onun kalbinin küçüklüğündenmiş.
Ey han hükmünde beni misafir eden dünya ! Ne garip yolcular uğruyor sana. Öyle garip ki , geçtikleri yoldan bir daha geçemiyor , güneşi bir daha göremiyorlar.
İnsanın kendini enaniyetle beğenmesi kötü , ama takdir etmesi çok güzel bir şey.
Karşımdaki insan , ben de insanım.
Hiçbir erkek , bilinçliyse , başka kızın tahriklerine aldanmaz.
Her sıkıntı geçicidir.
Çile çekmemiş en usta kalemlerle , çile çekmiş en zayıf kalem kıyaslansa , yaşayanın yazdığı çok daha derinden etkilermiş.
Mesela siz.. Nasıl bir insansınız ? Çevrenizi sizi tanıdığı gibi bir insan mısınız ? Bu mümkün değil. Çünkü insanın dışı içteki her şeyi yansıtmaz.
Aslında insan psikolojik konularda hiç söz vermemeli. Duygu bu , nereye yaslanacağı , nerede patlak vereceği , hangi şeyden ne anlayacağı nasıl algılayacağı belli mi olur ? Hayır ! O halde bana , yüreğime telkin vermek düşüyor. Dur ey yangın yüreğim dur ne olur ! Beni zayıflatma.
Şunu çok iyi biliyorum ki hiç birimiz güçlü değiliz ama güçlü rolü yapıyoruz! Bence güzel bir rol bu..
İnsanın kendisini anlaması bence dünyayı anlamasından daha önemli. Ne demiş düşünür: ”İkinci kez düşmek önemli değil, ikinci kez kalkabilmek önemlidir ”.
Yıldızlara asırlardır birbirinize göz kırpıyor hep dostça yaşıyorsunuz, savaştığınız görülmedi, bunun sırrı nedir? dedim. Onlar her köşesi sonsuz olan kainat hepimize yeter,neden savaşalım? dediler.
Küçük insanlar, küçük şeylerden kıyamet koparırlarmış, büyük insanlarda, kocaman olaylarda boğulmamayı başarırlarmış.
Sen, yine aldanan saf kalbim!
Seninle meçhul bir yolculuğa daha çıkıyoruz. Gideceğimiz menzilde neler yaşayacağımızı bilemiyoruz. Ne yasarsak yaşayalım, sakın Allah’tan kopma emi..
Merhametli insanlara çıksın yolunuz
avuç avuç çaldığı merhametliler Gönül taştı
İnsanın kendisini anlaması bence dünyayı anlamasından daha önemli. Ne demiş düşünür: ‘İkinci kez düşmek önemli değil, ikinci kez kalkabilmek önemlidir.’
Yıldızlara, “Asırlardır birbirinize göz kırpıyor hep dostça yaşıyorsunuz,savaştığınız görülmedi, bunun sırrı nedir?” dedim. Onlar,” Her köşesi sonsuz olan kainat hepimize yeter,neden savaşalım?” dediler.
Ve ey yüreğim! Eğer tekrar düşersem sakın yılma.
Tekrar kalkmasını bil.
Tekrar kalkmasını bil.
İnsanın kendisini anlaması bence dünyayı anlamasından daha önemli. Ne demiş düşünür: ”İkinci kez düşmek önemli değil, ikinci kez kalkabilmek önemlidir ”.
Nice geri adımlar vardır ki, insanı ileri taşır
Hayat, nasılsa bitecek.
O halde bitmeyecek hayata buradan hayat gönderelim.
Ve ölürken umutlu ve mutlu ölelim.
O zaman en kötü hayatımız en güzelle değişecek.
Önce buna inanalım.
O halde bitmeyecek hayata buradan hayat gönderelim.
Ve ölürken umutlu ve mutlu ölelim.
O zaman en kötü hayatımız en güzelle değişecek.
Önce buna inanalım.
İnsan sevdiğine zulüm eder mi ?
Ama ben ağlamayacağım. Düşmanlarıma o sevinci tattırmayacağım
Gerçekten insan insanın kurdu. Hatta canavarı, şeytanı.
Beni vicdansız sanmayın ben de kalp taşıyorum.
Ama benim gülüşlerimde bile acı oturuyordu.
… ilgisizlik içimde boşluğa dönüşmüş.
Bana acı dolu gözlerle bakıyordu. İmdat diyordu gözleri.
Aman Allah’ım! Gözleri ne çok şey söylüyor!
Nice geri adımlar vardır ki, insanı ileri taşır.
O da güven verip, umut verip çekip gitmiş.
Acı çekiyorum, çok farklı acı. Adı asırlardır konmamış bir acı.
Bu olacak iş midir? İnsanlık mıdır? Çocuğun aç, kendin villada otur.
Kabul, bende de yanlışlar vardı, ama yanlışlar sadece bende değildi, herkesin yanlışları zincirleme halinde beni kuşattı. Çevrenin yanlışlar birikimi kader’ime dönüştü.
Yok canım, insan bu değil. İnsan hayvani vasıflarından sıyrıldığı zaman insandır. Hayvanda merhamet yoktur. Acıma nedir bilmez hayvan.
İnsanlık unutuluyor
Herkesin unutamayacağı bir gece var mıdır?
Aslında gençler insan bünyesindeki şu gönül denen dünyayı çok iyi öğrenmeli. Hatta Milli Eğitim Bakanına gitsek diyorum, gönül eğitimi dersi koysa.
Şu insanoğlu adalatle bakmasını ne zaman öğrenecek ?
Onu görünce çarpan kalbime de sinir oluyorum
Vay vicdansız dünya! bu kadar nasıl taş oldun be?!
Gerçekten insan insanın kurdu. Hatta canavarı, şeytanı
Sen bir garip İstanbul,
Binbir yüz taşıyorsun,
Bir yüzün irem bağı,
Bin yüzün ateş dağı,
Sen nasıl yaşıyorsun ?
Binbir yüz taşıyorsun,
Bir yüzün irem bağı,
Bin yüzün ateş dağı,
Sen nasıl yaşıyorsun ?