Philippe Sollers kitaplarından Medyum kitap alıntıları sizlerle…
Medyum Kitap Alıntıları
Eskiden cehalet parmakla işaret edilebilir, cezalandırılabilir, hiçbir şekilde bir gerekçe ya da özür olamayacağı savunulabilirdi. Bugün cehalet kabul görüyor. Günün sersemleri “cahiliz ve öyle olmaktan gururluyuz!” diye haykırıyor.
Eskiden cehalet parmakla işaret edilebilir, cezalandırılabilir, hiçbir şekilde bir gerekçe ya da özür olamayacağı savunulabilirdi. Bugün cehalet kabul görüyor. Günün sersemleri “cahiliz ve öyle olmaktan gururluyuz!” diye haykırıyor.
Cehalet kabul görüyor, yaygın, bir sahicilik göstergesi halinde. Günün sersemleri Cahiliz ve öyle olmaktan gururluyuz! diye haykırıyor.
Güzel hiçlik, seni seviyorum.
Kaçınılmaz olarak insanlar o kadar deli ki, deli olmamak, başka türden bir delilikle deli olmak demek olurdu.
İnsan 12 yaşındayken yazı yazmaz ama yazmak için 12 yaşında kalmak daha iyidir. Güvercin patileriyle her şey üzerinize geliyor, şimdiki zaman geçmişe teşekkür ediyor, gelecek, bir cümlenin ucunda, ölüler size gülümsüyor, tatlı bir rüzgar sıkıntılarınızı dağıtıyor.
Şüphesiz, bir bütün gün zannettiğimiz sürenin sadece bir çeyrek saat olduğunu ancak saate bakarak saptayışımız yüzünden, böylesine anlamsız bir nedenle, zamanın tek olduğunu iddia edebiliriz. Ama bu saptamayı yaptığımız anda zaten uyanık bir insanızdır, uyanık insanların zamanı içinde yer almaktayızdır, öteki zamanı terk etmişizdir. Belki başka bir zamandan da öte, öteki hayatı terk etmişizdir.
Her şeyi bozan teknik değil, insanlar. İnsanların aletlerine layık olduğu çok nadir, aletlerinin yanında şöyle ya da böyle işe yaramaz protezlere dönüşüyorlar. Çağın özelliği.
Reddedildiniz, suçlamaktan kaçının. Bu reddedilişin, bu onurun tadını çıkarın.
Delisiniz anlaşıldı ama başkalarının deliliğini kendi deliliğinize tercih etmeniz için hiçbir neden yok.
Bazen delilik kendine nasıl olup da ona nüfuz ettiğinizi, onu hissettiğinizi, içerden incelediğinizi ve yara bere almadan tekrar dışarı çıkabildiğinizi sorar.
Delilik sinemacıdır, sizin karşı-deliliğiniz astrofizikçi. Kara madde sizi heyecanlandırır, bozonun keşfi sizi mest eder, hiçlik sokakta sizinle beraber yürür. Karşı-delilikleri çok belli olan çocukları seversiniz. Hiç durmadan onları deli etmeye çalışırlar ama onlar dil sürçmelerini, budalaca kelime oyunlarını, hastalıkları, getirisi olan üzüntüleri çoğalttıkça çoğaltırlar. Onlar ailelerin, eğitmenlerin, sosyal manyakların deliliğini azdırmak için vardırlar. bu doğuştan baş belası çocuklar meşin gibi inatçıdırlar. Siz de onlar gibisiniz ama siz kıyamet kopsa da öyle kalacaksınız. Onlar büyür siz küçülürsünüz, oldu işte, siz artık görünmez bir atomsunuz. gizlenmenize gerek yok, siz saklısınız.
Arzu edilen bir kadının güzelliği artıyor, sadece arzu edilmekle kalmayıp aynı zamanda sevilen bir kadınınki ise, öteki dünyadan bir hayal gibi her yerden fışkırıyor.
Kesinlikle iki dünya var ve seçmek gerekiyor: Bir yanda moda, modaya uygun olmak, öte yanda sessizlik ve yalnızlık.
Henüz genç olmasına rağmen, daha şimdiden emekliliğini düşünür, çiçeği solmuş ihtiyar bir kızdır.
Bırakın da gülümseyeyim.
İnsan oturmaya devam ederken nasıl koşabilir?
Her şeye köle, normalleştirilmiş dokunaklı gençlik!
Gazetelerden ve adi vakalardan görüyorsunuz ki insanlık bal gibi de delirirmiş
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
Hayatının geri kalanı sadece burukluklar, pişmanlık ve nefretle geçti.
Manzaralar, okyanus, kuşlar bedavadır.
Siz etrafı barbarlarla çevrili medenileşmiş birisiniz
Eğer bir erkekseniz, sigara dumanından kısırlaşan spermlerinizin sorumlusunun kendiniz olduğunu biliniz. Böyle yaparak çevrenizi yavaş yavaş öldüren ve gezegenin yasal tüketicilerinin sayısını azaltan sizsiniz. Etrafınızda küçük yaşta masum çocuklar varken sigara içiyordunuz.
Böylelikle, hiçbir şey olmayanlar sonunda her şey oldular, kendilerini utandıran kökenlerinden kurtulacak kadar ileri gittiler ve tıpkı denge havuzları gibi, köken ve öz olarak her şey olanlar da hiçliğe düştüler.
Ne kadar çok dert tasa, sıkıntı, sahte neşe, kırılan umut, gevezelik, acilen gidilmesi gereken yol.
“Hiç korkmayın, her şey gitgide daha sakin; gizlilik içinde, kaçamak, özenli olacak, tıpkı aşk dolu bir ötanazi gibi. Doğun, doğurtun, doğanla meşgul olun, işe yarayın, susun, ölün.”
Vatanın ölümsüz nefesini yaratan
Kahramanlarımızın son nefesidir
Kahramanlarımızın son nefesidir
Deliler arasında yaşıyoruz.
Kaçınılmaz olarak insanlar o kadar deli ki, deli olmamak, başka türden bir delilikle deli olmak demek olurdu.
Bir dünya yok oluyor, bir başkası ortaya çıkıyor, bir bebek ağlıyor, yaşlı bir adam son nefesini veriyor.
deliler arasında yaşıyoruz. Kurumsallaşan delilik sokaklarda dolaşıyor, gözlerinizin önünde hezeyanlar saçıyor, artık en küçük bir merakı yok, çekilmez yeni bir normallik icat ediyor.
Eskiden cehalet parmakla işaret edilebilir, cezalandırılabilir, hiçbir şekilde bir gerekçe ya da özür olamayacağı savunulabilirdi. Mütevazı kökenliler cahil olmakla böbürlenemez, güçlülerin eften püften bir konuda boş bulunmaktan ödleri kopardı. Bir hükümet temsilcisi peşin peşin kızarır, hata yapmamak için dikkat kesilirdi. Bugün kompleks falan kalmadı: Cehalet kabul görüyor, yaygın, bir sahicilik göstergesi halinde. Günün sersemleri Cahiliz ve öyle olmaktan gururluyuz! diye haykırıyor.
Şunda anlaşalım: Arızalı, deliliği diğerlerinden daha belirgin bir delidir, yani onun kusuru bir kalitedir.
Nasıl ki eskiden kadınlar günah çıkardıkları papazlara şöyle ya da böyle aşık oluyor idiyseler, şimdi de bu dünyada kendileri için birazcık istikrarı ve ağırbaşlılığı temsil eden yeni gözetmenlerini çok seviyorlar.
herkes penisin ve yapabileceklerinin uygarlığı yıkan bir unsur, bir nevi parazit olarak kaldığını bilmektedir.
Hastanede doğuyor, hastanede ölüyorsunuz, insanın etkinliğini “büyük bir deliler hastanesine” benzeten ilk siz değilsiniz.
sokağın köşesinde pantolonla mı yoksa etekle mi belirecek diye kendi kendime soruyorum. Pantolon, demek ki fazla ileri gidemeyeceğiz, etek: evet, altımda bir şey yok, beni rahatça okşayabilirsiniz.
Delisiniz, anlaşıldı ama başkalarının deliliğini kendi deliliğinize tercih etmeniz için hiçbir neden yok.
Kadın ve erkek öğretmenlerinizin deliliği sizi küçük yaşınızdan itibaren sadizm ve o çorak bedenlerdeki irade gücü hakkında bilgi sahibi yaptı. Daha sonra, bazıları ünlü olan üniversite öğretim üyeleriyle tanışınız. Bunlar deliliklerini olabildigince çok sayıda cahile aktarmaktan haz duyar, hiç durmadan birincilik için mücadele ederler.
Kadın psikanalist çekicidir, hele bir de güzelse (nadiren de olsa vardır öylesi).
Tanrı’nın şeytanı tanıması için kendini şeytanlaştırması lazım. İşte şeytan çarpmış biri, ona herhangi bir işletmenin koridorlarında rastladınız: Her yerinden fena halde sahtelik akıyor. Politik bir lider mi? Tek düşündüğü göz boyamak, her şeyi birbirine karıştırmak, varsa yoksa halktan bahsetmek. Genel durum mu? İşte: “Her şey geçip gidiyor, her şey adileşiyor, her şey tahrip oluyor, her şey kaosa dönüşüyor Her yerde yağma ve ahlak yoksunluğu Fuhuş, karışıklık, bulanıklık, beş para etmez adamların saltanatı, maliyecilerin yağmacılığı ve küstahlığı, pespayeliğin her türlüsü süper yetenek ve değerden korkma ve nefret, tek amacı her şeyi bozmak ve yıkmak olan aşağılık türedilerin ön safları tutması..
Böylelikle, hiçbir şey olmayanlar sonunda her şey oldular, kendilerini utandıran kökenlerinden kurtulacak kadar ileri gittiler ve tıpkı denge havuzları gibi, köken ve öz olarak her şey olanlar da hiçliğe düştüler. Bunu hangi üslupta yazmalı?
Böylelikle, hiçbir şey olmayanlar sonunda her şey oldular, kendilerini utandıran kökenlerinden kurtulacak kadar ileri gittiler ve tıpkı denge havuzları gibi, köken ve öz olarak her şey olanlar da hiçliğe düştüler. Bunu hangi üslupta yazmalı?
Kokain yerine (yine de), kendime kan ve mürekkep enjekte ediyorum.
Her şey geçip gidiyor, her şey adileşiyor, her şey tahrip oluyor, her şey kaosa dönüşüyor Her yerde yağma ve ahlak yoksunluğu
Eskiden cehalet parmakla işaret edilebilir, cezalandırılabilir, hiçbir şekilde bir gerekçe ya da özür olamayacağı savunulabilirdi. Bugün cehalet kabul görüyor. Günün sersemleri ‘Cahiliz ve öyle olmaktan gururluyuz!’ diye haykırıyor.
– (…) Hafızayı sükunete kavuşma hamlelerinde desteklemek gerek.
Çünkü bir de kötü hafıza var ve sahneyi istila etmeye meyilli. Kötü hafıza, başkalarıyla boş yere meşguliyet demek, yıpranma ve gevezelik
Çünkü bir de kötü hafıza var ve sahneyi istila etmeye meyilli. Kötü hafıza, başkalarıyla boş yere meşguliyet demek, yıpranma ve gevezelik
Evrilmeler, başkalaşımlar fark ediyor musunuz? Hayır, delilik sabittir. Film değişir ama konular, performanslar, aktris ve aktörlerin sırıtışları değişmez. Baskın renk siyahtır. Delilik kıskançtır, meyus ve karanlıktır.
Genel durum mu? İşte: Her şey geçip gidiyor, her şey adileşiyor, her şey tahrip oluyor, her şey kaosa dönüşüyor Her yerde yağma ve ahlak yoksunluğu Fuhuş, karışıklık, bulanıklık, beş para etmez adamların saltanatı, maliyecilerin yağmacılığı ve küstahlığı, pespayeliğin her türlüsü, her yetenek ve değerden korkma ve nefret, tek amacı her şeyi bozmak ve yıkmak olan aşağılık türedilerin ön safları tutması Böylelikle hiçbir şey olmayanlar sonunda her şey oldular, kendilerini utandıran kökenlerinden kurtulacak kadar ileri gittiler ve tıpkı denge havuzları gibi, köken ve öz olarak her şey olanlar da hiçliğe düştüler.
İşte birkaç pratik karşı-delilik egzersizi:
• 3 otobüsün geçip gitmesini bekleyip binmemek
• Bir ay boyunca hep aynı tweeti atmak Dük sizi köşe başında bekliyor , tekrarlıyorum: Dük sizi köşe başında bekliyor.
• Sabah saat üçten beşe kadar Çin klasikleri okumak
• Gece 1 saat dairenin içinde bisikletle dolaşmak
• Televizyonu ya da DVD yi açıp sesini kısmak
• Hiç açıklama yapmadan randevuları iptal etmek
• Seyahatleri reddetmek
• Paris’te iken Venedik’te, Venedik’teyken, Paris’te olduğunuzu söylemek
• Her yıl Münih’te Yunan vazoları salonunu ziyaret etmek
• Kalp krizi geçiriyormuş numarası yapmak acil servise alınmak bir hafta hastanede kalmak 10 kilo zayıflamak eğlence olsun diye psikiyatrik kontrolden geçmek istemek, tonlarca ilaçla taburcu olmak.
• Herkes çalışırken uyuyabildiniz kadar uyumak, herkes uyurken yazmak
• 3 otobüsün geçip gitmesini bekleyip binmemek
• Bir ay boyunca hep aynı tweeti atmak Dük sizi köşe başında bekliyor , tekrarlıyorum: Dük sizi köşe başında bekliyor.
• Sabah saat üçten beşe kadar Çin klasikleri okumak
• Gece 1 saat dairenin içinde bisikletle dolaşmak
• Televizyonu ya da DVD yi açıp sesini kısmak
• Hiç açıklama yapmadan randevuları iptal etmek
• Seyahatleri reddetmek
• Paris’te iken Venedik’te, Venedik’teyken, Paris’te olduğunuzu söylemek
• Her yıl Münih’te Yunan vazoları salonunu ziyaret etmek
• Kalp krizi geçiriyormuş numarası yapmak acil servise alınmak bir hafta hastanede kalmak 10 kilo zayıflamak eğlence olsun diye psikiyatrik kontrolden geçmek istemek, tonlarca ilaçla taburcu olmak.
• Herkes çalışırken uyuyabildiniz kadar uyumak, herkes uyurken yazmak
Mükemmel insan ölü gibidir. Neden bu dünyada olduğundan ve neden bu dünyada olmayacağından habersizdir. Neden hareket ettiğinden ve neden hareket edemeyeceğinden habersizdir. Başkalarının bakışları karşısında dış davranışlarını değiştirmez. Başkalarından uzak olduğunda da davranışlarını değiştirmez. Yalnızdır gider gelir. Yalnızdır girer çıkar. Ona kim itiraz edebilir?
Karşı-deliliğin delilikten daha güçlü olduğunun kanıtı, kendinizi özgür bir doğada her an özgür hissetmenizdir. Manzaralar, okyanus, kuşlar bedavadır. Delilik hiçbir şey görmez, o çalışır durur. Olsa olsa, bir film seyrederek ağaçlar ve çiçekler gördüğünü sanır. Deniz onun için ancak içinde yüzüyorsa vardır ama su daima banyo küvetinin ya da yüzme havuzunun büyütülmüşünden başka bir şey değildir.
Delilik komplo kurar, karşı-delilik yükümlülükleri bozar.
Dünya ne kadar da deli
Her şey geçip gidiyor, her şey adileşiyor, her şey tahrip oluyor, her şey kaosa dönüşüyor
Dükün hayal kurmaya ihtiyacı yok, bütün komedi gözlerinin önünde cereyan ediyor
Güneş burada sol şakağımda, aynı anda orada, güneş şimdi ve geçmiş, geçmişin içinden geçip gelecekten geliyor, sayfanın üzerinde mavi kadife gibi kayan altın dolmakaleminin içinde parıldıyor, ben bu cümleyi yazmamış olsaydım bile, o yine de kendiliğinden yazılacaktı.
Her insan apansız bana kendi varlığından bahsediyor. Ne kadar çok dert, tasa, sıkıntı, sahte neşe, kırılan umut, gevezelik, acilen gidilmesi gereken yol. Bir kahvenin terasına oturup dinliyorum. Kızlar bininci defa da gülüyor da gülüyor, kelimelere asılıyorlar – Aslında , Düşünsene -, erkek arkadaşlarında ya da kız arkadaşlarından yakınıyor, konuşuyir, konuşuyorlar. Ve erkekler binlerce defadır birbirlerine hayatlarının maçını, kendinden menkul üstünlüklerini anlarıyorlar, boş kahkahalar, arada bir cep telefonlarına ve bilgisayarlara dönüşler. En küçük SMS’e yorum yazıyor, içiyorlar.
Venedik’in medyumvari bir büyüsü var. O büyüyü görmeden görüyor, duymadan duyuyorsunuz, bazen haftalar hatta aylarca, kayboluyor ve birdenbire hiç beklenmedik bir aydınlıkta işte karşınızda. Onu soluyorsunuz, kenini belli ediyor, bütün çatı ve direkleri aleve boyuyor, hiç sebepsiz umut yeniden başlıyor.
Güzel hiçlik, seni seviyorum.
Kelimeler arasında kelimeler Görünmeyen
Güzel hiçlik, seni seviyorum.
Gül nedeni olmaksızın güldür çiçek açtığı için çiçek açar, beni görsünler diye bir derdi yoktur ..
Kelimeler arasında kelimeler .. görünmeyen.
Kendime kan ve mürekkep enjekte ediyorum
Tarih hızla ilerliyor ..gitgide daha büyük bir hızla ve Çinlilerin kedilerin gözünden saat okudukları. .uzun zamandır biliniyor
Doğrusunu görmek için, dünyadaki şeylere tersinden bakmalıdır.
Hayatını çok büyük bir umutsuzluk ve o hayatı terk etme öfkesi içinde tamamladı.
Mükemmel insan ölü gibidir. Neden bu dünyada olduğundan ve neden bu dünyada olmayacağından habersizdir. Neden hareket ettiğinden ve neden hareket edemeyeceğinden habersizdir. Başkalarının bakışları karşısında dış davranışlarını değiştirmez. Başkalarından uzak olduğunda da davranışlarını değiştirmez. Yalnızdır, gider gelir. Yalnızdır, girer çıkar. Ona kim itiraz edebilir?
Şüphesiz, bir bütün gün zannettiğimiz sürenin sadece bir çeyrek saat olduğunu ancak saate bakarak saptayışımız yüzünden, böylesine anlamsız bir nedenle, zamanın tek olduğunu iddia edebiliriz. Ama bu saptamayı yaptığımız anda zaten uyanık bir insanızdır, uyanık insanların zamanı içinde yer almaktayızdır, öteki zamanı terk etmişizdir. Belki başka bir zamandan da öte, öteki hayatı terk etmişizdir.