Aldous Huxley kitaplarından Maymun ve Öz kitap alıntıları sizlerle…
Maymun ve Öz Kitap Alıntıları
Aşk ve güzellik ve zevk için
Ne ölüm vardır, ne de değişiklik
Ne ölüm vardır, ne de değişiklik
Öyle zamanlar vardır ki, ki şu anda onlardan biri, dünya özellikle güzel olmaya amaçlamış gibi görünür; sanki şeylerin içerisindeki bir zihin, tüm görünüşlerin altında yatan doğaüstü gerçeklik, aniden kendini görmeyi seçenler için, dışa vurmaya kadar vermiştir.
Önyargının en eğitimli ve akıllı olanları dahi nasıl kör etti inanılır gibi değil
Ne kadar azap veriyor insana suçlu bir vicdan!
Şeytan’ı, masum insanların ıstırap çekmesinden daha fazla hiçbir şey memnun edemez.
Doğanın dengesini bozdular ve sonuçlarına da katlandılar. Sadece Şey’den önce bir buçuk yüzyıl boyunca neler yaptıklarını bir düşünün. Nehirleri kirleterek, vahşi hayvanları öldürerek, ormanları yok ederek, yüzey toprağını denize sürükleyerek, bir okyanus petrol yakarak, bütün jeolojik çağlar boyunca biriktirdiği mineralleri israf ederek. Suç budalalığına düşkünlük. Ve buna ilerleme dediler, ilerleme, tekrarlar, İlerleme!
Zalimlik ve merhamet kromozomlarla gelir;
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Köpeklerin üzerine düşe düşe, Dachau’larını* inşa ederler;
Tüm şehri ateşe verir ve öksüzlerin başını okşarlar.
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Köpeklerin üzerine düşe düşe, Dachau’larını* inşa ederler;
Tüm şehri ateşe verir ve öksüzlerin başını okşarlar.
Ve korku, benim sevgili dostlarım, korku modern hayatın en temel taşlarından biridir.
Aşk korkuyu yok eder; ama öte yandan korkuda aşkı yok eder. Ve sadece aşk değildir yok ettiği. Korku ayrıca zekayı, iyiliği, tüm güzellik ve doğruluk düşüncelerini yok eder.
Fakat insan, kibirli insan,
Azıcık bir yetkeye kavuşmayagörsün
En kendinden emin gününde ne denli cahil olduğundan bihaber
Azıcık bir yetkeye kavuşmayagörsün
En kendinden emin gününde ne denli cahil olduğundan bihaber
“Gökbilimciler ne derse desin, Ptolemaios şüphesiz haklıydı: evrenin merkezi bulunduğumuz yerdedir, başka yerde değil.”
Neşe? Ama neşe öldürüleli uzun zaman oldu.
Hiçbir sınır yoktur ve herkes her şeyi – ama her şeyi yapabilir.
Nehirleri kirleterek, vahşi hayvanları öldürerek, ormanları yok ederek, yüzey toprağını denize sürükleyerek, bir okyanus petrol yakarak, bütün jeolojik çağlar boyunca biriktirdiği mineralleri israf ederek. Suç budalalığına düşkünlük. Ve buna İlerleme dediler, İlerleme, tekrarlar, İlerleme! Söylüyorum sana, insan beyninin buluşlarının pek azı ilerlemeydi.
Fakat insan, kibirli insan,
Azıcık bir yetkeye kavuşmayagörsün.
En kendinden emin gününde ne denli cahil olduğundan bihaber
Azıcık bir yetkeye kavuşmayagörsün.
En kendinden emin gününde ne denli cahil olduğundan bihaber
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannettiğin gibi olmaz.
Jankelevitch yalan ile ironiyi ayırırken şu noktayı işaret ediyordu: Yalan gerçeği saklar çünkü yerine başka bir anlatıyı geçirmek istemektedir. İroni ise gerçeği saklar söylemez ve başka bir şey söyler ama o başka şeyi gerçeğin yerine geçirmek istediği için değil, söylenmeyen gerçek daha iyi kavransın, gerçekle daha sahici daha özel bir ilişki kurulabilsin diye.
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Ancak ben Düzen rüyasının tiranlığa yol açtığını, güzellik düşünün canavarlara ve şiddete neden olduğunu düşünüyordum.
Zalimlik ve merhamet kromozomlarla gelir;
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Ve nihayetinde, korku bir insanın insanlığını bile yok eder.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannetiğin gibi olmaz.
Uygarlığın öncülü ormanlardır, geleceği de çöller.
Ne kadar azap veriyor insana suçlu bir vicdan!
Ne kadar azap vericidir en az onun kadar, suçlu olmayan!
Ne kadar azap vericidir en az onun kadar, suçlu olmayan!
Zaman bu zamandır,
Şeytan’ın acımasızca
Zamanın sonunu getireceği zaman.
Şeytan’ın acımasızca
Zamanın sonunu getireceği zaman.
Size şöyle söyleyeyim, sevgili bayım, dindar olmayan tarihçi delidir.
Doğanın dengesini bozdular ve sonuçlarına da katlandılar. Nehirleri kirleterek, vahşi hayvanları öldürerek, ormanları yok ederek, yüzey toprağını denize sürükleyerek, bir okyanus petrol yakarak, bütün jeolojik çağlar boyunca biriktirdiği mineralları sarf ederek. Suç budalalığına düşkünlük. Ve buna ilerleme dediler, İlerleme!
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Zalimlik ve merhamet kromozomlarla gelir.
Trajedi, bizim sempatimizi gerektiren bir farstır; fars ise başkalarının başına gelen trajedidir.
”Hakikatin kendisini putlaştırıyoruz, oysa iyilik sevgisinden ayrı bir hakikat Tanrı değildir, ne sevilmesi ne tapılması gereken bir Tanrı siluetidir. ”
İstemediğimiz, ama gerçekleşmesi için de elimizden gelen her şeyi yaptığımız savaşın korkusu.
Ve korku, benim sevgili dostlarım, korku modern hayatın en temel taşlarından biridir.
Ve nihayetinde, korku bir insanın insanlığını bile yok eder.
Umuda gelince
Küçük kalbini serin tut, umut yok,
Sadece neredeyse sonsuz ihtimaller var.
Küçük kalbini serin tut, umut yok,
Sadece neredeyse sonsuz ihtimaller var.
Ve eklemem gerekir ki bizim bilgi dediğimiz şey sadece cehaletin bir başka adından ibarettir.
Doğadaki yücelikten sanat
Çoğu kez sadece
Saçmalık imal eder.
Çoğu kez sadece
Saçmalık imal eder.
Sonuçları maymunlar seçer; sadece araçlar insanındır.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannetiğin gibi olmaz.
Neden oyalanmalı, neden geri dönmeli, neden büzülmeli, Kalbim?
Senin umutların çoktan gitti: buradaki her şeyden
Ayrıldılar işte, şimdi de sıra sende!
Senin umutların çoktan gitti: buradaki her şeyden
Ayrıldılar işte, şimdi de sıra sende!
Zalimlik ve merhamet kromozomlarla gelir;
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Uyuduğumuzda, isimsiz bir Öteki’nin yaşama ihtimali olan hayata geçmek için duraklarız (ah ne büyük mutluluk!); ki Öteki yenilenmek, kötüye kullanılan ve kendine ıstırap çektiren vücuda şifa getirmek için kullanır bu fırsatı.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannetiğin gibi olmaz.
Marksist, kendini bilimsel ilan eder ve Faşist, bu iddiaya bir başka iddia ekler: O da yeni bir mitolojinin bilimsel şairidir. Her ikisi de kendilerini yine kendi sözlerine dayanarak meşrulaştırırlar; çünkü her ikisi de laboratuvarda ve fildişi kulesinde etkililiği kanıtlanmış prosedürlerini insanlık durumuna uygularlar. Basitleştirirler, soyutlarlar, amaçlarının dışında kalan her şeyi bir kenara bırakırlar, önemsiz görmeyi seçtikleri her şeyi yok sayarlar; bir tarz empoze ederler, favori hipotezlerini doğrulamak için olguları zorlarlar, kendi bakış açılarına göre mükemmel olmayan her şeyi çöp sepetine gönderirler.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannettiğin gibi olmaz.
Uygarlık demek uyumlu olmak, bir bütün olmak demektir. Akıl, duygu, içgüdü, bedenin yaşantısı… Barbarlık insanın bir yanının gelişmemesidir, insanın uyumsuz kalmasıdır. İnsan beden açısından barbar olabileceği gibi kafa açısından da barbar olabilir.
Yalan gerçeği saklar çünkü yerine başka bir anlatıyı geçirmek istemektedir. İroni ise gerçeği saklar söylemez ve başka bir şey söyler ama o başka şeyi gerçeğin yerine geçirmek istediği için değil, söylenmeyen gerçek daha iyi kavransın, gerçekle daha sahici daha özel bir ilişki kurulabilsin diye.
Huxley insanın sonunu maymunda gördü. ‘Bu gidişin sonu maymuna geri dönüş’ diyendi.
Öyle zamanlar vardır ki, ki şu an da onlardan biri, dünya özellikle güzel olmayı amaçlamış gibi görünür; sanki şeylerin içindeki bir zihin, tüm görünüşlerin altında yatan doğaüstü gerçeklik, aniden kendini görmeyi seçenler için, dışa vurmaya karar vermiştir.
Sonra, güneş yine doğar, maymunumuz bir kez daha kendi başına uyanır ve onunla birlikte kişisel özgürlüğü de uyanacaktır; hilelere devam edeceği, ya da isterse kendinin farkına varışının başlangıcına, özgürlüğünün ilk adımlarına doğru yürüyeceği bir başka gün.
Kahvaltıdan yatma vaktine tüm gücünüzü doğayı öfkelendirmek ve parıldayan özünüzü yadsımak için kullanıyor olabilirsiniz. Fakat en öfkeli maymun bile hilelerinden bıkar ve uyumak zorunda kalır. Ve o uyurken, içindeki merhamet, ister istemez, uyanma vaktinde çılgınca teşebbüs ettiği intihardan onu korur.
Endüstri devriminin ta başlarında insanların kendi teknolojilerinin mucizeleriyle kendinden emin ve kibirli olacaklarını, öyle ki, gerçeklik hissini kaybedeceklerini öngördü. Ve olan biten de tamamen bundan ibarettir. Tekerleklerin ve büyük hesap defterlerinin sefil köleleri Doğanın Fatihleri oldukları için birbirlerini tebrik etmeye başladılar. Doğanın Fatihleri, öyle mi! Aslında, pek tabii, Doğanın dengesini bozdular ve sonuçlarına da katlandılar.
Şeytan çok iyi biliyordu ki, didin didin çalışmanın yükü biraz hafiflediğinde beden metalin emri altına girecekti ve akıl tekerleklerin kölesi olacaktı.
Zalimlik ve merhamet kromozomlarla gelir;
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
Tüm insanlar merhametli ve tüm insanlar katildir.
”Hakikatin kendisini putlaştırıyoruz, oysa iyilik sevgisinden ayrı bir hakikat Tanrı değildir, ne sevilmesi ne tapılması gereken bir Tanrı silüetidir ” Siz bir puta tapınmak için yaşadınız. Ve son tahlilde, her putun adı Molek’tir.
Bizim bilgi dediğimiz şey, sadece cehaletin bir başka adından ibarettir.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannettiğin gibi olmaz.
Aşk korkuyu yok eder; ama öte yandan korku da aşkı yok eder. Ve sadece aşk değildir yok ettiği. Korku ayrıca zekâyı, iyiliği, tüm güzellik ve doğruluk düşüncelerini yok eder.
Kulakları var, ama yine de duyamıyorlar.
Uygarlığın öncülü ormanlardır, geleceği de çöller.
Aşk korkuyu yok eder; ama öte yandan korku da aşkı yok eder. Ve sadece aşk değildir yok ettiği. Korku ayrıca zekayı, iyiliği, tüm güzellik ve doğruluk düşüncelerini yok eder.
Umutsuz insanın intihara alternatifi olan iyimser çoşkusuyla
Eğer sosyal dayanışma istiyorsan, ya dışarıda düşmanların ya da baskı gören bir azınlık olması gerekir.
Soru: İnsanlığın baş amacı nedir?
Ve korku, benim sevgili dostlarım, korku modern hayatın en temel taşlarından biridir. Çokça çığırtkanlığı yapılan ve hayat standartlarını yükseltirken vahşice ölüm ihtimalimizi de yükselten teknolojinin korkusu. Tek eliyle cömertlikle verdiğinden de fazlasını diğer eliyle alan bilimin korkusu, intihara varan bağlılığımızla, uğruna öldürmeye ve ölmeye hazır olduğumuz, ölümcüllüğü kanıtlanmış kurumların korkusu. Kaçınılmaz şekilde bizi öldürmek ve köleleştirmek için kullandıkları iktidarlara, alkışlayan kalabalıklarla yükselttiğimiz, Büyük Adamların korkusu. İstemediğimiz, ama gerçekleşmesi için de elimizden gelen her şeyi yaptığımız Savaşın korkusu.
Kulakları var, ama yine de duyamıyorlar.
Peki, insan ırkını seviyor musun?
Hayır, pek değil!
Hayır, pek değil!
BU DA DEMEKTİR Kİ, UZAK DUR!
Yaşlı Gandhi’ye çok yazık olmuş, dedi. Sanırım onun büyük sırrı, kendisi için hiçbir şey istememekti.
Evet, sanırım bu onun sırlarından biriydi.
Ben de bu kadar çok şey istememiş olmayı dilerdim.
Ben de, diyerek hararetli bir şekilde katıldım ona.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannettiğin gibi olmaz.
Basitleştirirler, soyutlarlar, amaçlarının dışında kalan her şeyi bir kenara bırakırlar, önemsiz görmeyi seçtikleri her şeyi yok sayarlar; bir tarz empoze ederler, favori hipotezlerini doğrulamak için olguları zorlarlar, kendi bakış açılarına göre mükemmel olmayan her şeyi çöp sepetine gönderirler. Ve bu şekilde iyi sanatçılar, sağlam düşünürler ve yorgun deneyciler gibi davrandıklarından, cezaevleri doludur, politik muhalifler ölene dek köle gibi çalışırlar, önemsiz bireylerin hakları ve tercihleri yok sayılır, Gandhiler öldürülür. Sabahtan akşama dek milyonlarca öğretmen ve yayıncı o anda iktidarda olan patronların yanılmazlıklarını ilan ederler.
Ve korku, benim sevgili dostlanm, korku modern hayatın en temel taşlanndan biridir. Çokça çığırtkanlığı yapılan ve hayat standartlarını yükseltirken vahşice ölüm ihtimalimizi de yükselten teknolojinin korkusu. Tek eliyle cömertlikle verdiğinden de fazlasını diğer eliyle alan bilimin korkusu, intihara varan bağlılığımızla, uğruna öldürmeye ve ölmeye hazır olduğumuz, ölümcüllügü kanıtlanmış kurumların korkusu. Kaçınılmaz şekilde bizi öldürmek ve köleleştirmek için kullandıklan iktidarlara, alkışlayan kalabalıklarla yükselttiğimiz, Büyük Adamların korkusu. İstemediğimiz, ama gerçekleşmesi için de elimizden gelen her şeyi yaptığımız Savaşın korkusu.
bir buçuk yüzyıl boyunca neler yaptıklarını bir düşünün. Nehirleri kirleterek, vahşi hayvanları öldürerek, ormanları yok ederek, yüzey toprağını denize sürükleyerek, bir okyanus petrol yakarak, bütün jeolojik çağlar boyunca biriktirdiği mineralleri israf ederek. Bir suç budalalığı oluşturdular. Ve buna gelişme dediler.
Ve sonunda istediğini elde ettiğin zaman da, asla olacağını zannettiğin gibi olmaz.