İçeriğe geç

Mavi Sürgün Kitap Alıntıları – Halikarnas Balıkçısı

Halikarnas Balıkçısı kitaplarından Mavi Sürgün kitap alıntıları sizlerle…

Mavi Sürgün Kitap Alıntıları

“Hem ben insanım, sevmemiş olur muyum?”
Benim hayatım kendi beynimin içinde ve başımda yaşıyor, hayatım başkasının beyninde ve o beynin benimle ilgili anlayışında yaşamıyor ki
Vakit öldürüyoruz diyorlardı. Kimin haddine düşmüş vakti öldürmek! Vakit onu yaşatmayı bilmeyenleri öldürür.
İnsan hep aşırı duygudan yorulur, ben de korkmaktan yoruldum.
Ne kap, ne kacak; gönül dolusunca yaşıyorum. Zamanı hep yatay sanırlar. Ben geçmişte yokum, şimdi dikine varım, yükselmesine sonsuz, derinlemesine donsuz.
İnsan tatil zamanını neden dörtgözle bekler? Neden kısacık tatil günleri yılın karanlık angarya günlerinin arasında ferahlıkla nurlu olarak aydınlanır?
Bir insan alkışlandığına veya kötülendiğine göre sevilecekse, dünyada insanlar arasında insanca sevgi kalmaz.
“İnsanlar doğayı yeniyoruz diye büyük bir sevinç ve mutluluk peşine düşmüşlerdi. Kimdir yaradılışı yenen? İnsan beyni mi? O da yaradılışın bir yaratığıdır.”
“İnsanlar dilerse okurlar, başka ne halt için yazı yazılır yahu!”
Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olur.
Afrika’da kara Afrikalılar bir yabancıya rasgelince , onun ne olduğunu, kim ve nereli olduğunu sormazlar, sadece siz nasıl dans eder ve türkü söylersiniz? diye sorarlarmış.
“Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olur.
“Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olur.”
Bodrum, iki önemli adam yetiştirmiştir. Birisi denizler dahisi Turgut Reis, öteki Neyzen Tevfik’tir
Hayat, bir yerde değil, insanda olur. Yaşamak, gönlü de dünyayı da aşar taşarcasına hayatla doldurmak demektir.
Kimin haddine düşmüş vakti öldürmek! Vakit onu yaşatmayı bilmeyenleri öldürür; bitkileri, insanları, imparatorlukları, medeniyetleri, devirleri hep yok eder
İçimdeki yük az buçuk da olsa hafifleyince, sesim mutlaka türküye fırlar
Durup dururken bir eşeğe sataşılır da eşek tekme atarsa, kabahat eşekte değildir.
Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olur.
Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olur.
Afrikalılar bir yabancıya rasgelince onun ne olduğunu, kim ve nereli olduğunu sormazlar, sadece, Siz nasıl dans eder ve türkü söylersiniz? diye sorarlarmış. Onlarca bu sorunun cevabı, yabancı hakkında bilinmesi önemli olan her şeyi açıklarmış.
Ekip yetiştirdiğim bitkiker her güzelliğine hayran kaldığım yaradılışa karşı bir borçtu. Bir balıkçının avucuna tükürüp küreğe yapışması, bir rençberin toprağa diz çöküp de dünyada gıda olacak bir fasulye daha ekmesi, yaradılışça en geçerli duadır.
Vakit öldürüyoruz, diyorlardı. Kimin haddine düşmüş vakti öldürmek! Vakit onu yaşatmayı bilmeyenleri öldürür;bitkileri, insanları, imparatorlukları, uygarlıkları, çağları hep yok eder.
İnsanlar yalnızlıktan kaçarlar, insanları sevdikleri ve onlarla birlikte bulunmak istedikleri için değil. Ama yalnızlıkta kendi boşluklarıyla yüz yüze kalırlarlar da canları sıkılır onun için.
Hani o İstanbul’un o ardı arkası gelmez kapalı günlerini bilirsiniz. Güneşin doğacağı tan yerinde, bir kadavra ağartısı peydahlanır. Sanki gece, günü doğuracağım derken, onu düşürmüştür.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sabırlı insanların ağır ağır kabaran öfkeleri korkunç olur.
Denizciler can adamlar. Dalkavukluk etmemek ve etikete riayet etmemek dürüstlüğünde bulunuyorlar. Bana gerekirse küfür ediyorlar. Yani doğru ya da yanlış ne düşündüklerini söylüyorlar. İnsan işte bu gerçektir,diye rahat ediyor.

Beni ayağımın bir parmağı üzerinde dinliyormuşum gibi iğreti ve sahte bir tavır takılmaya zorlamıyorlar.

İnsana böylece, olduğu gibi durmak özgürlüğünü veren iki şey vardır; biri ıssızlık,öteki gerçek arkadaş.

Kimin haddine düşmüş vakti öldürmek! ‘Vakit’ onu yaşatmayı bilmeyenleri öldürür;bitkileri,
hayvanları,imparatorlukları,uygarlıkları,çağları hep yok eder.

Galiba onun için pek eskiden en büyük Tanrıya,her şeyi var eder,yok eder anlamına -Kronos- dediler.

Eski şairler,geçmiş mutluluk ve sevinçlerin keder içinde hatırlanmasından acı bir şey yoktur derler; ne doğrudur!
Yaradılışın yarattığı ota,ağaca,insana,yani yavrularına verdiği bir sevinç ve mutluluk vardır,onu özlüyordum.

İnsanlar doğayı yeniyoruz diye daha büyük bir sevinç ve mutluluk peşine düşmüşlerdi. Kimdir yaradılışı yenen? İnsan beyni mi? O da yaradılışın bir yaratığıdır.

Hayatımda pek kazanmadım ki kazanmasını öğreneyim. Ama kaybetmesini, hem de şahane kaybetmesini öyle öğrendim ki, en zengin kazanışlara taş çıkartan bir ferahlık ve gönül açıklığıyla gülerek kaybederim.
Hayat bir yerde değil insanda olur. Yaşamak, gönlü de dünyayı da aşar taşarcasına hayatla doldurmak demektir.
Eh itidalle yalan söyle, itidalle doğru söyle, itidalle inan, itidalle sev. Allah belasını versin şu itidalin!
Bir insanın adını bilmekle bu insan hiç tanınır mı?
hey gidi dünya! İnsanoğlu ne biçim insanlara gülümsemek zorundadır.
Malum ya herkes şuna inandığından buna inandığından ve haktan hukuktan söz eder durur. Onlar zaten mevsimine göre neye inanmaları ve neye inanmamaları gerektiğini bilirler. Ama asıl inandıkları bir şey varsa o da paradır.
İnsanlar doğayı yeniyoruz diye daha büyük bir sevinç ve mutluluk peşine düşmüşlerdi. Kimdir yaradılışı yenen? İnsan beyni mi? O da yaradılışın bir yaratığıdır.
hey gidi dünya ! insanoğlu ne biçim insanlara gülümsemek zorundadır
Gördüklerim hâlâ gözlerimde yaşıyor.
Ben neysem oyum, ne övünmekle yükselir, ne de yerilmekle alçalırım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir