İçeriğe geç

Masonların Saklı Tarihi Kitap Alıntıları – Yusuf Acar

Yusuf Acar kitaplarından Masonların Saklı Tarihi kitap alıntıları sizlerle…

Masonların Saklı Tarihi Kitap Alıntıları

Bir şövalye , kötülük içermeyen merhamet ,hile içermeyen nezaket sahibi olmalıdır
Büyük locaların yasama organı loca delegelerinden oluşan Genel Kurul(Konvan);yürütme organı Yönetim Kurulu eşdeğeri Büyük Görevliler Kurulu;yargı organı Haysiyet Kurulları’dır.
1723 yılına gelindiğinde,günümüzün ulusal Mason Localarına temel olan Anderson yasaları yayınlandı.Anderson yasalarının ortaya koyduğu ulusal kavram ve anlayışlar çerçevesinde tüzüğü oluşturmayı benimseyen temel düşünce değişim rüzgarını yakalamanın yanında özü korumayı amaçlamıştır.
Ashmole 2000 sayfalık günlüğünde Masonluktan yalnızca 2 kez bahseder.İkinci kayıt 10 Mart 1682 tarihlidir,yani tekrisinden 35 yıl sonra,Londra’da bir toplantıya katılmıştı.Merasimin ayrıntılarını ise kaydetmemişti.
Peter d’Aumont’u kendilerine önder olarak alan Tampliyeler ise İskoçya’ya kaçtılar.Onlar da oradaki Operatif mason localarıyla birleştiler.Bir bölümü Iskoçya kralı Robert Bruce’un kurduğu orduya katıldı.Iskoçya’nın İngiltere ile tutuştuğu bir savaşın kazanılmasında gösterdikleri yararlılıktan ötürü,Robert Bruce Tampliyelere olağanüstü ayrıcalıklar tanıyıp örgütlenmelerine izin verdi.
1118 yılında Hugues de Payens önderliğinde birleşen 9 şövalye ant içerek,Pouperes Commilitionis Christi (Mesih’in yoksul askerleri)adını aldılar.
Tampliye tarikatı işte böyle ortaya çıktı.
Ortodoks inançlarına bu denli karşı çıkan bir öğretinin(Bogomilizm),ister istemez bölgenin sosyal yaşamının tüm öğeleri üzerinde önemli yankıları olmuştu.Özellikle kilise ile devlet çıkarlarının böylesine iç içe olduğu bir dönemde Ortodoks inancının reddi,kaçınılmaz olarak yasalara bir başkaldırı ve toplumsal bir düzenin tümüne yöneltilmiş bir meydan okumaydı.
Diğer ezoterik ekollerde olduğu gibi Masonluk’ta da başkan,yani Üstadı Muhterem,güneşin doğuşuna atfen,doğuda oturur.Bir loca sembolik olarak,güneşin ilk ortaya çıktığı zaman çalışmalara başlar.
Hz.Süleyman mabedini 2 bölüme ayırdı ve iç bölümü en kutsal olarak niteledi.Dua etmek için yapılan bu yer ile gizli kutsal bölüm arasında kimsenin bilmediği bir geçit vardı.Gizli bölümün içinde Ahit Sandığı yer alırdı.Içinde veya dışında altın ile kaplanmamış hiçbir bölüm yoktu.
Yani içinde yaşadığımız dünya, bedenlerimiz ve bu dünyaya ait olan her şey kötülük alemine aittir ve dolayısıyla kötüdür.
Masonlukta yüce bir varlığa inanmak zorunludur. İsmine ne denirse densin, yüce bir kudretin var olduğuna inanmayanlar, Masonluğa kabul edilmezler.
Ateistler Madon olamaz.
Rönesans’ın en belirgin özellikleri, insanın potansiyellerinin sonsuz olduğu inancı ve insanın her şeyin ölçüsü olduğu görüşüdür.
İlginç olan Rönesans’ın bu düşünceleri Hermetik geleneklerden almış olmasıdır.
Alşimistler; insanın, kendi benliğindeki güçleri ortaya çıkarıp, bunları bilinçli olarak ve öz buyrultusuyla kullanmayı öğrenmesini, böylece doğa’nın gerçekleri’ne yaklaşmasını önermişlerdir.
Aslında Hermesçilik, Neo- Platonculuk ve Gnostisizm iki katlı felsefelerdi. Bir katında kitleler için inançlar, öteki katında seçilmişler için bilgi yani Gnosis vardı. Ne var ki, Gnosis akılsal bir bilgi olmayıp, insanın kendini bilmesi gibi sezgisel ve bilinçsel bir süreci kapsamaktaydı.
1723 yılına gelindiğinde,günümüzün ulusal Mason Localarına temel olan Anderson yasaları yayınlandı.Anderson yasalarının ortaya koyduğu ulusal kavram ve anlayışlar çerçevesinde tüzüğü oluşturmayı benimseyen temel düşünce değişim rüzgarını yakalamanın yanında özü korumayı amaçlamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir