Stefan Zweig kitaplarından Masalımsı Bir Gece kitap alıntıları sizlerle…
Masalımsı Bir Gece Kitap Alıntıları
“İnsanları mutlu etmenin bu kadar hafiflettiğini ve iyi geldiğini niçin daha önce hiç ama hiç anlamamıştım! “
“Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.”
Kendini bir kez keşfeden kişi, bu hayatta hiçbir şeyi kaybetmez. Ve kendi içindeki insanı bir kez anlayan kişi, tüm insanları anlar.
O geceden arkadaşlarımdan hiç birine söz etmedim; içimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar.
Aklımdan şunlar geçti: Eğer nasıl biri olduğumu bilseydiniz, şu anda beni selamlarken yüzünüzde gördüğüm o tatlı, dostane gülümseme kim bilir nasıl donup kalırdı dudaklarınızın kıyısında! Vereceğim selamı bir çamur lekesini silkeler gibi öfkeyle küçümseyerek elinizin tersiyle geri çevirirdiniz. Ama daha siz beni dışlayamadan ben sizi dışladım, bugün öğleden sonra, benim de bir parçası olduğum o soğuk, kemikleşmiş dünyanızın dışına fırlattım kendimi, pistonların üstünde duygusuzca kayan ve kendi etrafında kibirle dönen o büyük mekanizmada sessizce çalışan bir çarktım ben de. Hiç bilmediğim bir uçurumun içine düştüm, yine de o bir saatin içinde sizin aranızda geçirdiğim kaskatı yıllardan çok daha canlı hissettim kendimi. Size ait değilim artık, içinizden biri değilim, ama yükselerde ama diplerde dışınızda bir yerlerdeyim, fakat asla ve asla sizin burjuva refahınızın düz kumsallarında değilim artık. İlk kez iyiliğin ve kötülüğün insanın içinde yaratabileceği haz adına ne varsa hepsini hissettim, fakat benim nerelere vardığımı asla bilemeyeceksiniz, beni asla tanımayacaksınız: Ey siz insanlar, siz benim sırrımı nereden bileceksiniz!
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Bomboş geçip gitmiş olan tüm yaşamım birdenbire geri hücum etmiş ve gırtlağıma kadar yığılmıştı.
Bu kez daha hırslı, daha istekli ve ümitsizdim.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Sokak, gökyüzü ve evler sahip olma, birbirine ait olma duygusunun yepyeni bir haliyle karışıp içime doluyordu: Daha önce hiçbir zaman, varoluşumun en hararetli anında bile bu şeylerin gerçekten var olduklarını, yaşıyor olduklarını, onların ve benim varoluşlarımızın bir ve aynı olduğunu, bütün olarak da sadece sevgiyle kavranabilen, sadece kendini teslim edenin kucaklayabileceği o büyük ve muhteşem, mutluluğuna doyulmayan yaşam olduğunu böylesine güçlü hissetmemiştim .
Ruhumun bir zamanlar nasıl karlar altında kaldığını bilmiyorlardı ve bu yüzden ruhumun şimdi baharı yaşadığını da anlamayacaklar.
Gülen, sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.
Bir kez kedini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık.Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar
Kendini bulan insanın bu dünyada kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. İçindeki insanı anlayan, tüm insanlığı anlamaya başlar.
İçimi açmam gerektiğini, tek bir sözle kendimden çıkmak, kendimi anlatmak, kendimi ortaya dökmek, teslim olmak, bu ortaklığa dahil olmak ve sıyrılmak zorunda olduğumu hissediyordum.
“Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar. “
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek hiçbir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.”
Bir adalet sağlanmalı.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ben çoğu zaman elim kolum bağlı, kendimden bile kaçarak yaşamıştım.
Yanlarından geçtiğim yüzlerce, binlerce insanın arasında kendimi, kayıp beni aradım.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık.
İçimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar.
İnsanların geçmişte kalan her şeyin her bir hata ve ileriye bir hazırlıktan ibaret olduğunu sanmaları genel bir delilik hali herhalde
Elimdeki ipin gerildiğini hissettim, balonlar kaçıp gitmek, özgür olmak, gökyüzüne varmak istiyorlardı. Gidin o halde, nereye istiyorsanız oraya uçun, özgürsünüz! İpi elimden bıraktım ve onca balon bir anda renkli aylar gibi gökyüzünde yükseldi.
Çünkü ben o zaman ki ben değilim…
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Beni nereye sürüklediğini sorgulamıyorum. Bunu bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
Kayıtsız kalan için başkalarının uyarılmışlığı en hoş izlencedir.
Birilerini sevindirmenin ve bundan sevinç duymanın ne kadar kolay olduğunu hissediyordum: İnsanın kendini açması yeterliydi, insandan insana canlı bir akış başlıyordu hemen, yükseklerden derinlere iniyor, derinlerden tekrar sonsuzluğa yükseliyordu.
Başkalarının gençlik dedikleri şey benden çoktan geçip gitmişti zaten. Böylece bu vedalaşmayı da özel bir acı duymadan atlattım, çünkü kendi gençliğimi bile yeterince sevmiyordum.
Bastırılmış her şey içimden kopup gitmişti, daha önce hiç tanımadığım bir doygunlukla kendi dışıma taştığımı, sonsuz bir evrene karıştığımı duydum.
Bazı insanlar bana karşı beklenmedik bir içtenlik göstermeye başladılar, bu hafta üçüncü kez sokakta tanımadığım köpekler yanıma geldi. Arkadaşlarım, bir hastalıktan kurtulmuş biriyle konuşur gibi beni gençleşmiş bulduklarını söylüyorlar.
Gençleşmek mi? Gerçek anlamda yaşamaya daha yeni başladığımı sadece ben biliyorum.
Gençleşmek mi? Gerçek anlamda yaşamaya daha yeni başladığımı sadece ben biliyorum.
Elimdeki ipin gerildiğini hissettim, balonlar kaçıp gitmek, özgür olmak, gökyüzüne varmak istiyorlardı. Gidin o halde, nereye istiyorsanız oraya uçun, özgürsünüz!
İlk kez iyiliğin ve kötülüğün insanın içinde yaratabileceği haz adına ne varsa hepsini hissettim, fakat benim nerelere vardığımı asla bilemeyeceksiniz, beni asla tanıyamayacaksınız: Ey insanlar, siz benim sırrımı nereden bileceksiniz!
Eğer nasıl biri olduğumu bilseydiniz, şu anda beni selamlarken yüzünüzde gördüğüm o tatlı, dostane gülümseme kim bilir nasıl donup kalırdı dudaklarınızın kıyısında!
Yeniden hissetmeye başlamıştım, kurumuş dal yeniden yeşermiş tomurcuk veriyordu.
Acı çekmek için bile yetersizdim
Şıklığım ve yaydığım lüks dalgaları burada da hemen düşmanca ve bulanık bir atmosfer yaratmıştı.
…Çünkü tek bir sözcüğün bile ne kadar çok anlama gelebileceğini, nasıl zıt yönlere çekilebileceğini fark edince korkuyorum.”
Gülerek, sohbet ederek dalgalanan bir insan kalabalığının ortasında ben kendi kendimi arıyordum, içimdeki o yitik insanı arıyordum.
Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Sanki yakalanmışım gibi pis ve boğucu bir duyguya kapıldım.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
İçimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar.
Bir kez kendini bulmuş olan birinin bu dünyada kaybedecek hiçbir şeyi yoktur artık.Ve kendi içindeki insanı anlamış olan biri, bütün insanları anlar.
Aus:Stefan Zweig.
Aus:Stefan Zweig.
Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
“Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık .”
İlk kez bu dünyaya ait birisi için var olduğumu hissediyorum
“Gülen , sohbet eden binlerce insanın içinde ben kendi içimdeki o kayıp insanı arıyordum.”
Yeniden hissetmeye başlamıştım, kurumuş dal yeniden yeşermiş tomurcuk veriyordu.
Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yerde köklenmeden, akan suyun üzerinde kayar gibi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü, cesedimsi bir yan olduğunu gayet iyi biliyordum; gerçi henüz çürümenin kötü kokan soluğu hissedilmiyordu, ama umarsız bir donukluk, acımasız, soğuk bir duygusuzluk yerleşmiş, yani bedensel anlamda gerçek ölümün ve çürümenin dışarıdan da görüldüğü aşamanın eşiğine gelmiştim.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Özlemini aşırı bir şekilde hissettim
Yaşadım, kendimi sınırladım ve kendimden sakladım.
sözleri, mimikleri ezberlemiştim.
içimdeki o yitik insanı arıyordum
Toplum içindeyken manevi olarak duygusuz ve ölü olduğumu saklamak için, yapay bir heyecan ve abartıyla bir nevi gösteri yapıyordum
Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
her zaman hayattaydım ama yaşamaya cesaretim yoktu
Âdeta boş geçirdiğim onca yıl birden üzerime çökmüştü.
İçimde yanan ateşle bir başıma baş edebileceğimi sanmıyordum.
Küçücük bir ses bile zonkluyordu şakaklarımda.
Dünyanın tüm pisliği içinde tek bir hücre gibi kalabilmeli, yüzlerce başka insanla birlikte bu pislikte parıldayan bir mücevhere dönüşmeliydim.
İçimde öyle kuvvetli bir volkan patlıyordu ki elimi göğsüme bastırıp sakinleşmeyi denedim.
Acı, haz, korku, dehşet, pişmanlık; tüm bu duygular içimde akıp birbirine karışıyordu. Tek bildiğim hissettiğim, yaşadığım ve nefes aldığımdı.