Richard Bach kitaplarından Martı Jonathan Livingston kitap alıntıları sizlerle…
Martı Jonathan Livingston Kitap Alıntıları
En yüksekten uçan martı en uzağı görendir.
Cennet öğrenmektir,mükemmelliktir.
Rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur.
Bu kuşlar hayatın anlamsızlığından ötürü üzülüyorlardı üzülmesine ama en azından kendilerine karşı dürüst davranıyorlardı. Hayatın anlamsızlığıyla yüzleşebilecek kadar cesurlardı.
“Otorite ve merasimlerle çevrili yirmi birinci yüzyılında, özgürlük boğulmak isteniyor. Görmüyor musun? Dünyanız güvenli hale getirilmek isteniyor, özgür değil.”
Sınırlarımızı sırayla ve büyük bir sabırla aşmaya çalışmalıyız.
Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabilir! Uçmayı öğrenebiliriz!
Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın.
Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.
Hayır Jonathan böyle bir yer yok. Cennet bir yer, bir mekan değildir. Bir zaman dilimi değildir. Cennet; öğrenmektir, mükemmeliktir.
Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz. Uçmayı öğrenebiliriz!
“Hayat bir mucize değil…”
Gözlerinle gördüklerine inanma. Dış görünüştür onlar yalnızca, sınırlıdır
“Düşüncelerinizin zincirlerinden kurtulun, bedenlerinizin zincirlerini kırın…”
Unutma Jonathan, cennet bir zaman dilimi ya da bir mekan parçası değildir,çünkü zaman ve mekan kavramları anlamsızdır.
En yüksekten uçan martı, en uzağı görendir.
Bilgisizlikten sıyrılıp çıkabiliriz, kendimizi mükemmel, zeki ve yetenekli yaratıklar haline getirebiliriz. Özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz.
İnsan beyni günde elli binden daha fazla düşünce üretmek zorunda olmasına rağmen piyasada niçin bu kadar aptal var?Çünkü beynin sana günde elli binden fazla düşünce üretmek zorundasın demiş ama aynı düşünceyi tekrar tekrar üretmek yasaktır dememiş!
“Sevgiyi sakın ihmal etme.”
Rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur.
Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.
Öğrenecek ne çok şey var.
Yaşamak için ne çok neden var! Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, Özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!,
Çünkü hız güç demekti, büyük bir zevkti ve kusursuz bir güzellikti.
Martılar karanlıkta uçamaz!
Ortaya çıkmak ve herkesin karşısına geçmek büyük bir onur ya da onursuzluk kaynağıydı.
Artık onu öğrenmeye iten gücü umursamayacak, doğasına meydan okumayacak ve dolayısıyla başarısızlığa uğramaktan korkmayacaktı.
Dışlanmış biriyle konuşan da kendini dışlanmış bilsin. Başını çevirip bir dışlanmışa bakan bile Sürü Yasasını çiğnemiş sayılır.
-Bu durum ülkemizde yaşanıyor hergün her saat
Sürüde, senin ya Yüce Martının kendi oğlu olduğun ya da zamanımızın bin yıl ilerisinde yaşadığın söyleniyor.
Yaşıyor! Ölmüş olan yaşıyor! Kanatucuyla dokundu, can verdi ona! Yüce Martının Oğlu.
Evim yok benim. Benim Sürüm yok. Dışlanmışım ben.
Martıların çoğu için uçmak değildir önemli olan, boğazdır. Bu martı ise yemeyi değil, uçmayı önemsiyordu. Uçmayı herşeyden çok seviyordu
“Seni dışlamakla onlar yalnızca kendilerini yıprattılar ve bunu bir gün anlayacaklar. Bir gün gelecek, onlar da senin gözünle görecekler..”
Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek.
Gözünle gördüklerine sakın inanma, görünenlerin hepsi sınırlıdır .Anlayarak bakmaya bildiklerinin ötesine geçmeye çalış.
Karın doyurmanın, didişmenin sürü içinde iktidar hırsının ötesinde değerler olduğunun bilincine varmak için kaç yaşamdan geçtik dersin?
Cennet bir yer bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir.
Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış.
Sevgiyi sakın ihmal etme. dedi ve bunlar onun son sözleri oldu.
Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!
Sınırlarımızı sırayla ve büyük bir sabırla aşmaya çalışmalıyız. Biraz ilerleme kaybetmeden kayalıkların içinden uçamayız.
Uçmak onun en doğal hakkı, özgürlük onun doğasında var ve bu özgürlüğü engelleyecek ne varsa; gelenekler, batıl inançlar ya da herhangi bir şekildeki sınırlamalar, tümü bir kenara bırakılmalıdır.
En doğru yasa bizi özgürlüğe götürecek olanıdır.
Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek.
Kural; gerçek doğasını, bilinen tüm rakamların aştığı, zamanın ve mekanın ötesine geçtiği zaman yaşayabileceğini bilmesiydi.
Rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur. Mükemmel hıza ulaşmak, orada olmak demektir.
Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir.
Tabii ki diğer dünyayı bir öncesinde öğrendiklerimizle kurarız. Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır; aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar
Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi
Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!
Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.
Ne hoştu, düşünmemek ve kıyıdaki ışıklara doğru karanlıkta uçmak ne hoştu!
Zavallı Fletch. Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış. O zaman uçmanın anlamını da daha iyi öğreneceksin.
Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!
”Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir. ”
“Seni dışlamakla onlar yalnızca kendilerini yıprattılar ve bunu bir gün anlayacaklar. Bir gün gelecek, onlar da senin gözünle görecekler.
Bir yosun gibi anlam ve neşeden yoksun bir şekilde var olmaktansa, hiç olmamak daha iyiydi
Hak etmiyorsan milyonlarca çakıl taşı bile beni kutsal yapamaz
Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?
İnancı unut, dedi Chiang tekrar tekrar. Uçmak için inanca ihtiyacın yok, sadece uçmayı anlaman yeterli. Hadi tekrar dene
– bu cümlede eksik bir anlatım var; inancın ve anlamanın birlikte yürüdüğüne inanıyorum.
Bir düşün, her salı seni dinlemeye gelen kuşlar, üç sebepten ötürü geliyor değil mi? Hem bir şey öğrendiklerini düşündükleri için, hem mezarlığa yeni bir çakıl taşı koymanın onları kutsal yapacağına inandıkları için; hem de herkes onların orada olmasını beklediği için. Değil mi?
Dostluğumuz zaman ve mekânla sınırlıysa, zamanı ve mekânı aştığımız an, kardeşliğimizin bitmesi gerekir. Zaman ve mekân kavramını aştığımıza göre istediğimiz an görüşebileceğimizi hiç düşünmüyor musun?
Jonathan, dedi, sevgiyi sakın ihmal etme.
Onca zamanı boşu boşuna geçireceğime, uçmayı öğrenebilirdim. Öğrenecek ne çok şey var !
Dünyamız daha güvenli hale getirmek isteniyor, Özgür değil.
Nereden geldiğimizi hemen unutup nereye gittiğimizi merak bile etmeden, günübirlik yaşayarak çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık; bir dünyadan gelip diğerine gittik.
+ Yani uçabileceğimi mi söylüyorsun? – Özgürsün diyorum.
Kardeşlik öldü diye haykırdılar hep bir ağızdan ve hep birlikte ona sırtlarını dönüp kulaklarını tıkadılar.
‘Mükemmelliği küçümseyen martılar yavaştır, hiçbir yere gidemezler. Mükemmele ulaşmak için uçanlar ise hızlıdırlar ve her yere gidebilirler.’
‘Bir yosun gibi anlam ve neşeden yoksun bir şekilde var olmaktansa, hiç olmamak daha iyiydi.’
Çünkü rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur.
Bizler sürünün bir parçası değilsek, kurallarına da uymak zorunda değiliz.
Bir kanat ucunuzdan diğerine kadar tüm bedeniniz, düşündüklerinizden başka bir şey değil.
Acaba biz, dünyamızdaki özgürlüğün bitişini izleyen martılar mıydık?
Onlara karşı bu kadar acımasız olma Martı Fletcher. Diğer martılar seni sürüden dışlamakla sadece kendilerine zarar verdiler ve inan, bir gün bunu anlayacaklar. Bir gün onlar da senin gördüklerini görebilecekler. Bağışla onları ve gerçekleri anlamalarına yardımcı ol.