Latife Tekin kitaplarından Manves City kitap alıntıları sizlerle…
Manves City Kitap Alıntıları
Sevinç gramla, dert kiloyla
Ne yazık ki saatlerin acımasız olduğu faal bir güne uyandık yine.
Vicdanın olmadıktan sonra renkten renge bürünmüşsün ne yazar, yüreğini yakmıyorsa naylon çadırlar, şilteler, beşikler, güle güle sana İlkbahar.
İnsan başına gelince görmeye başlıyor, ne çok kesilip biçilmiş kadın varmış da dikkat etmiyormuşum meğer.
Fakirlerin evi olmaz, yuvası olur.
Okul sadece acı yaşamayı ertelemek için kullanılan bir şey.
Fakirlerin evi olmaz, yuvası olur.
Öksüz erkek kalp yakar hayat söndürür,öksüz kız yuva yıkar mal süpürür.
Zaman kanatlanmış,nereye demişler,yeniye demiş.
Kadın sadece evladına,sevdiğine emek veren biri değil, bir hayattır,ömürdür.
Yuvası dağılanın yurdu genişlermiş.
tek başımıza sokağa çıkıp yolumuza gidemeyeceksek yaşadığımız hayatın bir kıymeti kalmaz, ümitsizliğimizi aşmak için hepimiz adına sorup hatırlatmak istiyorum.
Kadınlar için şirin bir ilçe değil miydin sen?
Kadınlar için şirin bir ilçe değil miydin sen?
hayatlarının hikâyesi sadece sabaha değil, bahara da ait olmuş.
her durumda aynı çaresizliği yaşayacaklardı, iş kapısı yüzlerine kapanmazsa, üstlerine kilitlenecek.
gençliğimden beri biliyorum bunu, hayat mektuplardaki gibi değil.
baba hasretiyle kavruldukları günleri unutacak değillerdi, annelerinin hatırına hayatta kalmış çocuklardı onlar, mısır koçanlarının üstüne düşüp uyudukları gecelerde içlerine aynı korku sızıp yerleşmiş, en çok annelerine kötü laf getirmekten korkarlardı
Güneş ışığıyla uzayıp kısalan yürünmez bir koridorda gölgeler saracaktı onu.
Acıyı sızıyı dindirmeyen söz kulağa işlemez, savrulup gider.
baharı minibüs camından kokladım bu sene, yolun iki kıyısında hatıralar açmış gibi..
Şunu bil ki, kimse gidiyorsun diye arkandan gözyaşı dökmeyecek, sen bir mevsim değişikliğinden başka nesin ki?
“Kadın sadece evladına, sevdiğine emek veren biri değil, bir hayattır, ömürdür.”
Okul sadece acı yaşamayı ertelemek için kullanılan bir şey
Diyorum ki zaman yırtılmasın orta yerinden, kırılmasın cam sürahisi, dökülmesin yılların kara suyu üstümüze.
Fakirlerin evi olmaz, yuvası olur.
Her çadırda bir âşığın vardı ama payına yalnızlık düştü senin de benim gibi.
Şunu bil ki, kimse gidiyorsun diye arkandan gözyaşı dökmeyecek, sen bir mevsim değişikliğinden başka nesin ki?
Güle güle İlkbahar, bulutları koluna taktin gidiyorsun öyle mi?
Solup gitmeden sırtınızı bir ağaca, yüzünüzü bir çiçeğe yaslayıp baharı yaşayın doyasıya, açın gözlerinizi gönüllerinizi, dışarda renkler sönmeden içinize çekin kokularını.
Kadın sadece evladına, sevdiğine ekmek veren biri değil, bir hayattır, ömürdür.
Yani önemli olan mutlu olmayı unutmuş beynimize mutluluğu hatırlatmak.
Yani önemli olan mutlu olmayı unutmuş beynimize mutluluğu hatırlatmak.
Çiçek yaşayan en renkli canlıdır
Sevinç gramla dert kiloyla
Hiçbirimiz toprağa burada düşmüş tohumlar değiliz ama yeserdiğimiz yer burası.
Bak ne diyor üzüntünün sesi kâğıda.
Hani ev, hani yuva?
Hani ev, hani yuva?
Kadın sadece evladına, sevdiğine ekmek veren biri değil, bir hayattır, ömürdür.
Aradıkları hiçbir şeye kavuşamamanın üzüntüsünü duyabiliyor muydu hala, o eski yara açılıp kanıyor mu?
‘Okul sadece acı yaşamayı ertelemek için kullanılan bir şey.’ demişti. ‘Bizim gibilerin sonunu getirmeye imkanı yok. ‘ Annesinin ovadan, tarladan kazandığı parayı gerçekleşmeyecek bir hayal için harcamasına gönlü razı gelmiyordu.
İnsanın güvencesi kırık olunca her şeye boyun eğiyor, bırakıp gitsen de mücadele devam edecek , işe koşulmadan yaşamak haram bize, daha düzgün şartlara kavuşacağına inanıyorsan söyleyecek bir şey kalmıyor.
Hani aşklar yokta şu yeryüzünde, sevgiler şekil değiştirmişte, dostluklar menfaate bırakmış ya yerini, para dediğin belirlemiş ya gönüllerdeki yerini
Bir dilim kuru ekmeğe muhtaç çocuklar, çöp karıştıran analarının babalarının yolunu gözlerken söyle hadi, sen ne yaptın çiçekler açmaktan başka?!
Okul sadece acı yaşamayı ertelemek için kullanılan bir şey,
Taksi plakası alır gibi maden arama ruhsatı satın alan aileler vardı, .
..o kadar boş daire varken göçmenler niye yerleştirilmiyor? Yerle bir olsun ama onlar oturmasın düşüncesi bizi nereye götürür.
.. çöp karıştıran yaşlı kadına içim burkularak baktım, hava bulutluydu ama ben üzüntümden bulutların oluşumuna değil insanların açığına kafa yoruyordum,
Kadın sadece evladına, sevdiğine emek veren biri değil, bir hayattır, ömürdür.
İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!
.. kimse kimsenin aslını geçmişini araştırıp soruşturmaz, hoş görülmez bu.
“ Nerede boşluk açılsa oraya savrulup gider , ağırlığını kaybeden insan . ”
Bu yazıyı okuyan sizlerden bir şey yapmanızı isteyeceğim, pencereyi açıp derin bir soluk alın ve şunu geçirin içinizden,
Mesele bardak olmak da değil, su olmakta. Sonra lütfen siz de benim gibi şu soruyu sorun kendinize. Yaşadığımız yerin gelişmişlik çıpası hangi seviyede?
Mesele bardak olmak da değil, su olmakta. Sonra lütfen siz de benim gibi şu soruyu sorun kendinize. Yaşadığımız yerin gelişmişlik çıpası hangi seviyede?
Güven duygusu yeniden nasıl kazanılır acaba çok merak ediyorum. Birine gerçek anlamda sonuna kadar güvenmek var ya işte onun gerçek anlamda yaşamak isterdim. Ya kocama çok güveniyorum bana asla yalan söylemez ya da yarı yolda bırakmaz gibi hayat sana ne sunacak ne getirecek asla bilmiyorsun fakat bende ki duygu öyle bir yoğun ki, bu insan beni kesin yarı yolda bırakır düşüncesi asla çıkmıyor kafamdan..
Ucuz ömrün kahkahasına gözyaşına kıymet biçilmez.
Acıyı sızıyı dindirmeyen söz kulağa işlemez,savrulup gider
Usandım mücadele etmekten
Fakirin sermayesi de zaman olsun demişler, gecesini gündüzüne katıp hayatını çevirsin.
Başka şehirlerde yeni fabrikaları açacak kadar imkân sahibiydiler ama çalışanların parasını vermeye gelince, krizi atlatmaktan söz ediyorlardı.