İçeriğe geç

Mantık’ut-Tayr Kitap Alıntıları – Feridüddin Attar

Feridüddin Attar kitaplarından Mantık’ut-Tayr kitap alıntıları sizlerle…

Mantık’ut-Tayr Kitap Alıntıları

Evin duman dolmasını istemiyorsan ateşin üstüne daha fazla odun atma.
Sensiz yarı bir cüzüm lütfet de bana bir bak bana bakarsan kül kesilirim.Bir kerecik şu kanlarla dolu gönlüme bak Kurtar beni!Bir kerecik,”Benim adam olmayan kulum desen”kimsecikler izimin tozuna erişemez.
Zahmet rahmetin ta kendisidir.
Asıl güzellik gayp âlemindedir, güzelliği ve aşkı orada ara.
Ey Aziz Dost! gözü görmeyenlerin asalarından başka imamları kılavuzları olmaz.
her bir su üzerinde insanlar suya kapılmaktan kurtulsun diye bir köprü bulunur.
Kilise içinde bile olsa hedefi Kâbe’dir.
Rabbin sanatı, eseri kemiklerle çatılmış, bir dereceye büründürülmüş insanoğlu! Hakk sana dost, sen Hakk’ı dost bil. Yoksa yaptığın O’nun sana gösterdiği dostluğa sığmaz.
Eğer hayatında zor şartlara mihnet, belaya zahmete düşersen. Bu senin kıymetli oluşundandır. Yani zelil hor zayıf ve hakir olmandan dolayı değildir.
Toz cekilsin de yolu bilen kişi gelenin atlı mı yoksa eşekli mi olduğunu görsün.
Ey şekle ve surete bağlanıp kalan!
Baştan çıkaran bir güzelin esiri olmayı bırak! Gülün gül yüzünün aşkı, senin kalbine nice dikenler sapladı!
Gül ne kadar güzel olursa olsun, yedi sekiz gün içinde kaybolup gider güzelliği
Âşık ve divanenin laflarını hoş gör. Kalpleri iman nuruyla aydınlanmamış olanları da mazur gör. Kendi karanlıklarında gerçeği göremiyorlardır çünkü
Dünyanın bütün kuşları, bilinenleri ve bilinmeyenleri de, hepsi bir araya geldikten sonra bir birlerine şöyle dert yandılar:
Cihânda başsız bir ülke yok! Nasıl olurda bizim ülkemiz padişahsız olsun? .
Arayıp tarayıp bir sultan bulmalıyız! Çünkü sultanı olmayan ülkenin idaresi düzgün olmaz ve ordusu da çığırından çıkar!
Bilgi tahsili adama ululuk verir kavgayı, mücadeleyi doğurur. Aşka girişmekse, adama perişan bir hale kor, rezil rüsva eder!
Divanenin küstahlığı pervaneye benzer, yanar, yakılır.
1) Yokluğa dalıp tamamıyla kaybolmadikça ,varlığa erişip oradaki doğruluğu asla göremezsin!
2) önce kendini horlukla kaldırıp yola atmalısın ki vakti gelince seni tutsun , ansızın yuceltiversin!
3) Yok ol da , varlığın ardından gelsin ,erişsin. Sen varken var olan ,sana nasıl gelişir, ulaşır?
4) Horlukla fena makamına varıp mahvolmadikça ,bakaya erişip nefy âleminden ispat âlemine nerden varacaksin?
Hüdhüdün Kekliğe Cevabi:
Cevher sonuçta boyalı bir taştır. Bir taş için neden bağrında bir yara olsun? Cevher sadece bir taş olduğu için bir kişinin özünde cevher varsa o asla o taşa bakmaz. Senin özünde cevher olmadığı için bütün taşları baştan başa mücevher saysan ne olur ?
Ey gafletle uykuya dalmış kişi, kutlanacak bir halin yoksa neden kendine yas tutmuyor, haline ağlamıyorsun? Sevgiliye kavuşamadıysan bari ayrılık yasını tut. Yüzünü görmediysen bari boş oturma da görmeyi dile. Bulamıyorsan utan da aramaya koyul.
Hayatında zor şartlara, mihnete, belaya düşmen, zelil ve hakir oluşundan değil; kıymetli oluşundandır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bu yola varmak için arslan gibi bir er gerek. Çünkü yol uzak. Deniz de derin mi derin!
Her insanın nasibi hayali kadardır..
Bu âlemin işi pişmanlık, hasret, hayret içre
hayret ve hayret içre hayrettir!
Şu âlem de nedir ki? Fanî, altüst, hareketli ve bununla birlikte de durağan! .
Nedir şu âlem? Bir şaşkın bir topal!
Ekseni etrafında yıllardır dönüp duran şu Cihan, şimdi o Eşiğin çevresinde başsız ve ayaksız habire dolanmada ..
Çok kişi bu ummanın yüzeyini bilir, ama kimse derinliğini bilemez!
Er olan kişi, yüz farklı kıyafetle görünse de, o bir tek padişahı tanıyabilmeli!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ezel de ebet de daimi olarak mahvoldu gitti mi ,arada ne kalır ? Hiç!
Mademki her şey hiçtir ,hiçlikten ibarettir ; mademki bütün bunlar hiçtir,hakikatte yokluktan başka ne vardır ki ?
1) Bu âlem mülküne kani olursan ,ebediyen ziyana düşer kalır, bir şey elde edemezsin
2) Saltanat daima marifettedir. Çalış çabala da sende marifet sıfatı meydana gelsin.
3) İrfan âleminin sarhoşu olan , bütün âlem halkına sultan kesilir
Bütün aşıklar arasında öyle kuşlar vardır ki,
onlar daha ecel gelmeden kafeslerinden çıkar da, kanat açıp giderler!
Sonunda bütün o kuş kalabalığından sadece birkaçı yolu kat edip yüce eşiğe ulaşabildi. Onlar arasında çok az miktarı oraya varabildi, binlercesinden sadece biri oraya yetişti.
Kimileri ise yoldaki harikulade şeylere kapılıp oralarda kalakaldı. Bazısı da kendini eğlenceye, zevk-ü sefaya kaptırıp asıl gayesinin peşinden koşmayı bıraktı ve nefsine mağlup oldu.
Şayet bir gün benliğini ortadan kaldırıp yok edebilirsen, o zaman gecenin zifiri karanlığında bile hep aydınlık içinde olursun!
Şu karanlık alemde ruhunun mürşidi,
cana can katan ilim mücevheridir.
Var olan şeylerin hepsini kalp gözüyle görüp gözeten biri için, en yukarılardan en derinlere varıncaya kadar her bir varlık ve her bir zerre, kaybettiği Yusuf’undan haber sorup duran birer Yakup’tur.
Şayet bir gün benliğini ortadan kaldırıp yok edebilirsen, o zaman gecenin zifiri karanlığında bile hep aydınlık içinde olursun!
Halimi dillendiremem, hayatım boyunca hep yel üfürdüm, yele bindim. Şimdiyse dönüp toprağa gidiyorum, hepsi bu!
Eğer sana yüzlerce güzel vaat yapılıyorsa, öte yandaki ateşten alınıp sunulan senin ateşindir o. Nedir senin ateşin? Dünya! Geç onu!
Aslanlar gibi o ateşten sakın!
Kim ruhunu uyarıp uyandırırsa bu yolda kendisinin bir hiç olarak görülmesi gerektiğini bilir.
Kâmil erler gibi gönülce alçalmayı tercih eder, yoldan kayıp düşmüşlere merhamet kanatlarını açar.
Sen ki hırkasının altında yüzlerce put saklayıp duran adamsın, neden insanlara kendini sûfî göstermeye kalkışıyorsun?
Bu perdenin mahremi olacak kişinin uyanık bir gönle sahip olması gerekir. Zâhirî bir hayatla sıkı alışverişte olan derûnî hayatın eri olamaz!
Eğer bizler bu hak yolda hor ve hakir öleceksek ölelim! Şu dünyanın pislikleri içinde boğularak ölüp gitmekten daha iyi değil mi?
Birden bire beklenmedik yüzlerce engel çıksa da yoluna, asla korkuya kapılma, çünkü bu yol, zaten öyle bir yoldur!
Azizim, insan vaktinin değerini bilmeli
Dünyada bundan daha iyi bir şey bilmem ben!
Vakte dikkat etmek, fırsatı ganimet bilmek gerek ki,
Tanrı tapısına varasın, hemencecik devlete erişesin!
Aslı olmayan ata binip bu kadar nazlanma
Ululuk gururuna kapılıp bu derece böbürlenme!
Sonunda kaplanın bile postunu yüzdüler
Senin postunu da yüzecekler elbet!
Simurg, apaçık meydanda olmasaydı hiç gölgesi olur muydu?
Sonra Simurg gizli olsaydı hiç aleme gölgesi vurur muydu?
Burada gölgesi görünen her şey, önce orada meydana çıkar görünür.
Ey sırlar arayan! Canın senden ayrılmadan kendini bulup keşfetmeye bak! Hayattayken bilmezsen sen kendini, öldüğünde benliğinin sırrını nereden bilebileceksin? Hayattayken bilincinde değilsen kendinin, öldüğünde geride hiç izin mi kalır senin?
Hepimiz ölmek için doğarız. Hayatımız böyle devam etmeyecek, ama bizler hayata öyle bağlanmışız ki!
Ey bu dünyaya her şeyden yoksun gelen sen! Başın toprakla örtülecek, avucunda da sadece yel kalacak! Devletin başına geçip otursan bile, bu dünyadan yine de avucundaki o yelle gideceksin sen!
Bilesin ki hiç kimse ölümden yakasını kurtaramaz! Şu cihanda ecelden kimse kaçıp kurtulamaz. Ne gariptir ki kimse de ölüme hazırlık yapmaz!
Sen ister temiz ol, ister murdar, yeryüzünde görülen bir damla sudan ibaretsin! Dertten başka bir şey olmayan o bir damla su, hiç okyanusla savaşa tutuşabilir mi?
Gayba duyulan sevgi var ya, gerçek sevgi işte o sevgidir, çünkü o sevgi lekesizdir! Bunun dışındaki aşklar, başka bir şey değil, sadece senin Yolunu kesen engeller, acılar ve pişmanlıklardır!
Cennet köşküne bile benzese senin malikânen, ölüm ânında orası bir istirap zindanına dönüşür!
Nefse uydukça hayat git gide daha çekilmez olur, çünkü nefis, içi ateş dolu bir cehennemdir!
Halk katında da, yüce makamlara erişmiş kimseler katında da, (Allah’a) kulluk makamından daha yüce bir makam yoktur!
Merhametsizlere bile merhametini esirgemeyen Allah, merhametlileri elbette lütuf ve ihsanlarına boğar!
Rahmet, en küçük zerrelerle ilgilenen pırıl pırıl bir güneştir!
Bil ki bu dünyada ihlâsla Allah’a yönelik her arayış ibadettir ve bu O’nun sebepsiz hikmetinin bir eseridir.
1)Aşk ,hakikatte müflisliktir; sermayesizlikten ibarettir.
2) Aşk iflasla zevk bulur ,lezzetlenir Şüphe yok ki ,aşk müflisle layıktır.
Harabelerde doğmuş bir acizim ben devamı bulamadan harap olup gidiyorum.
Bütün âlemde ölümden kurtulacak kimse yoktur da asıl şaşılacak şeye bak ki, kimse yol azığı hazırlamaz!
Kötü huylardan tamamıyla arın, ondan sonra avucuna yel al, sonra da toprak ol!
Ne ona bir yol vardır, ulaşır Ne de ayrılığına sabretmek imkanı vardır.
aslan avlamak tilkilerin işi değildir.
Bilmez misin ki doğan ölür! Toprağa geri döner ve sahip olduklarını yele verir! Seni ölmen için besleyip büyüttüler, gitmen için getirdiler!
Günah işledinse, tövbe kapısı açık, tövbe et! Çünkü o kapı kapanmaz! Sen o eşiğe bir an samimiyetle / ihlâsla yönelsen, sana yüzlerce kapı açılır!
Eğer tövbekârın tövbesi kabul edilmeseydi, her gece O niçin insindi?
•Rabbimiz gecenin son üçte birinde dünya semasına iner ve şöyle seslenir:”Dua eden yok mu kabul edeyim! İsteyen yok mu vereyim! Af dileyen yok mu, affedeyim!”
Senin yüzünden kalbim ateşlerde yanıyor, gözlerim suyla dolu bulutlar gibi
İman elden gitmişse, neye yarar artık gönül?
1)isteklilere çok sabır gerek. Herkes sabırlı bir istekli olamaz ki
2) içte bir istek meydana gelmedikçe ,nafenin göbeğindeki kan ,misk olamaz
3) bir gonulde istek yok mu ; o gönül gökler kadar geniş olsa ,yine kanlarlar doludur!
4) isteksiz kişi şaşkındır Hâşa, onun canı yoktur; cansız bir suretten ibarettir.
Dil bir kılıçtır, onu süsleyen mücevherse, sükûttur !
Can tende gizli, Sen canda gizlisin.
Gündüze gönül genişliği verdi yüzünü ağarttı; geceye can sıkıntısını verdi, karanlıklarda yaktı, yandırdı onu.
Herkesin yürüyüşü, derecesine göredir;
herkesin yakınlığı halli halicedir.
Kendi kendisini terbiye edebilen , başkalarını da terbiye edebilir. Kendi kendisine yardımı dokunanın iyi kötü,başkalarına da yardımı dokunabilir.
1) Başkalarının ayıbinda kılı kırk yararsın; ama sana kendi ayıbını soylesem görmezsin ,kör kesilirsin!
2) Kendi ayıbını görsen ,onunla ugraşsan ,yine ayiplisin demektir, ama makbul olursun hiç olmazsa
3) yürü; başkalarının ayibindan dilini kes de ,iki âlemde de makbul ol!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir