İçeriğe geç

Makber Kitap Alıntıları – Abdülhak Hamit Tarhan

Abdülhak Hamit Tarhan kitaplarından Makber kitap alıntıları sizlerle…

Makber Kitap Alıntıları

Eyvah ne yer ne yâr kaldı
Gönlüm dolu âh-u zâr kaldı
Karanlıkla bir oldu güneşim.
Her şey geliyor bana fuzuli,
En sonraki ilmimiz cahillik…
“ …
Artık kalayım sessizlik içinde… “
“ …
Ey aşk, hoştur azabın… “
“ …
Ey akıl, büyüktür ıstırabın… “
“ …
Allah… derim, gelir gücüm… “
“ …
… ne bu gördüğüm sevgi ?.. “
“ …
Yanımda benim kusursun sen… “
“ …
… ne bu şimşek tesirli düşünce !.. “
“ …
Kederler hep insanın yapması… “
“ …
Ben istemem… İstemem teselli… “
“ …
Özelliğin bu: Duygulu bir gönülsün… “
“ …
Karanlık görünür o ümit kapısı… “
“ …
Bir başkasıdır bütün bütün o… “
“ …
Bahsetme benimle sondan… “
“ …
Başlarsa da olmuyor belirli,
Çok işte başlangıçtan son… “
“ …
Çıktıkça gerçekler artar kuruntular… “
“ …
Bilmem düşünür müyüm seni ben ?.. “
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Gönlüm gelecek zanneder o sevgiliyi.
Sığsın mı hayale bu hakikat?
Sen öldün, ölüm güzel demektir,
Ölsem yaraşır gamınla her gün.
Güller gibi meyl-i ibtisâm et.
Dağ-ı dile çare bul merâm et
Kaç şekle girer o yar içimde.
Sen vermelisin bana teselli,
Ben görmeliyim seni pekâlâ.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Göğün uzaklığını neylerim ben?..
Olmazsam eğer sana yakın.
“ …
Karanlıkla bir oldu güneşim… “
“ O yarayı sardı ıstırabım… “
“ …
… ne elemli imtihanlar… “
“ …
Bir saniyenin sonu bilinmez… “
Eyvâh!
Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Ölmek dedi, kahkahayla güldüm…
Duydum ki fakat içimden öldüm
“ …
Geçmiş diyemem bu, geçmiyor çünkü… “
“ …
Çok gün geçiyor; fakat derim, dün… “
“ …
Unutmak !.. O en büyüklerin öldürüldüğü yer… “
“ …
Düşünceler ki şimşekten çabuktur… “
“ …
Hiç görmüyorum eyvah !.. Ben fark,
Gelmiş, gelecekte, gelmemişte… “
“ …
Her şey ediyor ümidi gömme… “
“ …
Çıkmak yolu yok mu bu inişte ?.. “
“ …
Çarem de benim savuşmuyor hiç… “
“ …
Gönlüm neye kaldı böyle asılmış ?.. “
“ Duydum sesini yanımdasın sen;
Bu hileni anlamaz mıyım ben ?.. “
“ …
Ruhunda, demek, senin o tesir… “
“ …
Uzağım, diyeyim mi, hasretimden ?.. “
“ …
Bilmem nereye düşer bakışım !.. “
“ …
Her şeyde nedir bu devridaim ?.. “
“ …
Ölmüş gibiyim fakat içimden… “
“ …
… çeken benim sıkıntı… “
“ …
Lâkin bu derin sessizlik dinsin !.. “
“ …
Her şeyde bir değişme lazım… “
“ …
Etti beni bir bakışta âşık… “
“ …
Allah – ki yalnızlığımın ışığıdır – “
“ …
Şanın olsun nurdan soğuma… “
“ …
Kim değmede dehanın zirvesine ?.. “
“ …
Uğraşma kadın, benimle, defol !.. “
“ …
Ben toprak olurum, o bir hikâye… “
“ …
Yoktur, sanırım, zekâ için yaş… “
“ …
İstenene yetişmedi istekler… “
“ …
Yangın mı, desem, nedir o gözler ?.. “
“ …
Bu ne gönül yakan çaresizlik ?.. “
“ …
Bir ömür sürer idik biz anda… “
“ …
Düşmez mi bu ayrılığa bakışın ?.. “
“ …
Zannetme ki bir gerçeğim ben… “
“ …
Çarpınma gönül, arzuya karşı,
Dert ol, görelim, devaya karşı… “
“ …
Bir şey yokmuş meğer dünyada.
Bense seni var sanırdım anda… “
“ …
Birbirine eşit gibi bilmemekle bilmek… “
“ …
Denmez mi ki bir kıvılcımsın sen
Beynimde cehennem ateşinden ?.. “
“ …
Kalmazsa içimde bir misali ?.. “
“ …
Bir toz toprak içinde kalmış ışıktır gönül… “
“ Bilmem ki denir mi : Gönül çalandır ?.. “
“ …
Bilmem ebedi kalır mı öyle ?.. “
“ …
Var ol yine ey mübarek ülke… “
“ …
Hasret, o musibeti bilirsin…
Elbette sevgiyi bilirsin… “

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir